Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1836 E. 2022/1344 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1836
KARAR NO: 2022/1344
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/06/2020
NUMARASI: 2018/1330 Esas – 2020/364 Karar
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06 /12/2022
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından … numaralı Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi ile sigortalanan …’a ait 5.367 adet, 62 kap, 598,7 kg konfeksiyon, giyim eşyası cinsi emtianın Türkiye’den İngiltere’ye nakliye işinin davalılar tarafından üstlenildiğini, söz konusu emtealar 1 nolu davalı firmanın sorumluluğu altında, 2 nolu davalı tarafından, … nolu konşimetno tahtında Türkiye’ten İngiltere’ye taşındığını, ancak taşıma konusu emtia alıcısına 8 kilo eksik olarak teslim edildiğini, dava konusu olayda hasar davalı taşıyanın ağır kusur ve ihmali sonucu meydana geldiğini, bu sebeple Varşova ve 1999 tarihli Montreal Konvansiyonları’nın ilgili hükümlerinde belirtilen sorumluluk sınırlamalarının uygulanmaması zararın tamamından sorumlu tutulması gerektiğini, fatura ve yapılan tespitlere uyularak 17.819,12 TL sigortalı zararı, müvekkil şirket tarafından tazmin edilmiş olup, sigortacı TTK ve poliçe hükümleri ile ibraname içeriği gereğince, halefiyet ve temlik esasına göre sigortalısının haklarını devralmış ve TTK’nun ilgili hükümleri gereğince davalılara rücu hakkı doğduğunu, ancak sınırlı sorumlululuk esasının uygulanması ihtimalinde karar tarihindeki SDR kuru esas alınarak belirlenecek rakamın daha fazla ya da sorumluluk sınırlamalarının uygulanmaması halinde HMK madde 107 gereğince arttırılmak ve fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalmak kaydıyla 12.276,49 TL rücuen tazminat alacağının sigortalıya ödeme yapılan 24.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; tazminat hesabında sınırlı sorumluluk hükümlerinin işletilmesi gerektiğini, montreal 1999 konvansiyonu madde 22 gecikme, bagaj ve kargoyla bağlantılı olarak taşıyanın sorumluluk sınırlarını düzenlemekla, söz konusu maddenin 3. fıkrası kargoya hasar gelmesi halinde her kilogram için sorumluluğu 17 özel çekme hakkı ile sınırlandırdığını, hasar bildiriminin süresinde yapılmadığını, fiili taşıma işinin 2 numaralı davalı tarafından gerçekleştirildiğini, davanın öncelikle aktif ve pasif husumet itirazları yönünden reddine bu telap kabul görmez ise davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.O vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olaya 1999 tarihli montreal konvansiyonu hükümleri uygulanacağını, öncelikle hasar dosyasının tamamının tasdikli bir örneğinin dosyasına sunulması gerektiğini, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını, ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, dava konusu emtianın davalı … ortaklık nezdinde ve sorumluluk kesitinde eksildiğine ilişkin belge ve/veya tespit olmadığı gibi, ekspertiz raporunda dahi böyle bir bulgu olmadığını, kaldı ki, dava konusu kargonun 17.08.2018 tarihinde davalı … ortaklık tarafından İstanbul’dan Londra’ya sevk olunmuş olup, eksiksiz olarak … firmasına ekteki (ek 2) teslim belgesinden de görüleceği üzere, teslim olunduğunu, bir an için davacının iddiasında haklı olduğu düşünülse dahi, … ortaklığın sorumluluğunun sınırlı olduğunu, davacı vekilince her ne kadar sınırsız sorumlu tutulmaları yönünde görüş belirtilmiş ise de bunun Konvansiyon’un açık hükmü karşısında kabulü mümkün olmayıp, yük taşımalarında sorumluluğun sınırlı olduğunu, diğer yandan Montreal Sözleşmesi’nin 22/5. Maddesine göre de yük taşımalarında sorumluluk herhalukarda sınırlı olup, ancak yolcu ve bagaj taşımalarında ve ancak 22/5 maddede öngörülen koşullar oluştuğu takdirde, sorumluluk yolcu ve bagaj taşımalarında sınırsız olacağını, bunun dışında yük taşımaları için sınırsız sorumluluk hali öngörülmemiş ve düzenlenmemiş olup davacı tarafından ancak karar tarihinden itibaren faiz talep olunabileceğini, davacı tarafından geriye dönük olarak ödeme tarihinden itibaren faiz talep olunamayacağını bu nedenlerde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Somut uyuşmazlıkta, hasarın meydana geldiği tarih itibariyle Varşova Sözleşmesi’nin 1955 La Haye ve 4 sayılı Montreal Protokolü ile tadil edilmiş hükümlerinin uygulanması gerekli olup bu sözleşmenin 26. maddesinde “bagajın veya eşyanın, teslim almaya yetkili kişi tarafından itirazda bulunulmaksızın kabulünün, bunların taşıma belgesine uygun olarak ve iyi durumda teslim edildiği hususunda, aksi sabit oluncaya kadar geçerli delil sayılacağı, hasar halinde, teslim almaya yetkili kişinin, hasarın öğrenilmesinden sonra derhal ve teslim alınışlarından itibaren bagaj için en geç yedi gün ve yük için en geç on dört gün içinde taşıyıcıya ihbarda bulunmak zorunda olduğu, gecikme halinde, bagajın veya yükün kendisine teslime hazır bulundurduğu tarihten itibaren en geç yirmi bir gün içinde ihbarda bulunulacağı, her ihbarın, yukarıda belirtilen süreler içinde, ayrı bir yazılı bildirim olarak gönderilmesi veya taşıma belgesi üzerine yazılmak suretiyle yapılmasının gerektiği, belirtilen süreler içinde ihbarda bulunulmaması halinde, hileli davranması hali dışında, taşıyıcı aleyhine dava açılamayacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu düzenleme karşısında, ihbar sürelerine uyulmaması halinde, yalnızca taşıyıcı lehine bir karine söz konusu olmayıp, taşıyıcının sorumluluğu da sona ermektedir (Hüseyin Ülgen, Hava Taşıma Sözleşmesi, İstanbul 1987, s. 211, Tuba Birinci Uzun, Uluslararası Hava Taşımalarında Taşıyıcının Sorumluluğu, 2012, s.134-135). Yargılama sırasında toplanan deliller neticesinde, dava dışı sigortalı tarafından malların gönderilip teslim edilme tarihinin 22.08.2018 tarihi olduğu, 8 adet kolinin eksik olduğunun anlaşılması üzerine dava dışı sigortalı tarafından expertiz incelemesi yapılmadan bu hususun kendisi tarafından davalıya çekilen 05.10.2018 tarihli ihtarname ile bilindiği, ihtarname tarihi ile malın teslim tarihi arasındaki sürenin yaklaşık 44 günlük bir süreye tekabül ettiği ve 14 günlük ihbar süresinin aşıldığı anlaşılmakla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararı gerek Varşova Sözleşmesine gerekse emsal Yargıtay kararlarına aykırı olup dava konusu zararın, hasar ve/veya gecikmeden değil eksiklikten kaynaklanmakta olup ayrıca bir bildirim yapılmasına gerek bulunmadığını, zira Yerel Mahkeme kararının gerekçesine dayanak yapılmış olan, ilgili Konvansiyonun 26. Maddesi, hasar haline ilişkin olup kayıp halinde ihbar şartı aranmadığını, ekte sunulan emsal Yargıtay kararları da bu hususu teyit etmekte olup dava konusu olayda da eksik teslim diğer bir ifade ile kayıp olduğu tartışmasız olup 14 günlük sürede ihbar yapılmış olması şartının aranmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki, gerek delil listesi kapsamında EK:10 olarak sunduğu, üzerine hasar notu düşülmüş teslimat evrakı gerekse yine delil listesi EK:11 olarak sunulmuş olan yazışmalar, eksikliğin, davalı taşıyıcının bilgisi ve kabulünde olduğununu kanıtlamakta olup bu durumda zaten ayrıca bir ihbara gerek olmadığı yine Yargıtay 11. H.D.’nin 07.04.2008 T., 2007/2971 E, 2008/4548 K. Sayılı kararın’da açıkça ifade edildiğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı Davalı … A.Ş. vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; meydana geldiği iddia olunan hasarın davalı şirketin bilgisi dahilinde olmadığını, şirketin taşıyıcı sıfatı bulunmadığını, meydana geldiği iddia olunan taşımadan dolayı davacının sigortalısı herhangi bir zarara uğramadığını, davacı taraf meydana geldiği iddia olunan zararın neyden kaynaklandığını ispat edememiş olup istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etimştir. Davalı … A.O vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının ihbarda bulunma yükümlülüğüne riayet etmediğini beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hava taşıması sırasında oluşan zarar bedelini sigortalısına ödeyen sigorta şirketinin, ödediği bu bedeli taşıyan taraftan rücuen tahsili, davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, bildirimin süresinde yapılıp yapılmadığı noktasındadır. Dava konusu taşımaya ilişkin … numaralı hava taşıma senedi(air waybill), 16/08/2018 tarihinde, davacının sigortalısı …-… tarafından … firmasına gönderilen ürünlerin İstanbul Havaalanından, Heatherow/U.K. Havaalanına taşınmasına ilişkin olarak, taşıyıcı sıfatıyla … A.Ş. tarafından düzenlenmiştir. Taşımaya konu ihracata ilişkin satıcı tarafından kesilen faturalara DAP teslim kaydı işlenmiştir. Ayrıca gümrük beyannamesinde ödeme şekli mal mukabili olarak gösterilmiştir. Davalı … A.Ş. 20/09/2018 tarihinde davacının sigortalısı …-… hakkında navlun ücreti ve yurtdışı kapıdan kapıya teslim ücreti olarak 13.865,63 TL bedelli faturayı düzenlemiştir. Davaya konu taşıma davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanmış olup, hasar ihbarında bulunulması üzerine, ekspertiz raporu alınmış ve tespit edilen hasar bedeli 17.819,12 TL olarak 24/10/2018 tarihinde sigortalıya ödenmiştir. Davacı taraf, 62 koli gönderiden 8 kolisinin alıcısına eksik teslim edildiğinden bahisle, sigortalısına ödediği zarar bedelinin rücuen davalılardan tahsili istemiyle eldeki dava açılmıştır. Türkiye bakımından 26/03/2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 28/05/1999 tarihli Havayolu İle Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralları Birleştirilmesine Dair Montreal Sözleşmesi’nin 1. Maddesine göre, sözleşmeye taraf devletler arasındaki taşımalarda Montreal Sözleşmesi uygulanır. Davaya konu taşımanın yapıldığı ülkeler anılan sözleşmeye taraf olup uyuşmazlığa 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi uygulanacaktır. Montreal Sözleşmesi’nin 31/2. Maddesinde, hasar durumunda teslim almaya yetkili şahıs tarafından hasarın fark edilmesinden sonra derhal ve kargo halinde alınan tarihten itibaren 14 gün içinde taşıyıcıya şikayette bulunulması gerektiği, aksi halde Sözleşmenin 31/5. Maddesine göre taşıyıcının kötüniyetli olması dışında taşıyıcı aleyhine bir dava açılamayacağı düzenlenmiştir. Montreal Sözleşmesi’nin 31. Maddesinde hasar ve gecikme halinde ihbar külfeti düzenlenmiş olup, kayıp halinde bir ihbar külfeti düzenlenmemiştir. Dava konusu ise 8 adet kayıp koliye ilişkin olduğuna göre Montreal Sözleşmesi’nin 31. Maddesindeki ihbar sürelerinin somut olayda uygulanma yeri yoktur. Ayrıca, taşımaya konu mallar alıcısına 22/08/2018 tarihinde teslim edilmiş olup, … antetli teslimat evrakı üzerine alıcı tarafından “only 54 ctns received: 8 short !!” şerhi 22/08/2018 tarihinde düşülmüştür. Bunun yanı sıra 03/09/2018 tarihli mailde kayıp koli olayıyla ilgili …’ye bildirimde bulunulduğu görülmektedir. Sözleşmede kayıp kargo hakkında bildirim süresi düzenlenmemiş olup, buna ilişkin hak düşürücü süre mevcut olmadığı gibi, ihbar niteliğinde teslimat belgesine şerh düşülmesi ve ayrıca mail gönderilmesi karşısında koli kaybının ihbar edilmiş olması nedeniyle, mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 06/12/2022