Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1834 E. 2021/1613 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1834
KARAR NO: 2021/1613
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2020
NUMARASI: 2020/62 Esas – 2020/231 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin … sitesi üzerinden yapılan açık artırmaya katılarak …, …, …, …, …, … plakalı araçları satın aldığını, davalı şirket ile tanzim edilen sözleşmeye binaen araçların bedellerinin davalı şirkete gönderildiğini, ancak buna rağmen davalının araçların satışını gerçekleştirmediğini, araçların hacizli ve rehinli olduğu söylenerek araçların satışını gerçekleştiremeyeceklerini, bedeli de geri iade etmelerinin mümkün olmadığını beyan ettiğini, harici satış sözleşmeleri resmi şekle uygun yapılmadığından geçersiz olup, herkesin aldığını iade etmekle yükümlü olduğunu, alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasındaki yetki sözleşmesi gereği, icra takibinde yetkili icra dairesinin İstanbul icra daireleri olduğunu, müvekkilinin … isimli internet sitesi üzerinden aracını satmak isteyen satıcılar ile araç alımı yapmak isteyen alacıları buluşturan ve site üzerinden açık arttırma yöntemi ile oto alım satımını sağlayan bunun karşılığında komisyon alarak ticari kazanç sağlayan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin alım satım akdinin tarafı olmadığını, dava konusu araçlara ait bedel iadesi istemi ile icra takibinin başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, alım ve satım akdi araç maliki olan … ve alıcı/davacı arasında kurulduğunu, davacının, satıcı …’a ait araç üzerindeki hukuki ve fiili durum bilinerek ihaleye iştirak ettiğini ve yine davacı tarafından alım gerçekleştirildiğini, rehnin kaldırılması ve araç devrinin yapılması yükümünün tamamen satıcı …’a ait olduğunu, müvekkili tarafından gerçekleştirilmesi gerekip de yerine getirilmemiş olan hiçbir yükümlülük bulunmadığını, ihaleler ile araçlarını satan ancak alıcılarına devir işlemlerini gerçekleştirmeyen … şirketi yetkililer hakkında dolandırıcılık suçundan suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, davacı tarafından davalı hakkında 07/08/2018 tarihli takip talebi ile ilamsız takip başlattığı, takipten önce 06/08/2018 tarihinde ihtiyati haciz kararı alındığı, ödeme emrinin borçluya 13/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 09/08/2018 tarihinde borca ferilerine ve İstanbul Müdürlüğünün yetkili olduğu belirtilerek icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, müdür ve iki icra müdür yardımcısı tarafından tutulan “takibin durdurulması” başlıklı belge incelendiğinde borçlunun 09/08/2018 tarihli dilekçesi üzerine takibin durdurulduğu, öncelikle icra müdürlüğünün yetkisinin incelemesi gerekmekte olup davacı tarafından sunulan sözleşmelerin uygulanabilir yasa başlıklı 12.maddesinde “herhangi bir yasal anlaşmazlık açık arttırma sahibi veya …’nın Türkiye şirket merkezi olduğu ilkenin yerel merkezinde görülecektir ” şeklinde yetki hükmü var ise de yetki hükmünün açık olmadığı bu durumda genel hükümlere gidilmesi gerektiği, davalı şirketin merkez adresi itibariyle İstanbul icra dairesinin yetkili olduğu yine araç plakalarının İstanbula ait olması nedeniyle sözleşmenin ifa yerinin de İstanbul olduğu, açılan davanın tazminatın davası olması nedeniyle BK 89 maddesinde iş bu davada uygulama imkanı bulunmadığı, dolayısıyla yetkili icra dairesi İstanbul olduğundan, geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafça icra dosyasına yapmış olduğu 08/08/2018 tarihli itirazında icra dairesinin yetkisine itiraz etmediğini, buna dayalı olarak takibin durdurulduğunu, sonradan sunulan itiraz dilekçesiyle icra dairesinin yetkisine itiraz edilemeyeceğini, dosyaya sunulan Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3.HD’nin kararında, icra takibine yetki yönünden bir itirazın bulunmadığının belirtildiğini, eldeki davada taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğundan her iki tarafın aldığını sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri vermesi gerektiğine dayanıldığından TBK m.89 gereği, müvekkilin ikametgahı icra daireleri de bu takipte yetkili olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Somut olayda, davacı, davalının … isimli internet sitesi üzerinden yapılan açık artırmaya katılarak …, …, …, …, …, … plakalı araçları satın aldığını, araç bedellerinin davalıya ödendiği halde, araçların devrinin gerçekleşmediğini, harici satım sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğundan davalının kendisine yapılan ödemeleri iade etmekle yükümlü olduğunu iddia etmiş, davalı ise, kendi sitesi üzerinden açık arttırma yöntemi ile oto alım satımına aracılık ettiğini, satım sözleşmesine taraf olmadığını, satıcı dava dışı … firması olup, dava konusu davacının ödemelerini bu şirkete gönderildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya esas icra dosyası içeriğine göre; davalı borçlu vekili icra dairesinin yetkisine itirazla yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri olduğunu bildirmiştir. İtirazın iptali davalarında, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmişse öncelikle icra dairesinin yetkisine itirazın karara bağlanması gerekir. Zira icra dairesinin yetkisine vaki itirazın haklı olduğu sonucuna varılması halinde, mahkemece, davanın, HMK 114/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. HMK 117/2 maddesine göre, ilk itirazlar dava şartlarından sonra incelenir. İcra dairesinin yetkili olup olmadığının belirlenmesinde İİK 50. maddesi yollamasıyla HMK’nın mahkemelerin yetkisini düzenleyen hükümleri uygulanacaktır. Buna göre, HMK’nın genel yetkiye ilişkin 6/1. Maddesine göre dava, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi sözleşmeden doğan davalarda yetkiye ilişkin 10. maddesine göre de sözleşmeden doğan dava, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. 6098 sayılı TBK’nın 89/1-1 maddesinde, Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenmediği takdirde, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, ifa edileceği düzenlenmiştir. Yani, borcun ifa yerinin tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenmesi, eğer bu belirleme yapılamıyor ise, anılan maddenin 1.bendi uyarınca, para borcu alacaklının yerleşim yerinde ifa edildiği şeklinde anlaşılmalıdır. Somut olaya gelince, taraflar arasındaki sözleşmenin 12.maddesinde “herhangi bir yasal anlaşmazlık açık arttırma sahibi veya …’nın Türkiye şirket merkezi olduğu ülkenin yerel mahkemelerinde görülecektir “şeklinde yetki şartı hükmü var ise de, yetki şartında açıkça yetkili yerin gösterilmediği gibi, sözleşme içeriğinden de yetkili yerin tespit edilemediğinden geçerli bir yetki şartından söz edilemez. Eldeki davada, resmi şekil şartını haiz olmadığından geçersiz harici araç satım sözleşmesi çerçevesinde ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istenmiş olup, TBK 89. madde hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. O halde, davalı şirketin sicilde kayıtlı adresi İstanbul olmasına göre, Giresun İcra Daireleri yetkili olmadığından ilk derece mahkemesince, yetkili icra dairesinde takip başlatılmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 uyarınca, esastan reddine dair aşağıdaki karar tesis edilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcı başlangıçta peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021