Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/18 E. 2020/77 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/18
KARAR NO : 2020/77
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/01/2018
NUMARASI : 2015/445 Esas – 2018/103 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında poşet ve benzeri birçok malzemenin satım ilişkisinden doğan bir ilişki olduğunu, davacı şirketin davalıya gönderdiği 18/02/2014 tarihli mutabakat mektubunda 31/01/2014 tarihi itibarı ile 38.907,59 TL alacağı olduğunu belirttiğini, davacının alacağının ödenmemesi üzerine İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, icra takibine itiraz üzerine takibin durduğunu, akabinde davacı şirkete 8 adet toplam bedeli 37.621 TL olan çekler verildiğini ve çeklerin vadesinde tahsil edildiğini, davalının ayrıca 1.454,79 TL.lik miktarı da icraya yatırdığını, bu nedenlerle davalının icra takibinden sonra yaptığı 37.621 TL ödemenin öncelikle alacağın ferilerine, masraf ve vekalet ücretine mahsubunu ve bakiye alacak ödenmesi gereken alacak miktarının tespiti ile bu bakiye alacak miktarı üzerinden davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, belirlenecek miktar üzerinden devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın bir yıllık hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra açıldığını, davacının belirsiz alacak davası ikame etmesinde hukuki dayanak ve menfaat bulunmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde vadesi gelmiş, gelmemiş toplam 38.907,59 TL ile ilgili olarak henüz icra süreci başlamadan, söz konusu borçtan vadesi gelen 37.642 TL.nin davalının müşteri çekleriyle ödemesi konusunda tarafların 03/03/2015 tarihinde anlaştıklarını, kendisine teklif edilen çekleri davacı şirketin tahsilat makbuzu ile söz konusu borç için hiçbir kayıt öne sürmeden teslim aldığını, bu durumda da borcun yenilendiğinin kabulü gerektiğini, davacının çekleri kabul edip teslim almasıyla birlikte davalının borcunun teslim edilen çekler ile sınırlı olduğu ve bu çekler üzerinden yürüdüğünün sabit olduğunu, söz konusu çeklerin davacı tarafça süresi içinde tahsil edildiğini, öte yandan davacının bu aşamalarda icra takibi başlattığından bahsetmemiş olduğunu, kendilerine ulaşan bir tebilgatta bulunmadığını, davacının söz konusu çekleri teslim alarak, daha önce başlattığı takipten vazgeçtiği, bu yönde irade gösterdiğinin sabit olduğunu, davalı şirket tarafından ödeme emri alacaklısına çek ciro etmek suretiyle ödeme yapılmasına rağmen, davalı şirkete 05/03/2014 tarihinde tebliğ edilen ödeme emri ile ödeme yapılan tutarın mükerrer olarak talep edildiğini, davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığının ödeme emrinin tebliği ile haberdar olduğundan ve dosya borcununda ödeme emrinin tebliğinden önce ödenmiş olduğundan davalı şirket tarafından ödenen borcun anaparaya sayılması gerektiğini, bu nedenlerle süresinde açılmayan davanın öncelikle bu sebeple reddine, hukuki menfaat yokluğu nedeniyle ikame edilen belirsiz alacak davasının reddine, diğer halde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; “davacı şirketin davalı ile olan ticari ilişkisi sebebiyle bakiye alacağı olan 38.907,59 TL’nin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden cari hesap alacağının tahsili için genel haciz yoluyla takibe geçildiği, ödeme emrini 06/03/2014 tarihinde tebellüğ eden borçlu şirketin 12/03/2014 tarihli itiraz dilekçesi ile talep edilen alacağın 37.642 TL.lik kısmına itiraz ederek bakiyesi olan 1.265,59 TL ve icra giderlerini nakden icra dosyasına ödendiği, her ne kadar alacaklı tarafından açılan davalı tarafın icra takibinden sonra çeklerle 37.621 TL ödendiğini belirterek, kısmi ödemelerin öncelikle alacağın ferilerine, masraf ve vekalet ücretine mahsubu suretiyle bakiye alacak miktarının tespiti ile bakiye alacak miktarı üzerinden takibin devamına karar verilmesini istemiş ise de yapılan incelemede takipten sonra ancak ödeme emri tebliğ edilmeden 05/03/2014 tarihinde borçlu şirket tarafından davacı şirkete 37.642 TL tutarında müşteri çeki verildiği, alacaklının borçluya verdiği tahsilat makbuzunda çeklerin cari hesap alacağına mahsuben alındığının yazılı olduğu, şu hale göre davalı borçlu tarafından yapılan ve davacı tarafça cari hesaba mahsuben alınan ödemenin ödeme emrinin tebliği öncesinde yapıldığı dikkate alındığında yapılan ödeme ile ödenen miktar kadar borcu sona eren davalının, bakiye kısım yönünden icra takip dosyasına ödemesi gereken miktarı da takip gideri, harç ve vekalet ücreti yönünden) ödeyerek takibe itiraz eden davalının itirazında haklı olduğu anlaşılmakla davacının sübut bulmayan itirazın iptaline yönelik davasının reddine, kötü niyet tazminatı yönünden yasal şartların oluşmadığından bu yöndeki talebin de reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Çekle Ödemelerin Takipten Sonra Yapıldığını, davalı tarafın takipten sonra “Cari Hesaba Mahsuben” kaydı ile çekleri verdiğini, ayrıca 1.454,79 TL bedeli de icra dairesine yatırdığnı, cari hesaba mahsuben kaydı ile ödemelerin “ifa amacıyla ödeme” olduğunun tartışmasız olduğunu, İcra takibine konu yapılan bir alacak hakkında borcun kısmen ödenmesi amacıyla verilen çeklerin tahsil edildikten sonra öncelikle borcun fer’ilerine sayılması ve çek ile yapılan ödemelerin ifa amacıyla ödeme olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, eğer çek teslim makbuzunda icra dosyasının kapatılması şeklinde bir ifade veya bir şerh olsa o zaman ifa yerine edim veya ifa yerini tutan edim çıkarımı yapılabileceğini, vekil ile takip edilen dosyada asile icra takibinden sonra icra dosya nosu zikredilmeden sadece cari hesaba mahsuben açıklaması ile yapılan ödemenin ifa yerine edim olarak kabulünün hukuken mümkün olmadığını, bu ödemelerin tahsilât makbuzunda yazıldığı üzere, ancak ve ancak cari hesaba mahsuben alındığını, bilirkişi tarafından her ne kadar hatalı hesaplansa da dava tarihi itibariyle 6.075,05 TL bakiye alacağın olduğunun tespit edildiğini, dosyaya ödenen miktarın ise 1.265,59 TL olduğunu, icra dosyasına alacaklar beyan edildiğinde icra müdürlüğü tarafından dosyanın kapak hesabı yapılarak ve davacının vekâlet ücreti tam hesaplanarak, sonuçta davacının 8.046,62 TL alacağı olduğunun tespit edildiğini beyanla Mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE :Dava cari hesap mutabakatına dayalı alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki kısmi itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık ise, takipten sonra ve fakat ödeme emrinin tebliğinden önce verilen ileri tarihli çekler ile borcun yenilenip yenilenmediği nktasındadır.6098 sayılı TBK’nın 133. Maddesine göre; yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur. Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.Borçlunun temel borç ilişkisine dayalı bir borcun ödenmesi amacı ile kambiyo senedi düzenleyerek alacaklısına vermesi halinde temel borç ilişkisinin varlığını devam ettirecek, ancak kambiyo senedinin ifa uğruna değil de, ifa yerine geçmek üzere düzenlendiği takdirde borcun yenilenmiş sayılacaktır. Kambiyo senedinin ifa uğruna düzenlemesi durumunda ise birisi temel borç ilişkisinden diğeri de kambiyo ilişkisinden doğan iki ayrı talep hakkı ortaya çıkacaktır. Davacı tarafından düzenlenen 05/03/2014 tarihli tahsilat makbuzunda da açıkça toplam tutarı 37.642,00 TL olan 8 adet ileri tarihli çekin “C. H. Mahsup” açıklaması ile alındığı belirtilmesi ve ayrıca borcun yenilendiğine ilişkin açık bir irade açıklamasının bulunmaması karşısında borcun yenilendiğinden bahsedilemez. Kaldı ki çek bir kıymetli evrak olup, ifa uğruna verilmektedir. Ancak çekin karşılığının ödenmiş olması halinde borç ifa edilmiş sayılır(Yargıtay 11. H.D.’nin 28/02/2018 Tarih, 2016/10878 Esas ve 2018/1532 Karar sayılı İlamı). Mahkemece davacı tarafça cari hesaba mahsuben alınan ödeme ile ödenen miktar kadar borcu sona eren davalının, bakiye kısım yönünden icra takip dosyasına ödemesi ödeyerek takibe itiraz eden davalının itirazında haklı olduğu kabul edilmiş ise de çekler ileri tarihli olarak düzenlendiğinden ödeme emrinin tebliğinden sonra tahsil edilmişlerdir. Bu haliyle ödeme tarihi olarak çeklerin verildiği tarihin kabul edilmesi mümkün değildir. Davacı vekilince çeklerin gününde ödendiği beyanı da nazara alındığında takipte de talep edildiği üzere yapılan ödemelerin TBK’nın 100. Maddesi uyarınca öncelikle işlemiş faiz ve masraflardan mahsup edilmesi gerekir. Yargıtay 19 HD’nin 06/11/2018 tarih, 2017/2059 esas ve 2018/5532 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere takipten sonra yapılan ilk ödemeye kadar faiz işletip ilk ödemeyi önce faizden geriye kalanı asıl alacaktan düşüp sonra ilk ödeme tarihinden ikinci ödeme tarihine kadar geriye kalan asıl alacağa faiz işletip ikinci ödemeyi önce faizden sonra asıl alacaktan düşüp son olarak ikinci ödeme tarihinden üçüncü ödeme tarihine kadar geriye kalan asıl alacağa faiz işletip üçüncü ödemeyi önce faizden sonra asıl alacaktan düşerek ve üçüncü ödemeden sonraki ödeme tarihine kadar da işlemiş faiz varsa bu hesaplanıp, tüm ödemeler için aynı şekilde hesap yapıldıktan sonra son ödeme tarihindeki borç durumuna göre bir karar verilmesi gerekir. Bakiye alacak olan 37.642,00 TL’ye takip tarihi olan 28.02.2014 tarihinden ilk ödeme tarihi olan 22.05.2014 tarihine kadar 83 gün için %11,75 avans faizi üzerinden 1005,76 TL faiz işleyeceği, işlemiş faizle toplam alacağın 38.647,76 TL olduğu, 6.609,24 TL kısmi ödeme tenzil edildiğinde 32.038,52 TL bakiye alacak kaldığı, ilk ödeme tarihi 22.05.2014 tarihinden 2. ödeme tarihi olan 30.05.2014 tarihine kadar 8 gün için %11,75 avans faizi üzerinden 82,51 TL faiz işleyeceği, işlemiş faizle toplam alacağın 32.121,03 TL olduğu, 3.000,00 TL kısmi ödeme tenzil edildiğinde 29.121,03 TL bakiye alacak kaldığı, 2. ödeme tarihi 30.05.2014 tarihinden 3. ödeme tarihi olan 31.05.2014 tarihine kadar 1 gün için %11,75 avans faizi üzerinden 9,37 TL faiz işleyeceği, işlemiş faizle toplam alacağın 29.130,40 TL olduğu, 4.799,00 TL kısmi ödeme tenzil edildiğinde 24.331,40 TL bakiye alacak kaldığı, 3. ödeme tarihi 31.05.2014 tarihinden 4. ödeme tarihi olan 14.06.2014 tarihine kadar 14 gün için %11,75 avans faizi üzerinden 109,66 TL faiz işleyeceği, işlemiş faizle toplam alacağın 24.441,06 TL olduğu, 3.580,00 TL kısmi ödeme tenzil edildiğinde 20.861,06 TL bakiye alacak kaldığı, 4. ödeme tarihi 14.06.2014 tarihinden 5. ödeme tarihi olan 27.06.2014 tarihine kadar 13 gün için %11,75 avans faizi üzerinden 87,30 TL faiz işleyeceği, işlemiş faizle toplam alacağın 20.948,36 TL olduğu, 1.500,00 TL kısmi ödeme tenzil edildiğinde 19.448,36 TL bakiye alacak kaldığı, 5. ödeme tarihi 27.06.2014 tarihinden 6. ödeme tarihi olan 30.06.2014 tarihine kadar 3 gün için %11,75 avans faizi üzerinden 18,78 TL faiz işleyeceği, işlemiş faizle toplam alacağın 19.467,14 TL olduğu, 18.153,76 TL kısmi ödeme tenzil edildiğinde 1.313,38 TL bakiye alacak kaldığı hesaplanmıştır. Buna göre davalı tarafça yapılan kısmi ödemelerden sonra, son ödeme tarihi itibariyle davacının halen 1313,38 TL alacağı bulunmaktadır.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesince ödeme emrinin tebliği öncesinde davalı tarafından borcun ödendiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan ödemeler öncelikle faize mahsup edildiğinde davacının halen bir miktar alacağının bulunması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından dairemizce davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin İstinaf talebinin KABULÜ İLE; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/01/2018 Tarih, 2015/445 Esas ve 2018/103 sayılı kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1- Davanın kabulü ile, davalı/takip borçlusunun İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazının 1.313,38 TL asıl alacak yönünden iptaline, Kabulüne karar verilen asıl alacağa son ödeme tarihi olan 30.06.2014 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, 2- Kabulüne karar verilen asıl alacağı %20’si olan 262,67 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,3- Başlangıçta peşin olarak alınan 27,70 TL ile tamamlama harcı 137,50 TL olmak üzere toplam 165,20 TL karar ve ilam harcının işin hitamında ödenmesi gereken 89,71 TL harçtan fazla olduğu anlaşıldığından 492 sayılı Harçlar Kanunun 31. maddesi gereğince fazla alınan 75,49 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya ödenmesine,4- Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan peşin harç 89,71 TL, posta ve tebligat gideri 69,50 TL, bilirkişi ücreti 1.092,00 TL olmak üzere toplam 1.271,21 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5- Davalı tarafından yapılan yargılama masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,6- Davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 1313,38 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7- Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. Maddesi uyarınca, artan gider avansının davacıya; artan delil avansının davalıya iadesine,8-İstinaf karar harcı 35,90 TL’nin istem halinde davacıya iadesine,9-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan posta ve tebligat gideri 23,50 TL ile istinaf başvuru harcı 98,10 TL olmak üzere toplam 121,60 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362/(1)-a maddesi uyarıncı kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/10/2020