Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1780 E. 2021/202 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1780
KARAR NO : 2021/202
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI 2019/1146 Esas – 2020/295 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasında ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı tasfiye memuru vekili ve ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz isteminin reddine yönelik olarak verilen ara kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı iken ticaret sicilinden silinen … Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin sicil kaydının Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/210 esas sayılı dosyasının görülmesi için ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Tasfiye Memuru … vekili dilekçesinde özetle; haksız davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece davacı şirket tarafından ihyası istenilen şirket aleyhine 17/02/2012 tarihinde menfi tespit istemli dava açıldığı, anılan şirketin dava devam ederken ticaret sicilinden 02/03/2012 tarihinde tasfiye sonucu terkin edilmiş olduğu, söz konusu davanın görülebilmesi için anılan bu şirketin, derdest dava dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararın infazı işlemleri ile sınırlı olarak ihyasına, edelmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile şirketin bu konuyla sınırlı olmak üzere İstanbul Ticaret Siciline yeniden tesciline, ek tasfiye işlemlerinin daha önceki tasfiye memuru olan davalı … tarafından yürütülmesine, ek tasfiye bitinceye kadar tasfiye memurunun görevinin devam etmesine, kararın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI:Mahkeme ara kararında; ihtiyati haciz talebi yönünden dosya kapsamına göre dava konusu da dikkate alındığında davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi yerinde görülmeyerek, bu yöndeki isteminin reddine, ihtiyati tedbir talebi yönünden davanın şirket ihyası davası oluşu, 6100 Sayılı HMK 389. maddesi kapsamında uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecek olup üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilen davalı adına kayıtlı malvarlığının doğrudan uyuşmazlık konusu olmayışı hususları hep birlikte değerlendirilerek yasal şartları oluşmadığından davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin de reddine karar verilmiş, karar karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen 09.07.2020 tarihli ara kararının taraflarına 18.07.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın kaldırılmasını, takip konusu bonodaki imzanın müvekkiline ait olmamasına rağmen müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, Müvekkil tarafından borçlu olmadığının tespiti amacıyla Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Menfi Tespit Davası açıldığını, dava konusu bonodaki imzanın müvekkilin eli ürünü olmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alındığını, Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/252 E, 2018/491 K ve 10.07.2018 Tarihli Gerekçeli Kararında; Dava konusu asıl alacak miktarı olan 210.000,00 TL’ nin %20 si oranında kötüniyet tazminatının davalı tasfiye halinde … a.ş. den alınarak davacıya verilmesine..” karar verildiğini, Söz konusu hükmün temyiz edildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından dosya incelenmiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2019/502 E, 2019/1712 K ve 14.03.2019 Tarihli Kararında; “….bozma nedenine göre davacı vekili ve davalı … Tic. A.Ş. vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harçların istek halinde temyiz eden davacı ve davalı ..Tic. A.Ş.’ ye iadesine….” şeklinde oybirliğiyle karar verdiğini, Menfi Tespit davasında şirket aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinden ve tasfiye memuru olan …’in şirket aleyhine açılmış dava olmasına rağmen kötü niyetli olarak şirketi sicilden terkin edip mal kaçırmasından ötürü şirketin tüm malvarlığı üzerinde ve tasfiye memuru olan …’in tüm kişisel malvarlığı üzerinde ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir şerhinin taraflarınca talep edildiğini, taleplerinin hukuka aykırı olarak reddedildiğini, yine yerel mahkeme tarafından verilen 01.07.2020 tarihli gerekçeli kararda, “Diğer davalı tasfiye memurunun sorumluluğuyla ilgili olarak yapılan incelemede, ihyası istenen şirketin tasfiyesinin 02/03/2012 tarihinde tamamlandığının anlaşıldığını, Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/210 esas sayılı dosyasının dava açılış tarihi ise 17/02/2012 olup, söz konusu dava tasfiyenin tamamlanmasından önce açıldığından ve davalı tasfiye memurunun davadan haberdar olmaması mümkün olmadığından, davalı tasfiye memurunun ihya davası açılmasına sebebiyet verdiği kanaatiyle, davalı tasfiye memuru harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutularak, davanın kabulüne karar verildiğini, mahkeme tarafından tasfiye memurunun davadan haberi olmasına rağmen şirketi sicilden terkin ettiğinden sorumlu olduğunun kabul edildiğini, menfi tespit davasında da şirket aleyhine kötü niyet tazminatına da hükmedildiğini, dolayısıyla tüm bu sebeplerin ve delillerin, ihtiyati haciz ve tedbir kararının verilmesi için yeterli olduğunu ve yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz ve tedbir taleplerinin ayrı ayrı reddine dair kararın kaldırılmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davada; davacı vekilinin müvekkili aleyhine başlatılmış olan Adana …. İcra Müdürlüğü … Esas numaralı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte müvekkilinin borçlu olmadığını, bono üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan menfi tespit davası ile de tespit edildiğini, takibi başlatan şirket aleyhine alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedildiğini ,şirketin ek tasfiyesini talep ettiğini, bu doğrultuda karşı tarafın da ek tasfiyesini talep ettiği şirketin tasfiye memuru olarak görev almış olan müvekkil aleyhine yerel mahkemede şirketin ihyası davası açtığını, yerel mahkemenin de davanın kabulüne karar verdiğini, müvekkilinin ek tasfiye için tasfiye memuru olarak atandığını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin müvekkil üzerinde bırakıldığını, müvekkili …, tasfiye neticesinde ticaret sicilinden silinen …San. Ve Tic. A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi olup ayrıca tasfiye sürecinde şirketin tasfiye memurluğunu yürüttüğünü ve şirketin tasfiye edilerek ticaret sicilinden silindiğini, şirketin tasfiye işlemlerinin usul ve yasaya uygun olarak gerçekleştirildiğini, ve tasfiyenin usulüne uygun olarak sonuçlandırıldığını, şirketin ihyasının müvekkilinin sebep olduğu bir husustan ileri gelmediğini, dava dilekçesinin tasfiye memuruna tebliğ edilip edilmediği yerel mahkemece incelenmeden hüküm kurulduğunu, mahkemenin eksik inceleme neticesinde hüküm verdiğini, müvekkili tasfiye memuruna menfi tespit davasına ilişkin dava dilekçesinin tebliğ edilmediğini, bu sebeple görevini ifa ederken bir kusuru ve sorumluluğu olmadığının kabulünün gerektiğini, davalı tasfiye memurunun yaşının da getirdikleriyle birlikte ciddi sağlık problemleri yaşadığı , ayrıca tasfiye sürecinde üstlenmiş olduğu görevin kendisini oldukça yıprattığı nı, yerel mahkemed tasfiye memurluğundan istifa edeceğini belirtmiş olmalarına rağmen ,yerel mahkemenin bu hususu değerlendirilmediğini belirterek istinaf taleplerinin kabul edilerek davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafta bırakılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince 01.07.2020 tarihli ara karar ile davacının ihtiyati haciz-tedbir talebinin reddine ve aynı tarihte davanın kabulüne karar verilmiş, ara karara karşı davacı vekili ,ihya kararına karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.TTK’nın 547. maddesi gereğince ” (1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde” şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır.Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir.Yaklaşık ispat ölçüsünde haklılığının bulunması halinde muacel bir para alacağı yönünden ihtiyati haciz, HMK 389 maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu hakkında İhtiyati tedbir kararı verilebilecek olup,somut olayda davanın esası hakkında karar verildiği gibi ; ticari şirketin ihyası istemine ilişkin davada davalı tasfiye memuru yönünden talep edilen bir para alacağı bulunmadığı ve malvarlığı da uyuşmazlık konusu olmadığından mahkemece ihtiyati haciz-ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına yönelik davacı istinafı yerinde görülmemiştir. Somut olayda ihyası talep edilen … Sanayi ve Tic. A.Ş ‘nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 02.03.2012 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine açılan Adana 1 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/210 Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasının derdest olduğu,bu hale göre davacının anılan mahkemede açtığı derdest dava nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır. Davalı tasfiye memuru ciddi sağlık sorunları olduğunu idda etmiş ise de sağlık durumunun tasfiye işlemini yapmasını engel olacak şekilde kötü olduğu hususunu ispatta elverişli delil sunmamış ve dosya kapsamı ile bu iddiasının ispatlanamadığından mahkemece TTK’nın 547/2 . Maddesi uyarınca son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasında bir isabetli olup,davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olup, yasal hasım konumunda olan davalı sicil müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında usulsüzlük bulunmamaktadır.Yargıtay 11. HD nin yerleşik uygulaması gereği tüzel kişiliğin ihyası davalarında istinaf incelemesi neticesinde temyiz yolu açık olarak hüküm verilmekte iken; Yargıtay HGKnun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521. maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, HMK nun 382. maddesinde bir işin çekişmesiz yargı işi olup olmadığının tesbiti için belirtilen ölçütlerden “ilgililer arasında ki uyuşmazlık olmayan haller” ve “ilgililerin ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı haller” şeklinde belirtilen ölçütler dikkate alındığında, ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu” nun tesbit edilmesi ve bu tesbitlerin benimsenmesi nedeniyle, çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Davacı vekili ve Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2- İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının Hazineye irad kaydına,3-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-ç maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/02/2021