Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1744 E. 2021/1629 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1744
KARAR NO: 2021/1629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2020
NUMARASI: 2019/429 Esas-2020/140 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle; müvekkili ile dava dışı … AŞ arasında imzalanan temlik sözleşmesiyle adı geçen dava dışı firmanın davalıdan olan alacağının temlik alındığı, davalı ile dava dışı şirket arasında akdedilen satış sözleşmesine göre satım konusu ürünlerin davalıya teslim edilmesine rağmen bedelinin ödenmediği, bu nedenle alacağın tahsili amacıyla davalıya karşı yapılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini belirterek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; temlike esas sözleşmenin yeni bir sözleşmenin imzalanmasıyla ortadan kaldırıldığı dolayısıyla temlik sözleşmesinin geçersiz olduğu bununla birlikte hem davacının dayandığı sözleşmenin hem de sonradan akdedilen sözleşmenin 5.maddesinde, uyuşmazlığın tahkimde çözümleneceğinin kararlaştırıldığı, buna göre davanın tahkimde görülmesi gerektiği ayrıca mahkemenin yetkisiz olduğu zira müvekkili şirketin kurulu olduğu adrese göre Ankara Mahkemelerinin yetkili bulunduğunu belirterek davanın usulden reddine olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece toplanan delilere göre, taraflar arasında 22/08/2017 ve 22/11/2017 tarihli satış sözleşmelerinin yapıldığı ve sözleşmenin 5. maddesinde, taraflar arasında iş bu sözleşmeden kaynaklanan herhangi bir uyuşmazlığın, tahkim yargılaması ile çözüme kavuşturulacağı, tahkim yerinin TOBB tahkim merkezi olduğu belirtildikten sonra işlemlerin İstanbul’da yapılacağının belirtildiği, tahkim itirazının HMK 116. maddesine göre ilk itirazlardan olduğu ve davalının itirazının süresinde bulunduğu, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununun 4. maddesi uyarınca, tahkim anlaşması, tarafların, sözleşmeden kaynaklansın veya kaynaklanmasın aralarında mevcut bir hukukî ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tümünün veya bazılarının tahkim yoluyla çözülmesi konusunda yaptıkları anlaşma olup, tahkim anlaşmasının, asıl sözleşmeye konan tahkim şartı veya ayrı bir sözleşme ile yapılabileceği, taraflar arasında tanzim edilen sözleşmenin 5. maddesinde, anlaşmazlıkların tahkim yolu ile çözümleneceğinin belirtildiği, tahkim sözleşmesinin sözleşmede yer alan diğer hükümlerden bağımsız olarak değerlendirileceği, tahkim sözleşmesinin tarafları bağlayacak nitelikte ve detayda bulunduğu, bu nedenle, davalının süresinde ileri sürdüğü tahkim itirazının kabulü ile 4686 sayılı yasanın 5/1 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle; dava dışı … A.Ş. ile temlik sözleşmesi akdedilerek, temlik eden şirketin, davalı şirketten alacağını dosyada mübrez olan temlik sözleşmesi imzalamak suretiyle temlik alındığı, davalı ile dava dışı temlik eden şirket arasında ise … model 270 watt polkristal ürünün satımı ile ilgili 22.08.2017 tarihli satış sözleşmesi akdedilmiş olup; dava dışı şirket tarafından ürünler davalı şirkete teslim edilmesine rağmen davalı şirket tarafından ürün bedelleri ödenmediği, müvekkilinin bu alacağı tahsil için yaptığı icra takibine haksız olarak itiraz edildiği, Mahkemece tahkim şartlarının sağlanamamış olmasını gözardı etmek suretiyle işbu huzurda görülen davayı usulen reddetmesinin hukuka aykırı olduğu, zira HMK 412. maddesinde tahkim sözleşmesi, tarafların, sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamı veya bir kısmının çözümünün hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşma olarak tanımlanmış olup, tahkim şartının geçerli olabilmesi için tahkim iradesinin açık ve kesin olarak ortaya koyulması, yazılı olarak gerçekleştirilmesi ve tarafların tasarruf edebileceği yani tahkime elverişli konularda yapılmış olması gerektiğinin düzenlendiği ancak taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin 5. maddesi, “Bu Sözleşme, Sözleşme’nin kuruluş ya da yorumlanması, Taraflar’ın ya da onların izin verilmiş olan kanuni ya da diğer her türlü haleflerinin bu Sözleşme’de yer alan hak ve yükümlülüklerinden doğacak her türlü ihtilaf ve/veya iddiaların tümü öncelikle Taraflar arasında 15 gün içinde sulhen çözülmeye çalışılacaktır. Bu kapsamda taraflar bir ihtilaf durumunda öncelikle yetki birimi içerisinde Arabuluculuk Merkezine başvurmak zorundadır. İhtilafların Arabuluculuk esnasında yapılan görüşmeler neticesinde sulhen çözümlendirilememeleri halinde, Taraflar’dan herhangi birinin herhangi bir hakkına veya hukuki yollara başvurmasına halel gelmeyecek olup, aşağıdaki hukuki süreç Taraflar’dan herhangi biri tarafından başlatılabilir. Bu kapsamda Taraflar’ın hukuki uyuşmazlıklarına yetkili çözüm merci Türkiye Odalar ve Barolar Birliği (“TOBB”)’nin tahkim merkezi olacaktır…” şeklinde olup, tahkim iradesi açık ve kesin bir şekilde ortaya koyulmadığı, dolayısıyla tahkim itirazının reddine karar verilmesi gerektiği, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarının da bu yönde olduğu, Ayrıca hukuki doktrin ve içtihatların kabulü çerçevesinde tahkim şartının varlığı halinde zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanmayacağı, sözleşmede yazan tahkim şartı incelendiğinde arabuluculuk yolunun da eklendiğinin açıkça görüleceği, tahkim şartının varlığı halinde zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanmayacağı düşünüldüğünde arabuluculuk hükmünün tahkim şartı içinde yazılmasının alternatif bir yol olacağı bu durumda tahkim şartının geçersiz olduğu, Dava dışı temlik eden … ile davalı arasında akdedilmiş olan satış sözleşmesinin 1. maddesi “İşbu sözleşme kapsamında, alıcı EK 1’deki proformada belirtilen ürünleri satıcıdan işbu sözleşme kapsamında yer alan şart ve hükümler altında satın almayı ve satıcı da aynı şekilde işbu sözleşmede belirlenen şart ve hükümler altında belirtilen ürünleri alıcıya satmayı kabul, beyan ve taahhüt ettikleri, buna göre, sözleşme eki olan proformada belirtilen ürünlerin davalı şirkete satılacağı konusunda anlaşma sağlandığı ve temlik eden dava dışı şirketin ürünleri teslim etme yükümlülüğü altına girdiği, davalının ürün bedellerini ödeme edimini yüklendiği, sözleşmenin 2. maddesinde ödemenin ne şekilde yapılacağının gösterildiği, temlik eden dava dışı şirketin üzerine düşen edimleri eksiksiz bir şekilde ifa ettiği, taraflar arasındaki ticari güvene dayalı olarak ürünler gümrüğe gelmeden sözleşme bedelinin hepsinin ödeneceği de kararlaştırılmış olmasına -hatta sözleşme bedelinin ödenmemesine- ve işbu nedenle sözleşmenin 4. maddesi uyarınca tek taraflı fesih imkanı bulunmasına rağmen ürünleri eksiksiz bir şekilde davalı şirkete teslim ederek fatura düzenlediği, ancak davalı tarafından fatura bedelinin tamamının ödenmediği, faturanın temlik eden … A.Ş ile davalı şirket kayıtlarına işlenmiş olup, sözleşmenin 6.6 maddesi uyarınca taraf ticari defter ve kayıtları ile bilgisayara kayıtlarının kesin delil teşkil edeceği ve yazılı delil sözleşmesi olduğu hususunda anlaşma sağlandığı, bunun dışında, dava dışı … ile davalı şirket arasında 18.09.2018 tarihli mutabakatname tanzim edilmiş olup, dava dışı şirket kayıtlarındaki hesaplarda davalı şirketin 31.344,41 USD borcu olduğunun bildirildiği ve davalı tarafından da söz konusu mutabakatnamenin şirket kaşesi vurularak imzalandığı, davalının faize itirazını da yerinde olmadığı, itirazın kötü niyeti olup, alacağın likit bulunmasına göre icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle; mahkemece tahkim itirazının kabul edilerek yetki itirazının reddine karar verilmişse de, yetki ilk itirazı, mahkemelerin yetki çevrelerine ilişkin bir itiraz olup, bu hususta mahkemece, mahkemelerin yetki çevreleri bağlamında yargılama yapması gerektiğinin HMK’nın ilgili hükümlerinde ve Yargıtay kararlarında açıkça belirtildiği, tahkim ilk itirazı üzerine mahkemece yalnız tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin sınırlı bir inceleme yapılabilecek olup tahkimin usulüne ve esasına ilişkin inceleme yapma yetkisinin taraflarca kararlaştırılan hakem heyetine ait olduğu oysa ilk derece mahkemesince yapılan yargılamada, her iki ilk itiraz birlikte değerlendirilmek suretiyle ”Sözleşmede TOBB Tahkim Merkezinin yetkili merkez olarak kararlaştırıldığı, TOBB Tahkim Merkezinin de İstanbul’da olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin yetki itirazının reddine” şeklinde hüküm kurulmasının usule ve yasaya açıkça aykırı olduğu ayrıca TOBB Tahkim Merkezi İstanbul’da bulunmayıp, Ankara’da bulunmakta, resmi web sitesinde başvuru adresi olarak … Hukuk Müşavirliği … Bulvarı No:… Eskişehir yolu 9. Km Ankara olarak gösterildiği, bunun yanında gerekçeli kararda yetki ilk itirazımıza ve yetki ilk itirazımızın reddine yönelik gerekçeye yer verilmemiş olup yalnız tahkim ilk itirazının gerekçelendirilmekle yetinildiği, mahkemelerce verilecek kararların gerekçeli olması gerektiğinin başta Anayasa olmak üzere ilgili mevzuatta açıkça düzenlendiği, bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen yetki ilk itirazının reddine yönelik kararın hatalı olduğu, İtirazın kaldırılması davalarında icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinin yetkili olduğuna dair kural itirazın iptali davaları bakımından uygulama alanının olmadığı, borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olması, takibin yapıldığı yer mahkemesini itirazın iptali davası bakımından yetkili hale getirmediği, dolayısı ile İcra İflas Kanunu’nda özel yetki kuralı bulunmaması nedeniyle bu noktada HMK’da düzenlenen genel yetki kurallarının işlerlik kazandığı, genel yetki kurallarına göre, genel yetkili mahkemenin davalının dava açılış tarihindeki yerleşim yeri mahkemesi olup, müvekkil şirketin yerleşim yeri adresinin Çankaya Ankara olmasına göre, işbu davayı görmekle yetkili mahkemenin Ankara mahkemeleri olduğu, işbu davanın davacısı, konusu ve yetki ilk itirazlarımızın aynı olması sebebiyle emsal teşkil etmeye matuf İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/422, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/428 Esas ve İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/76 Esas sayılı dosyaları nezdinde yapılan yargılamalarda yetki ilk itirazının kabul edildiği, Yargılama safahatında müvekkilin, birleşme ile … Anonim Şirketi bünyesinde varlığını devam ettirmekte olup, işbu dilekçe ekinde … Anonim Şirketi adına vekaletname ibraz edildiğinden yargılamanın, husumetin … Anonim Şirketi’ne yöneltilerek devam ettirilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yetki yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, temlik sözleşmesine konu alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın tahkim itirazı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, bu karara karşı, taraf vekilleri tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık yönüyle re’sen yapılmıştır. İstinafa gelen uyuşmazlık, tahkim şartının geçerli olup olmadığı ve mahkemenin yetkili bulunup bulunmadığı konusundadır. Davada, temlik eden dava dışı … A.Ş. ile davalı şirket arasında … model 270 watt … ürünün satımı ile ilgili olarak 22/08/2017 tarihinde yapılan satış sözleşmesi uyarınca dava dışı temlik eden şirketin ürünleri davalı şirkete teslim etmesine rağmen davalı şirket tarafından ürünlerin bedelinin ödenmediği iddiasıyla ürün bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istenmektedir. Temlik sözleşmesine konu alacağın dayanağı olan 22/08/2017 tarihli sözleşmenin “İhtilafların Çözümü” başlıklı 5. maddesinde; “Bu sözleşme, sözleşmenin kuruluş ya da yorumlanması, tarafların ya da onların izin verilmiş olan kanuni ya da diğer her türlü haleflerinin bu sözleşmede yer alan hak ve yükümlülüklerinden doğacak her türlü ihtilaf ve/veya iddiaların tümü öncelikle taraflar arasında 15 gün içinde sulhen çözülmeye çalışılacaktır. Bu kapsamda taraflar bir ihtilaf durumunda öncelikle yetki birimi içerisinde Arabuluculuk Merkezine başvurmak zorundadır. İhtilafların arabuluculuk esnasında yapılan görüşmeler neticesinde sulhen çözümlendirilememeleri halinde, taraflardan herhangi birinin herhangi bir hakkına veya hukuki yollara başvurmasına halel gelmeyecek olup, aşağıdaki hukuki süreç taraflardan herhangi biri tarafından başlatılabilir. Bu kapsamda tarafların hukuki uyuşmazlıklarına yetkili çözüm merci Türkiye Odalar ve Barolar Birliği (“TOBB”)’nin tahkim merkezi olacaktır…” denilmiştir. Kural olarak tahkim yargısı istisnai nitelikte olup, tarafların bu husustaki iradelerini açık ve kesin bir şekilde bildirmiş olmaları gerekir. Başka bir ifadeyle tahkim sözleşmesi veya şartının, uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesi yolundaki taraf iradesini tereddüte yol açmayacak şekilde içermesi gerekmektedir. Oysa ki, yukarıda zikredilen sözleşme maddesi bu anlamda kesin bir tahkim şartı niteliğinde değildir. (Yargıtay 11 HD, 26/09/2013 tarih, 2012/18274 E-2013/16901 K. sayılı ilamı.) Bu nedenle, ilk derece mahkemesince, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıyan tahkime ilişkin olmamasına rağmen 4686 sayılı yasanın uygulanması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi HMK hükümlerine göre tahkim şartı geçersiz olduğundan, tahkim itirazının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi de isabetli değildir. Davalı vekili esasa cevap süresi içerisinde tahkim itirazından başka yetki itirazında bulunmuş ve yetkili mahkemenin HMK 6. maddesine göre Ankara Mahkemeleri olduğunu ileri sürmüştür. 6100 sayılı HMK 6. maddesi uyarınca, dava açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesi genel yetkili mahkemedir. Davalı şirketin kurulu olduğu adres Çankaya/Ankara olduğundan, genel yetkili mahkeme Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Davanın, temlik alınan sözleşmeden kaynaklanan satım bedeli alacağının tahsilini teminen yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin bulunmasına göre, bu davada HMK 10. maddesinde tanımlanan sözleşmenin ifa yeri mahkemesi de yetkilidir. Alacağın para alacağı olduğu ve sözleşmede ifa yeri kararlaştırılmadığı gözetildiğinde; 6098 sayılı TBK 89. maddesi uyarınca, para borcunun ifa yeri, alacaklının yerleşim yeridir. 6098 sayılı TBK 189. maddesi uyarınca, alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Somut olayda, davacı temlik sözleşmesine dayalı olarak iş bu davayı açmış olup, temlik alan sıfatıyla, temlik edenin haklarına halef olduğundan, TBK 89. maddesine göre, alacaklının yerleşim yeri olan ifa yerinin belirlenmesinde temlik eden dava dışı … A.Ş’nin yerleşim yerinin esas alınması gerekir. Adı geçen şirketin sicil kaydından kurulu olduğu adresin Bakırköy/İstanbul olduğu anlaşıldığından TBK 89. ve HMK 10. maddeleri gereğince, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri de yetkilidir. Ancak dava HMK 6 ve HMK 10. maddelerine göre yetkili mahkemede açılmadığından, davalının HMK19. maddesine uygun olarak süresinde ileri sürdüğü yetki itirazının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ancak yeniden yargılamaya gerek olmadığından; davanın yetki yönünden usulden reddine ve dosyanın yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE, istinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının, HMK.’nun 353(1)a-3 uyarınca usulden KALDIRILMASINA, 1- Davanın yetki yönünden usulden REDDİNE, 2- HMK’nın 20. maddesi uyarınca, taraflardan birinin, yetkisizlik kararının tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın yetkili ANKARA ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin kararın tebliği ile İHTARINA, 3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca harç ve istinaf aşaması dahil yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama harç ve giderlerinin davanın açıldığı mahkemece karara bağlanmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4. maddesi uyarınca istinaf incelemesine konu kararı veren İlk Derece Mahkemesince taraflara resen tebliğine, 5- Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istem halinde iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)-g maddesi uyarınca, kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021