Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1720 E. 2021/536 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1720
KARAR NO: 2021/536
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI: 2018/139 Esas – 2020/182 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/04/2021
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında 7-9 Kasım 2017 tarihleri arasında … etkinliğine katılım konulu 16 Kasım 2016 tarihli ‘’Etkinlik Katılım Sözleşmesi’’ imzalandığını, sözleşme kapsamında müvekkili şirketin davalı şirkete … etkinlik alanında 9m2 alan sağlamayı, davalı şirketin ise, karşılığında 6.834,00GBP bedel ödemeyi vaat ettiğini, müvekkili şirket tarafından 16 Kasım 2016 tarihli sözleşmeden kaynaklanan edimlerin yerine getirildiğini, fakat davalı şirketin katılamayacağını dahi bildirmeden fuara katılmayarak müvekkili zarara uğrattığını, dolayısıyla kendisine sağlanan hizmetlere ilişkin düzenlenen 3.417,15GBP bedelli 2 adet faturadan kaynaklanan toplamda 6.834,00GBP alacak bedelinden sorumlu olduğunu, davalı tarafça sözleşmenin yetkilisi tarafından imzalanmadığı ileri sürülmüş ise de, sözleşmeyi davalı şirket adına imzalayan …’in davalı şirkette ‘’küresel satış ve pazarlama direktörü’’ olarak çalıştığını, dolayısıyla davalı şirketin çalışanının müvekkili şirkete vermiş olduğu zararlardan sorumlu olduğunu, faturalara konu hizmet bedelinin tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın en az % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının davasına dayanak olarak gösterdiği 16/11/2016 tarihli etkinlik katılım sözleşmesinin müvekkili şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığını, bu nedenle müvekkili şirketi hukuken bağlamadığını, sözleşmeyi o dönemde müvekkili şirkette çalışan …’in imzaladığını, ancak bu kişinin 3. kişiler nezdinde veya başkaca hiçbir kurum ya da kuruluşa karşı hiçbir zaman müvekkili temsil etmediğini, daha sonradan bu sözleşmeden haberdar olan müvekkilinin sözleşmeye bir muvafakat ya da icazet vermediği gibi kendisini bağlamayan bir sözleşmeye göre fuara katılmamasının müvekkili aleyhine sorumluluk doğurmadığını, faturalara konu hizmetin de alınmadığını belirterek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda, davacı ile davalı arasında 7-9 Kasım 2017 tarihleri arasında … etkinliğinde davalı şirkete 9 m2 alan ayrılmasına ilişkin 16 Kasım 2016 tarihli Etkinlik Katılım Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmeye göre, davalı adına sözleşmeyi akdeden kişinin … isimli bir şahsın olduğu, dosyadaki SGK kayıtlarına göre ise ilgili şahsın sözleşme tarihinde davalı şirket çalışanı olduğu ve yine dosyadaki bilgi ve belgeleri göre …’in davalı şirket tarafından düzenlenen Kartvizit tanıtım bilgilerine göre davalı şirkette global satış ve pazarlama direktörü olduğu, yine davalı şirketin ticari sicil kaydına göre şirketi münferiden temsil ile yetkili şahsın … olduğu, bu haliyle davaya konu sözleşmeyi davalı şirket adına imzalayan …’in davalı … temsil yetkisi kararı bulunmasa da adı geçen şahsın adına davalı şirket tarafından düzenlenen kartvizit ve diğer bilgilere göre şirketi temsil yetkisi olduğunı kabul etmenin mümkün olduğu, ayrıca davacı ile davalı arasında öncesinden beri ticari ilişki olduğunun taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı, davacı tarafından davalı adına davaya konu hizmete ilişkin açık faturalar düzenlendiği ve davaya konu faturalara ilişkin hizmetin davalıya verildiği halde davalı tarafından hizmetin alınmadığı, yine davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan davalının haberdar olduğu halde itirazı olduğuna ilişkin herhangi bir belge de sunulmadığı bu haliyle davalı iddialarının kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; etkinlik katılım sözleşmesi” müvekkili şirketin yetkili temsilcisi tarafından imza edilmediğinden müvekkili bakımından bağlayıcı olmadığı gibi, fuar katılım hizmeti de alınmadığını, sözleşmeyi imzalayan o dönem müvekkili şirketin çalışanı …’in şirketi 3. kişiler nezdinde temsil yetkisi bulunmadığını, bu sözleşmeye de bir muvafakat ya da icazet verilmediğini, gerekçede belirtilenin aksine faturaların müvekkile tebliğ edildiğine ve bundan müvekkilin haberdar olduğuna dair hiç bir delil bulunmadığını, dosyada alınan raporun yetersiz olduğunu ve rapora itirazların karşılanmadığını, davacı delillerini süresi içerisinde sunmadığından sonradan sunulan delillere muvafakat edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, 2 adet faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda, davacı, davalı şirketin çalışanı global satış ve pazarlama direktörü … ile aralarında imzalanan fuar katılım sözleşmesi gereğince, davalı şirkete fuarda stand sağlamayı üstlendiğini, edimini ifa etmesine karşın, sözleşmeyi imzalayanın yetkili temsilcisi olmadığından ve sözleşmeye de icazet verilmediğinden bahisle davalının fuara katılmadığını, bu nedenle zarara uğradığını, fuar katılım bedelinden davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı ise, sözleşmenin yetkilisi tarafından imzalanmadığını, sözleşmeyi imzalayan çalışanı …’in de 3. Kişiler nezdinde şirketi temsile yetkisinin bulunmadığını, faturalar içeriği hizmetin de alınmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Dava, itirazın iptali davası olup, bu dava takip talebi ile sıkı sıkıya bağlı bir davadır. Davacı tarafça, dava konusu icra takibinde, 2 adet fuar katılım (stand) içerikli faturaya dayalı alacağın tahsilini talep etmiş olmasına göre, eldeki davada, davalı şirketin yetkisiz temsilcisinin neden olduğu zararın tazmini iddiası dinlenemez. Kural olarak, fatura başlı başına alacağın varlığına delalet teşkil etmez. İspat yükü üzerinde olan davacı alacaklının, akdi ilişkiyi ve dolayısıyla faturalar içeriği malı ya da hizmeti davalıya verdiğini yazılı delillerle ispatla yükümlüdür. Bu durumda, akdi ilişkiye dayanak olarak sunulan sözleşmenin davalı şirketin yetkilisi tarafından imzalanmadığı, sözleşmeye dayalı düzenlenen 2 adet faturanın davalı şirketin ticari defterlerinde yer almadığı gibi bu faturalar içeriği hizmetin de davalı tarafça alınmadığı, faturanın tebliğine ilişkin dosyada herhangi bir delile rastlanılmadığı, kaldı ki, TTK’nun 21/2. maddesi uyarınca, 8 gün içinde faturaya itiraz edilmemesi halinde, bu durumun sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup, fatura içeriği hizmetinin verildiği anlamına gelmediği gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan bu nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2.maddesi uyarınca, kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin İstinaf talebinin KABULÜ İLE; İstinafa konu mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA; 1-Davanın REDDİNE, 2-Başlangıçta peşin olarak alınan 650,73 TL harcın, alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 591,43 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya ödenmesine, 3-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 5.715,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine, 6-İstinaf yargılamasına ilişkin olarak; a-Davalı vekilince yatırılan toplam 793,90 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL, posta ve tebligat gideri 31,50 TL olmak üzere toplam 153,10 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi.