Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1717 E. 2020/210 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1717
KARAR NO: 2020/210
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/11/2019
NUMARASI: 2019/221 Esas – 2019/1093 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekili banka ile dava dışı Ltd lehine, davalı borçlu … ve dava dışı …’nın müşterek borçlu müteselsil kefaleti ile kredi açıldığını, kullandırılan kredi ödemesinin yapılmaması nedeniyle 04.09.2018 tarihinde kat edilerek borçlu ve kefillere Gebze … Noterliği’nin 15.09.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ve ekinde hesap özetinin borçlulara tebliğ edilerek cari kredilerden dolayı alacağın ferileri ile birlikte ödenmesinin talep edildiğini, anılan borçların bu güne kadar ödenmemesi üzerine borçlu ve kefiller aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine başlanıldığını, davalı-borçlu’nun takibe, borca ve faizlerine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı tarafından yapılan itirazın yersiz ve mesnetsiz olduğunu, açıklanan nedenlerle; borçluların borca ve ferilerine yaptıkları itirazlarının iptali ile takibin devamına, borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin borçlulara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında “davacı ile dava dışı … Ltd. Şti arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının da bu sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı, sözleşmenin 13.4.maddesi e fıkrasında “Bu sözleşmenin (tacir olmayan gerçek kişi olanlar hariç olmak üzere) tüm tarafları, bu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, Türk Hukukunun uygulanacağı ve İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri ile Banka’ nın Genel Müdürlüğü’ nün bulunduğu yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağı, kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin saklı olduğunu kabul ederler” hükümünün yazılı olduğu anlaşılmıştır. İtirazın iptali davalarında, dava şartlarından bir de yetkili icra müdürlüğünde takibin açılmış olmasıdır. 6100 sayılı HMK’nın 17. maddesinde tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri, taraflar aksini kararlaştırmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağı hükme bağlanmıştır. Davalının tacir olmaması halinde HMK’nın 17. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Davacı tarafın tacir olmasına karşın, davalının tacir olmadığı ve bir tüzel kişiliğinin bulunmadığı, başlatılan icra takibinde diğer borçluların adreslerinin de başka yargı çevrelerine ait olduğu, taraflar arasındaki imzalanan sözleşmeye göre de yetki şartının tacir olmayan gerçek kişileri kapsamadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, geçerli ve yetkili yer icra dairesinde yapılmış bir icra takibi mevcut bulunmadığından, koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının usulden reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı borçlu …’nın 09.12.2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’ni müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olup, TTK. M.7’ye göre kredi borçlusu dava dışı … Ltd. Şti. ile birlikte sözleşme hükümlerinden müteselsilen sorumlu olduğunu, borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla davaya konu genel kredi sözleşmesini imzalayan davalı tacir olmasa bile, tacirler arasındaki yetki sözleşmesi TTK’nun maddesinde öngörülen teselsül karinesi uyarınca davalıyı bağlayacağı, dolayısıyla davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin, sözleşmeyi imzalayan gerçek kişi müşterek ve müteselsil kefil …’yı da bağladığını, davaya konu 09.12.2015 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin 13.4.maddesi e fıkrasında “Bu sözleşmenin (tacir olmayan gerçek kişi olanlar hariç olmak üzere) tüm tarafları, bu sözleşmeden doğacak her türlü uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, Türk Hukukunun uygulanacağı ve İstanbul Mahkeme ve İcra Daireleri ile Banka’ nın Genel Müdürlüğü’ nün bulunduğu yerdeki mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağı, kanunen yetkili mahkeme ve icra dairelerinin yetkilerinin saklı olduğunu kabul ederler” hükmüne havi olduğunu, itiraza konu icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde açıldığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kredi sözleşmesi nedeniyle kredi alacağının kefilden tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkili olup olmadığı noktasındadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 50/1. maddesinde, para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun genel yetkiye ilişkin 6/1. Maddesine göre dava, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi sözleşmeden doğan davalarda yetkiye ilişkin 10. maddesine göre de sözleşmeden doğan dava, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Her ne kadar davalının müteselsil kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesinin 13.4./e maddesinde “tacir olmayan gerçek kişiler” hariç tutularak bir yetki düzenlemesi yapılmış ise de bu halde yetkili icra dairesinin tespiti için HMK’nın yetkiye dair genel hükümlerinin uygulanması gerekir. Bu na göre HMK’nın 6/1. maddesi uyarınca davalı takip borçlusunun ikametgahı icra dairesi yetkili olduğu gibi, HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa yerindeki icra dairesi de yetkilidir. Davacı takip alacaklısı bu konuda seçimlik hakka sahiptir. Para borçlarının 6098 sayılı TBK’nın 89. Maddesi uyarınca alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği şeklindeki düzenleme de nazara alındığında davacı takip alacaklısı bankanın yerleşim yeri olan İstanbul icra daireleri genel kredi sözleşmesine istinaden başlatılan icra takibinde yetkilidir. Dolayısıyla itirazın iptali davasına konu icra takibi yetkili icra dairesinde başlatılmıştır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı gerekçesi ile dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ İLE, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/11/2019 tarih, 2019/221 Esas – 2019/1093 sayılı kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 3-Davacı vekilince yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/(1)-g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 22/10/2020