Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1716 E. 2023/1015 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1716
KARAR NO: 2023/1015
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2019
NUMARASI: 2018/93 Esas – 2019/563 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 07/05/2018 tarihinde, 14.160,00-Euro davalı şirket tarafından tüm ihtarlara rağmen ödenmediği, bu sebeple istanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını,davalı takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, borçlunun yetkiye itirazının yerinde olmadığını beyan ederek itirazın iptali ve takibin devamını, borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili … hakkında İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas nolu dosyası üzerinden girişilen icra takibine itiraz edildiğini, davacı tarafından açılmış bulunan işbu itirazın iptali davası, usule ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddini talep ettiklerini, müvekkili … ile davacı şirket arasında 07.05.2018 tarihinde 3 adet jeneratör alımına ilişkin anlaşma yapıldığını, yapılan anlaşmaya istinaden müvekkili ilk olarak 20.06.2018 tarihinde 7.800 TL bedeli, davacıya alınan jeneratörlerin peşinatı olarak ödendiğini, kalan kısım ise müvekkili tarafından … bank Diyarbakır/Diclekent şubesine ait … seri nolu, 69.735,00 TL bedelli, 20.09.2018 tarihli çek ile ödendiğini, müvekkili tarafından yapılan tüm ödemeler davacı tarafın kestiği faturaya istinaden yapıldığını, dilekçelerinin ekinde 77.535,00 TL faturanın bedeli’nin sunulduğu, müvekkilinin yapmış olduğu ödemelerin toplamı bu tutarı karşıladığını, müvekkili tarafından faturada yazılı bedel ödenmesine rağmen davacının fazlaya ilişkin talepte bulunması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, nitekim vergi mevzuatı açısından fatura, bir taraftan fatura verenin vergiye esas olacak gelirini ispatlayan, diğer taraftan fatura alanın da giderini ispatlayan bir belge olduğunu, fatura VUK bakımından da usulüne uygun olarak düzenlendiği sürece, vergi mevzuatı uygulamasında vergiyi doğuran akdi ilişkinin ifasını gösteren ve kayıtlara esas teşkil eden bir belge olduğunu, Hukuki bakımdan ise fatura, fatura verenin yaptığı iş, hizmet veya sağladığı menfaat karşılığında elde ettiği geliri tevsik ettiği gibi, faturayı alan şahıs da almış olduğu mal, hizmet veya menfaat için giderini ispat edeceğini, bu haliyle müvekkilinin ifa etmesi gereken borç faturada yazılı olan tutar olduğunu, faturada yazılı tutar müvekkili tarafından ifa edildiğini ve müvekkilinin herhangi bir borcu da kalmadığını, dolayısıyla başlatılan takip de, açılan işbu itirazın iptali davası da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve reddi gerektiğini beyan ederek müvekkili aleyhine açılan işbu itirazın iptali davasının reddini, takipte haksız ve kötüniyetli olan davacı hakkında takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dosyaya alınan kök ve ek raporda da belirtildiği üzere, 07.05.2018 tarihinde 3 adet jenaratör alımına ilişkin anlaşma yapıldığını, yapılan anlaşmaya göre 20/06/2018 tarihinde 7.800 TL bedelin davacıya peşinat olarak, 69.375,00 TL bedelin çek ile ödendiği, 07.05.2018 tarihinde taraflar arasında imzalanmış satış sözleşmesinin 3.6 ödeme planı başlıklı maddesinde 1415,00 Euro 11.05.2018 tarihinde banka havalesi ile peşin 12.745,00 Euro karşılığı 66.274,00 TL 20.08.2018 tarihli çekle ödemeyi kararlaştırdıkları, yine sözleşmenin 3.7 maddesinde tahmini döviz kurunun 1 Euro kuru 5,20 TL olarak hesap edildiği ancak çek/senet bedellerinin her bir çekin/senedin ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru esas alınarak her biri için Euro cinsine çevrileceği satış bedelinden mahsup edileceği, son ödemeden sonra hesaplama sonucu borç çıktığı takdirde her bir çekin ödeme gününde doğan farkının 3 gün içinde ihbar ve ihtara gerek kalmaksızın satıcıya nakden ve defaten ödemek zorunda olduğunu, satış bedelinin Euro cinsinden olduğunu, Türk Lirası ile ödeme yapılması halinde aradaki farkın kur farkı olduğunun alıcı tarafından öne sürülemeyeceği kararlaştırılmıştır. Yine raporlarda belirtildiği üzere; davalı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacı yana borcunun bulunmadığı, davacı şirketin incelenen ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalı yandan alacağının bulunmadığı tespit edilerek kur farkından kaynaklı davacı şirketin ayrıca fatura keşide etmediği, mevcut 22.06.2018 tarihli Seri … Sıra No … Numaralı Jeneratör satımına ilişkin 77.535,00 TL’lik düzenlenen irsaliyeli faturada da mal satışının döviz cinsinden yapıldığını gösterir herhangi bir ibarenin bulunmadığı, peşinatın 7.800,00 TL olarak 20.06.2018 tarihinde davacı alıcı şirketin hesabına ödendiği daha sonrasında sözleşmede kararlaştırılan 20.08.2018 tarihli vadeden 1 ay sonrasına 20.09.2018 keşide tarihli … bank Diclekent Şubesine ait … Seri No’lu keşidecisi … lehtarı … A.Ş. Olan 69.735,00 TL tutarında çek verildiği, ödemenin TL üzerinden ihtirazi kayıt düşülmeksizin kabul edildiği bu vesile ile davacı şirketin TL cinsinden ödemeye rıza gösterdiği dolayısıyla malın satışının Euro cinsinden olduğu ve bakiye alacağının bulunduğu iddiasında bulunamayacağı görülmüştür. Ödemeler çek ile yapılmakla çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olmakla birlikte bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen TL üzerinden çek olarak kabul eden davacı bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceği gibi ayrıca davacı B.K.nun 83.maddesi uyarınca alacağının yabancı para üzerinden isteme hakkına sahip iken tercih hakkını TL üzerinden kullanmış tahsilat yaptığında kur farkından doğan fazlaya ilişkin alacağını saklı tuttuğunu bildirmemiş,uzun süreli olan ticari ilişkilerinde daha önce böyle bir talepte bulunmamıştır. (…) yapılan değerlendirmeler ışığında açılan davanın reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında 07/05/2018 tarihinde jeneratör satış sözleşme düzenlendiğini, sözleşmenini 3.5 maddesinde satış bedelinin 14.160-Euro olduğunun açıkça belirtildiğini, davalının peşinat ve ödemiş ancak ödediği tutarın 10.836,70 Euro olduğunu, davalının 3.323,30 Euro olan bakiye borcunun ise tüm ihtarlara rağmen ödemediğini, söz konusu alacağın hem icra takibinden hem dava dilekçesi ve sunulan delillerden görüleceği üzere fatura alacağı değil, sözleşmeye dayalı bir alacak olduğunu, davalının sözleşme ile yükümlendiği mal bedelini eksik ödediğini, alacak nedeninin de “satış bedeli bakiyesi” olduğunu, kararda kur farkından bahsedilmekle sözleşmede ve bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, aradaki farkın kur farkı olduğu alıcı tarafından öne sürülemeyeceğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı bakiye alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının satış sözleşmesi kapsamında bakiye alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “satış bedeli bakiyesi” sebebine dayalı olarak 20.796,87 TL asıl alacağın 447,13 TL işlemiş faiziyle birlikte tahsili istemiyle 01/11/2018 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Taraflar arasında 07/05/2018 tarihinde imzalanan Jeneratör satış sözleşmesinde, satış bedeli 14.160,00 € olarak kararlaştırılmış ve 3.6 maddesinde satış bedelinin 1.415,00 € banka havalesi ile peşin, kalan 12.745,00 € karşılığı 66.274,00 TL’nin 20/08/2018 tarihli çek ile ödeneceği belirtildikten sonra, sözleşmenin 3.7. Maddesinde, döviz kurunun 1 Euro kuru 5,20 TL olacağı tahmin edilerek tahmini kurlara göre çek bedellerinin hesap edildiği, satış bedelinin euro cinsinden olduğu, 3.6. maddede gösterilen tutarların, satış bedelinin Türk Lirasına dönüştürüldüğü anlamına gelmeyeceği, çek bedellerinin, her bir çekin ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru esas alınarak, Euro cinsine çevrileceği ve 3.5. maddede gösterilen Euro cinsinden satış bedelinden mahsup edileceği, son ödemeden sonra satıcı tarafından yapılacak hesaplama sonucu alıcı borçlu çıktığı takdirde, her bir çekin ödeme gününde doğan farkın 3 gün içinde ayrıca bir ihbar yada ihtara gerek olmaksızın satıcı’ya nakden ödemek zorunda olduğu düzenlenmiştir. Davacı tarafça, taraflar arasındaki satış sözleşmesine istinaden 22/06/2018 tarih ve 77.535,00 TL bedelli fatura düzenlenmiştir. Davalının, 20/06/2018 tarihinde 7.800,00 TL’yi banka kanalıyla, 69.735,00 TL’yi 20/09/2018 tarihli çeki ile ödediği ihtilaf konusu değildir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, yapılan ödemelerin ödeme tarihindeki euro karşılığının toplam 10.836,70 € olduğu ve bakiye 3.323,30 € borç bulunduğu tespit edilmiştir. Vergi Usul Kanunu’nun 231. maddesi 5. bendi gereğince faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren en fazla yedi gün içinde düzenlenmesi gerekmekte olup Hazine ve Maliye Bakanlığı bu süreyi indirmeye yetkilidir. Anılan Kanun’un 215. maddesi ile defter ve kayıtların Türkçe olarak tutulması; para biriminin ise Türk parası olması zorunluluğu düzenlenmiştir. Maddenin 2/b bendindeyse Cumhurbaşkanı’na belirli şartları taşıyan işletmelere yabancı para biriminin kullanılmasına ilişkin izin verme yetkisi getirilmiştir. Bu kapsamda izin verilen işlemler dışında faturaların Türk Lirası üzerinden düzenlenmesi gerekmekte olup, ticari ilişkinin yabancı para cinsinden kurulması halinde dahi faturada döviz karşılığına yer verilmek sureti ile fatura Türk Lirası üzerinden düzenlenmektedir. Buna göre, mevzuat gereği faturanın Türk Lirası olarak düzenlenmesi sözleşme bedelinin Türk Lirası olarak ödeneceği anlamına gelmeyeceği gibi, satış bedeli euro cinsinden olup, sözleşmenin 3.6. maddede gösterilen tutarların, satış bedelinin Türk Lirasına dönüştürüldüğü anlamına gelmeyeceği ve çek bedellerinin, her bir çekin ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru esas alınarak, Euro cinsine çevrileceği ve 3.5. maddede gösterilen Euro cinsinden satış bedelinden mahsup edileceğinin düzenlenmiş olması karşısında, davalının çekin Türk Lirası cinsinden düzenlenmesi ve bu miktar ile ödenmesinin borcu sona erdirdiğinin kabulü mümkün değildir. Sözleşmede, 1.415,00 € peşin ödeneceği belirtilmiş olup, davalının buna ilişkin ödemesi 1.414,32 € olup, peşinat yaklaşık olarak sözleşmede yazılı şartlarda yerine getirilmiştir. Kalan 12.745,00 € karşılığı olarak 66.274,00 TL bedelli düzenlenen çek ise 20/09/2018 tarihinde tahsil edilmiş ve sözleşme uyarınca çekin ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru esas alındığında yapılan ödeme 9.422,37 € ‘ya tekabül etmektedir. Buna göre, davacının bakiye 3.323,30 €’nun takip tarihindeki karşılığı 20.796,87 TL alacağı bulunmakta olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir. Ayrıca, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu bakiye satış bedeli alacağı likit (belirlenebilir) olup, kabul edilen alacak miktarı üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin şartları oluşmuş bulunmaktadır. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesince kur farkı istenemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın KABULÜNE, 2-Davalı-takip borçlusunun, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında başlatılan icra takibine vaki itirazının 20.796,87 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre ticari faiz uygulanmasına, 3-Kabulüne karar verilen alacağın %20’si olan 4.159,37 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Başlangıçta peşin olarak alınan 248,95 TL harcın icra harcı 106,22 TL ile birlikte alınması gerekli olan 1.420,63 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.065,46 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 35,90 TL, peşin harç 248,94 TL, icra harcı 106,22 TL, posta ve tebligat gideri 72,00 TL, bilirkişi ücreti 450,00 TL olmak üzere toplam 913,06 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 17.900,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 7-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa iadesine, 8-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL, posta ve tebligat gideri 34,50 TL olmak üzere toplam 183,10 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.12/10/2023