Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1709 E. 2021/71 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1709
KARAR NO: 2021/71
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2017
NUMARASI: 2017/138 Esas – 2017/691 Karar
DAVA: Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28.01.2021
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket …nin 28.12.2016 tarihinde yapılan olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların tescil ve ilan edilmesi için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yapılan başvuru neticesinde, Ticaret Sicil Müdürlüğünce hukuka aykırı bir şekilde, 28.12.2016 tarihli genel Kurul toplantısında alınan 8 numaralı şirket ana sözleşmesinin “Sermayenin Arttırılması” başlıklı 10. Maddesinin değiştirilmesine ilişkin kararın, şirket ana sözleşmesinin 10. Maddesine aykırı olması sebebiyle tescil talebinin reddine karar verildiği, davalı … Sicil Müdürlüğü, tescil talebimizin reddinde ilişkin kararında , yapılan değişikliğin sermaye artırımına ilişkin olduğu, bu sebeple de esas sözleşmede yer alan sermaye artırımına ilişkin nisabın sağlanması gerektiği ifade ettiğini, 28.12.2016 tarihli genel Kurul toplantısında alınan 8 numaralı karar, sermaye artırımına ilişkin bir karar olmayıp, söz konusu karar sermaye artırımına ilişkin şirket ana sözleşmesinin “Sermayenin Arttırılması” başlıklı 10. Maddesinde yer alan nisabı kanunda belirlenen nisaba uygun hale getirmeye yönelik bir değişiklik olduğunu, davalı … Sicil Müdürlüğü niyet okuyarak, yorumlayarak ve yetki sınırlarını da aşarak, bu değişikliğin sermaye artırımı olduğunu ileri sürmüş ve tescil talebimizi reddettiğini, genel kurulda alınan karar açıkça esas sözleme değişikliğine ilişkin bir karar olduğnu, bu değişiklik, hem şirket esas sözleşmesine hem de kanunda aranan nisaba uygun olarak yapılmış bir değişiklik olduğunu, şirket esas sözleşmesinin 18/d maddesi “genel kurul toplantıları ve bu toplantılardaki karar nisabı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabidir.” demekle esas sözleşme değişikliği için ayrı bir nisap öngörmemiş kanundaki nisabı belirlediğini, esas sözleşme değişikliği için hem esas sözleşmede hem de kanunda aranmayan bir nisabın Davalı … Sicil Müdürlüğünce müvekkili şirketten isteniyor olması açıkca hukuka aykırı olduğunu, davalının esas sözleşmeyi gerekçe göstererek ileri sürdüğü iddia yine esas sözleşmenin açık hükmü ile çürütülmekte olduğunu, esas sözleşmede, esas sözleşme değişikliği için aranan nisap, yoruma yer vermeyecek şekilde açıkça ifade edildiğini, esas sözleşme değişikliğine ilişkin 18/d maddesi incelendiğinde, herhangi bir istisna ileri sürmeden esas sözleşme değişikliklerinin tamamı için kanundaki nisabın geçerli olduğu ifade edildiğini, Esas sözleşmenin atıf yaptığı Türk Ticaret Kanunu madde 421. gereğince esas sözleşme değişikliği için gerekli nisabı açıkça belirtildiğini, davalı tarafın bu olaydaki tutumu ve bütünüyle bir yargı mercii gibi hareket etmiş olması huzurdaki davanın açılmasına sebep olduğunu, söz konusu kararda herhangi bir pay sahibinin müktesep hakkı ihlal edilmediğini, böyle bir iddianın tartışılacağı yer mahkemeler olup, karar mercii de yine bu konuda mahkemelerin olduğunu, bu konuda davalı sicil müdürlüğünün hak ve yetkisi bulunmadığını, davalı sadece şeklen inceleme yetkisine haiz olduğunu, tescil için bütün şekil şartları mevcut olduğunu, müvekkili şirket sermaye arttırımı ya da indirimi yapmamış yalnızca “sermaye arttırımı“nı düzenleyen esas sözleşme metnini tadil ederek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ na uyumlu hale getirdiğini, bu sebeple şirket ana sözleşmesinin “sermayenin arttırılması başlıklı” 10. Maddesinin tadil edilmesine ilişkin alınan 8 numaralı genel kurul kararının tescil edilmesi gerektiğini, aksi durumda davalı Sicil Müdürlüğü’nün yasa maddelerini yorumlayarak müvekkili aleyhine hüküm tesis edildiği kanaati doğacağını, Türk Ticaret Kanunu’ nun 421. Madde hükmü bu denli açıkken yorumla verilen red kararı yasaya aykırı olduğunu , 28.12.2016 tarihinde yapılan şirket genel kurul toplantısı, gerek Türk Ticaret Kanunu Hükümleri uyarınca gerekse şirket ana sözleşmesinde öngörülen asgari toplantı nisabına uygun olarak toplanmış ve Genel kurulda alınan kararlar toplantıya katılanların oy çoğunluğu ile alındığını, ilgili maddede oy çokluğuyla alınan tadil kararı müvekkili şirket bakımından ticari gereklilik olup şirketin devamlılığı ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, yasaya ve esas sözleşme hükümlerine uygun olarak 28.12.2016 tarihli genel kurulda alınan şirket ana sözleşmesinin “sermayenin arttırılması başlıklı” 10. Maddesinin tadil edilmesine ilişkin 8 numaralı genel kurul kararının ticaret sicile tescil ve ilanına, davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından verilen 02.02.2017 tarihli tescil talebinin reddine ilişkin verilen karara karşı itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili Sicil Müdürlüğünün, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda m.32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği gereğince işlem yaptığını, Türk Ticaret Kanunu’nun emredici olmayan hükümlerinin taraflarca esas sözleşmede farklı şekilde kararlaştırılması ve yine, nisbi nitelikte emredici hüküm olduğu doktrinde kabul edilen kanun hükümlerinin de, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ağırlaştırılması 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri bakımından mümkün olduğunu, buna göre de, damanın hazırladığı şirket esas sözleşmesinde, şirket sermayesinin değiştirilmesine ilişkin olarak, Türk Ticaret Kanunu’ndan daha ağır hükümler getirdiği görülmekte olup; emredici nitelikte bir kanun hükmünün ağırlaştırılmasına ilişkin caiz olan bu esas sözleşme hükmünün, hükümde karar alınması bakımından öngörülen nisap sağlanmaksızın değiştirilmesine ilişkin tescil talebini; tescile tabi hususları, mevzuat ve esas sözleşmeye hükümleri bağlamında değerlendirmekle yükümlü bulunan müvekkili Sicil Müdürlüğü’nün reddetmesinin hukuka uygun olduğunu, gerçekten de; müvekkili Sicil Müdürlüğü, şirket esas sözleşmesini uygulamış ve davacı şirketin tescil ettirmek için başvurduğu genel kurul kararlarının, şirket esas sözleşmesine uygun olup olmadığına ilişkin bir denetim yaptığını ve şirketin esas sözleşmesi hükümlerini uygulamak suretiyle, tescil başvurusu kararlarının alınması gereken nisapla alınmamış olmasına istinaden şirketin tescil talebini reddettiğini, davacının değiştirilmesini istediği esas sözleşme hükmünün (mülga Türk Ticaret Kanunu m.385 ve) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.452 gereğince müktesep hak yarattığı, müvekkili Sicil Müdürlüğü tarafından aşağıda gerekçelendirileceği üzere değerlendirilmiş olup; bu bakımdan başvuruda olduğu gibi nisbi müktesep hakların, bu hükme ilişkin karar alınması için öngörülen ağırlaştırdığını, çoğunlukla değiştirilmesinin mümkün olduğu mezkur hükümlerin sonucu olarak karşısına çıkacağını, davaya konu tescil başvurusunda; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun konuya ilişkin toplantı ve karar nisabından, konutuş amacına uygun olarak daha ağır bir nisap öngören “sermayenin artırılması” başlıklı ve “sermaye artırımı”na ilişkin toplantı ve karar nisabını düzenleyen, ‘İstanbul Denizcilik Gemi İnşa Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi”nin onuncu maddesinin (m.10), 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndaki toplantı ve karar nisabı olacak şekilde değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararının, esas sözleşmede sermaye artırımı için öngörülen toplantı ve karar nisabına uygun biçimde yapılması gerektiği sonucuna; anılan hükmün (nispi) müktesep hak yaratmasına binaen ulaşılmış ve anılan başvuru reddedildiğini, davaya konu tescil başvurusunda, esas sözleşmede sermaye artırımı için öngörülmüş nisap hükmünün, bu hükmün değiştirilmesine ilişkin nisaba teşmil edilemeyeceğini, yani esas sermaye artırımı ile esas sermaye artırımını düzenleyen hükmün değiştirilmesinin birbirinden farklı olduğunu ve bu düzenlemenin değiştirilmesine ilişkin bir esas sözleşme düzenlemesi de bulunmadığından, esas sermaye artırımını düzenleyen hükmün, Türk Ticaret Kanunu’nun esas sözleşme hükümlerinin değiştirilmesine ilişkin genel hükümleri doğrultusunda değiştirilebileceğine ilişkin davacının iddiaları, müvekkili Sicil Müdürlüğü tarafından hukuka uygun olarak tescil başvurusuna konu işlemin müktesep hak yaratması nedeniyle reddedildiğini, davaya konu esas sözleşme hükmü müktesep hak yarattığını, uygulamada, esas sözleşme hükümlerinin pek çoğunda, hakların müktesep hak olup olmadığı ya da değiştirilip değiştirilemeyeceğine ilişkin sarih düzenlemeler bulunmadığını, müktesep hak yarattığı açık bir şekilde ifade edilmeyen esas sözleşme hükümlerinin müktesep hak yaratıp yaratmadığının saptanmasını ve değişikliklerine ilişkin esasların da bu saptamadan sonra yapılması gerekmekte olduğunu, bu bağlamda, sarih bir şekilde “müktesep hak” yarattığı ortaya konmayan esas sözleşme hükümlerinin de müktesep hak yaratmasının mümkün olduğuna amaçsal bir yorum tekniği kullanılarak ulaşılabileceği doktrinde kabul edilmekle, sözleş mesel hükümlerin müktesep hak oluşturduğuna ilişkin açık bir ifadenin bulunması gerekmeyeceğini, davaya konu başvuruda, esas sözleşmenin sermaye artrırımına ilişkin kararını, sermaye artırımında aranan nisap bulunmaksızın alınmasına ilişkin tescili talebi, müktesep hakkın oluşumunda amaçsal bir yorum yapılmak suretiyle kabul edilmediğini, başka bir ifade ile, hazırlandığı dönemde yürürlükte bulunan düzenlemeden daha ağır bir nisap şanı getiren başvuru yapan şirketin bahsi geçen esas sözleşme hükmünün amaa değerlendirildiğinde, esas sözleşme hükmünün, esas sözleşme değişikliklerine ilişkin genel hükümler çerçevesinde değiştirilmesinin, hükmün amacına uygun olmadığı gibi, hükmün uygulanmaması sonucunu doğuracağı kanaatine ulaşıldığını ve ilk esas sözleşmede, taraf İradesinin güçlü “nisbi” bir sözleşmesel müktesep hak yaratmaya yönelik olduğunu ve bu hükme ilişkin değişiklik kararının da sermaye artırımına ilişkin olarak getirilen ağırlaştırıldığını, nisapta alınmasının mümkün olduğu hukuka uygun bir biçimde müvekkili Sicil Müdürlüğü tarafından değerlendirildiğini, Borçlar Kanunu m.19’dan hareketle ve yine, anılan sözleşme hükmünün müktesep hak yaratması nedeniyle hukuka uygun olup; davanın açılmasına neden olmayan müvekkili, “yargılama giderleri” ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, “davanın, davacı …nin 28.12.2016 tarihinde yapılan olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların tescil ve ilan edilmesi için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yapılan başvuru neticesinde, Ticaret Sicil Müdürlüğünce 28.12.2016 tarihli genel Kurul toplantısında alınan 8 numaralı şirket ana sözleşmesinin “Sermayenin Arttırılması” başlıklı 10. Maddesinin değiştirilmesine ilişkin kararın, şirket ana sözleşmesinin 10. Maddesine aykırı olması sebebiyle tescil talebinin reddine karar verildiği, davacının talep ettiği tescil ve ilanın içeriğinin sermaye artırımına ilişkin olduğu, TTK.nın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında 6103 sayılı Kanunun 22/1 maddesi içeriğinde ” Anonim şirketler esas sözleşmelerini ve limited şirketler şirket sözleşmelerini, yürürlük tarihinden itibaren 12 ay içinde TTK.nın uyumlu hale getirirler. Bu süre içinde gerekli değişikliklerin yapılmaması halinde, esas sözleşmedeki ve şirket sözleşmesindeki düzenleme yerine TTK.nın ilgili hükümleri uygulanır..” şeklinde düzenlemeye yer verilmişse de aynı yasanın 26/3.maddesi kapsamında ” Bir esas sözleşmede esas sözleşme değişikliklerine ilişkin olarak 6762 sayılı Kanunun 388.maddesindekinden daha ağır nisaplar nisaplar öngörülmüş olup da bunlar TTK.nın 421.nci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen nisaplardan ağırsa, bunların uygulanmasına devam olunabilir. Ağırlaştırılmış nisaplara dair esas sözleşmedeki veya herhangi bir 421.mad.göre hafifse 421.nci madde uygulanır” şeklinde bir başka düzenlemeye yer vererek 6762 sayılı TTK döneminde esas sözleşmeler kapsamında yer verilen ağırlaştırılmış nisaplara ilişkin koruma getirdiğini, bu durumda, davaya konu uyuşmazlıkta, davacı şirket esas sözleşmesi kapsamında ağırlaştırılmış nisaba yer verildiği ve söz konusu nisabın esas sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin genel madde ile aşılamayacağı, 6102 sayılı TTK kapsamında 6762 sayılı TTK dönemindeki ağırlaştırılmış nisapların devam etmesinin mümkün olup sırf kanun değişikliğinin bu durumu ortadan kaldırmayacağı ve bu suretle davalı … sicil müdürlüğü işleminde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı göz önüne alınarak davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sermaye arttırımı ya da indirimi yapmayıp yalnızca “sermaye arttırımı “nı düzenleyen esas sözleşme metnini tadil ederek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ na uyumlu hale getirdiğini, bu sebeple şirket ana sözleşmesinin “sermayenin arttırılması başlıklı” 10. Maddesinin tadil edilmesine ilişkin alınan 8 numaralı genel kurul kararının tescil edilmesi gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 421. madde hükmü açıkken yorumla verilen red kararının yasaya aykırı olduğunu, 28.12.2016 tarihinde yapılan şirket genel kurul toplantısının, gerek Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca gerekse şirket ana sözleşmesinde öngörülen asgari toplantı nisabına uygun olarak toplanmış ve genel kurulda alınan kararların toplantıya katılanların oy çoğunluğu ile alındığını, ilgili maddede oy çokluğuyla alınan tadil kararının müvekkili şirket bakımından ticari gereklilik olup şirketin devamlılığı ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini yasaya ve esas sözleşme hükümlerine uygun olarak 28.12.2016 tarihli genel kurulda alınan şirket ana sözleşmesinin “sermayenin arttırılması başlıklı” 10. Maddesinin 6102 Sayılı TTK ya da uyumlu hale getirilmek maksadıyla tadil edilmesine ilişkin 8 numaralı genel kurul kararının davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından tescil ve ilanına karar verilmesinin gerektiğini beyan ederek, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, esas sözleşme değişikliğine ilişkin genel kurul kararının tescil ve ilanına ilişkin başvurunun kısmen reddedilmesi nedeniyle Ticaret Sicil Müdürlüğü kararına itiraz yoluyla kaldırılması ile değişikliğin ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davaya konu esas sözleşme değişikliğinin kanuna ve esas sözleşmeye uygun olup olmadığı noktasındadır. Davacı şirket tarafından 28/12/2016 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan Genel Kurul Toplantısında alınan kararların tescil ve ilan edilmesi için İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne başvurulmuş, bunun üzerine Ticaret Sicil Müdürlüğünce “mezkur hükmün değiştirilmesinde de mezkur hüküm gereğince karar alınması bakımından öngörülen toplantı ve karar sayılarının aranması gerektiği, mezkur hükümde sermaye artırımı yapılması bakımından öngörülen toplantı ve karar nisabına uyulmadan alınan genel kurulun esas sözleşme maddesini değiştiren 8. maddesinin tescili talebinin reddine karar verilmiştir. Şirket esas sözleşmesinin 10. Maddesi; sermaye artırımı ve indirimi için sermayenin en az 3/4’ünü temsil eden hissedarların iştirak ettiği genel kurulda sermayenin 3/4’ünün olumlu oyu şarttır, şeklindedir. Ana sözleşme ortaklar arasında yapılmış bir sözleşme niteliğinde olup, uyulması zorunlu bulunduğundan, ana sözleşmede öngörülen karar nisabını taşımadan alınan kararlar yoklukla sakat kararlardır. Dairenin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere, ana sözleşmede ağırlaştırılmış bir nisabın öngörüldüğü hallerde ana sözleşmenin ilgili hükmünün değiştirilmesi mümkündür ancak; bu değişiklik için de en az ana sözleşme hükmünde öngörülen ağırlaştırılmış nisapta sermayeyi temsil eden çoğunluğun olumlu oyunun aranması gerekmektedir. Başka bir deyişle ana sözleşmenin ağırlaştırılmış nisap öngören hükmü ancak yine o hükümde gösterilen nisaplara uyularak değiştirilebilir(Yargıtay 11. HD.’nin 22.09.2020 tarih ve 2020/533-2020/3554 E/K sayılı ilamı). Davacı şirketin 4.000.000,00 TL hissesine tekabül eden 160.000 adet hisseden, 3.000.000,00 TL hissesine tekabül eden 120.000 adet hisse toplantıda temsil edilmiştir. Buna göre sermayenin 3/4’ü olan 120.000 adet hisse genel kurulda temsil edilmekle birlikte madde değişikliği için 112.000 olumlu oy kullanılmış olması nedeniyle sermayenin 3/4’ünün olumlu oyu şeklindeki karar nisabı sağlanmamıştır. 6102 sayılı TTK’nın 32/1-2. Maddesi uyarınca, ticaret sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını ve tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği hususlarını incelemekle yükümlüdür. Mahkeme kararında değinilen Yargıtay kararında da belirtildiği üzere, 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmiş olmasının, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 26/3. Maddesi karşısında 6762 sayılı TTK döneminde esas sözleşme ile benimsenen ağırlaştırılmış nisaplara kendiliğinden bir etkisi olmayıp, sırf kanun değişikliğinin bu nisapları ortadan kaldırması söz konusu değildir. Bu suretle davalı … sicil müdürlüğü işleminde ve Mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Başlangıçta davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,9‬0 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)-a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28.01.2021