Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1697 E. 2020/245 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1697
KARAR NO: 2020/245
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2020
NUMARASI: 2018/292 Esas 2020/103 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı sigortalısı … A.Ş. tarafından Japonya’daki … unvanlı firmadan satın alınan ve müvekkili nezdinde … nolu ve 29.09.2015-03.11.2017 dönemli poliçe ile sigortalanmış olan … cinsi emtianın sigortalı alıcıya teslim edilmek üzere nakliyesinin davalı taşıyan tarafından üstlenildiği, sigortalı emtianın, taşıyanın sorumluluğu altında iken hasarlandığı, bu hasar sebebiyle sigortalısına 29.03.2017 tarihli ve … nolu ekspertiz raporu doğrultusunda 22.05.2017 tarihinde 34.825.00 USD hasar tazminatı ödendiği, bu ödemenin, %25 oranda sigortacı olması sebebiyle bu orana isabet eden tutar olduğu, sigortalı şirkete davadışı diğer hissedar sigorta şirketleriyle birlikte toplamda 139.300.00 USD hasar tazminatı ödendiği, bu ödeme sebebiyle TTK m. 1472 hükmü ile alacağın temliki hükümleri uyarınca sigortalısının haklarına halef olunduğu, ödenen 34.825.00 USD tazminatın davalı taşıyandan tahsili amacıyla Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine yapılan takibe haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; “TTK m. 1188 uyarınca eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istemi için bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde dava hakkının düşeceği, bu bir yıllık sürenin eşyanın teslim edildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, davacı tarafından dosyaya sunulan ekspertiz raporunda da açıkça tespit edildiği gibi eşyanın varış tarihi ve ambara giriş tarihinin 20.08.2016 olduğu, buna göre eşyanın 20.08.2016 tarihinde taşıyıcının hakimiyet alanından çıktığı, bir yıllık hak düşürücü sürenin bu tarihte başladığı, davacının 22.08.2017 tarihinde icra takibi başlattığı, bu nedenle öncelikle süre yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği, teslim tarihinden yedi ay sonra düzenlenen ekspertiz raporunda, hasarın, yükleme, boşaltma operasyonları sırasında başka bir kargodan gelen darbenin ya da sözkonusu tanka başka bir nesnenin ( örneğin, konteynerler, kasalar vs. ve/ veya geminin teçhizatları ) çapmasından kaynaklanan nedenlerle meydana gelmiş olabileceğinin belirtildiği, bu ifadenin tespit değil, tahmin hükmünde olduğu, somut delillerle taşıyıcının kusurunun ortaya konulması gerektiği,ekspertiz raporunun dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı, ayrıca TTK m. 1185 maddesi ve La Haye Visby Kuralları gereğince, süresinde hasar ihbarının yapılmadığı dolayısıyla deniz taşıyıcısının emtiayı deniz taşıma senedinde olduğu gibi teslim ettiği ve eşyada hasarın veya ziyaın meydana geldiği tespit edilse dahi bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiğinin kabul edileceği, TTK m. 1186 uyarınca taşıyıcının sorumluluğunun koli veya ünite başına 666.67 SDR veya zıyaa ya da hasara uğrayan eşyanın gayri safı ağırlığının her bir kilogramı için 2 (iki) SDR ile sınırlı olduğu, davayı kabul manasına gelmemek kaydıyla, sınırlı sorumluluk hükümlerinin dikkate alınması gerektiği belirtilere davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, TTK nun 1188. maddesi uyarınca “eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşer ve bu süre eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Zıyaı ve hasarından ileri gelen zararın tazmini için taşıyana talep ve dava hakkına ilişkin bu süre niteliği itibariyle hak düşürücü süredir. ” hükmünün yer aldığı, dava konusu emtianın dosyada mevcut ekspertiz raporuna göre, 20.08.2016 tarihinde alıcısına teslim edildiği,bir yıllık hak düşürücü sürenin teslim tarihinden başladığı ve 20.08.2017 de sona erdiği, icra takibinin ise 21.08.2017 tarihinde 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra yapılması karşısında hak düşürücü sürenin aşılması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, teslim tarihi 20.08.2016 olup, icra takibinin 1 yıllık süre geçmeden 21.08.2017 tarihinde yapıldığı zira 20.08.2017 tarihinin pazar gününe denk geldiği buna göre HMK 93/2 maddesi uyarınca tatili takip eden pazartesi gününün son gün olduğu ve o gün itibarıyla takibe geçildiği dolayısıyla mahkemenin süre yönünden davayı reddetmesinin haksız bulunduğu ayrıca bilirkişi raporunda hasar ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin tespitin de hatalı olduğu dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki sözleşmenin 3.2 ve 3.3 maddelerine göre, taşıma konusu emtiada uygunsuzluk varsa taşıyanın bu durumu bildirmek zorunda olduğu oysa davalının böyle bir bildiriminin olmadığı ve davalının emtiayı hasarsız aldığının ve taşıma sırasında hasarın meydana geldiğinin kabul edilmesi gerektiği, sözleşmenin 3. maddesindeki “yüklenicinin sorumluluğuna” ilişkin düzenlemeyle, TTK 1185/1. maddesindeki, “hasarın, taşıyana süresinde yazılı bildirilme” şartı ile aynı maddenin 4. fıkrasındaki, ” bu bildirim yapılmazsa taşıyanın, eşyayı, taşıma senedinde yazılı olduğu şekilde teslim ettiği ” karinesi ortadan kaldırılarak tam tersine eşyanın taşımayı yapana hasarsız teslim edildiği karinesinin getirildiği ve bu karinenin tersinin ispat yükünü de davalıya ait olduğu, davalının bu yükümünü yerine getirmediği bu durumda davanın kabul edilmesi gerektiği, sözleşmenin 9. 16 ve 17. maddelerinde de de, hasar zarar tazmininin hükme bağlandığı ve sözleşmedeki özel düzenlemeye göre, davalının sorumluluğunda özel çekme hakkı hesabıyla değil, malın değeri kadar olması gerektiği ileri sürülerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava,nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalı emtianın hasar bedelinin dava dışı sigortalıya ödenmesi nedeniyle, hasarın davalı tarafından yapılan taşıma sırasında meydana geldiği iddiasıyla, TTK 1472. maddesine dayalı olarak ödenen hasar bedelinin rücuan tahsili amacıyla yapılana takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle usulden reddine karar verilmiş, bu karar, davacı vekilince istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesi HMK 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. Dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki 11/02/2016 tarihli Nakliye ve İthalat Gümrük Operasyon Hizmetleri sözleşmesi kapsamında, sigorta konusu emtianın, 22/04/2016 tarihli yükleme konşimentosuna göre toplam 78 parça olarak … adlı gemiyle Birleşik Arap Emirlikleri/ Ras Al Khaimah limanından, Romanya/ Köstence limanına, oradan da 29/05/2016 tarihinde … gemisiyle Türkmenistan/Türkmenbaşı limanına taşındığı ve bu limandan yerel plakalı kamyonlarla taşınarak nihai varış yeri olan Aşkaabat taki şantiye sahasına 20/08/2016 tarihinde teslim edildiği tartışmasızdır. Davaya konu taşıma deniz ve kara yollarını içeren karma (multimodal) taşımadır. Nitekim sözleşmenin 1. maddesinde, nihai varış yerine kadar deniz ve kara taşımasının davalı tarafından yapılacağı kararlaştırılmıştır. Bu husus taraflar arasında ihtilaflı değildir. Davalının üstlendiği taşımanın (multimodal) taşıma niteliğinde olduğu, bu tip taşımalar Birleşmiş Milletler Cenevre Konvansiyonuna tabi olmasına rağmen bu konvansiyonu Türkiye henüz onaylamadığından, oluşan boşluğa Dünya Taşıma İşleri Aracıları Dernekleri Federasyonun ülkemizde de kabul gören kuralları teamülen uygulanmakta ise de bu kuralların konvansiyon hükmünde olmadığı bu nedenle yabancılık unsuru bulunmayan olayda iç hukuk kurallarının uygulanması gerekmektedir. TTK 1188. Maddesinde ”(1) ) Eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı, bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşer. (2) Bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlar.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Dosya içinde örneği mevcut olan takip dosyasına göre davaya konu alacak nedeniyle davacı tarafça davalı aleyhine 21/08/2017 tarihinde icra takibi başlatılmıştır. TTK 1188. maddesinde, hak düşürücü süre, teslim tarihinden itibaren bir yıl olarak belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK 92/2 maddesi uyarınca, süre; hafta ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter. HMK 93.maddesinde ise ”Resmî tatil günleri, süreye dâhildir. Sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biter.” hükmü düzenlenmiş olup, TTK’da öngörülen sürelerin hesaplanması hususunda ayrıca bir düzenleme getirilmediğinden HMK nın sürelerin hesaplanması konusundaki hükümleri uygulanacaktır. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/5482 E-15570 K. Sayılı 25.11.2015 tarihli kararı. 11. Hukuk Dairesi 1984/4349 E-4366 K sayılı,23.10.1984 tarihli kararı ) Somut olayda, taşıma konusu emtianın teslim tarihi 20/08/2016 dır. Bir yıllık süre 20/08/2017 tarihinde sona erecek ise de, 20/08/2017 tarihinin pazar gününe denk geldiği buna göre sürenin son gününün, resmi tatilin bitimini takip eden ilk iş günü olan 21/08/2017 tarihi olduğu ve takibin de 21/08/2017 tarihinde henüz bir yıllık süre sona ermeden yapıldığı nazara alındığında ilk derece mahkemesince sürenin hesabında yanılgıya düşülerek davanın hak düşürücü süre aşımından reddi isabetsiz olmuştur. Hal böyle olunca davacı vekilinin hak düşürücü süreye ilişkin istinaf nedeninin yerinde olduğu kabul edilerek esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin HMK 353/1-a-4 bendi gereğince kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 17.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (Denizcilik İhtisas Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 23/06/2020 Karar 2018/292 Esas 2020/103 Karar sayılı hükmünün HMK.’nın 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; 2-Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE 3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/11/2020