Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1671 E. 2020/46 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1671
KARAR NO: 2020/46
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2020
NUMARASI: 2019/942 Esas – 2020/70 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili İlk Derece Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacı kurumun sigortalılardan … T.C. Kimlik numaralı …’ün 28/03/2012 tarihinde işveren … Ltd. Şti. Ünvanlı şirkette çalışır iken geçirdiği iş kazası sebebiyle vefatı nedeni ile hak sahiplerine davacı kurum tarafından bağlanan gelirlerin ve yapılan diğer ödemelerin kazanın meydana gelmesine kusuru ile sebebiyet verenlerden tazmini için diğer sorumlular ile birlikte belirtilen şirket aleyhine İstanbul 21. İş Mahkemesinin 2015/242 Esas sayılı dosyasında tazminat davası açıldığını, söz konusu davada şirketin tasfiye edildiğinin anlaşıldığını, yargılamayı yapan mahkemece şirketin ihyası için kendilerine süre verildiğini, davacı kurum alacağı gözetilmediğinden tasfiyenin tam olarak tamamlanmadığını, açılan davada taraf teşkili sağlanamadığından yargılamanın yürütülemediğini, bu sebeple şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Tasfiye memuru vekili İlk Derece Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı kurum tarafından açılan davanın şirketin tasfiyesi kapatıldıktan sonra olduğunu, davacının şirketin ihya edilmesi ile ilgili hukuki yararının bulunmadığını, ihyası talep edilen şirketin usulüne uygun olarak tasfiye edildiğini, davacı kurumun müteselsilen dava açtığını ve diğer sorumlulardan alacağına kavuşma imkanı bulunduğunu, yeniden tescil şartlarının oluşmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında “… söz konusu şirket hakkında bir dava olduğu halde tasfiyenin şeklen ve eksik olarak ticaret sicil kayıtlarına yansıdığı; yargılaması devam eden söz konusu 2015/242 Esas sayılı davanın görülebilmesi ve verilecek kararın infaz işlemlerinin yapılmasının TTK’nin 547. maddesi anlamında ek tasfiye işlemini gerektirdiği ve bunun için söz konusu şirketin ihya edilerek yeniden ticaret siciline tescilinin zorunlu hale geldiği” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Tasfiye Memuru vekili İlk Derece Mahkemesine sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Tasfiyenin sona erdiği 06/03/2014 tarihinde tescil edilerek ticaret sicil kaydı terkin edildikten sonra 14/05/2015 tarihinde davacı kurum tarafından İstanbul 21. İş Mahkemesi’nde dava açıldığını, yeniden tescil isteğinde bulunulabilmesi ve ek tasfiye yapılabilmesi için gerekli olan şartların gerçekleşmediğini, İhyası talep edilen Şirket usule uygun olarak tasfiye edildiğini, davacı Kurumun şirket’in ihya edilmesiyle korunacak bir menfaati bulunmadığını, şirketin ihyasının gerçekleşmesi durumunda dahi, şirket üzerine herhangi bir malvarlığı bulunmadığı için davacı kurumun alacağını tahsil imkanı bulunmadığını, davacı kurum ihyası talep edilen Şirket ile birlikte diğer sorumlulara karşı dava açtığını belirttiğini, bu halde davacı Şirket ve diğer sorumluların borçtan müşterek ve müteselsil sorum olduklarını, davacı Kurumun Şirket ihya olmadan da alacağına kavuşabilme imkanı bulunduğunu, yeniden tescil şartlarının davada mevcut olmadığını, davacının işbu davayı açmakta hukuki bir yararı bulunmadığını, mahkemece tasfiyenin şeklen ve eksik yapıldığını belirtmiş olmasına karşın eksikliğin ne olduğu yahut şeklen tasfiye sonucuna nasıl varıldığının belirtilmediğini, hiçbir kusuru olmayan tasfiye memuru aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu beyanla İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tasfiye sonucunda tasfiyenin sona erdiği tescil edilerek ticaret sicilinden terkin edilen limited şirketin TTK’nın 547. Maddesi uyarınca ek tasfiye davasıdır. 6100 sayılı TTK’nın 547. maddesine göre; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescili istenebilir. İstanbul 21. İş Mahkemesinin 2015/242 Esas sayılı dosyasında davacı SGK tarafından 14/05/2015 tarihinde, ihyası istenen şirkete karşı rücu davası açılmış, ancak bu davanın temelini oluşturan iş kazası 28/03/2012 tarihinde meydana gelmiştir. Bu halde ihyası istenen şirketin sorumluluğu iş kazasının meydana geldiği tarih itibariyle doğmuştur. Davacının açtığı rücu davasında yapılacak yargılama sonunda davanının kabulune karar verilmesi halinde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. Somut olayda davacı ile ihyası talep edilen şirketin taraf olduğu, İstanbul 21. İş Mahkemesinin 2015/242 Esas sayılı dosyasının sonuçlandırılabilmesi için terkin edilmiş şirketin yeniden tescili zorunludur. Davacı alacaklı Kurum, TBK’nın 163. Maddesine göre, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder. Bu nedenle ihyası istenen şirketten başka borçtan sorumlu olanların bulunması, tasfiyesi kapatılan şirketin ek tasfiyesine engel değildir. İhyası istenen şirketin malvarlığının bulunup bulunmadığı ve ek tasfiye halinde borcun ödenip ödenemeyeceği hususlarının ihya davası içinde değerlendirilemeyeceği gibi, şirketin aktifi bulunmayıp pasifinin bulunması halinde dahi ek tasfiye mümkündür. Her ne kadar davacı rücu davasını şirketin ticaret sicilinden terkininden sonra açmış ise de HMK’nın 323 ve 306. Maddeleri uyarınca davacı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29/06/2020 Tarih, 2020/1531 Esas ve 2020/3283 Karar ). HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, İlk Derece Mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmaması nedeniyle davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının hazineye irat kaydına, 3- Davalı tasfiye memuru tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere HMK’nın 362(1)-ç maddesi uyayrınca oy birliği ile karar verildi. 28/09/2020