Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1654 E. 2020/133 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1654
KARAR NO: 2020/133
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: Derdest Dosyanın İstinafı
NUMARASI: 2019/611 Esas
DAVA: İtirazın İptali (Rehinli Takip)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/10/2020
İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı/ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz isteyen vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalıların 4 milyon USD borç karşılığında teminat olarak, dava dışı şirkette bulunan nama yazılı hisse senetlerini 03-06-2016 tarihli rehin sözleşmesi kapsamında rehin cirosu ile müvekkiline teslim ettiklerini, borcun ödenmemesi nedeniyle İstanbul Anadolu …İcra dairesinin … E sayılı dosyası ile davalılara karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibine haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına ve dava dışı şirketin İstanbul ili Tuzla ilçesi … mahallesi … pafta … ada da kayıtlı taşınmazın satışının tedbiren önlenmesine bu talebin mümkün görülmemesi halinde taşınmazın ihtiyaten haczine olmadığı takdirde şahsi malvarlıklarının ihtiyaten haczine ayrıca takibe konu rehnin şirket pay defterine işlenmesine, şirket pay sahipleri tarafından davacı haricinde 3. Kişilere yapılacak olası bir pay devrinin tedbiren önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekilince, rehin sözleşmesindeki ve rehin cirosu imzalar inkar edilerek davanın ve ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur,
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, İİK 257.maddesindeki ihtiyati haciz ve HMK 389.maddesindeki ihtiyati tedbir koşulları bulunmadığından, ihtiyati tedbir ve haciz istemlerinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: İhtiyati haciz için yaklaşık ispat kuralı geçerli olup, dosyaya ibraz edilen 03/06/2016 tarihli Hisse Rehin Sözleşmesi’nin 1.maddesinde rehin verenlerin davalılar, rehin konusu payları rehin alan davacıya karşı doğmuş 4.000.000 USD borçlarının ve fer’ilerinin teminatını teşkil etmek üzere rehin etmek üzere, bu kapsamda nama yazılı hisse senetlerini rehin cirosuyla birlikte rehin alana teslim ettiklerini beyan ettiği, 5.madde gereğince, davalıların müvekkili şirket nezdinde doğmuş olan borcun tamamını en geç 03/06/2019 tarihine kadar ödemeyi kabul ettikleri, dosyada mübrez 03/06/2016 tarihli dekont ile davalılara 4.000.000 USD nin gönderildiği sabit olmakla yaklaşık ispat kuralı ötesinde alacağın kanıtlandığı buna rağmen ihtiyati haciz isteminin reddinin dosya kapsamına uygun olmadığı, Davalılar tarafından hisseleri rehin edilen … A.Ş’nin İstanbul ili Tuzla ilçesi … pafta … ada adresinde adına kayıtlı tek taşınmazının bulunduğu, davalıların itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu ve rehinli hisselerin satışının uzun bir süre sonra yapılabileceği hale geldiği, geçen sürede ve taşınmazın satışı durumunda takibe konu hisse değerlerinin aşırı şekilde değer kaybedeceği ve dava neticesinde müvekkilinin alacağını tahsil edemeyeceği, davalı borçluların imza ve rehin cirolarını dahi inkar etmelerinin kötü niyetli olduklarını gösterdiği ve yargılama sürecinde alacaklıdan mal kaçırma girişimlerini sağlayacağı ve zaman kazanma çabası içinde olduklarının kanıtı olarak kabulü gerektiği, Hisse Rehin Sözleşmesinin 4.maddesine göre, rehin veren davalıların söz konusu rehini şirket pay defterlerine işletme yükümlülüğü olmasına rağmen bu yükümlülüklerini bu güne kadar yerine getirmediklerini davada şirket hissedarlarının davalılarla akraba olduklarını bu nedenle hisse rehin ve pay defterine işlemediklerini, davanın devamı sürecinde şirketin içini boşaltarak menkul ve gayrimenkulleri elden çıkartmak suretiyle şirketin hisse değerini düşürmeyi amaçladıklarını, Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunun 12/2. Maddesi gereğince, rehinli taşınırın değerini koruyacak tedbirlerin zilyede ait olduğu ve davalıların zilyet olarak bu gereği yerine getirmelerinin gerektiği, müvekkili şirketin çıplak olarak salt hisse senetlerinin yani kağıtların zilyetlerini devir aldığını, hisseler ve şirketin tüm yönetiminin davalılarda kaldığı, dolayısıyla rehinli hisse senetlerinin değerini koruyacak gerekli tedbirleri almakla yükümlü olanların davalılar olduğu, bu sebeple ihtiyati tedbir isteminin reddinin de haksız bulunduğunu ileri sürerek, İlk derece mahkemesinin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına ve dava dışı … A.Ş İstanbul ili Tuzla İlçesi … pafta … ada da kain taşınmazın satışının tedbiren yasaklanmasına-önlenmesine bu hususun ilgili tapuya şerh verilmesine veya alacağın rehinle temin eldiğini ve hisse senedinin müvekkile teslim edildiği nazara alınarak söz konusu taşınmazın satışının tedbiren önlenmesine aksi halde ihtiyaten haczine, Ayrıca tedbir kapsamında takibe konu rehnin şirket pay defterine işlenmesine ve pay defterinin rehin işlenmiş şeklinde noter tasdikli bir suretinin mahkemeye gönderilmesi için mahkemeye yazı yazılmasına, Şirket pay sahipleri tarafından davacı haricinde 3.kişilere yapılacak olası bir pay değerinin yönetim kurulu tarafından pay defterine işlenmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: İhtiyati tedbire ilişkin HMK’nın 389. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “denilmiştir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Bu durumda, HMK 389/1.maddesi uyarınca, yasal şartları var ise ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Somut olayda, davanın, davacı şirketin davalılara borç olarak verildiğini iddia ettiği paranın tahsilini teminen, borcun teminatı olarak verildiği ileri sürülen dava dışı şirkette davalılara ait nama yazılı hisse senetlerinin rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe vaki itirazın iptaline ilişkin olduğu, dava dışı şirkete ait taşınmazın ve rehnedildiği ileri sürülen hisse senetleri dışında başka hisselerin olması halinde bu hisselerin de iş bu davanın konusu teşkil etmediği bu nedenle ihtiyati tedbir talebine konu edilemeyeceği açık olduğundan mahkemenin ihtiyati tedbir istemini reddetmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ayrıca rehnedildiği belirtilen hisse senetlerinin de rehin sözleşmesi ve rehin cirosu ile teslim alındığı ileri sürüldüğüne göre, bu hisselerin devrinin önlenmesi de tedbire konu olamayacağı gibi davada taraf olmayan dava dışı şirket pay sahiplerinin, paylarının, davacı dışında 3. kişilere devrinin önlenmesinin de iş bu davada tedbire konu edilemeyeceği zira tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğinin HMK 389/1 maddesinin amir hükmü olduğu üstelik davada taraf olmayan pay sahiplerinin maddi hukuktan kaynaklanan haklarının kısıtlanması sonucunu ortaya çıkaracağı anlaşılmakla bu yöndeki talebin kabulünün de mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Diğer taraftan, nama yazılı hisse senetleri rehninin pay defterine işlenmesi devirden farklı olarak rehinin kurucu unsuru olmayıp ancak alacaklıların menfaati bakımından önem arzeder. Davalılar tarafından hem rehin sözleşmesindeki hem de rehin cirosundaki imzaların inkar edildiği bu haliyle geçerli bir rehin olup olmadığının dahi yapılacak yargılama ile tespit edilebileceği nazara alındığında gelinen aşamada mevcut dosya kapsamına göre, davacı vekilinin bu yöndeki tedbir istemi de yerinde olmadığından mahkemece bu talebe yönelik red kararının da isabetli olduğu kabul edilmelidir. İhtiyati haciz talebine gelince; İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesinde de, ihtiyati haciz verilebilmesi için alacaklının, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” seklinde düzenleme bulunmaktadır. Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek ölçüde ispat etmek zorundadır. Davacı taraf alacağının rehinle temin edildiğini iddia etmiş ve rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmiştir. Davalılarca rehin sözleşmesi ve buna bağlı olarak rehin cirosu kabul edilmediğinden bu hususun yargılama sonucu aydınlanacak nitelikte bulunduğu bir yana mevcut dosya kapsamına göre , alacağın rehinle teminat altına alındığı, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçilmesi karşısında ihtiyati haciz koşullarının da bulunmadığının kabulu gerekmekte olup ilk derece mahkemesinin bu istemi de reddetmesi yerinde olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmektedir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin harcın
mahsubuyla yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nun 362-(f), HMK’nın 391-(3) İİK 258-(3) maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 08/10/2020