Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1636 E. 2020/486 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA : 2020/1636
KARAR NO : 2020/486
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2019
NUMARASI : 2017/1037 Esas – 2019/894 Karar
DAVA : Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24.12.2020
Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin, davalı şirketin ortağı ve temsile yetkili müdürü iken, 15.04.2004 tarihli hisse devir sözleşmesiyle, şirketteki payını aktif ve pasifleriyle birlikte dava dışı … devrettiğini, hisse devir ve temlik işleminin de 27.04.2004 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiş olmakla hukuken şirket ortaklığının sonaerdiğini, davalı şirket ortaklar kurulunun 05.05.2004 tarih ve 16 sayılı kararıyla da dava dışı olarak … isimli şahsın şirketi münferiden yetkili müdür olarak dışarıdan şirkete atanarak bu hususun 14.05.2004 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, yine davalı şirket ortaklarından … 25.06.2004 tarihli, 2014/17 sayılı ortaklar kurulu kararı ile münferit yetkili müdür olarak şirkete atandığını, bu kararın da 8.07.2004 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, müvekkilinin 27.04.2004 tarihinden itibaren davalı şirketteki müdürlük ve ortaklık ilişkisi tamamen sona ermesine rağmen, vergi cezalarına ve vergi suçlarından dolayı davalara muhatap olduğunu ileri sürerek müvekkilin, 27.04.2004 tarihinden itibaren davalı şirket ortağı olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı şirket cevap dilekçesinde özetle; ticaret sicil kaydından resen terkin edilmiş olup, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.11.2017 tarih, 2016/1430 Esas ve 2017/1059 Karar sayılı kararı ile işbu davayla sınırlı olmak üzere davalı şirketin ihyasına karar verildiği, usulüne uygun yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının davalı şirketteki hissesini devrederek ortaklığından ayrıldığı, ancak davacının hisse devrini vergi dairesine de bildirilip, vergi dairesi nezdinde şirket ortaklığını sona erdirmediği, bu prosedürün yerine getirilmediği ya da davacının başvurusu olsa dahi vergi dairesi tarafından işlemin tamamlanamadığı, bu nedenle davacının vergi suçlarından yargılandığı dönemler yönünden ve vergi cezalarının tahakkuk dönemleri yönünden şirket ortağı gözüktüğü, davacının amacına uygun vergi idaresini bağlayıcı bir kararın verilemeyeceği, kaldı ki bu yönden mahkemenin de görevli olmadığı, davacının hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacının 27.04.2004 tarihinden itibaren davalı şirketin ortağı olmamasına karşın, şirket ortağıymış gibi vergi cezalarına ve vergi suçlarından dolayı davalara muhatap olduğundan işbu davanın açılmasında hukuki yararının bulunduğunu, müvekkile şirket yetkilisi bulunmadığı dönemlere ilişkin vergi borcu gelmeye devam ettiğini, ilk derece mahkemesinin gerekçesinin bulunmadığını, red gerekçesinin de hukuki olmaktan uzak olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE Dava, tespit istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosyaya yansıyan davacı vekilinin beyanlarından eldeki davada esasen, şirket ortaklığından ayrılan davacı kurucu ortağın ayrılma tarihi itibari ile ortaklık ve müdürlük görevinin son bulduğunun tespiti istenmektedir. Davacı, kurucu hissedarlarından ve aynı zamanda müdürü olduğu davalı şirketteki hissesinin tamamını devrettiğini, şirket ortaklığından ayrıldığını, hisse devir tarihi itibari ile müdürlük görevinin sona erdiğini iddia ederek hisse devir ve temlik işleminin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği tarih olan 27.04.2005 tarihi itibari ile şirket ortaklığının ve müdürlüğünün son bulduğunun tespitini istemiştir.İlk derece mahkemesince, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır.İşbu davada, davacının kurucu ortağı ve müdürü olduğu ve daha sonradan şirketteki hisselerini devrederek ortaklığının sonaerdiği davalı şirket hakkında kesinleşmiş amme ve vergi alacaklarından dolayı davacının davalı şirketteki ortaklığının ve müdürlük yetkisinin sonerdiğinin tespitini istemesinde hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerektiğinden aksi yöndeki ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerinde değildir. Somut olayda; davalı şirketin 22.08.2003 tarihinde tescil edilerek davacı …, dava dışı … tarafından 3 ortaklı olarak kurulduğu, ana sözleşmede, davacının 20 yıl süreliğine müdür olarak atandığı, davacının şirketteki mevcut hisselerinin tamamını 15.04.2004 tarihli noter sözleşmesi ile dava dışı … devrettiği, şirket ortaklığından ayrıldığı, bu hususun 19.04.2004 tarihli şirket ortaklar kurulu kararı ile onaylandığı, kararın 27.4.2004 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği 05.05.2004 tarihli ortaklar kurulu kararıyla … ’nin müdür olarak dışarıdan şirkete atandığı ve yine davalı şirket ortaklarından …’nın da 25.06.2004 tarihli ortaklar kurulu kararı şirkete müdür olarak seçildiği, bu kararların ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı, ancak davacının müdürlük görevinden istifa etmediği gibi müdürlük yetkisi kaldırılmadığı anlaşılmıştır.Bu açıklamalar ışığında, dosya kapsamı itibariyle, davacı tarafça istifa iradesini bildirdiğine dair herhangi bir belgenin sunulmadığı gibi, müdürlük görevinin sona erdirdiğine dair ortaklar kurulu kararı bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle, davacının şirketteki tüm hisselerini devretmesinden sonra da, müdürlük görevini devam ettirdiği, istifa ettiğine dair irade açıklaması veya müdürlük yetkisinin kaldırılmasına dair alınmış ortaklar kurulu kararı bulunmadığı gözetildiğinde bu gerekçelerle davanın esatan reddine karar verilmiştir.Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, Dairemizce, yukarıda belirtilen hukuki gerekçe doğrultusunda, davanın esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE; istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın esastan REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL maktu harçtan peşin alınan harcın mahsubunda eksik 18,50 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderinin davacı üzerinden bırakılmasına, 4-Karar kesinleştiğinde, artan gider avansın davacı tarafa iadesine, 5-Davacı vekilince yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,6-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL, posta ve tebligat gideri 61,50 TL olmak üzere toplam 210,1‬0 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine 7-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.