Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/163 E. 2021/281 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/163
KARAR NO: 2021/281
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2018
NUMARASI: 2014/708 Esas – 2018/877 Karar
DAVA: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde taraflar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkillerinin dava dışı … Ltd. Şti’nin dava dışı … A.Ş’den 03.04.1998 tarihinde kullandığı teminat mektubu kredisine müşterek borçlu müteselsil kefil olduklarını, bu kredi için ayrıca dava dışı …’in maliki bulunduğu taşınmazı üzerinde ipotek tesis edildiğini, teminat mektubunun tazmin edildiğini, bu bedelin asıl borçlu tarafından ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini,İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi için icra takibi başlatıldığını, ipotekli taşınmazın ihale sonucu alacağa mahsuben … A.Ş. tarafından 6.150,00-TL bedel karşılığı satın alındığını ve alacağın bu şekilde tahsil edildiğini, daha sonradan … A.Ş.’nin TMSF’ye devredildiğini, dava konusu sözde alacağın da davalı şirkete temlik edildiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ödenen teminat mektubu kredisinden alacaklı olduğundan bahsile davalı tarafça müvekkilleri aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosya üzerinden icra takibine girişildiğini, takibin itiraz sonucu durduğunu, ancak 5411 sayılı Bankacılık Kanunu 138/4 kapsamında icra işlemlerinin durmaması nedeniyle işbu davanın açıldığını, ipotekli taşınmazın alacağına mahsuben satın alınmak suretiyle alacak tahsil edildiğinden borcun sonaerdiğini, TBK md.598/3 fıkrasına göre, müteselsil kefalette dahil olmak üzere her türlü kefaletin kefalet sözleşmesinin akdedildiği tarihten itibaren 10 yıl geçmesiyle ortadan kalktığını, temerrüde düşmeyen müvekkillerinin takipte istenen işlemiş faiz alacağından sorumlu olmadıklarını, temerrüt faizi oranın fahiş olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile takibin iptaline ve %20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, ipotekli taşınmazın satılarak banka tarafından alacağa mahsuben alındığını ancak kredi sözleşmesindeki borcun sona ermediğini, dava konusu takibin de kalan borcun tahsili için yapıldığını, davacıların kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla taraf olup, sözleşmede kefaletten kurtulma hakkında peşinen feragat ettiklerini, ticari işlerde faiz oranının serbestçe kararlaştırılabileceğini ve söz konusu faizin de davacıların imzaladığı kredi sözleşmesi ile belirlendiğini, halefi olunan fon alacaklarında zamanaşımı süresi 20 yıl olduğundan davacıların zamanaşımı iddialarının mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama doğrultusunda, 5411 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarih itibariyle dava konusu alacak için henüz 10 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmemiş olduğu dikkate alınarak zamanaşımı iddiasının yerinde görülmediği, davacıların dava dışı … Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 03/04/1998 tarihli genel kredi sözleşmesini müşterek müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, takip öncesi işletilen faiz bedeli yönünden Yargıtay 19. HD’nin 2013/1623 – 2013/7746 E.K sayılı ilamında da ifade edildiği üzere, borçlu temerrüdünü doğuracak olan hesap kat ihtarının davacılara tebliğ edilemediği, kendisine temerrüt ihtarı ulaşmayan davacı kefillere karşı, diğer sorumluların temerrüde ilişkin konumlarının ileri sürülemeyeceği, bu nedenlerle icra takibi öncesinde borçlu temerrüdü sözkonusu olmadığından takip öncesi işlemiş faizden sorumlu olmadıkları, davacılar vekilinin, öncelikli taleplerinin aksinin kabulü halinde asıl alacak miktarına bir itirazlarının bulunmadığını bildirmiş olduğu görülmekle davacıların uyumazlığa konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nezdinde asıl alacaktan sorumlu oldukları, takip öncesi temerrüde düşürülmediklerinden işlemiş faize ilişkin olarak ise davalıya borçlu olmadıkları, kötü niyet tazminatının yasal şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün. … E. sayılı dosyasıyla yürütülen icra takibinde takip öncesi işlemiş faiz bedeli olan 64.082,98-TL’den ötürü davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı taraflar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ A-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacıların kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile taraf olup sözleşmede kefalet limitleri de belirtilmediğini, ayrıca kefelatten kurtulma hakkından da peşinen feragat ettiklerini, bu sebeplerle müşterek borçlu-müteselsil kefiller borcun tamamından sorumlu olduklarını, davacıların kredi sözleşmesinde bildirmiş oldukları adreslerine tebligatlar yapıldığını, bu sebeple kat ihtarının bilatebliğ olması nedeniyle davalı temerrüdünün takip tarihi itibariyle başladığına ilişkin varılan sonucun hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla 21.12.1999 tarihinin temerrüt tarihi olduğu iddiamız kabul edilmese dahi, davacı borçlular aleyhine takip tarihinden önce İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ipotek takibi yapıldığından en kötü ihtimalle bu takip nedeniyle borca muttali olduklarından temerrüde düştüklerinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir. B-Davacıların katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; kefalete konu asıl borcun ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibinde, ipotekli taşınmazın alacağa mahsuben satın alınmak suretiyle tahsil edildiğinden kefalete konu asıl alacak bu şekilde sona erdiğini, dolayısıyla icra takibinde asıl alacak yönünden de borçlu olunmadığına karar verilmesi gerektiğini, ayrıca, dava konusu icra dosyasındaki 6.792,08-TL asıl alacaktan müvekkilleri kefillerin sadece kefalet limiti olan 5.000-TL’sı ile sorumlu oldukları halde mahkemece 6.792,08-TL asıl alacağın tamamından sorumlu tutulduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı taraflar vekilince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. Somut olayda, TMSF’na devredilen … AŞ. ile asıl borçlu … Ltd.Şti arasında akdedilen 03.04.1998 tarihli 5.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde, davacıların aynı limit dahilinde müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer aldıkları, aynı zamanda dava dışı …’in maliki olduğu taşınmazı üzerinde ipotek tesis edildiği, kredi kapsamında kullandırılan 5.000,00 TL tutarındaki teminat mektubunun 13.10.1999 tarihi itibariyle tazmin edildiği, bu bedelin ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, kat ihtarının davacı kefillere tebliğ edilemediği, alacağın tahsili için ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiği, ipotekli taşınmazın 6.150,00 TL bedelle … A Ş. tarafından temellük edilerek bedelinin işlemiş akdi ve temerrüt faizine mahsup edildiği, alacağın TMSF tarafından davalı varlık yönetimine temlik edildiği, davalı tarafından 24.06.2013 tarihli ilamsız icra takibiyle takip tarihi itibariyle 6.730,73 TL asıl alacak ve 63.333,75 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 70.064,48 TL’nin tahsili için asıl borçlu şirket ve davacı kefiller aleyhine icra takibine girişildiği dosya kapsamından sabit olup, uyuşmazlık esasen davacı kefillerin icra takibinde talep edilen işlemiş temerrüt faiz alacağın sorumlu olup olmadıkları noktasında toplanmaktadır. Kural olarak, kefil, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından mesuldür. Kefil asıl borçlunun, asıl borcu ile temerrüt faizi borcundan kefalet limiti kadar sorumludur. Ancak kendi temerrüdü oluştu ise bu aşamadan sonra limit ile sınırlı olmaksızın kendi sorumluluğu başlar. Temerrüt için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır.Sözleşmede belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin hüküm konulmuş olması halinde İİK’nın 68/b maddesi uyarınca, asıl borçlu yönünden temerrüt oluşur ise de bu hükmün kefil yönünden uygulanması mümkün değildir.Bu açıklamalar ışığında; davacı kefillerin takipten önce usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmedikleri gibi ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine taraf olmayan davacıların anılan takip tarihi itibari ile temerrüde düşürüldüklerinden sözedilmeyeceğinden davalı varlık yönetimi vekilinin yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Davacılar vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise; 05.07.2018 tarihli duruşmada, davacılar vekilince, müvekkillerinin sadece icra takibindeki asıl alacak miktarı olarak gözüken 6.792,08-TL ve işbu bedelin takip tarihinden sonra işleyecek faizinden sorumlu tutulabileceğini beyan etmiş olmasına ve bu yöndeki kabul beyanı doğrultusunda, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle, her iki taraf vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Taraflar vekillerinin İstinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf harçlarının hazineye irat kaydına, 3-5411 sayılı Bankacılık Kanununun 138/1 ve 143/5 nci maddeleri uyarınca, davalı harçtan muaf tutulduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının talep halinde kendisine iadesine, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nun 362(1)-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.