Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1602
KARAR NO: 2023/1160
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI: 2018/177 Esas – 2020/132 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/11/2023
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili banka ile dava dışı … San ve Tic Ltd Şti arasında Genel Kredi Sözleşmesinin akdedildiğini, akdedilen sözleşme gereğince müvekkili şirket tarafından dava dışı şirkete İskonto Kredisi, Taksitli Ticari Kredi ve Çek Taahhüt Kredilerinin kullandırıldığını, davalılar … ve … bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, bu davalılarında sözleşme gereği borçtan sorumlu olduklarını, dava dışı … San ve Tic Ltd Şti’nin taraflar arasında akdedilen Genel kredi Sözleşmesinden doğan borçlarını vadesinde ödemediğini, bu nedenle müvekkili banka tarafından dava dışı şirket ve davalı müşterek borçlu müteselsil kefillere 06/01/2014 tarihinde hesabın kat edildiğinin Üsküdar … Noterliğinin 08/01/2014 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, buna rağmen borçların ödenmediğini, bu nedenle müvekkili banka tarafından davalılar aleyhinde İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, ancak davalıların borca itirazı neticesinde takibin durduğunu beyan ederek, davalılar tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve davalılar aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dışı … San ve Tic Ltd Şti ile banka arasındaki kredi sözleşmelerinde müvekkillerinin bir dönem sahibi oldukları iki adet taşınmazı ipotek ettirdikleri, kredileri kullanan ve dava dışı olan …San ve Tic Ltd Şti’nin ipoteğe dayalı aldığı krediyi kapattıktan sonra müvekkili davalıların taşınmazları üzerindeki ipotekleri fek ettirip kredi sözleşmesi ile olan ilişkilerini sonlandırdığını, davacı banka ile … San ve Tic Ltd Şti arasındaki sözleşmeler ile tek ilgilerinin açıklanan ipotekler olduğunu, taşınmaz üzerindeki ipotek ilişkileri sonlandırıldıktan sonra herhangi bir hukuki ilişkilerinin kalmadığını, davacı bankanın eski tarihli kredi sözleşmesini tanzim ettiğinde … San ve Tic Ltd Şti lehine ipotek tesis ettirmek için müvekkillerinin imzasını aldığını ancak bu imzayı da kötüye kullanarak ipotek tesisinin yanında davada ileri sürdüğü şekliyle bir kefalet sözleşmesi şeklinde de imzalarının alındığını, bu şekli ile müvekkillerinin iradelerinin fesada uğratıldığını, gerçekte kefil olma yükümlülüğüne girmediklerini, bu nedenle herhangi bir imza vermediklerini, verdikleri imzanın tamamen ipoteğin kabulü ile ilgili olduğunu, kredilere ayrıca şahsi kefil olma durumlarına binaen herhangi bir irade beyanları ve sözleşme altına imza atma iradelerinin olmadığını, tüm bunlara rağmen alacaklının alacağını icra kanalıyla dava dışı olan … San ve Tic Ltd Şti’den Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … sayılı talimat dosyası üzerinden tahsil ettiğini, bu dosya ile ilgili icra müdürlüğünden istenmesi halinde belgeli olarak tahsilatın yapıldığının ispatlanacağını, bu nedenle davanın reddi ile davacıya davanın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” ..Davacı banka ile dava dışı asıl borçlu …San.ve Tic.Ltd. Şti. arasında 28.09.2010 tarihli 350.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi akdedilmiş, davalılar bu sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzalamışlardır. Davalılar bankanın lehine ipotek tesis etmek için imza attıklarını, bu imzalarının kötüye kullanılarak ipotek tesisinin yanında kefalet sözleşmesi şeklinde de imzalarının alınmış olduğunu ve iradelerinin fesata uğratıldığını savunmuşlarsa da bu savunmalarını ispat edecek herhangi bir delil dosyaya sunmadıklarından bu savunmalarını ıspat edememişlerdir. Davacı banka tarafından Üsküdar …. Noterliğinin 08.01.2014 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile hesap kat edilmiş, davalılardan … ihtarnameyi tebliğ alarak 12.01.2014 tarihinde temmerrüde düşmüş, davalı … ihtarname tebliğ edilememiş olduğundan bu davalı 27.07.2017 takip tarihi itibariyle temerrüde düşmüştür. Büyükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan gayrımenkul satışları sonucu elde edilen tahsilatlar BK’nun 100. maddesi kapsamında faiz ve ferileri karşılamamış dava dışı asıl borçludan olan asıl alacağı etkilememiş olduğundan tahsilat tutarları davalı müteselsil kefillerin borçlarından mahsup edilmemesi gerektiği hüküm vermeye elverişli ve denetime açık bilirkişi raporuyla anlaşıldığından davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin davacının talebi ile bağlı kalınarak 350.000,00 TL üzerinden devamına, iskonto kredisinden kaynaklı 87,39 TL asıl alacak ve taksitli ticari krediden kaynaklanan 274.119,19 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %70 temerrüt faizi ve %5 BSMV uygulanmasına, davalılar tarafından taraflarca belirlenebilir likit alacak miktarına kötü niyetli olarak itiraz edildiğinden, kabul edilen toplam alacak miktarı üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflarınca kabul olunmasa dahi iddia olunan kefalet sözleşmesi, TBK 598/3 hükmü gereği 10 yıllık hak düşürücü süre dolmuş olduğundan ve alacağın tahsil kabiliyeti kalmadığından sona erdiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, mahkemenin kendi ara kararını göz ardı ederek usule ilişkin itirazlarını değerlendirmeye tabi tutmadığını ve davacıya verdiği kesin süreye riayet etmemenin gereklerini yerine getirmediğini, mahkeme tarafından usule aykırı olarak alınan bilirkişi raporunun esasına ilişkin itirazlarının da dikkate alınmamış olduğundan verilen hükmün bozulması ve bilirkişi raporuna itirazları ve davanın esasına ilişkin beyanlarının dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, itiraz etmiş bulundukları icra dosyası ekine sunulan takip dayanağı belgenin 04.07.2012 tarihli sözleşme olduğunu, davacının, alacağını iş bu sözleşmeye istinaden talep ettiğini, bu sözleşmede müvekkillerin imzası olmadığından sözleşmenin tarafı olmadığını, temlik eden banka eski kefalet ilişkisini kullanmak suretiyle alacağını tahsil etme yoluna giderek hukuka aykırı hareket ettiğini, öncelikle hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunun tespiti ile kesin süreye riayetsizlik dolayısıyla elde edilen delil hükme esas alınamayacağından hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine, 28.09.2010 tarihli taraf oldukları sözleşme gereği çekilen kredi borcu kapatılarak müvekkili adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipotek kaldırılmış olduğundan borcun müvekkiller yönünden sona erdiğinin tespitine ve davacıların alacaklı olduğunu iddia ettikleri icra dosyasına sunulan 04.07.2012 tarihli sözleşmede müvekkillerinin imzası bulunmadığından borçlu olmadıklarının tespiti ile davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsilini teminen yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Temlik eden davacı tarafından davalılar ve dava dışı … San ve Tic Ltd Şti ,…, … Ltd Şti, … San. Ve Tic.Ltd. Şti hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında iskonto kredisinden kaynaklı 87,39 TL asıl alacak, taksitli ticari krediden kaynaklanan 274.119,19 TL asıl alacak, 609.341,86 TL işlemiş faiz, 30.467,10 TL % 5 BSMV, 2.255,50 TL diğer masraf alacağı olmak üzere toplam 916.271,54 TL alacak ile 1.410 TL gayrinakdi alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatılmış ve itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalılar ise davacı tarafça bilirkişi ücretinin kesin süreden sonra dosyaya yatırıldığını, kredi borçlarının bulunmadığını, takibe konu kredi sözleşmesinde kefil olarak imzaları olmadığını savunmuşlardır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; bilirkişi ücretinin kesin süreden sonra dosyaya yatırılmasının kesin süreyi hükümden düşürüp düşürmeyeceği, davacının bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılmasının gerekip gerekmediği, takibe konu kredi sözleşmesinin hangi tarihli olduğu, davalıların müteselsil kefilliğe ilişkin sorumlulukları bulunup bulunmadığı noktasındadır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 94. maddesine göre hakimin belirlediği süreler kural olarak kesin olmamakla birlikte, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar. İster kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması halinde; ilgili taraf o delile veya hakka dayanamamak vazgeçmiş sayılır. Yargıtay içtihatları, kesin süre bittikten sonra masrafın yatırılması halinde masrafın kesin sürenin verildiği celse ile bir sonraki celse arasında yatırılmış olması nedeniyle kesin süreden beklenen amacın hasıl olduğu, celse atlanmasına ve yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediğinden kesin sürenin sonuçlarının uygulanmaması gerektiği yönündedir.Somut olayda mahkemece, 04.04.2019 tarihli celsede bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi ücretinin yatırılması için ise davacı tarafa iki haftalık kesin süre verilmiş ancak kesin süre sonuçları ihtar edilmemiştir. 03.10.2019 tarihli celsede bilirkişi ücretinin yatırılması konusunda davacı tarafa bir haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı takdirde inceleme ara kararından kesin süreye riyayetsizlik dolayısıyla vazgeçilmesine ve mevcut delil durumuna göre dosyanın karara çıkartılacağının ve gerektiğinde reddedileceğinin davacı vekiline ihtarına karar verilmiş, davacı tarafından kesin süreden sonra bilirkişi ücreti 14.10.2019 tarihinde dosyaya yatırılmıştır. Her ne kadar bilirkişi ücreti kesin sürenin verildiği celse ile bir sonraki celse arasında yatırılmış olsa da mahkemece günsüz olarak inceleme yapılması istendiğinden celse talikine sebep olunmamıştır. Davanın uzamasının engellenmesi ile ve davaların ucuz, basit ve çabuk sonuçlandırılması prensibi de kabul edilerek yatırılan avansa göre kesin sürenin amacına da ulaştığı belirlendiğinden mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılması isabetli olup, bu yöne ilişkin davalılar vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Temlik eden banka ile dava dışı … San ve Tic Ltd Şti arasında akdedilen 28.09.2010 tarihli 350.000 TL tutarlı genel kredi sözleşmesinin davalılar …, … ile dava dışı …, … tarafından; 04.07.2012 tarihli 5.000.000 TL tutarlı genel kredi sözleşmesinin dava dışı … Ltd Şti, … San. Ve Tic.Ltd. Şti tarafından aynı limitle müteselsil kefil olarak imzalandığı, temlik eden banka tarafından 08.01.2014 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile dava dışı … San ve Tic Ltd Şti’ne ; 840 yevmiye nolu ihtarname ile dava dışı … Ltd Şti, … San. ve Tic.Ltd. Şti ve davalılara hangi tarihli olduğu belirtilmeyen kredinin 06.01.2014 tarihinde kat edildiğine , ödenmesi gereken borcun kredi sözleşmeleri gereğince 283.201,58 TL, gayrinakdi kredi gereğince 1.045 TL olduğuna ve 24 saat içinde ödenmesine dair bildirim yapıldığı, … yevmiye nolu ihtarnamede … ili … ilçesi … mahallesi … ada … parsel sayılı … nolu bağımsız bölüm üzerinde 500.000 TL ipotek bulunduğunun belirtildiği dosya kapsamı ile sabittir. Dosya içerisinde bulunan tapu kayıtlarından, davalı … maliki olduğu … ili … ilçesi … mahallesi … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerine davacı banka tarafından 27.09.2010 tarihinde 344.000 TL tutarında ipotek konulduğu, ipoteğin 28.04.2011 tarihinde kaldırıldığı; dava dışı … San ve Tic Ltd Şti’nin maliki olduğu … ili … ilçesi … mahallesi … ada … parsel sayılı 24 nolu bağımsız bölüm üzerine davacı banka tarafından 15.06.2010 tarihinde 500.000 TL tutarında ipotek konulduğu, Büyükçekmece … icra … talimat sayılı dosyası ile bu taşınmazın satışının yapıldığı, bu dosyanın bağlı olduğu asıl icra dosyasının İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası olduğu anlaşılmıştır. Eldeki davada, davanın temelini oluşturan asıl alacak, işlemiş faiz, BSMV, diğer masraf alacağı olmak üzere toplam 916.271,54 TL nakdi, 1.410 TL gayrinakdi alacak üzerinden başlatılan İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına itiraz üzerine davacı tarafça şimdilik 350.000 TL’ye yönelik itirazın iptali talebinde bulunulmuş ve mahkemece bu miktar üzerinden hüküm kurulmuştur . Ancak mahkemece, talep edilen ve hükmedilen bu miktarın ne kadarının asıl alacak, ne kadarının işlemiş faiz olduğu davacıya açıklattırılmadığı gibi hükümde de belirtilmediğinden oluşturulan hüküm, 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesine aykırı olmuştur.Ayrıca davaya konu icra takibine dayanak alacağın hangi genel kredi sözleşmesine dayandırıldığının yazılı olmamasına ve davalıların 04.07.2012 tarihli kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunmamasına göre davalıların sorumluluklarının tespiti için takip ve dava konusu alacağın hangi genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırıldığının tespit edilmesi zorunludur. Bu tespit yapılmadan düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmamıştır. Öncelikle talep edilen miktarın ne kadarının asıl alacak, ne kadarının işlemiş faiz ve fer’ileri olduğu hususunun mahkeme tarafından davacıya açıklattırılması, İstanbul … İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası getirtilerek bankacı bilirkişi vasıtasıyla banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak takip ve dava konusu kredinin hangi sözleşme kapsamında kullandırıldığı, davalıların müteselsil kefil olup olmadıkları, bu kapsamdaki davalı itirazları değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken Mahkemece eksik incelemeyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli görülmemiştir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, kararın kaldırılma sebebine göre davalılar vekilinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, 2 Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/11/2023