Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1601 E. 2020/44 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1601
KARAR NO: 2020/44
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI: 2019/602 Esas – 2020/148 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili İlk Derece Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından … bankası Bahçeşehir(…) şubesindeki … İBAN NOLU hesabından davalının … Bankası Bahçeşehir şubesinin (…) … nolu banka hesabına 14.11.2018 tarihinde 440.000,00 EURO emanet olarak ödeme yapıldığını, bu bedel ödenmeyince Bakırköy … Noterliğinin 04.09.2019 tarih ve … yevmiyeli ihtar ile ödemenin yapılmasının talep edildiği, ancak ödeme yapılmayınca İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile takibe geçildiğini, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, davalı tarafın emanet olarak ödenen 440.000,00 Euro’nun banka veya yazılı belge ile davacıya ödendiğini kanıtlanması gerektiğini beyanla davalının itirazının iptaline ve %20 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili İlk Derece Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılmış olan anlaşmanın ariyet sözleşmesi olduğunu, ariyet olarak verilmiş olan paranın, davacı asil veya tayin etmiş olduğu kişilerin hesaplarına aktarılması ile ilgili olduğundan davalı şirket her ne kadar Tacir olursa da olsun, davalı asil tacir olmadığı için, bu ihtilafın çözüm yargısal Asliye hukuk Mahkemesi olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, Müvekkili şirketin faaliyet alanının üçüncü kişilere ait olan ticari emtiya ve nakip bedelleri muhafaza ile muhafaza ettiği emtia ve nakitti emanet bırakan şahıslar nam ve hesabına uhdesinde ya da banka hesaplarında yediemin olarak muhafaza ettiğini, dava konusu bedel de aynı şekil ve şirketin faaliyet alanı kapsamında müvekkili şirketin banka hesaplarında muhafaza edilmek üzere bırakıldığını ve ariyet isteği üzere yurtdışındaki muhataplarına emanet bırakanın nam ve hesabına gönderildiğini, Davacının müvekkili şirketten hiçbir hak ve alacağı olmamasına rağmen müvekkili şirketin faaliyet konusuna giren işte; banka kayıtları ve davalı şirket kayıtlarından da sabit olduğu üzere, davacı ariyet-emenet veren kişinin ve onu bağlı olduğu kişilerin isteklerine uygun ariyet emanet olarak müvekkili şirketin banka hesaplarına bırakılan icra takibi konusu ve dava konusu bedelin müvekkili tarafından faturaya esas hizmet bedeli kesilerek üçüncü kişilere davacı asilin nam ve hesabına gönderildiği için , dava haksız ve hukuka aykırı olarak açıldığını belirterek, Davanın reddine, davacı tarafın inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, Davacı gerçek kişi … davalıdan ariyet/emanet yoluyla havale/aktarma hizmeti almıştır. TBK 299 da düzenlenen ariyet sözleşmesi hükümleri gereğince dava mutlak ticari dava değildir. Davacı tacir değildir. Taraflar arasındaki ariyet ilişkisi gereğince davacı davalıdan hizmet almıştır. Bu nedenle davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde belirtildiği şekilde tüketici konumunda olduğu, yapılan işlemin de 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-l maddesinde ifade edilen tüketici işlemi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinin görevine girdiği, mahkememizin ise görevsiz olduğu anlaşılmaktadır. Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Bu sebeplerle; dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1., 20., 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin kararda gerekçe olarak göstermiş olduğu kanun maddesinin ilgili kısmını yanlış yorumladığını, TTK 4/f maddesinin metni “bankalara, kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara, ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde….” şeklinde olmakla her bir unsur Türkçe dil bilgisi kurallarına göre ayrı ayrı belirtilmiş olmasına rağmen mahkeme tarafından “bankalara, kredi kurumlarına ve finansal kurumlara ödünç para verme işi olarak” değerlendirmeye alınmasının hatalı olduğunu, madde doğru algılandığında ve yorumlandığında maddenin aslında; bankalara ilişkin düzenlemelerin, kredi kuruluşlarına ilişkin düzenlemelerin, finansal kurumlara ilişkin düzenlemelerin ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerin mutlak ticari dava olduğunu belirttiğini, Mahkemenin yetersiz araştırmayla ve uyap sisteminde herhangi bir kayıt olmaması nedeniyle davacının tacir olmadığı sonucuna ulaşarak ve bu durumu göz önüne alarak karar verdiğini, Mahkemenin verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin finansal bir kuruluş olup ticari faaliyetlerde bulunduğunu, aynı şekilde davacınında gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra tacir olduğu, ticari işlerle uğraştığı ve 500.000 USD gibi bir miktarın tacir olmayan bir insan tarafından finansal bir kuruluşun hesabına emanet olarak gönderilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı hususlarının anlaşılacak olduğunu beyan ederek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, emanet olarak verilen paranın iadesi istemiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde davaya konu işlemin tüketici işlemi olup olmadığı, davacının tacir sıfatının bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla ticaret mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasındadır. 6100 sayılı HMK. 114-(1)-c) maddesi uyarınca; görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. HMK. 1 maddesi uyarınca; mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığı, davanın her aşamasında re’sen araştırılır. Dava şartının bulunmaması halinde, HMK.’nın 115/2. maddesi uyarınca; davanın usulden reddine, karar verilir. Ticari davalar TTK. 4. maddesinde; mutlak ve nispi ticari dava olarak düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise; nispi ticari dava sözkoınusu olup, ticaret mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır. TTK.’nın 5. maddesine göre; Asliye Ticaret Mahkemeleri, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere bakmakla görevlidir. 6502 sayılı TKHK’nin 3/1-l maddesinde, Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, olarak tanımlanmıştır. TKHK’nin 73/1. maddesi uyarınca Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir. Davaya konu somut olayda davacının tacir ya da tüketici olup olmadığını belirleyebilecek nitelikte tarafların beyanından başka herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davacı tarafından emanet olarak verildiği iddia edilen bedeller yönünden taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK.’nun 4. Maddesinde belirtilen mutlak ticari dava olup olmadığı veya davacının tacir sıfatının bulunup bulunmadığı hususunun tarafların bu yöndeki delilleri toplandıktan sonra değerlendirilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle gerekli araştırmalar yapılmak ve tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre görev hususunun değerlendirmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2020 tarih, 2019/602 Esas – 2020/148 Karar sayılı hükmün HMK.’nın 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; 2- Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3- Davacı tarafından yatırılan 54,40-TL istinaf harcının istek halinde kendisine iadesine, 4- İstinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca oy birliği ile karar verildi.28/09/2020