Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1583
KARAR NO: 2020/277
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/01/2020
NUMARASI: 2019/465 Esas – 2020/39 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Bakırköy 28. İş Mahkemesi’nin 2013/894 E. sayılı dava dosyası ile … Ltd. Şti.’ne karşı işçi alacaklarının tahsili için dava açıldığını, ancak dava devam ederken İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … Limited Şirketi’nin İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünce Bakırköy … Noterliğinin 26.12.2018 tarih … sayı ile tasdikli 5 sayılı genel kurulu doğrultusunda terkin edildiğini öğrendiklerini, işbu nedenle mahkeme tarafından 11/07/2019 tarihli duruşmada davalı … Ltd. Şti.’nin ihyası için dava açmak üzere taraflarına süre verildiğini beyanla, … Ltd. Şti.’nin sicil kaydının ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP : Davalı tasfiye memuru … vekili, vekil edeninin, … Ltd. Şti. ‘ne 04.12.2013 tarihli genel kurul kararı ile tasfiye memuru olarak atandığını, … Ltd. Şti.’nin 06.12.2013 tarihinde tasfiyeye girdiğini ve bu kararın 18.12.2013 tarihinde tescil edildiğini, tüm işlemlerin tasfiye prosedürüne uygun olarak yapıldığını ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, davacı, ihyası talep edilen şirkette 20.05.2010 tarihinde işe başlamış olup, iş akdinin 31.07.2010 tarihinde karşılıklı mutabakat ile sona erdiğini, davacı, ihyası talep edilen şirkette sadece 2 ay çalışmış olup bu dönemdeki çalışmasına ilişkin tüm hak ve alacakların kendisine ödendiğini, ihyası talep edilen şirketin tasfiyeye girmesinden sonra davacı tarafından alacaklı olduğu iddiası ile Bakırköy 28. İş Mahkemesi 2013/894 esas sayılı dosyası ile belirsiz alacak davası açıldığını, incelenen şirket defter ve kayıtlarında davacı adına borç kaydına rastlanılmadığını, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, Şirketin ticaret sicilinden silinmesi işleminin kurucu değil, açıklayıcı nitelikte olduğu, Bakırköy 28 İş Mahkemesinin 2013/894 Esas sayılı 29/11/2013 tarihinde açılan davada … Ltd. Şti’nin davalı olduğu, terkinden önce doğan bir alacağın tahsilinin istendiği, bu durumda davacının ihya davası açmakta hukuki menfaati olup, ihya koşullarının oluştuğu anlaşılmakla; TTK 547 Md. uyarınca davanın kabulüne, Bakırköy 28. İş mahkemesinin 2013/894 Esas sayılı dava dosyası ile ilgili tüm işlemler tamamlanıncaya kadar İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil no’sunda kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin sicil kaydının yeniden ihyasına ve tasfiye memuru olarak tasfiye memuru olarak …’ün atanmasına, kararın tescil ve ilanına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; tüm işlemlerin tasfiye prosedürüne uygun olarak yapıldığını ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, davacı yanın ihyası talep edilen şirkette sadece 2 ay çalıştığını bu dönemdeki çalışmasına ilişkin tüm haklarının kendisine ödendiğini, ilgili defter ve kayıtlar incelendiği takdirde şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığının görüleceğini, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı yanın tasfiye olunan şirketten alacaklı olsa dahi söz konusu alacağın türünün işçilik alacağı olup alacağın miktarının da yargılamayı gerektirdiğini, eksik inceleme sonucunda hüküm kurulduğunu, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olması sebebiyle kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memurunca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK’nın 547. maddesi gereğince “(1)Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir”. Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde “şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir.” hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. Şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir. Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına sahip olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp, tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir. Şirketin TTK hükümleri uyarınca genel kurulunun tasfiye kararı alması, atanan tasfiye memurları tarafından yapılan işlemler sonucu tasfiye sonu bilançosu açıklanarak sicilden şirketin terkin edilmesine yönelik davalarda ise, husumet ticaret sicil memurluğu ile son tasfiye memurlarına yöneltilir. Her halükarda TTK’nın 547/2. maddesine göre şirketin ihyasına karar verilirse ek tasfiye işlemlerini yapması için son tasfiye memuru yahut yeni bir ek tasfiye memuru atanır. Somut olayda ihyası talep edilen …Ltd.Şti.’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken 18/12/2013 tarihinde tasfiyeye girdiği, davalı tasfiye memurunun 25/12/2018 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak 31/12/2018 tarihinde sicile tescil edildiği ve 07/01/2019 tarihinde ilan edilerek ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine tasfiyeden önce 29/11/2013 tarihinde açılan Bakırköy 28. İş Mahkemesi’nin 2013/894 Esas sayılı dosyası ile tasfiyeden önce doğduğu iddia olunan işçilik alacağı davasının derdest olduğu bu hale göre davacının anılan mahkemede açtığı derdest dava nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır. Derdest davada ihyası istenen dava dışı şirket dışında davalı olan başka şirketin bulunması ve davacının alacağını bu şirketten talep edebilme imkanının bulunması davacının dava dışı terkin edilen şirketten alacağını istemesine engel teşkil etmeyeceği gibi ihya talebinde bulunan hukuki yararını da ortadan kaldırmayacaktır. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Yargıtay 11. HD’nin yerleşik uygulaması gereği tüzel kişiliğin ihyası davalarında istinaf incelemesi neticesinde temyiz yolu açık olarak hüküm verilmekte iken; Yargıtay HGK’nın 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521. maddesinde açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, HMK’nın 382. maddesinde bir işin çekişmesiz yargı işi olup olmadığının tespiti için belirtilen ölçütlerden “ilgililer arasındaki uyuşmazlık olmayan haller” ve “ilgililerin ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı haller” şeklinde belirtilen ölçütler dikkate alındığında, ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu”nun tespit edilmesi ve bu tespitlerin benimsenmesi nedeniyle, çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2 – Davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının Hazineye irat kaydına, 3- İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362(1)-ç maddesi uyarınca oybirliği ile KESİN olarak karar verildi. 06/11/2020