Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/157 E. 2021/126 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/157
KARAR NO: 2021/126
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2018
NUMARASI: 2010/522 Esas – 2018/594 Karar
DAVA: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11.02.2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı nezdinde bulunan hesabında 28.07.2010 günü, günlük işlemlerin yapıldığı esnada … BOYA hisse senetlerinin 1.3 milyon lot kısmı davalıdan olmak üzere toplamda 5 milyon lot hisse senedinin açığa satışının yapıldığını fark etmesi üzerine, bu hisse senetlerinin tamamını satın aldığını, sisteme girilen alım emirlerinin davalı tarafından istisnasız ve itirazsız kabul edilerek gerçekleştirildiğini, bu durum üzerine 2. Seans esnasında, davalı aracı kurum yöneticileri … ve …’nun müvekkilini telefonla arayarak; “SPK aradı, hisse senedini satmanı istiyorlar, gün sonuna tüm pozisyonlarını kapatmak zorundasın” demek suretiyle yalan beyanlarla hisse senedini sattırmak istediklerini, daha sonra da “Eğer satmazsan Genel Müdür … tüm hisse senetlerini seans sonunda satacak ve en az 2 milyon TL zarar edeceksin” şeklinde şantaj ve tehditlerde bulunduklarını, bunun üzerine 2 milyon TL zararı göze alamayan müvekkilinin rızası dışında tüm … BOYA hisse senetlerini satmak zorunda kaldığını, bu satışların bir kısmının davalı, bir kısmının dava dışı … AŞ ve … AŞ aracılığıyla gerçekleştiğini, müvekkili tarafından gerçekleştirilen bu işlemlerin davalı aracı kurum yöneticilerinin, müvekkiline 1,48 TL ile 1,52 TL’ye alım emri ilettiklerini söylemeleri üzerine gerçekleştirildiği ve bunun açık bir şekilde manipülasyon olduğunu, davalı aracı kurum tarafından belirli bir müşteri ya da müşteri grubunun, müvekkiline tercih edildiğini, müvekkiline ait hisse senedi ve nakit bilgisinin bu kişi ya da kişilere verildiğini, bu kişilerin zarar etmemesi için müvekkilinin maddi olarak 400.000 TL, munzam zarar olarak da 5 milyon TL zarar ettirildiğini ileri sürerek bu kapsamda maddi ve munzam zararlarının tespit edilerek zarar bedellerinin tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette kendisine tanımlanan kredili hesabı kullanarak alım-satım işlemlerini yapan bir müşterisi olduğunu, … hisse senetleri ile ilgili alım işlemlerine bağlı olarak kredili hesabının teminatı olan öz kaynak oranını tehlikeli biçimde azalttığını, SPK kuralları gereğince, kredi teminatı olan öz kaynak oranın %35’in altına düşmesi halinde müşteriye öz kaynak tamamlama bildirimi yapılmasının ve öz kaynak oranın %50’ye çıkarılması istendiğini, davacının … hisseleri ile ilgili alım yapmasından kaynaklı olarak 28.07.2010 tarihinde yapılan alım sonrası 30.07.2010 tarihinde davacının öz kaynak oranın %-20,15 olduğunu, bu durumunda davalı aracı kurumun durumunu riske ettiğini, davacının yaptığı … hisse alımları olağan alımların üzerinde olduğunu bu durumun SPK yetkililerinin de dikkatini çektiğini, davacının hisse satışına zorlandığı iddialarının doğru olmadığını, kredi oranını karşılamaya yetmeyecek kadar alım yapmasının ve bu oranı karşılayacak öz kaynak oranının olmadığı için davacının satış yaparak öz kaynak oranının SPK belirlediği orana getirilmesinin talep edildiğini, davacı iddialarının aksine 28.07.2010 tarihinde saat 15.00’dan sonra davalı aracı kurumdan … satışı yapmadığını, satışların söz konusu hisseleri için başka aracı kurumlardan gerçekleştiğini, daha sonrada davacının takas tarihinde temerrüde düştüğünü, 30.07.2010 (T-2) tarihinde toplam borç miktarı temerrüt faizi hariç olmak üzere 11.960.963 TL olduğunu yalnızca 6.162.000 TL ödeme yaptığını, davacının taleplerinde haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve hüküm kurmaya elverişli, ayrıntılı ve irdeleyici SPK Baş Uzmanı, Borsa Aracı Kurumları Yöneticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Mali Uzman Akademisyen ve … A.Ş. Denetim ve Gözetim Başkan Yardımcısı tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda, davacının dava konusu satış işlemlerini davalı aracı kurum nezdindeki hesabından yapmadığı, diğer aracı kurumlar nezdindeki hesaplarından gerçekleştirdiği, böylece satış yaptığı aracı kurumlan kendisi belirlediği gibi, satış zamanını, satış miktarını ve satış fiyatlarını da kendisinin belirlediği ve hatta davalı aracı kurum çalışanlarına yüksek fiyatlardan satış yapabilmesini sağlamak amacıyla sürekli tavan fiyat seviyelerinden, yüksek fiyatlardan ve fazla miktarlarda alış emri iletilmesi yönünde baskı uygulamaya çalıştığı, dolayısıyla davacı hesabında oluşan zarardan dolayı davalı aracı kurumun sorumluluğunun bulunduğunun söylenemeyeceği, davacının munzam zararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili yatırımcının baskı altında hisseleri elinden çıkarmak zorunda kaldığının dosya kapsamıyla sabit olduğunu, hal böyleyken maddi ve munzam zararlarının bulunmadığına yönelik kararın hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:Dava, davacı yatırımcının davalı aracı kurumun baskısı ve şantajı altında … Boya hisse senetlerinin satış işlemleri sebebiyle zarara uğranıldığı iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece nahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı ile davalı aracı kurum arasında, “sermaye piyasası araçları alım satımına aracılık sözleşmesi”, “kredili menkul kıymetler sözleşmesi”, “açığa satış işlemleri sözleşmesi” ve “türev araçların alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi”nin akdedildiği, buna göre, davacının davalı aracı kurumun 1171 hesap numaralı müşterisi olduğu, davalı tarafından 27/07/2010 tarihli Yönetim Kurulu kararıyla davacıya 15.000.000 TL tutarında özel işlem limiti tanındığı, bu limit kapsamında davacı tarafından takas süresini (T + 2) aşmamak üzere 15.000.000 TL tutarına kadar hisse senedi alım hakkı tanındığı, bu kapsamda, davalı aracı kurum nezdindeki hesabına 28/07/2010 tarihinde … Boya hisse senedi piyasasında yaklaşık 11 milyon TL tutarında alış yapılmış olup, uyuşmazlık alınan bu hisse senetlerinin satılması yönünde davalı aracı kurumun davacı üzerindeki baskı, tehdit ve şantaj oluşturup oluşturmadığı ve dolayısıyla davacının hisse satış işlemlerinden kaynaklı zararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında, dava konusu satış işlemlerinin baskı altında değil, davacının kendi iradesi ile gerçekleştirdiği şeklinde tespitlerde bulunulmuştur. Nitekim hükme esas alınan denetime açık ve gerekçeli 05.12.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; “..davacı tarafından 28/07/2010 tarihli 2. seansın yaklaşık olarak son 3.5 dakikasında toplam 4.206,529 adet … Boya hisse senedi satıldığı, davacı tarafça söz konusu hisse senetlerinin davalı aracı kurum yetkililerinin baskısıyla satıldığı vc satış işlemlerinin bir kısmının davalı … aracılığıyla yapıldığının ileri sürüldüğü, ancak dava konusu satış işlemlerinin dava dışı aracı kurumlar olan … ve … aracılığıyla satıldığı, davacının … nezdindeki hesabından satış yapmadığı, kaldı ki. davalı aracı kurum yetkilisinin davacıya kendi kurumları üzerinden aldığı hisse senetlerinin bir kısmını başka bir aracı kuruma çekmesini teklif ettiği ancak davacının bu teklife itibar etmediği, davalı aracı kurumun davacıyı yüksek miktarlarda (yaklaşık 11 milyon TL) fonlamak istemediği, ancak bu durumun davacının başka aracı kurumlar üzerinden alım yapmasına engellemediği, davacının başka bir aracı kurumda nakdinin ya da kredi limitinin olması durumunda 28/07/2010 tarihinde sahip olduğu maddi gücü dahilinde … Boya hisse senedi alabilme imkanının bulunduğu, davacının dava konusu satış işlemlerini davalı aracı kurum nezdindeki hesabından yapmadığı, diğer aracı kurumlar nezdindeki hesaplarından gerçekleştirdiği, böylece satış yaptığı aracı kurumlan kendisi belirlediği gibi, satış zamanını, satış miktarını ve satış fiyatlarını da kendisinin belirlediği ve hatta davalı aracı kurum çalışanlarına yüksek fiyatlardan satış yapabilmesini sağlamak amacıyla sürekli tavan fiyat seviyelerinden, yüksek fiyatlardan ve fazla miktarlarda alış emri iletilmesi yönünde baskı uygulamaya çalıştığı..” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur. Bu durumda, davalı aracı kurumun sözkonusu satış işlemlerinin yapılması yönünde davacı müşterisine telkinlerde bulunduğu sabit ise de, davacının satış işlemlerini kendi iradesi ile bilerek-isteyerek gerçekleştirdiği sonuç ve kanaatine varılmakla ilk derece mahkemesinin kararına yönelik davacı vekilinin yerinde olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2( iki) haftalık süre içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.