Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1555 E. 2023/915 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1555
KARAR NO: 2023/915
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2019
NUMARASI : 2014/458 Esas – 2019/744 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan cari hesap bakiyesine dayalı alacağının tahsili için yapılan takibe vaki davalının haksız itirazının iptalini, takibin devamını ve davalının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını, davaya konu alacak iddiasının mesnetsiz olup dava dilekçesinin izaha muhtaç olduğunu, dava konusu alacak iddiasının yargılamaya muhtaç olduğunu ve yine icra inkar tazminatı talebinin kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafın alacak iddiasının hangi vakıaya dayanmış olduğunun bilinmediğini ve talebe konu meblağın kesin ve belirli olmadığını, … A.Ş.’nin hisselerinin … Ticaret A.Ş.’ye devredildiğini ve ticaret unvanınında genel kurul kararıyla … A.Ş. olarak değiştirildiğini, bu şirketin de … A.Ş. ile birleştirildiğini, bu gelişmelerden sonra müvekkili şirketin davacı şirket ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, önceki döneme ilişkin alacak iddiasını kabul etmemekle birlikte yargılama sonunda müvekkilinin sorumlu olması muhtemel tutarı üçüncü kişi konumundaki devreden şirket ortakları tüzel kişiler … A.Ş. ve … de …. şirketlerine rücu etme imkanı bulunduğundan davanın bu tüzel kişilere ihbar edilmesini neticeten haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Taraflar arasındaki ihtilaf; davacı tarafça davalıya satışı gerçekleştirilerek teslim edilen ancak bedeli ödenmeyen ürün bedelinden kaynaklı davacının davalıdan cari hesaptan bakiye alacağının olup olmadığı, var ise miktarı ve davalıdan talep koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir. Mahkememizce bilirkişiler marifetiyle her iki taraf defterleri incelenmiş dolup davacı tarafın kendi defterlerinde takip tarihi itibariyle 233.115,36 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ise; kendi defterinde 77.001,45 TL borç kaydının bulunduğu, cari hesap farkı 156.113,91 TL olduğu belirlenmiş olup cari hesap farkına ilişkin olarak alınan ek raporda farklı illerdeki şok marketlerin hesaplarından aktarım söz konusu olduğu, belgelerin yetersiz olduğu, davacının 11 adet fatura sunabildiği, başka fatura ibraz edemediği, alacak tespitinin yapılamadığı mütalaa edilmiştir. Neticeten davalı defterlerinde 77.001,45 TL borç kaydı olup, bu miktar için davacı alacağının kanıtlandığı, bakiyesi yönünden her ne kadar davacı defterlerinde alacak kaydı yer almakta ise de; salt defterlerdeki kaydın alacağın varlığına delalet etmeyeceği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve cari hesap ilişkisinin geçmişe dayandığı ve farklı il ve ilçelerdeki marketlere yapılan satışların farklı hesaplarda tutulduğu, taraflar arasındaki cari hesap farkının tüm hesap dönemleri itibariyle ayrıntılı olarak dayanak belgeleriyle birlikte ortaya konulmasının gerektiği, gerek davalı gerek davacı tarafça mahkememizce verilen tüm önellere rağmen dayanak belgeler sağlıklı olarak ibraz edilmediğinden cari hesap farkının denetlenmesinin mümkün olamadığı, cari hesap farklarından olan 125.635,27 TL davalı defterinde kayıtlı olup davacı defterinde kayıtlı olmayan cari hesap farkının da tek başına nazara alınarak buna hukuki sonuç yüklenemeyeceği, tüm cari hesap dayanakları ile birlikte değerlendirilmesinin gerektiği, dolayısıyla dayanak belgeler ibraz edilmediğinden cari hesap farkının denetlenmesi suretiyle sonuca gidilemediği, bu anlamda alacağını ispat yükü davacı da olmakla; öncelikle iddia edilen alacağın ispatına yönelik olarak dayanağını oluşturan fatura ve irsaliyelerin ibrazının gerektiği ve davacı tarafça 11 adet fatura dışında ibraz edilemediği, davalı defterindeki borç kaydı olan 77.001,45TL’yi aşan kısım yönünden alacak talebinin kanıtlanamadığı, yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla; davalı defterinde borç kaydı olarak yer alan; 77.001,45 TL’den küsurat atılarak 77.000 TL üzerinden davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiştir. Ayrıca davalı tarafça takipten ve dava tarihinden sonra 10.01.2014 tarihinde 31.965,62 TL ödeme ile 14.03.2014 tarihinde yapılan ödemenin infazda nazara alınması gerektiğinden mahkememizce mahsup işlemi yapılmamıştır. Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın kısmen kabulü ile; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 77.000,00TL alacaklı olduğunun tespiti ile, bu miktara vaki itirazın iptaline, bu miktara takipten itibaren %11’i geçmemek üzere ve değişen oranlarda avans faizi ile birlikte takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, yapılan ödemelerin infazda nazara alınmasına, davalı borçlunun likit olan alacak nedeniyle % 20 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece karara dayanak yapılan bilirkişi raporunun hüküm vermeye ve denetime elverişli bir rapor olmadığını, bilirkişi raporuna karşı ciddi ve somut gerekçeler içeren itirazların mahkemece dikkate dahi alınmadığını, eksik incelemeye dayalı net bir sonucun dahi belirlenmediği dosyadaki tek bilirkişi raporunun dayanak alınarak karar verilmesinin HMK’nın 281. maddesine ve yerleşik yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, davacıya ait ve lehe kesin delil olan ticari defterlerde yer aldığı üzere davacının 233.115,36 TL alacaklı olup ticari defterlerinin dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin takip ve dava tarihinden sonra davacıya yaptığı ödemelerin gerekçeli kararın hüküm kısmında gösterilmediğini, mahkeme kararının gerekçe kısmında, “yapılan ödemenin infazda nazara alınması gerektiği” belirtilmiş ancak kararın hüküm kısmında masup edilecek tutarların belirtilmediğini, kararın bu haliyle infazda karışıklığa sebebiyet vereceğini, davacının davasına dayanak tuttuğu cari hesabın, bizzat davacı yanca tutulan kayıtlardan ibaret olup, davalı şirket aleyhine delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığını, takibine konu edilen cari hesaba konu fatura ve sair belgelerin davacı yanca dosyaya sunulmadığından davacının alacak iddiasını ispatlayamadığını, davalının ise herhangi bir ispat yükü bulunmadığını, davacı ile ticari münasebeti bulunan ….a.ş.’nin hisseleri, … a.ş.’ye devredilmiş olup, … t.a.ş.’nin ticaret unvanının … ticaret a.ş. olarak değiştirildiğini, … a.ş. ile … a.ş.’nin birleştiğini, davaya konu cari hesap alacağının likit olmadığını, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, ticari satım sözleşmesi kapsamında cari(açık)hesaptan kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, cari hesabı oluşturan fatura ve işlemlere ilişkin olarak mal tesliminin yapılıp yapılmadığı noktasındadır.Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “cari hesap bakiye alacağı” sebebine dayalı olarak 233.089,52 TL asıl alacağın, 2.864,00 TL işlemiş faiziyle birlikte tahsili istemiyle 24/10/2013 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222/2,3. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Bilirkişi aracılığıyla incelenen davacı ticari defterlerine göre, takip tarihi itibariyle davalıdan 233.115,36 TL alacaklı durumdadır. Davalı ticari defterlerine göre ise, takip tarihi itibariyle davacıya 77.001,45 TL borçlu görünmektedir. Takipten ve davadan sonra 10/01/2014 tarihinde 44.460,85 TL, 14/03/2014 tarihinde 375,00 TL ödeme yapılmıştır.Taraf ticari defterlerindeki 156.113,91 TL’lik mutabakatsızlık, 3,10 TL’ lık kısmının davacı ile davalının kayıtlarındaki 01.01.2005 tarihli açılış kaydının farkından; 30.507,22 TL’lik kısmının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davacının ticari defterlerinde davalının cari hesabına borç olarak kaydedilmiş 45.015,03 TL.lık faturalar ile davalının cari hesabına alacak olarak kaydedilmiş 14.507,81 TL.lık faturalardan; 7,80 TL’lik kısmının davalının kendi hesapları içerisinde 01.05.2006 tarihinde “Endi Devir Dökümanı” açıklamalı kayıtlar ile … yapılan ödeme dekontundaki rakam farkından; 125,635,27 TL.’lık kısmının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olup, davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davalının ticari defterlerinde davacının cari hesabına borç olarak kaydedilmiş 125.635,27 TL.’ lık faturalardan; tarih arasındaki kayıt farkı 17,68 TL’den kaynaklanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 64/2. Maddesine göre , Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür. Madde gerekçesinde tacirin bu yükümlülüğü belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması(belge yoksa kayıtta yoktur) ilkesine dayandırılmıştır. Davalının ticari kayıtlarında davacının 125.635,27 TL borçlandırıldığı işlemin, davacının ticari defterinde kaydı bulunmadığından ve bu miktara ilişkin TTK’nın 64/2. Maddesinde düzenlenen ilkeye uygun bir belge de sunulmadığından davalının 125.635,27 TL yönünden ticari kayıtlarına itibar etme olanağı yoktur. Aynı şekilde, davacının ticari kayıtlarında davalının 30.507,22 TL borçlandırıldığı işlemlerin, davalının ticari defterinde kaydı bulunmadığından bu kayıtlara itibar edilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra davalı lehine olan açılış ve tarih farkları ve endi devir açıklamalı kayıtlar toplamı 28,58 TL (17,68+7,80+3,10) davacı aleyhine değerlendirilemeyecektir.Taraf ticari defterlerinde gerekli düzeltme yapılarak davalının kayıtlarında görünen borç tutarı 77.001,45 TL’ye herhangi bir dayanak belgesi olmadan davacının borçlandırıldığı 125.635,27 TL ilave olunduğunda 202.636,72 TL davalı borçlu duruma gelmektedir. Davacının defterinde ise davalıda kaydı bulunmayan olmayan 30.507,22 TL tenzil edildiğinde 202.608,14 TL alacaklı olup, davacının defterinde davalı lehine oluşan kayıt farkları da eklendiğinde(3,10+7,80+17,68=28,58 TL)‬ taraf ticari defterleri tam mutabık olmaktadır. Ancak, davacının kendi ticari defterlerindeki kayıtlar aleyhine delil teşkil edeceğinden kayıt farklarının ilişkin 28,58 TL’nin alacağına eklenmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra davacı icra takibinde cari hesap alacağı olarak 233.089,52 TL talep etmiş olup mutabakatsızlığa konu 30.507,22 TL’nin bu miktardan tenzil edilmesi gerekir. Bu durumda davacı, 202.582,30 TL davalıdan alacaklı durumdadır. Hal böyleyken mahkemece, davanın 77.000,00 TL üzerinden kabul edilmesi ve davadan sonra yapılan ve icrada nazara alınacak ödemelerin hükümde gösterilmemesi doğru görülmemiştir.Ayrıca, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu cari hesap alacağı likit (belirlenebilir) olup, hüküm altına alınan miktar üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin şartları oluşmuş bulunmaktadır.HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesince davanın 77.000,00 TL üzerinden kabul edilmesi ve davadan sonra yapılan ve icrada nazara alınacak ödemelerin hükümde gösterilmemesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davanın kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE,2-Davalı-takip borçlusunun, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında yapılan icra takibine vaki itirazının 202.582,30 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, kabulüne karar verilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 2/2. Maddesine göre %11 geçmemek kaydıyla avans faizi uygulanmasına,3-Kabulüne karar verilen alacağın %20’si olan 40.516,46 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-Davadan sonra 10/01/2014 tarihinde yapılan 44.460,85 TL ödeme ile, 14/03/2014 tarihinde yapılan 375,00 TL ödemenin ayrı ayrı infazda nazara alınmasına,5-Başlangıçta peşin olarak alınan 2.800,9 TL harcın icra harcı 1.179,7 TL ile birlikte alınması gerekli olan 13.838,4 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9857,8 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,6-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 24,3 TL, posta ve tebligat gideri 345,05 TL, bilirkişi ücreti 4.455,5 TL, olmak üzere toplam 4.824,85 TL yargılama masrafının, davacı yan davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 4.193,36 TL yargılama masrafından, davalı tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gideri 13 TL, bilirkişi ücreti 144,5 TL’den ibaret 157,5 TL yargılama masrafından kabul-ret oranına göre davacıya isabet eden 20,61 TL, ‘nin, mahsubu ile kalan 4.172,75 TL’ye peşin harç 2.800,9 TL, icra harcı 1.179,7 TL ile birlikte eklenerek sonuç olarak 8.153,35 TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, dava konusunun toplam değerinin redle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 631,49 TL yargılama masrafının davacı yan üzerinde bırakılmasına, davalının yapmış olduğu yargılama masrafından kalan 136,89 TL’nin davalı’nın kendi üzerinde bırakılmasına,7-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 32.387,35 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 8-Davalı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 17.900,00 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak davalı ‘a verilmesine, 9-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine, 10-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,c-Davalı tarafın istinaf istemi kabul edilmekle birlikte davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL, posta ve tebligat gideri 56,00 TL olmak üzere toplam 204,60 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023