Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1552 E. 2020/32 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1552
KARAR NO: 2020/32
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2019
NUMARASI: 2019/300- 2019/1209 E.K
DAVANIN KONUSU: Zayi Belgesi Verilmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Hasımsız olarak görülen davada ilk derece mahkemesince ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirket yetkililerinde …’nun 02.11.2016 – 02.03.2017 tarihleri arası İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi 2017/56 Esas sayılı ceza yargılamasında tutuklu olarak yargılandığını, bu dönemde şirket yetkilisi ve şirket hakkında birçok icra takibi başlatıldığını, hukuki yollardan başlatılan takipler dışında bazı alacaklıların gayri hukuki yollara müracaat ederek diğer şirket yetkilisi olan …’yu alacakları sebebiyle ölümle tehdit ettiklerini, müvekkili şirket yetkilisinin tutuklu kaldığı süre zarfında işyerindeki makinaların bazı alacaklılarca gasp edilerek şirketin talan edildiğini, yaşanan bu hadiselerden sonra vergi dairesi tarafından müvekkili şirketten 2016 yılına ait ticari defterlerin incelenmek üzere talep edildiğini, ancak tüm aramalara rağmen bulunamayan ticari defterlerin 23.04.2019 tarihinde kaybolduğunun anlaşıldığını, sözkonusu defterlerin kuvvetle muhtemel işyeri talan edilirken hırsızlanmış olabileceğini ileri sürerek Bakırköy … Noterliği’nin 17.12.2015 tarih … yevmiye sayılı Defter-i Kebir, 36967 sayılı Envanter Defteri, 36968 sayılı Yevmiye Defteri ve dilekçe ekinde 15 sayfalık liste halinde sunulan alış-satış faturalarının zayi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, talep eden vekili her ne kadar ticari defterlerinin kaybolduğundan bahisle zayi olduğunun tespitini talep etmişse de, ticari defterlerin kaybının mücbir sebebe dayanması ve talep edenin de bunu ispatlaması gerektiği, tarafın tacir olması sebebiyle basiretli olma kuralı gereği ticari defterlerini özenle saklama yükümlülüğünün bulunduğu fakat herhangi bir mücbir sebep olmamasına rağmen ticari defterlerinin kaybolduğu, bu haliyle üzerine düşen yükümlülüğü de ayrıca yerine getirmediği, olayda mücbir sebep nedeniyle ticari defterlerin ziyaa uğradığı noktasında talep eden üzerinde ispat yükünün bulunduğu, bu durumu ispatlar şekilde herhangi bir somut emare, delil, belge vs. dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket yetkilisinin tutukluluğu sebebiyle ilgili defter ve faturaların zayi olmasının müçbir nedene dayandığı ileri sürülmüş ise de mahkemece bu iddianın dikkate alınmadığını, şirket yetkilisinin tutuklu olmasından dolayı işlerini sorumluluklarını yerine getiremediğini, bu nedenden dolayı şirketin battığını, alacaklıların şirkette bulunan her şeyi talan ettiğini, müvekkili şirket yetkilisine zarar vermek amacıyla talebe konu şirkete ait belgelerin çalınmış, atılmış veya yok edilmiş olduğunun kuvvetle muhtemel olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE Dava, TTK 82/7. maddesi gereğince hasımsız açılan zayi belgesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun 82/7. maddesi uyarınca, bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kâğıtlar hırsızlık veya yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziya uğrarsa, tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin yetkili mahkemesinden kendisine zayi belgesi verilmesini isteyebilir. Mahkeme, lüzumlu gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir vesika almamış olan tacir defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır. Somut uyuşmazlıkta talebin, TTK’nın 82/7. maddesinde öngörülen hakdüşürücü süre içinde yapıldığı anlaşılmaktadır. TTK’nın 82/7. maddesinde, zayi belgesi verilmesini gerektirecek zayi olma durumları sınırlı olarak sayılmamış ise de tacirin zayi belgesi isteyebilmesi için, defterlerin zayi olmasında kusur ve sorumluluğunun bulunmaması, tedbirli bir tacir gibi davranmasına rağmen zayi olayına engel olamamış durumda olması gerekir. Somut olayda; davacı tarafça, şirket yetkililerinden …’nun cezaevine girmesi nedeniyle şirketten kaynaklı sorumluluklarını yerine getiremediği, bu süreçte bazı şirket alacaklılarının şirkete ait makineleri gasbettiği, şirketi talan ettikleri, hatta şirkete zarar vermek amacıyla talebe konu evrak ve belgelerin hırsızlanmış ve/veya zayi edilmiş olabileceği iddia edilmiştir. Tacirin yukarıda bahsedilen kanun maddesinden yararlanabilmesi için ticari defter ve belgelerinin korunabilmesi amacıyla gerekli dikkati ve ihtimamı göstermiş olması gerekmektedir. Ayrıca, ziya durumunun tacirin iradesi dışında meydana gelmesi zorunludur. Bu durumda, davacı şirketin sözkonusu dönemde, … ve … tarafından birlikte temsil edildiği, tutukluluk hali bulunmadığı anlaşılan diğer şirket yöneticisinin de bazı şirket alacaklılarınca tehdide maruz kaldığından şirketle ilgilenemediği ileri sürülmüş ise de, buna ilişkin delilin dosyaya sunulmadığı gibi, zayi belgesinin alınmasına dayanak yapılan hadiseye ilişkin olarak da hiçbir delil, bilgi ve belgeye dosyada rastlanılmamıştır. Tacirin belgelerini muhafazada gerekli dikkat ve özeni göstermesi gerekir. Zayi belgesi verilmesi istenilen defterin ne şekilde ve ne zaman zayi olduğuna dair somut bir iddia ve kanıt dahi sunulmamıştır. Davacı tacirin, defterin muhafazasında gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden, ilk derece mahkemesince verilen red kararı isabetlidir (Yargıtay 11 H.D’si 04/02/2008 tarih, 2006/14049 E. 2008/956K. Sayılı ilamı). Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince davacı vekiline tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353.1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK 362/1.ç maddesi uyarınca, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.