Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1551 E. 2020/295 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1551
KARAR NO : 2020/295
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2018
NUMARASI : 2018/836 Esas – 2018/1240
DAVA: Gerçek Değer Tespiti
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketteki hisselerinin bir kısmını hisse bedeli 8 TL den olmak üzere dava dışı 3. kişilere sattığını, davalı şirket tarafından satıma konu hisselerin hisse bedeli 1 TL den olmak üzere şirket ortaklarından Latif Karaali hesabına almayı teklif edildiğini, buna göre pay devrini davalı şirket tarafından reddedildiğini belirterek devre konu hisselerin gerçek değerinin tespitini ve tespit masraflarını davalı şirketten alınmasını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının hisselerin sattığını, devreden olarak gerçek değerin tespitini istemekte hukuki yararının olmadığını, devralan kişilerce böyle bir davanın açılabileceğini, davacıya yapılan teklifin ihtarname ile bildirilmesine rağmen bu teklife cevap verilmediğini TTK 493/6 maddesindeki 1 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra bu davanın açıldığını dolayısıyla artık anılan madde gereğince müvekkili şirketin teklifini kabul etmiş sayılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, TTK 493. maddesi gereğince nama yazılı payların gerçek değerinin ancak payı devralan tarafından istenebileceği buna göre davacının payları devreden olarak bu davayı açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı , taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, TTK 493/1 maddesi uyarınca, pay devrini, şirketin devredene payların gerçek değeriyle şirket veya ortaklarından biri ya da 3. kişiler adına almayı teklif etmek suretiyle reddedebileceğine göre , payların gerçek değerinin devreden tarafından istenebilmesinin mümkün olduğunu, bu durumda mahkemenin red kararının yasaya aykırı olduğunu, TTK 493/6 maddesinde, devralanın gerçek değeri öğrendiği tarihten 1 ay içinde bu fiyata riayet etmezse şirketin önerisini kabul etmiş sayılacağının belirtildiği, TTK 494/1 maddesinde de, devir için gerekli onay verilmediğinde payların devredende kalacağının açıklandığını, 493/6 maddesinde devralan ifadesi kullanılmışsa da, teklifi kabul etmiş sayılıcak tarafın devreden olduğunun kabulü gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, TTK 493/6 maddesine göre, 1 aylık hak düşürücü süre dolduktan sonra davanın açıldığı zira davacıya müvekkili şirket tarafından satın alma önerisinin ihtarname ile bildirildiği ve ihtarın davacıya 03/08/2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen 1 aylık süreden sonra 05/09/2018 tarihinde bu davanın açıldığını dolayısıyla TTK 493/6 maddesine göre, davacının, müvekkili şirketin payları satın alma teklifini kabul etmiş sayılması gerektiğini, davacının bu davayı açma konusunda aktif husumetinin bulunduğunu zira BAM 12. Hukuk Dairesinin emsal kararında bu hususa işaret edildiğini, mahkemenin davayı aktif husumetten reddetmesinin isabetsiz olması nedeniyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 493. maddesi gereğince anonim şirkette devre konu payların gerçek değerinin tespiti istemine ilişkindir.Davacı, davalı ile dava dışı 3. kişiler arasında yapılan şirket hisse devrinin kabul edilmeyerek şirket pay defterine işlenmediğini ve şirket tarafından, hisselerinin gerçek değeri üzerinden şirketin ortaklarından biri adına devralınması hususunda teklifte bulunulduğunu, taraflar arasında devre konu şirket payının gerçek değeri konusunda mutabakatsızlık olduğunu belirterek TTK 493/5 maddesi uyarınca devre konu şirket paylarının gerçek değerinin tespitini talep etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, payları devreden davacının aktif husumeti olmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. TTK’nın 490/1 maddesi “(1) Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler.Devir, kanundan kaynaklanan bir nedenle veya esas sözleşmeye konulacak bir hükümle sınırlandırılabilir. Nitekim TTK da “Devrin Sınırlandırılması” başlığı altında iki madde öngörülmüş olup, bunlardan TTK 491. madde, kanuni sınırlamayı, TTK 492. madde ise esas sözleşme ile sınırlandırmaya ilişkin düzenleme içermektedir.TTK 492. maddesinde, (1) Esas sözleşme , nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceğini öngörebilir.(2) Bu sınırlama intifa hakkı kurulurken de geçerlidir.(3) Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer.Borsaya kote edilmeyen nama yazılı payların red sebeplerini belirten TTK 493. maddesinde, (1) Şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek veya devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek değeriyle, kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini reddedebilir.(2) Pay sahipleri çevresinin bileşimine ilişkin esas sözleşme hükümleri, şirketin işletme konusu veya işletmenin ekonomik bağımsızlığı yönünden onayın reddini haklı gösteriyorsa, önemli sebep oluşturur.(3) Bundan başka, devralan, payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse şirket, devrin pay defterine kaydını reddedebilir.(4) Paylar; miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmişlerse, şirket, payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi reddedebilir.(5) Devralan, paylarının gerçek değerinin belirlenmesini, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden isteyebilir; bu hâlde mahkeme şirketin karar tarihine en yakın tarihteki değerini esas alır. Değerleme giderlerini şirket karşılar.(6) Devralan, gerçek değeri öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde bu fiyatı reddetmezse, şirketin devralma önerisini kabul etmiş sayılır.(7) Esas sözleşme devredilebilirlik şartlarını ağırlaştıramaz.,494. maddesinde “(1) Devir için gerekli olan onay verilmediği sürece, payların mülkiyeti ve paylara bağlı tüm haklar devredende kalır…(3) Şirket, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır.” hükümleri düzenlenmiştir.Somut olayda, davacının bir kısım nama yazılı paylarını, şirket dışından kişilere devrettiği ve devre konu payları, davalı şirketin, TTK 493/1 maddesinin 2. cümlesi kapsamında, şirket ortaklarından Latif Karaali hesabına almayı önerdiği anlaşılmaktadır. Davalı şirketin, payların gerçek değerinin verilmek suretiyle satın alma teklifi, anılan madde uyarınca devrin reddi anlamına gelmektedir. Bu nedenle davacı tarafından, devrettiği payların gerçek değerinin tespiti istemine ilişkin eldeki dava açılmıştır.TTK 493/5 maddesinde, 4. fıkrada belirlenen ve payların kanun gereğince iktisabı halinde şirketin, payları gerçek değeri ile satın almayı teklif ederek devre onay vermeyi reddedebileceği durumda, devralana (payları kanun gereğince iktisap edene) payların gerçek değerini mahkeme aracılığı ile tespit ettirme imkanı tanınmıştır. 6. fıkrada da, payların kanunen iktisap eden tarafından gerçek değerinin mahkeme aracılığı ile tespit edilmesini talep etmesi ve mahkeme tarafından tespit edilen bu değeri öğrendiği tarihten itibaren 1 ay içinde reddetmemesi durumunda şirketin devralma önerisini kabul etmiş sayılacağı belirtilmiştir.TTK 493/1 maddesine göre, nama yazılı payların iradi şekilde devrinde, şirketin, devre, şirket ana sözleşmesinde öngörülen haklı sebeplerle veya devre konu payları gerçek değeri ile şirket, diğer pay sahibi veya 3. kişi adına almayı önererek onay vermeme hakkı bulunmaktadır. Burada gerçek değerden satın alma önerisi devredene yapılacaktır. Devreden şirketin teklifini kabul ederse şirketçe önerilen devralma işlemi gerçekleşecek ve paylar devredilebilecektir. Başka bir anlatımla iradi devirde, şirketin devre konu payları gerçek değeri ile kendi veya başkası hesabına satın almayı teklif etmesi, davacının yaptığı devir işleminin reddi anlamına gelip, bu noktada, davacının paylarını devretmek için tek alternatifi şirketin satın alma teklifini kabul etmekten ibaret olacaktır. Zira şirketin bu teklifi yapmak suretiyle, davacının iradi olarak yaptığı pay satışını kabul etmediği açıktır. TTK 493. maddesinin lafzına göre, iradi devirde şirket paylarının gerçek değerinin tespiti için mahkemeye başvurulması düzenlenmediği düşünülse de, TTK 490 maddesi uyarınca nama yazılı payların devri, kanun veya ana sözleşmede aksine hüküm olmadığında sınırlandırılamayacaktır. Üstelik kanun koyucu tarafından ana sözleşmedeki her sınırlamanın geçerli olduğu kabul edilmiş olmayıp, devrin ancak önemli bir sebeple sınırlandırılabileceği belirtilmiştir. “Nama yazılı payların devrinin şirket tarafından red nedenlerine” ilişkin TTK 493 maddesinin, “nama yazılı payların kanun veya ana sözleşmede öngörülen önemli bir sebep dışında serbestçe devredilebileceğini” düzenleyen 490. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekip, payların iradi olarak devrinde, TTK 493/1 maddesine uyarınca, şirketin, bu payların gerçek değeri ile satın almayı teklif ederek devri reddetme hak ve yetkisi bulunduğuna göre, devir konusu payların gerçek değerinin tespitine ilişkin TTK 493/5 maddesi hükmünün iradi devirde de kıyasen uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Aksi halde, irade devirde TTK 493/1 maddesinin 2. cümlesine dayalı olarak, şirketin satın alma önerisinde bulunup, devri kabul etmeme hakkı olduğu halde, devredenin, şirket tarafından kendisine teklif edilen gerçek değerin ne olduğunu bilmeden pay devrini gerçekleştirme noktasında teklifi kabul etmek durumunda kalacağı zira şirket tarafından onay verilmeyen devrin geçersiz olduğuna ilişkin TTK 494/1 maddesinin amir hüküm niteliğinde bulunduğu tartışmasız olup, bu halin pay devir imkanının ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağı açıktır. Diğer taraftan, TTK 494 maddesi gereğince iradi olarak yapılan pay devrine şirketin onay vermemesi halinde artık payların mülkiyeti ve paylara bağlı tüm haklar devredende kalacacağından, devredeninin mülkiyetinde bulunan paylarla ilgili değer tespiti talep edemeyeceğinin kabul edilmesi de mümkün görülmemelidir. Doktrinde de, devredenin TTK 493/5 maddesine dayalı olarak mahkemeden devre konu payların gerçek değerinin tespitini isteyebileceği görüşü kabul edilmektedir. Şöyle ki, TTK 493/5 ve TTK 493/6 hükümlerinde sadece “devralan” merkeze alınarak yapılan hatalı düzenlemenin, bir önceki fıkrada düzenlenen miras, mirasın paylaşımı, mal rejimi hükümleri veya cebri icra neticesinde payları devralan kişilere ilişkin bir hüküm öngörülmüş olmasından kaynaklandığı açıktır. Anılan bu kişilerin onay istemi anında zaten payın mülkiyetine sahip olmaları nedeniyle satın alma teklifine ilişkin kararı vermeye yetkili kişi olarak kanunda anılmaları da olağandır. Dolayısıyla, taraflar arasında yapılan bir pay devir sözleşmesinin varlığı halinde devralanın, ortaklığın onayı olmaksızın payın mülkiyetine sahip olamayacağını öngören TTK 494/1 maddesi uyarınca devreden pay sahibi malik sıfatıyla ortaklığın teklifini değerlendirmek ve kararını bildirmek durumundadır.( İsviçre BK nın İtalyanca metninde “devreden” yönünden yapılan hatalı düzenlemenin kanunun kabulü sonrasında diğer metinlere uygun şekilde düzeltilmiştir.) TTK 493/5 maddesi yalnızca devralanın payların gerçek değerinin belirlenmesini mahkemeden isteyebileceğini öngörmesine rağmen devreden pay sahibinin ve hatta ortaklığın dahi pay bedelinin tespiti amacıyla mahkemeye başvurması mümkündür. Bu halde değerleme giderlerini ortaklık karşılar.( Anonim Ortaklıkta Esas Sözleşmesel Bağlam, Necdet Uzel, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı, On İki Levha Yayıncılık A.Ş, Nisan 2013 1. Baskı)
Somut olaya dönüldüğünde, davacı taraf davalı anonim şirketteki bir kısım paylarını beher hisse bedeli 8 TL den olmak üzere dava dışı alıcılar…’ya devretmiş ve davalı şirket ise bu hisseleri, beher hisse bedeli 1 TLden satın almayı teklif ederek davacının yaptığı devri reddetmiştir. Devreden davacı tarafından, iş bu davada, devre konu hisselerinin gerçek değerinin tespiti talep edilmektedir. Yukarıda yapılan açıklamalara göre, devredenin de, TTK 493/5 maddesi gereğince payların gerçek değerinin tespitini isteyebileceği zira payların mülkiyeti TTK 494 maddesi uyarınca devreden davacıda olduğu gibi davacının, beher hisse bedeli 8 TL den yaptığı pay devrinin şirket tarafından reddedilerek, bu hisselerin gerçek değerinin beher hisse için 1 TL olduğu belirtilerek bir hissenin 1 TL den olmak üzere satın alma teklifinin de devreden davacıya yapıldığı, buna göre, devreden davacının teklifi değerlendirerek kararını şirkete bildirmek durumunda olduğu nazara alındığında, davacının devre konu payların gerçek değerinin tespiti yönünden iş bu davada taraf sıfatı bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece işin esasına ilişkin yargılama yapılarak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe davanın usulden reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.Anonim şirket pay devir sözleşmesinin şirkete bildirilmesi üzerine şirket tarafından davacı devredene Bakırköy ….Noterliğinin 31.07.2018 tarihli ihtarnamesi ile satışa konu hisselerin değeri (1)-TL olarak belirlendiği ve …hesabına satın alma teklif edildiği hususunda ihtarname keşide edilmiştir. İhtarın tebliğ tarihine ilişkin tebliğ şerhi olmasa da, eldeki davanın Hatay Mahkemeleri aracılığıyla 31.8.2018 tarihinde havale ettirilerek, aynı tarihte harcının ve masraflarının ikmal edildiği gözetildiğinde yasal bir aylık sürede açıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin belirtilen değere itiraz edilmediğine ve davanın süresinde açılmadığına yönelik istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle,davacının aktif husumet ehliyeti bulunduğunun kabulü ile davanın esasının incelenmesi gerekmektedir.Taraf vekillerinin davacının aktif husumet ehliyeti bulunduğuna yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmekle, HMK 353/1-a-4 maddesi geriğince istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstinafa konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA;1-“Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,”2-İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/11/2020