Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1547 E. 2023/913 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1547
KARAR NO: 2023/913
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2020
NUMARASI: 2015/392 Esas – 2020/33 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın Lüksemburg Şubesi tarafından, dava dışı …’ya kullandırılan ve dava dışı …-… A.Ş., …, …, … A.Ş., …’in müteselsil kefil olarak imzaladığı kredi sözleşmesinden kaynaklı borcundan vadesi gelip ödenmeyen toplam 1.924.497 USD komisyon ve faiz alacağını müvekkiline temlik ettiğini, temlik edilen alacak için müvekkilince davalıya 1.924.497 USD ödendiğini, temlikname konusu alacağın tahsili için müvekkili şirket tarafından kredi borçluları hakkında başlatılan takibe yapılan itiraz üzerine İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/487 Esas sayılı dosyasından açılan itirazın iptali davasının reddedildiğini ve kararın onanarak kesinleştiğini, bu nedenle davalı bankanın, olmayan bir alacağı müvekkili şirkete temlik etmesi nedeniyle sorumlu olduğunu, bu kapsamda davalı bankaya gönderilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine alacağın tahsili amacı davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından başlatılan takibe itiraz edildiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı ….’nın, müvekkili bankanın Lüxemburg şubesinden kullandığı 6.110.669 USD krediden, 1.924.497 USD’nin vadesinde ödenmemesi üzerine kredi borçlusu ve kefilleri aleyhine ihtarname çekildiğini, bu kez dava dışı … A.Ş. ile imzalanan başka bir kredi sözleşmesi ile adı geçen şirkete kullandırılan kredi ile yerine adı geçen şirketin talimatı ile …’ın vadesinde ödenmeyen kredi taksidinin kapatıldığını ve bunun için davalı bankadan bir temlik taahhüdü istenildiğini; müvekkili bankaca da talimat doğrultusunda hareket edilmek suretiyle ilk kredi borçlularından olan alacağın davacı tarafa temlik edildiğini; davacının temlik aldığı alacağın tahsili için ilk kredinin kefilleri hakkında giriştiği icra takibinde borca itirazın iptali için İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açtığı davanın reddedildiğini ve bu karara selefi olan … A.Ş.’nin ilk kredi borçlularına yönelik ibrasının sebep olduğunu; davacının, selefinin ibra ettiği alacağın bulunmadığını bildiğini, dolayısı ile müvekkili bankanın sorumluluğunun bulunmadığını belirterek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Gerek temlik tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK’nın 162 vd. maddelerinde, gerekse yürürlükte bulunan 6108 sayılı TBK’nın 183 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan alacağın temliki (devri) hükümleri gereğince; temlik edenin temlik alana karşı temlik ettiği alacaktan dolayı garanti borcu vardır. Ancak, temlik edilen alacağın bulunmaması ve bu hususun temlik alan tarafından bilinmesi, bilinebilecek durumda olması veya bilinmesinin gerektiği durumlarda temlik edenin garanti borcu doğmayacağından, temlik edenin sorumluluğuna gidilemez. Taraflarca iddia ve savunmalarına ilişkin tüm delillerin dosyaya sunulduğu, davaya dayanak İstanbul 13. ATM’nin kesinleşmiş gerekçeli kararının dosya arasında olduğu görülmüştür. Dosyanın incelenmesinden; Dava dışı …’nın, davalı bankanın Lüxemburg şubesinden kullandığı krediden vadesi gelip ödenmeyen 1.924.497 USD’lik kredi taksidinin ödenmesi için davalı banka ile dava dışı … A.Ş. arasında başka bir sözleşmenin imzalandığı görülmüştür. İmzalanan bu sözleşmeye göre; … A.Ş., davalı bankadan kullandığı kredi ile, …’ın ödenmeyen kredi borcunu ödeyecek; davalı banka da kapatılan kredinin borçlularından olan alacağını … A.Ş.’nin göstereceği 3.kişiye (olayda davacıya) temlik edecektir. Krediyi kullanan … A.Ş.’nin 16/08/2001 ve 20/08/2001 tarihli talimatları doğrultusunda davalı banka tarafından kullandırılan kredi …’ın kredi hesabına transfer edilmiş ve …’ın kredi borcu kapatılmıştır. Bu işlemlerden önce 14/08/2001 tarihinde, krediyi kullanan … A.Ş. tarafından, …’ın davalı bankadan kullandığı krediye ilişkin olarak Feragat ve İbraname düzenlenmiş olup, bu ibranameden davalı banka haberdar edilmemiştir. Bu konuda davacı tarafça ileri sürülmüş bir iddia bulunmadığı gibi ispat da edilmemiştir. Adı geçen taraflar arasındaki anlaşma gereği davalı banka, …’ın kullandığı kredi ile ilgili doğmuş haklarını, … A.Ş.’nin talimatı doğrultusunda davacı şirkete temlik etmiştir (16/05/2003 tarihli temlikname). Bu kez temlik alan davacı sözkonusu temlikname ile devraldığı alacağın tahsili için ilk krediyi kullanan …’ın kefilleri aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibine girişmiş; yapılan itirazın iptali için İstanbul 13. ATM’nin 2008/487 E-2011/457 K sayılı dosyasında açılan dava, yukarıda değinilen ibraname ve … A.Ş. tarafından yapılan ödeme nedeniyle borcun sona ermesi neden ve gerekçesiyle reddedilmiş ve verilen karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Bundan sonra ise davacı bu kez, temlik aldığı ve kredi borçlularından tahsil edemediği alacağın tahsili için temlik eden davalı banka hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibine girişmiş ve vaki itirazın hükümden düşürülmesi amacıyla dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davayı açmıştır. Dosyaya davacı tarafça dava dilekçesine ekli olarak sunulan 15/05/2003 tarihli Temliknamenin incelenmesinden; davacı ile dava dışı … A.Ş. arasında da bir temlik sözleşmesi bulunduğu; buna göre, … A.Ş.’nin davalı banka ile yukarıda açıklanan hukuki ilişkiden kaynaklanan haklarını davacıya temlik ettiği anlaşılmaktadır. Zaten davalı ile davacı arasındaki dava konusu temlik ilişkisinin dayanak ve kaynağı da … Tic. A.Ş.’nin, kredi kullandığı sıradaki banka ile olan sözleşmesi ve az önce değinilen temliknamedir. Hal böyle olunca; davacının, krediyi kullanıp kredi borçlularına ibraname veren … A.Ş.’nin halefi olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacı selefinin haklarına sahip olduğundan, selefine (… A.Ş.) karşı ileri sürülebilecek def’i ve itirazların kendisine karşı da ileri sürülebileceği kuşkusuzdur. Başka bir anlatımla, taraflar arasındaki temlik sözleşmesi, davalı ile dava dışı … A.Ş. arasındaki hukuki ilişkiye bağlı olarak yapıldığından ve bu ilişkiden tamamen ayrı, bağımsız bir temlik sözleşmesi olmadığından davalı taraf, … A.Ş.’ye karşı ileri sürebileceği def’i ve itirazlarını halefi olan davacıya karşı da ileri sürebilir. … A.Ş. düzenlediği 14/08/2001 tarihli Feragat ve İbraname nedeniyle, ilk krediyi kullanan …’ın kefillerine (ve dolayısı ile davalıya) karşı sözkonusu ibraname kapsamındaki alacaktan dolayı bir talepte bulunamayacağına göre, halefi olan davacının da bu kapsamda bir talepte bulunması mümkün değildir. Zaten bu konudaki talep, İstanbul 13. ATM’nce bu gerekçeyle reddedilmiştir. İvaz karşılığı yapılan esas temlik, davacı ile … A.Ş. arasında yapıldığından ve davalı ile yapılan temlik buna bağlı olarak … A.Ş.’nin halefi sıfatıyla yapıldığından, sözkonusu temlikten dolayı davacının bir zararı varsa, başvuracağı kişi ibradan haberdar edilmeyen davalı değil, ibra ettiği borçlulardan olmayan alacağını kendisine temlik eden dava dışı … A.Ş.’dir. Mahkememizce oluşturulan bilirkişi kurulundan alınan rapor ve ek raporlarda, olmayan alacağın davacıya temliki nedeniyle temlik eden davalının sorumluluğu yönünde tespit ve değerlendirilmelerde bulunulmuş ise de; Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; davalı banka tarafından … A.Ş.’ye kullandırılan ve daha sonra adı geçen şirketin talimatı doğrultusunda …’ın kredi borcunun kapatılması işleminin ifa amaçlı değil, davacının halefi olan … A.Ş. ile yapılan sözleşme gereği alacağın temliki taahhüdü karşılığı olarak yapıldığı, temlik alınan alacağın sözleşmenin diğer tarafınca (… A.Ş.) ibra edilmiş olması nedeniyle artık, bu konuda temlik eden davalı bankadan bir talepte bulunulamayacağı, dolayısı ile ibra nedeniyle olmadığını bildiği alacağın dolanlı işlemlerle davacıya temlikini sağlayan dava dışı … A.Ş.’nin halefi sıfatıyla hareket eden davacının da anılan nedenlerle davalı bankadan bir talepte bulunamayacağı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmış olup; aksi yöndeki bilirkişi kurulunun tespit ve değerlendirmelerine itibar edilmeyerek, davalı tarafın savunmaları yerinde ve haklı bulunmuş, mahkememizde oluşan kanaatle davanın reddine,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay içtihatlarına göre sonradan düzenlenen adi belge ile temlik geçersiz sayılamayacağını, feragat yetkisinin özel yetki gerektirdiği ve bu surette, feragat beyanında bulunacak vekilin anılan yetkisinin vekaletnamesinde ayrıca belirtilmesi gerektiğinin tüm Yargıtay içtihatlarında yer aldığını, feragat beyanının ancak ekinde belirtilen imza sirküleri ile birlikte …’in iradesi ortaya koyacağını, imza sirküleri bir beyanın tek başına dava konusu alacağa ilişkin olduğunun ileri sürülemeyeceğini, feragat beyanı ekinde imza sirkülerinin bulunmamasının ve böyle bir imza sirkülerinin anılan tarih itibarıyla hiç olmamasının, … tarafından, beyanın dava konusu alacağa ilişkin verilmediği yöndeki açıklamalarıyla da örtüştüğünün net bir şekilde ortada olduğunu, feragat yetkisine sahip olmayan vekilin yaptığı feragat beyanının hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağını, …’e … Firması tarafından herhangi bir temsil yetkisi verilmediğini, diğer yandan feragat ve İbra Yetkisi özel yetki olmakla anılan konularda da yetkili kılınmadığını, bu hususta dosyada herhangi bir belgenin de bulunmadığını, Yargıtay uygulamasına göre, doğmamış haktan feragatin mümkün olmadığını, feragat beyanıdır başlıklı belgenin imzalandığı tarihte … Ticaret firmasının, feragat konusu alacağın alacaklısı olmadığını, bu nedenle de feragatin mümkün olmadığını, feragat yetkisi özel yetki olup, ayrıca verilmediği sürece feragatin geçersiz olduğunu, bu sebepten dolayı da mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, davanın kabulüne veya mahkemesine iadesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, temlik alınan alacağın tahsil edilememesi üzerine ödenen bedelin tahsili ve tazminat istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalı bankanın temliknameye konu alacağın tahsil edilememesinden sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Davalı Banka’nın Lüxemburg Şubesi ile … adresinde bulunan dava dışı …. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış ve bu sözleşme kapsamında davalı banka tarafından ….’ya 6.110.669,00 USD tutarında kredi kullandırılmıştır. …, … A.Ş., …, … A.Ş. ve … bu kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil olmuşlardır. 2001 yılında vadesi gelen 1.924.497,84.-USD tutarındaki kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı Banka tarafından kredi borçlusu ve kefillere Beyoğlu … Noterliğinin 24.07.2001 tarih ve … yevmiye no su ile ihtar çekilmiş ve kredi alacağının ödenmesi talep edilmiştir. Daha sonra, Beyoğlu … Noterliğinin 24.07.2001 tarih ve … yevmiye nolu ihtara konu borç, dava dışı … A.Ş.’nin yine davalı bankadan kullandığı kredi ile kapatılmış ve … A.Ş.’nin talimatı ile davacı ile davalı banka arasında alacağın temliki sözleşmesi imzalanmıştır. Temlik edilen alacağın tahsili için yapılan icra takibi ve açılan davanın sonuçsuz kalması neticesinde davacı tarafından, davalı muhatabına çekilen Bakırköy … Noterliği’nin 07/05/2013 Tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, TBK’nın 191. Maddesindeki yükümlülüklerin muhatap tarafından yerine getirilmediği beyan edilerek TBK’nın 193/1. Maddesi uyarınca 20/08/2001 tarihinde ödenen 2.742.997,12 TL’nin faiziyle birlikte ve çeşitli masraf ve tazminatların 24 saat içinde ödenmesi ihtar edilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “Bakırköy … Noterliği’nin 07/05/2013 Tarih ve … YN’lu ihtarnamesi” sebebine dayalı olarak işlemiş faiziyle birlikte 15.125.270,24 TL’nin tahsili istemiyle 02/04/2014 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davaya konu temlik işleminin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 bayılı Borçlar Kanunu’nun(e.BK) 162/1. Maddesinde, Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklının, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebileceği düzenlenmiştir. e.BK’nın 169/1. Maddesine göre ise, alacağın temliki ıvaz mukabilinde icra edilmiş ise temlik eden kimse alacağın temlik zamanında mevcudiyetini zamındır. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise, temlik eden ayrıca taahhüt etmedikçe borçlunun aczinden mesul değildir. Temlik edenin, garanti sorumluluğunun bulunması için alacağın, bir edim karşılığında temlik edilmesi gerekir. Eldeki davada esasen davacının kendisi tarafından davalı bankaya ödenmiş bir ivaz bulunmamaktadır. Zira davacının, davalıdan talep ettiği tutar dava dışı … A.Ş.’nin 20/08/2001 tarihinde bankaya yaptığı ödemeye ilişkindir. O halde öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin ortaya konulması ve dava dışı … A.Ş.’nin bu ödemesinin temlikte ivaz olarak mı yoksa üçüncü kişinin borcunu ifa olarak mı yapıldığının tespiti gerekir. Dava dışı … A.Ş tarafından … Yenibosna Şubesine verilen 16/08/2001 tarihli talimat ile, … A.Ş. lehine 1.922,821.-USD tutarında döviz kredisi kullandırılmasını ve kullandırılan bu tutarın, 24.07.2001 tarihli hesap kat ihbarnamesiyle bildirilen … firması lehine daha önce kullandırılan kredilerin anapara ve gecikme faizi tutarlarının toplamı olan 1.755.822.-USD’ ye ilave olarak … firmasının daha önceden tahsil edilmeyen komisyon tutarı olan 166.999 USD ile birlikte toplam 1.922.821 USD ‘nin mevcut kredi ve komisyonlarının kapatılmasını, bu işlem gerçekleştiğinde … A.Ş tarafından … firmasının bankaya olan mevcut borcu ödenmiş olacağından, … A.Ş. ‘nin kazanmış olduğu hakları ilerde … A.Ş ‘nin belirleyeceği gerçek ve tüzel kişiye temlik alma haklarının saklı tutulması ve bunun yazılı olarak bildirilmesi talep edilmiştir. Davalı Banka tarafından, … A.Ş.’ye verilen 20/08/2001 tarihli yazıda, Bankanın Lüksemburg şubesi … Lehine Garanti Kredi Sözleşmesi ‘ne bağlı olarak tesisi edilen ve kullandırılan 6.110.669.-USD tutarındaki krediden kaynaklanan ve Banka tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 24/07/2001 tarih ve … Yevmiye Nolu İhtarına konu Banka alacağının, banka tarafından … A.Ş. lehine tesis edilen ve kullandırılan USD 1.922.821- tutarındaki krediyle firmanın talimatı doğrultusunda kapatıldığı belirtildikten sonra, bankanın … ‘dan olan USD 1.922.821.- alacağın tahsilini tekeffül etmemek ve temlik harç ve masraflarının tamamının firmaya ait olması kaydıyla banka tarafından, … A.Ş.’nin göstereceği tüzel ve özel kişiliklere temlik edileceği ifade edilmiştir. Daha sonra … A.Ş. tarafından davalı Banka’ya gönderilen Beşiktaş … Noterliği’nin 16.05.2003 tarih ve … yevmiye numaralı talimat ile söz konusu alacağın temlikinin … Anonim Şirketi’ne yapılması istenmiştir. Bu arada davacı ile dava dışı … A.Ş. Arasında 15/05/2003 tarihinde yapılan ayrı bir temlik sözleşmesi ile bankadan alacağı temlik alma hakkını ve temliğin yapılmaması veya sonuçsuz kalması halinde ödenen bedelin bankadan geri istenmesi hakkı davacı tarafından temlik alınmıştır. Bunun üzerine davalı banka tarafından 16.05.2003 tarihinde Beşiktaş … Noterliği’nin … yevmiye numarası ile düzenlenen temlikname kapsamında davalı bankanın Garanti Kredi Sözleşmesi’ne bağlı olarak … ve …, …, … A.Ş., … A.Ş.’nin müşterek borçlu müteselsil kefaletiyle …. lehine tesis edilen ve kullandırılan kredilerden kaynaklanan Beyoğlu … Noterliğinin 24.07.2001 tarih, … yevmiye numaralı ihtarına konu 1.924.497.- USD tutarındaki alacak davacı …’ne temlik edilmiştir. Alacağın temlikinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması gereklidir. Ödemenin yapıldığı 20/08/2001 tarihinde ise davalı banka ile dava dışı … Denizcilik A.Ş. arasında bir temlik taahhüdü bulunmakla birlikte, henüz bir temlik sözleşmesi bulunmamaktadır. Aksine, … Anonim Şirketi tarafından 14.08.2001 tarihinde Şirket ile … Bankası Anonim Şirketi arasında imzalanan sözleşme ile üstlenilen 1.922.821-USD dan dolayı, … Bankası A.Ş. tarafından Beyoğlu … Noterliğinden 24.07.2001 tarihinde … yevmiye numarası ile keşide edilen ihtarname konusu borcun dayanağı kredi sözleşmesinin borçlu ve müteselsil kefilleri olan … ve … Anonim Şirketi, … Anonim Şirketi, …, …’ı gayri kabili rücu ibra edildiği, ileride ve hiçbir zaman her ne suretle olursa olsun bu kişilere rücu edilmeyeceği yönünde “feragat beyanı” verilmiştir. Davacı tarafından, temliknameye konu alacak bakımından kredi borçlusu ve kefiller hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatılmış, takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasının ise İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/06/2011 Tarih ve 2008/487 E. – 2011/457 K. Sayılı kararı ile, 14.08.2001 tarihinde … Anonim Şirketi’ne atfen verilen “feragat beyanı”nın geçerli olduğu, kredi borcunun ödeme ile sona erdiği, sona ermiş bir alacağın temlik vaadine ve telik işlemine konu edilmiş olmasının alacağın temlik edilmiş olmayacağı, bankanın dahi … Holdinge başvurma hakkı bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar Yargıtay 19. HD’nin 05.06.2012 Tarih ve 2012/5841 E. – 2012/9464 K. Sayılı kararı ile onanmış, karar düzeltme talebinin de reddedilmesiyle karar 04/04/2013 tarihinde kesinleşmiştir. Söz konusu yargılamada 14.08.2001 tarihli feragat beyanı geçerli kabul edilmiş olup, kesin hüküm teşkil eden mahkeme kararı davacıyı bağlayıcı niteliktedir. Buna göre, temlike konu alacak esasen bankaya ödemede bulunan dava dışı … A.Ş.’nin feragat beyanı ile sona ermiş vaziyettedir. Yani temlik tarihi itibariyle davalı bankanın temlik edebileceği bir alacağı bulunmamaktadır. Temlik tarihinde bulunmayan bir alacak temlik edildiğine göre, esasen ivaz karşılığı yapılan temliklerde temlik edenin garanti sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak, dava konusu temliğe esas ivaz niteliğindeki ödemenin yapıldığı tarih itibariyle temlike konu alacağın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir. Buna göre, ödemenin yapıldığı tarihte bir alacak bulunmakta olup, bu alacağın İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/06/2011 Tarih ve 2008/487 E. – 2011/457 K. Sayılı kararı ile geçerli olduğu kabul edilen dava dışı … A.Ş.’nin feragat beyanı ile sona ermiş olmasından sonra, … A.Ş. tarafından davalı Banka’ya temlikin davacı … Anonim Şirketi’ne yapılmasının istenmesi ve bunun sonucunda temlikin yapılmış olmasından dolayı davalı bankaya bir kusur ve sorumluluk yüklenmesi mümkün değildir. Zira, davalı bankanın feragat beyanından haberdar olunduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Dava konusu edilen temlike konu alacak, davacının, 15/05/2003 tarihinde yapılan ayrı bir temlik sözleşmesi ile bankadan alacağı temlik alma hakkını ve temliğin yapılmaması veya sonuçsuz kalması halinde ödenen bedelin bankadan geri istenmesi hakkını temlik aldığı dava dışı … A.Ş.’nin eylemleri nedeniyle sona ermiş olup, e.BK’nın 167. Maddesi gereği dava dışı … A.Ş.’nin feragat beyanı davacıyı da bağlar. Açıklanan nedenlerle dava konusu edilen alacaktan davalı bankanın bir sorumluluğu bulunmamakta olup, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.28/09/2023