Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1541 E. 2020/54 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1541
KARAR NO: 2020/54
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2019/393Esas 2019/838 Karar
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile ihyası talep edilen …A.Ş arasında 09/06/2009 tarihinde işbirliği sözleşmesi imzalandığını, davalı …A.Ş’nin sözleşme ile yükümlendiği edimlerini yerine getirmediğini ve sözleşmeyi fesih iddiası ile müvekkili şirket aleyhine İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/330 Esas sayılı dosyası ile sözleşme ile kararlaştırılan teminat mektubunun iadesi için dava açtığını, müvekkili şirket tarafından da ihyası istenen …A.Ş aleyhine teminat mektubunun paraya çevrilmesi hakkında İstanbul 15 Asliye Ticaret Mahkemesinde 2010/320 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, davaların konusunun ve taraflarının aynı olması nedeniyle davaların birleştirildiğini, İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/330 Esas sayılı dosyası üzerinden davanın görüldüğünü, mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verildiğini ve kararı temyiz ettiklerini, temyiz aşaması devam ederken davalı …A.Ş’nin 01/02/2016 tarihinde tasfiyeye girdiğini ve 04/02/2016 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiğini, bunun üzerine İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesince verilen ara karar uyarınca taraflarına ihya davası açmak üzere süre verildiğini, terkin edilen şirketin yeniden ihyası için iş bu davayı açmak zorunda kaldıklarını bildirerek; davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı …A.Ş’nin tüzel kişiliğinin ihya edilerek ticaret siciline yeniden tesciline karar verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …A.Ş’nin tasfiye memuru cevap dilekçesinde özetle; davacı ile akdedilen sözleşmenin feshi ile teminat mektubunun iadesi istemiyle davalı … şirketinin İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/330 E.sayılı dosyası ile dava açıldığını, Mahkemece davaya konu teminat mektubunun davalı … A.Ş’den alınarak davacı … A.Ş’ye iadesine hükmedildiğini, bu arada İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından anılan hüküm verilmeden evvel …A.Ş’nin tasfiye kararı aldığını ve bu durumun Mahkemeye bildirildiğini, İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesince verilen hüküm temyiz incelemesindeyken … şirketinin tasfiyesinin tamamlandığını, İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/330 E.sayılı dosyasının davacının değil, …’in lehine sonuçlandığı gibi anılan davaya konu teminat mektubu da zaten … A.Ş uhdesinde olduğundan davacının zararına bir durumun da yaşanmadığını, bu sebepler gözetildiğinde dahi tasfiye memurunun sorumluluğun bulunmadığını bildirerek; davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne usulüne uygun tebligata rağmen herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: Mahkemece, TTK 547/1 maddesi uyarınca tasfiyenin kapanmasında sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, şirketin tasfiye sonu terkini 04/02/2019 tarihinde yapılmış ise de; davacı tarafından İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/608 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı açıldığı, açılan bu dava sonuçlanmadan şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği, şirket tasfiyesinin bu şekliyle tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/608 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye memuru olarak …’un atanmasına, kararın ticaret sicil memurluğundan tescil ve ilanına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tasfiye memuru vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesinde özetle;Kararın herhangi bir gerekçe içermediğini yalnızca TTK 547/1. Maddesi zikredilerek hüküm kurulduğunu, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini,Müvekkilinin tasfiye görevini yasa ve usule uygun olarak yerine getirip, kendisine atfı kabil bir kusur olamayacağı aksinin kabulünde müterafik kusurun dikkate alınması gerektiği, bu husus dikkate alınmadığı gibi herhangi bir gerekçede gösterilmediğini,Müterafik kusur temelinde yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinden bu kusur oranında tarafların sorumlu tutulması gerektiği ,Ön inceleme duruşması sırasında yapılması gereken celsenin yargılama usullerine riayet edilmeksizin yürütülerek, HMK 140. Md. Uyarınca sunulmayan delillerin ibrazı için kesin süre tanınmadan tahkikat aşamasına ve diğer safhaların tamamlanarak yargılamanın sonlandırıldığını, bu durumunda adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının engellediğini, ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkin olup, şirketin sicil kayıtları celbedildiğinde, sicilden terkin edildiği ihtilafsızdır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı ile ihyası istenen şirket arasında İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/330 E. Sayılı ve bu dosyayla birleşen İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/320 E. Sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde mahkemece, 14/04/2016 tarihinde 2016/299 K. Sayılı kararla, esas davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/03/2018 tarihli kararıyla bozulduğu, dosyanın mahkemesince yeniden esasa kaydedilerek 2018/608 E. sayısını aldığı ve halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Anılan dosyada esas dava, 2014/330 E. Sayısında kayıtlı ise de, bu davanın 21/04/2010 tarihinde açıldığı ve şirketin sicil dosyasına göre, evvelinde … Ltd. Şti. ünvanını taşıdığı, daha sonra ortaklar kurulunun 21/02/2013 tarihli kararıyla şirketin nevi ve unvanın değiştirilerek … A.Ş olduğu, bu kararın 01/03/2013 tarihinde sicile tescil edildiği tespit edilmiştir. TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olması halinde, ilgililerin şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemlerin sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecek, mahkemenin talebi yerinde görmesi halinde tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç tasfiye memuru atayarak tescil ve ilan ettirecektir. Somut olayda ihyası talep edilen şirket İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı iken tasfiyeye girdiği, tasfiyenin sonlandırılmasına ilişkin genel kurul kararının 19/12/2016 da tescil ettirilip, şirketin sicilden terkin edildiği ve 23/12/2016 tarihinde de ilanın yapıldığı davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine açılan İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/330 E. Sayılı dosyasında mahkemece 21/04/2016 tarihinde karar verilmişse de, henüz bu kararın kesinleşmediği, kararın esas davada davalı-birleşen davada davacı … Ltd. Şti. tarafından da temyiz edildiği ve temyizin de neticelenmediği bu haliyle kesinleşmediği ve davacının anılan mahkemede açtığı dava nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır. Tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Şirketin devam eden bir hukuki uyuşmazlığı nedeniyle şirketin ihyasına karar verildiğinde, yapılacak ek tasfiye işlemleri, tasfiye memurunun üstlenmiş olduğu görevin devamı niteliğindedir.Tasfiyenin sonlandırılması şirket tasfiye memuru görevi olup, şirket hakkında devam eden davalar kesinleşmeden tasfiyenin kapatılması tasfiye memurunun sorumluluğundadır. Davacının devam eden davanın kesinleşmesi konusunda tasfiye memurunu bilgilendirme yükümlülügü bulunmayıp, bu konuda bildirimde bulunmaması tasfiyenin kapanmasında davacının da müterafik kusurlu olduğu kabul edilemez. Şirketin taraf olduğu davalar sonuçlandırılmadan tasfiye kapatıldığı gibi HMK’nın 326. Maddesi uyarınca yargılama giderlerinden aleyhine hüküm verilen taraf sorumlu olup, davalı Sicil Müdürlüğü yasal hasım olmasına nazaran yargılama giderlerinden sorumlu olmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır Bu kapsamda yargılama giderlerinden davalı tasfiye memurunun sorumlu tutulmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Hukuk Genel Kurulunun 13/13/2018 tarihli 2017/11-2924 E. 2018/1935 K. sayılı kararında vurgulandığı üzere, ihya davaları çekişmesiz yargı işlerindendir ve TTK 385. maddesine göre de, çekişmesiz yargı işlerinde basit yargılama usulu uygulanacaktır. HMK 320. Maddesi uyarınca, basit yargılamada ön inceleme ve tahkikatın birlikte yürütüleceği ayrıca tahkikata geçildiğinin karşı tarafa bildirilmesinin zorunlu olmadığı, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılmasının ön inceleme hariç iki duruşmada tamamlanması gerektiği yasa gereği olup, ilk derece mahkemesince 19/09/2019 tarihli celsede, bu usule uygun olarak yargılamanın yürütülüp sonuçlandırılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı gibi; davalı tasfiye memuru delillerin ibrazı yönünden iki haftalık kesin sürenin verilmediğini ileri sürülmüş ise de, istinaf dilekçesi ekinde dahi mahkemece celbeldilmediği ileri sürülen delillerin sunulmadığı ve esasa ne şekilde etki edeceğinin de açıklanmadığı kaldı ki şirketin taraf olduğu derdest bir davanın bulunmasının ihya için yeterli delil olduğu buna göre süre vermenin yargılamaya bir katkı sağlamayacağı da gözetildiğinde sırf HMK 140/5 maddesi uyarınca süre verilmemesi HMK 27 maddesi uyarınca davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlali olarak değerlendirilemez. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Yargıtay 11. HD nin yerleşik uygulaması gereği tüzel kişiliğin ihyası davalarında istinaf incelemesi neticesinde temyiz yolu açık olarak hüküm verilmekte iken; Yargıtay HGKnun 2017/11-2924 esas 2018/1935 karar sayılı ve 13.12.2018 tarihli ilamı ile şirket davalarında yargılama usulünün düzenlendiği TTK 1521. maddesin de açılacak davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, HMK nun 382. maddesinde bir işin çekişmesiz yargı işi olup olmadığının tesbiti için belirtilen ölçütlerden “ilgililer arasında ki uyuşmazlık olmayan haller” ve “ilgililerin ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının bulunmadığı haller” şeklinde belirtilen ölçütler dikkate alındığında, ek tasfiyenin çekişmesiz yargı işi olduğu” nun tesbit edilmesi ve bu tesbitlerin benimsenmesi nedeniyle, çekişmesiz yargı işlerinde temyiz yolu açık bulunmadığından kesin olarak karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2- Peşin harcın karar harcına mahsup edilmesine, başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olmak üzere HMK’nun 362(1)-ç maddesi uyarınca oy birliği ile karar verildi.24/09/2020