Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1532 E. 2023/905 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1532
KARAR NO: 2023/905
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2020
NUMARASI: 2018/137 Esas – 2020/188 Karar
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini, müvekkilinin icra takibinden hesaplarına konulan haciz ve blokeler ile haberdar olduğunu, bu yüzden ciddi sıkıntı yaşadığını, başlatılan takibin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup, dayanak faturanın müvekkili tarafından kabul edilmeyerek davalı firmaya iade edildiğini, davalı firmayla müvekkili arasında yapılan görüşmeler neticesinde …(…)yazılım programının alınması konusunda uzlaşma sağlandığını ve davalı firmaya 42.795 USD ödeme yapıldığını, yazılım programının 70.800 TL.(KDV dahil)fiyatla satın alındığını, kurulumun yapıldığını, eğitim sırasında davalının işi bırakıp programı kullanılabilir hale getirmediğini, ancak davalının verdiği hizmet ve program bedelini faturalandırdığını, bu bedelin ödendiğini, buna rağmen davalının 06/04/2016 tarihli faturaya istinaden fiyat farkı faturasıdır açıklamasıyla takibe konu edilen faturayı düzenlediğini ve icra takibine konu ettiğini, söz konusu borcun icra dosyasına ödenmek zorunda kalındığını belirterek 65.068,52 TL.nin ödeme tarihinden itibaren bankalarca uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça haciz baskısı altında ödeme yapıldığı iddiasını kabul etmediklerini, taraflar arasında düzenlenen sipariş formları uyarınca faturaların düzenlendiğini ve davacıya gönderildiğini, davacının … ve … seri no.lu faturalar karşılığı 42.795 USD ödeme yaptığının doğru olmadığını, eğitimin eksik verildiği iddiasını kabul etmediklerini, müvekkili tarafından verilen eğitimler neticesinde ilgili programların davacı tarafça halen etkin bir şekilde kullanıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “dava konusu fatura nedeniyle alacaklı olduğunu ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu kabul edilerek davalının davacı tarafça imzalanmayan, kabul edilmeyen 26/10/2015 tarihli sipariş formu uyarınca taraflar arasında 35.400 Euro bedel üzerinden sözlü anlaşma sağlandığı, bu davaya konu 02/11/2016 tarihli … nolu 13.406,96 Euro bedelli faturanın da söz konusu sipariş formu uyarınca bu formda belirtilen bedelin bakiyesi için düzenlendiği, söz konusu fatura içeriği hangi hizmetin verildiği ve bu yüzden faturadan kaynaklı olarak alacaklı olduğu hususlarında yemin teklif etme hakkını kullanıp kullanmayacağı sorulmuş, davalı taraf bu hakkını kullanmamıştır. Davalı taraf icra takibine konu ettiği 02/11/2016 tarihli … nolu fatura nedeniyle davacıdan alacaklı olduğunu yasal delillerle ispat edemediğinden davacının davasında haklı olduğunun kabulüyle davanın kabulüne,…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu … nolu 13.406,96 Euro bedelli faturanın, … sipariş numaralı 26.10.2015 tarihli, 35.400,00 Euro bedelli sipariş formuna istinaden düzenlendiğini, davacı firma tarafından 26.10.2015 tarihinde gönderilen mailde yer alan sipariş formuna ilişkin hiçbir itiraz ileri sürülmediğini, davacı firmanın sahibi … Bey tarafından dava konusunu oluşturan programlar ile ilgili olarak gönderilen mailde, dava konusu sipariş formuna konu 35.400,00 Euro bedelli … programıyla ilgili notları bulunmakta olup davacı firma sahibi tarafından davalıya gönderilen bu mailin, sipariş formunun tarafların kabulünde olduğunu kuşkuya yer vermeden ispat etmekte olup, sipariş formunda belirtilen 35.400,00 Euro bedele ilişkin, 06.04.2016 tarihli, 57516 nolu, 21.993,04 Euro bedel karşılığı olan 70.800,00-TL bedelli fatura kesilmiş ve davacı firma tarafından ilgili faturanın resmi kayıtlarına alındığını, bakiye bedel olan 13.409,96 Euro’nun huzurdaki davanın konusunu oluşturduğunu, davacı tarafından 70.800,00-TL bedeli ticari defterlerine kaydının yapılması bile sipariş formunun davacının kabulünde olduğunu ispat ettiğini, davacının ileri sürdüğü iddiaların kendi içinde çelişkiler oluşturduğunu, yine 35.400,00 euro bedelli sipariş formunun 06.04.2016 tarihinde 21.993,04 euro bedel karşılığının 70.800,00-tl olması ve huzurdaki dava bedelinin bakiye 13.409,96 euro bedel olması, iddialarını kuşkuya yer vermeyecek ölçüde ispat etmekte iken, davacı taraf ispat yükü kendisinde olmasına rağmen hiçbir iddiasını ispat edemediğini, imza altına alınmayan sipariş formu bedeli 35.400,00 Euro olup, bu bedele ilişkin karşı tarafın talebi doğrultusunda, KOSGEB’den hibe/yardım almasına kolaylık sağlayabilmek için 06.04.2016 tarihli, 57516 nolu, 21.993,04 Euro bedel karşılığı olan 70.800,00-TL bedelli fatura kesilmiş ve davacı firma tarafından ilgili faturanın resmi kayıtlarına alındığını, bakiye bedel olan 13.409,96 Euro bedele ilişkin fatura ise ilgili sipariş formuna dayalı olarak daha sonra kesildiğini, davacının konuyla ilgili almış olduğu desteğe ilişkin bilgi verilmesi için KOSGEB’e müzekkere yazılması talep edilmiş ise de, mahkemece reddedildiğini, dava konusu faturanın Euro cinsinden, ”Ek bakiye bedeli içeren” şeklinde atıfta bulunduğu faturanın TL cinsininden düzenlendiğini yönündeki tespitin anlaşılamadığını, zira dava konusu faturanın kur farkı faturası değil fiyat farkı faturası olduğunu, fiyat farkı faturasının farklı para cinsinden düzenlenmesini engelleyen herhangi bir kural bulunmadığını, dava konusu sipariş formuna dayalı olarak kesinlen 70.800,00-TL bedelli fatura davacı tarafından ödenmemiş olup, ödenmemiş olduğundan davacı tarafından dosyaya sunulamadığını, taraflar arasında süregelen ticari ilişkinin; davacının davalı tarafından mail yoluyla gönderilen sipariş formuna ilişkin hiçbir itiraz ileri sürmemesi; yine davacı şirketin sahibi tarafından ilgili sipariş formuna konu programa ilişkin notlarını içerir mail gönderilmesi dikkate alındığından söz konusu sipariş formunun davacı şirketin kabulünde olduğunu, faturanın, sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili bir belge olup asıl olarak tarafların sözleşmenin kuruluş aşamasında anlaşmış olduğu bedelin tespit edilmesi gerektiğini, mahkeme taraflarca anlaşılan iş bedelinin ispatlanamadığı kanaatinde ise, davalı tarafından ifa edilen iş karşılığı ödenmesi gereken rayiç bedelin tespit edilmesi gerektiğini, TTK’nın 20. md.’nde: “Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir.” denildiğini, bu kapsamda tarafınca dosyaya sunulan belgeler doğrultusunda 26.10.2015 tarihli, 35.400,00 Euro bedelli sipariş formuna konu işlerin yapılması için 35.400,00 Euro bedel ödenmesi konusunda anlaşmaya varıldığının ispat edilemediği kanaatine varılması halinde, ilgili işlerin yapımı için ödenebilecek rayiç ücretin tespit edilmesi gerektiğini, nitekim TTK m. 20 gereğince, tacir, yazılı bir sözleşme bulunmuyor olsa dahi yapmış olduğu ücret karşılığında uygun bir ücrete hak kazandığını, bu doğrultuda davalı tarafından hak edilen ücretin hesaplanması için, davalı lisans belgelerinin temini için yaptığı ödemelerin de dikkate alınmak (alt sınır olmak üzere) suretiyle sipariş formuna konu işlerin yerine getirilmesi için ödenmesi gereken rayiç bedelin hesaplanması gerektiğini, davalının yaptığı işe ilişkin anlaşılmış olduğunu ileri sürdüğü 35.400 Euro bedelin uygun olup olmadığı, söz konusu bedel yapılan işe uygun bulunmadığı takdirde uygun bedelin ne olduğunun tespit edilmesi için teknik bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, 26.10.2015 tarihli, 35.400,00 euro bedelli, sipariş formunda belirtilen hizmet kalemlerine ilişkin hizmetlerin tümü davacı firmaya verilmiş olup istirdat davasında ispat yükü davacı tarafta olduğundan davacının, taraflarca 70.800,00-tl bedel üzerinde anlaşıldığını ispat etmekle yükümlü olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, icra takibinde ödenen paranın istirdatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davalının takibe konu ettiği fatura nedeniyle alacaklı olup olmadığı noktasındadır. Davalı takip alacaklısı tarafından, davacı takip borçlusu hakkında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “… nolu 02/11/2016 tarihli fatura” sebebine dayalı olarak 13.406,96 € alacağın tahsili istemiyle 21/12/2016 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, takibe itiraz edilmemiş ve davacı takip borçlusu tarafından 24/01/2017 tarihinde 49.231,02 TL, 25/01/2017 tarihinde ise 15.837,50 TL takip dosyasına ödenmiştir. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/7. maddesi uyarınca cebri icra baskısı altında icra dosyasına ödenen paranın istirdatına karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.İİK’nın 72/7. Maddesindeki düzenlemeye göre, takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.İİK’nın 72/8. maddesinin son cümlesine göre ise, davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.Gerçekte borçlu olmadığı bir parayı icra takibine itiraz etmemiş veya itiraz edip de itirazı icra hakimliğince olan ve icra takibine konu alacağı cebri icra tehdidi altında ödeyen, menfi tespit davası açarak ihtiyati tedbir almamış olan borçlu ödediği parayı geri alabilmek için istirdat davası açmalıdır. İstirdat davasında ispat yükü İİK’nın 72/8. Maddesi uyarınca kural olarak davacı üzerindedir. Ancak, Yargıtay tarafından, davacı(borçlu)nın yapılan ilamsız icra takibine itiraz etmemesi nedeniyle takibin kesinleşmesi ve kesinleşen bu takibe menfi tespit davası açmamış olması ve borcu ödemek zorunda kalması durumunda açılan istirdat davasında davalı(alacaklı)nın alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği kabul edilmektedir. Bu sebeple eldeki davada ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Davalının icra takibine konu faturası 02/11/2016 tarihinde, 06/04/2016 tar. … faturaya istinaden fiyat farkı faturasıdır açıklamasıyla 13.406,96 € bedelli olarak düzenlenmiştir. Davalı tarafından 06/04/2016 tarih ve … nolu fatura … yazılım ve lisans satışı nedeniyle 70.800,00 TL olarak düzenlenmiştir. Mahkemece tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalının 06/04/2016 tarih ve … nolu faturasının, davacının defterlerinde kayıtlı olduğu ancak 02/11/2016 tarih ve 13.406,96 € bedelli faturanın davacının kayıtlarında bulunmadığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında, 06/04/2016 tarih ve … nolu faturaya konu ürünlere ilişkin davalının imzasını ihtiva eden sipariş formu bulunmadığı hususu ihtilaflı değildir. Davalı taraf, 02/11/2016 tarih ve 13.406,96 € bedelli faturanın, 06/04/2016 tarih ve … nolu faturaya konu ürünlerin bakiye bedeline ilişkin olduğu ileri sürülmüştür. Davacı ise, taraflar arasında yapılan görüşmeler neticesinde … (…) yazılım programı KDV dahil 70.800 TL karşılığında satın alındığını beyan etmiştir. Davalı tarafından 06/04/2016 tarih ve … nolu faturada ürünlerin bedeli 70.800,00 TL olarak gösterildiğine göre, bu faturaya konu ürünlerin bedelinin 70.800,00 TL değil de 35.400,00 € olduğunu davalının ispatlaması gerekir. Söz konusu fatura bedelinin ürün bedelinin bir kısmına ilişkin olduğuna ilişkin bir açıklama da bulunmamaktadır. Davalı tarafça, 06/04/2016 tarih ve … nolu faturaya konu ürünlerin bedeli 70.800,00 TL olarak gösterildiğine göre, davalı tarafça bu faturanın kısmi bedel için düzenlendiğini yazılı delille ispatlanması gerekir. Ancak dosyada bu yönde bir delil bulunmamaktadır. 06/04/2016 tarih ve … nolu fatura eldeki davanın konusu olmayıp, bu faturanın davacı tarafından ticari defterlerine kaydedilmiş olmasının eldeki davaya etkisi bulunmamaktadır. 06/04/2016 tarih ve … nolu fatura ile davacının KOSGEP desteğinden yararlanmış olması da bu faturanın kısmi bedelle düzenlendiğini ispata elverişli değildir. Davalı tarafça, bahsi geçen faturanın faturaya konu ürün bedelinin bir kısmı için düzenlendiği ispat edilemediğine göre bu ürünlerin rayiç değerinin tespit edilmesinin de sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bu haliyle davalı, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından dolayı alacaklı olduğunu ispat edemediğinden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 1.111,30 TL harcın, alınması gerekli olan 4.444,83 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.333,53 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023