Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1530 E. 2020/242 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1530
KARAR NO: 2020/242
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2017/474 Esas 2018/1191 Tarih
DAVA: Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri tarafından yapılan ödemelerin mahsubu yapılmadan 02/09/2009 tarihinde hesabın kat edilerek icra takibine girişildiğini, Anamur icra dairesinin … E.sayılı dosyasıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, aynı icra dairesinin 2009/1560 E.sayılı dosyasıyla da ilamsız takip yapıldığını belirterek hesap kat tarihinde, ilk takip ve ikinci takip ve dava tarihi itibarıyla anapara, faiz ve ferilerinin ve varsa fazla yapılan tahsilatların ayrı ayrı tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın Anamur Şubesi ile davacı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine diğer davacıların müteselsil kefil olduklarını, kullandırılan kredinin geri ödemesi yapılmadığından Anamur Noterliğinin 02/09/2009 tarihli ihtarıyla hesabın kat edildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığından, davacı şirketin borcu için davacılar … ve … tarafından verilen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla adı geçenlere karşı Anamur İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyasıyla, tahsilde tekerrür olmamak üzere de dava dışı kefil ile asıl borçlu davacı şirket aleyhine de aynı icra dairesinin 2009/1560 E. Sayılı dosyasıyla ilamsız takip yapıldığını, fazla yapılan bir tahsilat olmadığını davacıların bu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia veya savunma olarak ileri sürülebilecek hususların ayrı bir tespit davası konusu olamayacağı, davacıların borç miktarının tespiti istedikleri oysa bu gereğin kapak hesabı ile icra dosyasında yapılabileceği, borcun tespitine ilişkin bu davayı açmakta hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesiyle; Borçlu olunan borç miktarının tespitine ilişkin davanın hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilemeyeceği, kararın gerekçesinin de gösterilmediği belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç miktarının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dava dava şartı -hukuki yarar yokluğundan reddedilmiş, bu karara karşı, davacılar vekilince karşı istinaf yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355. Maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf nedenleri ile bağlı kalınarak bunun dışında kamu düzenine aykırılık yönünden re’sen yapılmıştır. Tespit davası, HMK’nun 106/1. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre tespit davası, bir hakkın veya bir hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Genelde tespit davaları muhtemel bir eda davasını düşünerek o davanın temelini yada dava şartını oluşturacak bir hukuki ilişkinin önceden tespitini amaçlar. Böylece henüz şartları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerdeki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere açılabilir. Bu nedenle,uyuşmazlığın hukuki ilişkiye ait olması gerekir. Ayrıca bu tespitte davacının hukuki yararı olması da zorunludur. Hukuki yararın varlığının kabulü için de,davacının davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerekir. Somut olayda; davacılar, genel kredi sözleşmesinde asıl borçlu ve müteselsil kefil aynı zamanda ipotek verenler olup, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan hesabın kat edildiği tarih, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip ile ilamsız takip ve dava tarihi itibarıyla borç miktarının ve varsa fazla tahsilatların tespitini talep etmişlerdir. Bu durumda takip alacaklısı bankaya karşı menfi tespit veya eda davası niteliğinde istirdat davası açma imkanına sahiptirler. Menfi tespit veya istirdat davasının açılması mümkün bulunan hallerde tespit davası açılmasında güncel hukuki yararın bulunmadığı açık olup, ilk derece mahkemesince davanın hukuki yarar-dava şartı yokluğundan reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacılar tarafından peşin harcın mahsubuyla yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/11/2020