Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1517 E. 2023/902 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1517
KARAR NO: 2023/902
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2019
NUMARASI: 2018/126 Esas – 2019/910 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ; müvekkillerinin davalı şirkette toplam % 30 oranında pay sahibi olduklarını, davalı şirketin 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 31-10-2017 ve 13-12-2017 tarihlerinde yapıldığını, ikinci toplantının müvekkillerinin T.T.K.’nun 420. maddesine istinaden talebi üzerine mali tabloların ve buna bağlı konuların görüşülmesinin ertelenmesinden kaynaklandığını, ilk toplantıda alınan 2, 3, 8, 9, 10 ve 11 numaralı kararlar ile ertelenen toplantıda alınan 3, 4 ve 7 numaralı kararların kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olmaları nedeniyle geçersizliklerin tespitine ve / veya iptallerine karar verilmesinin talep edildiğini, yönetim kurulu faaliyet raporunun T.T.K.’ya uygun hazırlanmadığını, şirketin durumunu tam olarak yansıtmadığını, denetim kurulu raporunun şirket çalışanı … tarafından düzenlendiğini, oysa T.T.K.’nun 400. maddesinde kimlerin denetçi olacağının belirtildiğini, müvekkilleri ile çoğunluk pay sahipleri arasında anlaşmazlıkların bulunduğunu, müvekkilleri tarafından Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015 / 277 Esas sayılı dosyası üzerinden davalı şirkete karşı T.T.K.’nun 631 inci maddesine göre haklı nedenle fesih davası açıldığını, müvekkillerinin şirketin feshini veya paylarının gerçek değeri üzerinden şirket tarafından satın alınmasını talep ettiklerini, bu davadan sonra da yönetim kurulunun şirketin faaliyeti tamamen durdurarak malvarlığını eritme yoluna gittiklerini, amaçlarının şirket sermayesinin kayıp gibi gösterilerek T.T.K.’nun 376, maddesine göre uygulama yapmak olduğunu, sermaye azaltılması ve eş zamanlı sermaye artırımı yapılarak müvekkillerinin paylarının azaltılacağını, genel kurulda da bu yönde karar alındığını, sermayenin 679.860,65 T.L. sına indirildiğini ve akabinde bedelli olarak 2.320.139,35 TL artırıldığını, oysa sermaye azaltılması için sermayenin en az % 75’ini oluşturan pay sahiplerinin olumlu oyunun gerektiğini, müvekkillerinin oy oranı % 30 olduğundan karar yeter sayısının oluşmadığını ve kararın yok hükmünde olduğunu, öte yandan bu kararm T.T.K.’nun 456/3 hükmü uyarınca öngörülen üç aylık süre içinde tescil de edilmediğini, genel kurulda ana sözleşmenin “Payların Devri’ başlıklı 7. maddesinin de değiştirilerek yönetim kurulunun onayına bağlandığını, T.T.K.’nun madde 421/III-c hükmü uyarınca devir sınırlandırılması kararının ancak sermayenin en az % 75’ini oluşturan payların olumlu oyları ile alınabileceğini, bu şarta uyulmadan alınan kararın yoklukla malul olduğunu, gündemin 11 inci maddesinde yer alan ana sözleşmenin “Yönetim Kurulu ve Süresi” başlıklı 8. maddesinin değiştirilmesi kararı da açılmış olan yönetim kurulu sorumluluk davalarında ki muhatapların azaltılmasına dayandığını, bunun için de iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, erteleme nedeniyle yapılan ikinci toplantıda görüşülen ve kabul edilen finansal tabloların tasdiki kararında da dönem zararının makul ve açıklanabilir mahiyette olmadığını, bilânço ve kâr – zarar cetvelinin gerçeği yansıtmadığını, gider kalemlerinin fahiş boyutlara ulaştığını, yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibrasında oy kullandıklarını, T.T.K. 436/2 hükmüne uyulmadığını, yeni yönetim kurulunun seçimine ilişkin gündem maddesinin 31-10-2017 tarihli genel kurul toplantısının gündeminde yer almadığını, T.T.K. madde 420 uyarınca erteleme toplantısında ancak ilk toplantıda ertelenmesine karar verilen gündem maddelerinin görüşülebileceğini, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçiminin erteleme toplantısının yasal gündemi dışında kaldığını, gündem dışı alınan kararın iptali gerektiğini belirterek , davalı şirketin 31-10-2017 tarihli 2016 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2, 3, 8, 9, 10, 11 numaralı kararlar ile T.T.K. madde 420 hükmü çerçevesinde 13-12-2017 tarihinde yapılan ilk toplantının devamı niteliğindeki erteleme genel kurul toplantısında alınan 3, 4 ve 7 numaralı kararların kanuna ve T.T.K.’nun emredici hükümlerine aykırı nitelikte olmaları sebebiyle hükümsüz olduklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların kanuna uygun şekilde tutanağa geçirilmiş muhalefet şerhlerinin bulunmadığını, yapılan oylamadan sonra alınan karara muhalif kalındığı hususunun tutanağa yazılması gerektiğini, davacıların bu nitelikte oylama sonrasında olumsuz oy verdiklerine dair bir şerhlerinin bulunmadığını, dolayısıyla dava şartının oluşmadığını, tüm kararların ana sözleşmeye ve yasaya uygun şekilde ve çoğunluk ilkesine uygun olarak alındığını, davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacıların iddialarının aksine denetçi …’ün şirket bünyesinde çalışmadığını, sermaye azaltılması ve eş zamanlı sermaye artırımının şirketin T.T.K.’nun 376 mcı maddesine göre sona ermemesi ve tasfiye cihetine gidilmemesi için alındığını, daha sonra şirket ana sözleşmesinin “Sermaye” başlıklı 6. maddesinin tadil edilmesinin karara bağlandığını, ancak bu kararın yasal süresi içinde tescil ve ilân ettirilmediğini, bu nedenle söz konusu gündem maddesi yönünden davanın konusuz kaldığını, buna göre talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, ticaret siciline tescil ettirilmeyen genel kurul kararının geçerlilik kazanamayacağını, dolayısıyla hukuken geçerliliği bulunmayan bir kararın iptalinin talep edilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, 31-10-2017 tarihli toplantının üzerinden üç ay geçtiğini ve geçersizliği istenen kararın tescil edilmediğini, 31-01-2018 tarihi itibarıyla söz konusu kararın T.T.K. 456/3 hükmü uyarınca kendiliğinden geçersiz hale geldiğini, ana sözleşmenin “Payların Devri” başlıklı 7 inci maddesinin değiştirilmesi kararının T.T.K. m.421 hükmüne uygun şekilde alındığını, esas sözleşmede de bu konuda ağırlaştırılmış bir nisap öngörülmediğini, ana sözleşmenin “Yönetim Kurulu ve Süresi” başlıklı 8. maddesinin de iptali için bir sebep bulunmadığını, finansal tabloların T.T.K. m.517 gereği Türk Muhasebe Standartlarına ve T.T.K. m.515 gereği dürüst resim ilkesine uygun olarak hazırlandığını, yönetim kurulunun ibrasına kurallara uyulduğunu savunarak; davanın açılmamış sayılmasına, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine, davanın usulden reddedilmemesi halinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” 31.10.2017 tarihil genel kurul toplantısında alınan dava konusu edilen; 2 numaralı kararda yönetim kurulu faaliyet raporu, 3 Numaralı kararda ise denetçi raporu okunmuştur. Ancak, herhangi bir oylama yapılmamış ve kabulü doğrultusunda bir karar da alınmamıştır. Dolayısıyla iptal edilecek bir durum söz konusu değildir. 8 numaralı maddede; a-İlk önce sermaye azaltılması teklifi oylanmış ve yeterli nisap oluşmadığı için teklif kabul edilmemiştir. b-Daha sonra sermaye azaltılması ve eş zamanlı sermaye artırılması teklifi oylanmıştır. Toplantı tutanağında teklifin oy çokluğuyla kabul edildiği yazılıdır. c-Son olarak artırılan sermayenin bir ay içinde ödenmesi teklifi oylanmıştır. Toplantı tutanağında teklifin oy çokluğuyla kabul edildiği yazılıdır. 9 numaralı madde ise sermaye azaltılması ve eş zamanlı sermaye artırımı yapılmasına ilişkin ana sözleşme değişikliğinin oy çokluğuyla kabulüne ilişkindir. 31-10-2017 tarihli genel kurulda mali tablolar ve buna bağlı konuların görüşülmesi ertelendiğine göre; doğrudan hesaplarla ilgisi ve bağlantısı bulunan 8 ve 9 numaralı maddelerin bu toplantıda görüşülmemesi ve kararların alınmaması gerekmektedir. Bu yönü ile kararların iptali gerekmektedir. 10 numaralı kararda; şirket ana sözleşmesinin “Payların Devri” başlıklı 7 inci maddesinin tadil edilerek, payların devrinin yönetim kurulunun onayına tabii tutulmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 421 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının (c) bendinde “Nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına” ilişkin esas sözleşme değişikliği kararının, sermayenin ez az % 75’ini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyları ile alınması gerekmektedir. Olayımızda ise karar nisabı % 70 olup, Yasa’da öngörülen nisabın altında kalmaktadır. Bu durumda 10 numaralı karar Kanun’a aykırıdır. 11 numaralı kararda; ana sözleşmenin “Yönetim Kurulu ve Süresi” başlıklı 8 inci maddesi oy çokluğuyla değiştirilmiştir. Bu kararın Kanun’a veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı yönü görülmemiştir.13-12-2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan dava konusu edilen; 3 numaralı kararda 2016 senesine ilişkin fınansal tablolar okunmuş, görüşülmüş ve oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Davalı şirketin varlıklarının toplamı 3.529.346,35 T.L. sı olup, 4.110.604,24 T.L. lık borçlarını karşılamaya yetmemektedir. Buna göre öz varlığı eksi (-) 581.257,89 T.L. sı olarak hesaplanmaktadır. Davalı şirketin varlıkları 2015 senesinde 19.963.162,89 T.L. sı iken, 2016 senesinde 3.529.346,35 TL’ sına inmiştir.Davalı şirket 2016 senesinde 1.317.009,80 TL’sı zarar etmiştir.Davalı şirketin 2015 senesindeki net satışlarının toplamı 39.859.147,02 T.L’sı iken, 2016 senesinde 2.896.587,38 TL’ sına düşmüştür.Görüleceği üzere mali verilerde önemli tutarlarda sapmalar söz konusudur. 2016 senesinde varlıklar ve ciro önemli ölçüde azalmış ve aşırı zarar ortaya çıkmıştır. Genel kurulda bu kötü gidişin sebepleri somut bir şekilde ortaya konmamıştır. Bu hali ile mali tabloların oy çokluğuyla kabulüne ilişkin genel kurul kararı dürüstlük kurallarına aykırı görülmektedir. 4 numaralı kararda ayrı ayrı yapılan oylama neticesinde yönetim kurulu üyeleri …’in, …’ın ve …’ın oy çokluğuyla ibra edildikleri yazılıdır, ibra kararları 90.000 olumsuz oya karşılık, kullanılan 175.000 olumlu oyla alınmıştır. Ayrı ayrı oylama yapılmış olsa bile yönetim kurulu üyelerinin tamamı TTK’nun 436/2’inci maddesine göre ibrada oydan yoksundurlar.Davalı şirkette toplam oy sayısı 300.000 dir. Davacılar 90.000 adet olumsuz oy kullanmışlardır. İbra edilen yönetim kurulu üyeleri …, … ve … toplam 105.000 adet oya sahiptirler. Geriye 105.000 adet oy kalmaktadır. 105.000 adet olumlu oy, 90.000 adet olumsuz oydan fazla olduğundan ayrı ayrı alınan ibra kararları geçerli olmaktadır. 7 numaralı kararda yönetim kurulu üyelerinin seçimi yapılmıştır. Ertelenen 13-12-2017 tarihli genel kurulun gündemi 28-11-2017 tarihli ve 9461 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 685 inci sayfasında ilân edilmiştir. “Yönetim kurulu seçimi ve görev sürelerinin belirlenmesi” gündemin 7 inci maddesi olarak gündemde yer almaktadır. Bu kararın iptalinin talep edilmesinin mesnedi bulunmamaktadır.Bu durumda yukarıdaki tespitlerimizde de nedenleri açıklandığı üzere davalı şirketin 31.10.2017 gündemin 8. maddesine istinaden alınan sermayenin azaltılması ve eş zamanlı artırılması ile artırılan kısmın bir ay içinde ödenmesi kısımlarının gündemin 9. maddesine istinaden alınan ana sözleşmenin ” sermaye “başlıklı 6.maddesinin tadil edilmesi kararının tamamının, gündemin 10.maddesine istinaden alınan ana sözleşmenin ” payların Devri ” başlıklı 7. Maddesinin ve 13.12.2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 3. maddesine istinaden alınan finansal tabloların kabulüne ilişkin kararların iptaline, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Gündemin 11. maddesinde yer alan “Şirket Ana Sözleşmesi’nin Yönetim Kurulu Ve Süresi Başlıklı 8. Maddesinin Değiştirilmesi” yönündeki alınan kararın, yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılmış olan sorumluluk davalarındaki muhatapların azaltılmaya çalışılması ve alınan kararın iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olması nedenleriyle iptali gerektiğini, 13.12.2017 Tarihli Genel Kurul Toplantısı’nda gündemin 5. maddesinde yer alan ibra oylamasında, yönetim kurulu üyelerinin sadece “kendi ibralarına ilişkin” oylamada oy kullanmamış olup, birbirlerinin ibra edilmelerine ilişkin oylamada ise oy kullandıklarını, oysa TTK m. 436/2 hükmüne göre; “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetim yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” Dolayısıyla, anılan hükme göre, yönetim kurulu üyeleri, sadece kendi ibralarına ilişkin oylamada değil, diğer tüm yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin oylamalarda da oydan hakkından yoksun bulunduğunu, TTK m. 436/2 hükmünün öngördüğü bu yasağa uygun hareket edilmiş olsa idi, davalı Şirket’in yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerinin mümkün olmayacağını, bu itibarla, TTK m. 436/2 hükmüne açıkça aykırı olan gündemin 4. maddesinde yer alan ibra kararının da geçersiz kılınması veya iptal edilmesinin zorunlu olduğunu, 3 numaralı kararın iptaline karar verilmesi gerektiğine hükmettiğini, davalı şirketin varlıklarının 2015 senesinde 19.963.162,89 TL iken, 2016 senesinde 3.529.346,35 TL’ye indiğini, davalı şirketin 2016 senesinde 1.317.009,80 TL zarar ettiğini, davalı şirketin 2015 senesindeki net satışlarının toplamı 39.859.147,02 TL iken, 2016 senesinde 2.896.587,38 TL’ye düştüğünü, mali verilerde önemli tutarlarda sapmalar söz konusu olup, 2016 senesinde varlıklar ve cironun önemli ölçüde azalmış ve aşırı zarar ortaya çıkmış olup genel kurulda bu kötü gidişin sebeplerinin somut bir şekilde ortaya konmadığını, bu hali ile mali tabloların oy çokluğuyla kabulüne ilişkin genel kurul kararı dürüstlük kurallarına aykırı görülmektedir.” şeklinde belirtildiğini, söz konusu bilgiler ışığında, ibra kararı değerlendirildiğinde; herhalde davalı şirketin malvarlığını tamamen eritip tüketen, davalı şirketin ticari faaliyetinin tamamen durmasına neden olan yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerinin iyiniyet ve dürüstlük kurallarına da aykırı olduğunu, 7. maddesinde yer alan “yeni yönetim kurulunun seçilmesi ve görev süresinin belirlenmesi”ne dair alınan karar, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, 13.12.2017 tarihli Genel Kurul Toplantısında gündemin 7. maddesi çerçevesinde alınan yeni yönetim kurulunun seçilmesi ve görev süresinin belirlenmesine dair alınan kararın, anılan gündem maddesinin 31.10. 2017 tarihli genel kurul toplantısının gündeminde yer almaması ve işbu toplantının TTK m. 420 hükmü uyarınca erteleme genel kurul toplantısı olması nedeniyle iptal edilmesi gerektiğini, TTK m. 420 uyarına erteleme toplantısında ancak ilk toplantıda ertelenmesine karar verilen gündem maddelerinin görüşülebileceğini, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimi erteleme toplantısının yasal gündemi dışında olduğunu, gündem dışı alınan kararın iptali gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın esasına girilmesi suretiyle karar oluşturulmasının yerinde olmadığını, TTK.m.446/1 (a) hükmü uyarınca; “Toplantıda hazır bulunup da,karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten” kişilerin genel kurul kararlarının iptali için dava açmalarının mümkün olacağı ifade edilmekle herhangi bir maddenin görülmesi veya görüşmelere geçilmeden önceki, alınacak kararlara muhalif olunduğunun bildirilmesinin yeterli olmadığını, davayı konu yapılan genel kurul toplantısında, davacılar tarafından kararların alınmasından sonra, alınan karara muhalif oldukları ve muhalif oy kullandıklarına ilişkin kabul edilebilir bir muhalefet şerhleri bulunmadığından, dava açma haklarının da bulunmadığını, gündemin 8.maddesi gereğince alınan kararın iptaline karar verilmiş ise de, verilen karar veriliş şekli itibariyle yasal olduğunu, genel kurul tutanağına da yansıyan gerekçelerle, TTK.m.376/2 hükmü gereğince, söz konusu kararların alınmasının zorunlu olduğunu, sermaye artırımı ve sermaye azaltılması için yasa tarafından nitelikli çoğunluk arandığının açıkça yazılı olmasına karşın; sermayenin azaltılması ve eş zamanlı olarak sermayenin azaltılan sermaye kadar artırılmasına ilişkin alınan genel kurul kararları için nitelikli çoğunluk gerektiğine ilişkin her hangi bir yasal düzenleme olmadığını, TTK. ve bağlantılı düzenlemelere göre, yasada açıkça nitelikli nisap aranmayan konularda, adi nisabın uygulanmasının gerekli olacağı, nitelikli nisaba ilişkin kuralların yorum yoluyla genişletilmesinin mümkün olmayacağını, yasal düzenlemelerde, sermaye azaltılması ve eş zamanlı olarak azalan sermaye tutarı kadar sermayenin artırılmasına ilişkin karara özgü bir nisap öngörülmediğinden, adi nisaba göre alınan kararın geçersizliğinin ileri sürülemeyeceğini, genel kurulda alınan söz konusu kararların tescili ve uygulanması mümkün olmadığından/uygulanmadığında iptali yönünde karar alınmasına da gerek bulunmadığını, aynı gerekçelerin gündemin 6.maddesi “sermaye” başlıklı ana sözleşme tadiline ilişkin karar içinde geçerli olduğunu, gündemin 3.maddesinin mali tablolara ilişkin olduğunu, anonim şirketlerde hakim olan ilkenin “çoğunluk ilkesi” olup, mahkemenin çoğunluğun iradesine karşı ve onun yerine geçecek şekilde değerlendirme yapamayacağını, ana sözleşmenin 7. maddesi ile alınan, ana sözleşmenin “Payların devri” başlıklı maddesinin değiştirilmesine ilişkin kararının iptalinin yasal hiçbir gerekçesi olamayacağını, anonim şirket yetkili organları tarafından alınan kararların azınlıkta kalan paydaşın haklarını “haklı sebep sayılabilecek olgu” sayılacak nitelikte olmaması kaydı ile ihlal de edebileceğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, anonim şirket genel kurul kararların hükümsüzlüğünün tespiti olmadığı takdirde iptali, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davaya konu genel kurul kararlarının butlanla malül olup olmadığı ya da kararların iptali sebebinin bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davalı şirketin, 2016 yılı olağan genel kurulu, davacıların katılımı ile 31/10/2017 tarihinde yapılmış, erteli genel kurul ise 13/12/2017 tarihinde yapılmıştır. Davacı tarafça, davalı şirketin 2016 yılı olağan genel kurulu ve erteli genel kurulda alınan bir kısım kararların butlanı olmadığı takdirde iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 445. Maddesinde, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceği, düzenlenmiştir. TTK’nın 447. Maddesine göre de, genel kurulun, özellikle; (…) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,(…) kararlarının batıl olduğu hüküm altına alınmıştır. Davaya konu genel kurul kararlarında ise anılan madde kapsamında alınmış herhangi bir karar bulunmamaktadır. Bunun dışında başkaca bir butlan sebebinin bulunduğu da iddia ve ispat edilmiş değildir.Davacı taraf, iptal istemine konu genel kurul kararlarına muhalefetini bildirmiş ve eldeki davayı 31/01/2018 tarihinde üç aylık süre içerisinde açmıştır. Butlan istemi ise bir süreye bağlı değildir. Genel kurul kararlarının iptali davasına konu, … Ticaret Anonim Şirketi’nin 31/10/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının; 8. maddesinde, sermayenin özvarlık değeri olan 679.860,65 TL’ye indirilmesi ve akabinde eş zamanlı olarak azalan sermaye tutarı olan 2.320.139,35 TL sermaye artırımı yapılarak yeniden 3.000.000,00 TL’ye çıkarılması, arttırılan sermaye tutarının paydaşlar tarafından genel kurul tarihinden itibaren 1(ay) süre içinde ödenmesi hususu oylanmış, 90.000 olumsuz oya karşılık 210.000 olumlu oy ile kabul edilmiştir. 2016 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının 9. maddesinde ise, ana sözleşmenin “Sermaye” ile ilgili 6 ıncı maddesinin tadil edilmesi görüşülmüş ve oylanmıştır. Ana sözleşmenin sermaye ile ilgili 6 ıncı maddesinin yeni şekli, önceki kararda(8. madde ile) kabul edilen teklife uygun olarak hazırlanmıştır. Buna göre sermaye önce 679.860,65 TL’sine indirilecek ve akabinde 2.320.139,35 TL artırılarak, yeniden 3.000.000.- TL’ye çıkarılacaktır. Yapılan oylamada, ana sözleşmenin 6 ıncı maddesinin belirtilen şekilde değiştirilmesi 90.000 olumsuz oya karşılık, kullanılan 210.000 olumlu oyla, oy çokluğuyla kabul edilmiştir. Genel kurul gündeminin 4. Maddesinde bulunan finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesi talep edilmiş ve finansal tablolar ve buna bağlı konuların görüşülmesi toplantı başkanı tarafından 1(bir) ay sonraya bırakılmıştır. TTK’nın 420/1. Maddesinde, finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların, sermayenin onda birine, sahip pay sahiplerinin istemi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılacağı düzenlenmiş ve bu düzenlemeye istinaden genel kurul ertelenmiştir. Şirketin sermayesinin indirilmesi ve artırılması hususları da finansal tablolara bağlı konulardan olup gündemin 8. Maddesi ile bu maddeye sıkı sıkıya bağlı 9. maddenin görüşülmesinin bir ay sonraya bırakılması gerekirken bu maddelerin görüşülerek oylanması anılan düzenlemeye aykırı olmuştur. Gündemin 8. Maddesine ilişkin karar ticaret sicil gazetesinde yayımlanmamış ve bu sebeple geçersiz hale gelmiş ise de, bu değişikliğin yönetim kurulu kararına konu edilmesi nedeniyle niza devam etmektedir. 2016 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının 10. maddesinde, şirket ana sözleşmesinin “Payların Devri” başlıklı 7 inci maddesinin tadil edilerek, payların devrinin yönetim kurulunun onayına tabi tutulması, 90.000 olumsuz oya karşılık 210.000 olumlu oy ile kabul edilmiştir. TTK’nın 421/1-c maddesinde “Nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına” ilişkin esas sözleşme değişikliği kararının, sermayenin ez az %75’ini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyları ile alınması gerekmektedir. Somut olayda ise; iptali talep edilen genel kurulun nama yazılı payların devrinin sınırlandırılmasına yönelik ana sözleşme değişikliğine dair alınan 10 no’lu kararın, 90.000 olumsuz oya karşılık 210.000 olumlu oy ile ve oy çokluğu(%70) ile alınmış olması karşısında dava konusu karar, TTK’nın 421/3-c maddesinde belirtilen nisap sağlanmadan alındığından Kanuna aykırıdır. 2016 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının 11. maddesinde, ana sözleşmenin “Yönetim Kurulu ve Süresi” başlıklı 8 inci maddesi 90.000 olumsuz oya karşılık 210.000 olumlu oy ile ve oy çokluğuyla değiştirilmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde, gündemin 11. maddesinde yer alan “şirket ana sözleşmesi’nin yönetim kurulu ve süresi başlıklı 8. maddesinin değiştirilmesi” yönündeki alınan kararın, yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılmış olan sorumluluk davalarındaki muhatapların azaltılmaya çalışılması ve alınan kararın iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olması nedenleriyle iptali gerektiğini ileri sürmüştür. Anılan değişikliğin yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılmış olan sorumluluk davalarına bir etkisi bulunmamakta olup, anılan karar Kanun’a veya esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kurallarına aykırılığı görülmemiştir.Davalı şirketin, 13/12/2017 tarihinde yapılan erteli genel kurul tutanağının 3. maddesinde, 2016 senesine ilişkin finansal tablolar okunmuş ve müzakere edilmiş, finansal tablolar 90.000 olumsuz oya karşılık 210.000 olumlu oy ile ve oy çokluğuyla tasdik edilmiştir.Davacılar vekilince, oluştuğu iddia edilen dönem zararının makul ve açıklanabilir olmadığı, finansal tablolarda yer verilen bilgilerin gerçeğe ve hukuka uygun olmadığı, şirket bilançosu ve kar- zarar cetvelinin gerçekleri yansıtmadığı hususları ileri sürülerek 3 nolu erteli genel kurul kararının iptali talep edilmiştir.TTK’nun 68/3. Maddesinde, yıl sonu finansal tabloların, bilanço ile gelir tablosundan oluştuğu düzenlenmiştir. Ayrıca TTK’nın 515. maddesi, Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır, şeklindedir.TTK’nın 437/1. Maddesi ise, Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir, şeklindedir.Şirketin finansal tabloları ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun Türkiye Muhasebe Standartlarına, kanuna ve esas sözleşmenin finansal tablolara ilişkin hükümlerine uygun olması ve ayrıca şirketin, malvarlıksal ve finansal durumunun 515 inci madde anlamında dürüst resim ilkesine uygun olarak yansıtılması gerekir.Davalı şirket tarafından 2016 senesine ilişkin ticari defterler ibraz edilmemiştir. Bilirkişi tarafından dosyada mevcut belgelerle yapılan incelemede ise, mali verilerde önemli tutarlarda sapmaların söz konusu olduğunu, 2016 senesinde varlıklar ve cironun önemli ölçüde azaldığı ve aşırı zararın ortaya çıktığı, genel kurulda kötü gidişin sebeplerinin somut bir şekilde ortaya konulmadığı tespit edilmiştir. Bu haliyle davalı şirket finansal tablolarının TTK’nın 68 vd. Maddeleri ile 515. Maddesindeki ilkelere uygun olarak düzenlendiğinin kabulü mümkün değildir. Bu nedenle finansal tablolar Kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı hazırlanmıştır.Davalı şirketin, 13/12/2017 tarihinde yapılan erteli genel kurul tutanağının 4. maddesinde, ayrı ayrı yapılan oylamalar neticesinde yönetim kurulu üyeleri …’in, …’ın ve … 90.000 olumsuz oya karşılık 175.000 olumlu oy ile ve oy çokluğuyla ibra edilmişlerdir. Ayrıca yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmadıkları belirtilmiştir. TTK’nın 436/2. Maddesinde, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamayacakları düzenlenmiştir.Davalı şirketin yönetim kurulu, …’in, …’ın ve …’dan oluşmaktadır. Bunlar aynı zamanda şirkette pay sahibidir. Şirketin genel kurulda payların tamamı(300.000) temsil edilmiş olup, bunlardan 105.000 adedi yönetim kurulu üyelerine aittir. İbraya ilişkin oylamada 90.000 olumsuz, 175.000 olumlu olmak üzere 265.000 adet oy kullanılmış olup, buna göre yönetim kurulu üyelerinin kendi ibraları dışında diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralarında oy kullandıkları anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu üyeleri tarafından kullanılan 70.000 adet oy olumlu oylardan düşüldüğünde kalan 105.000‬ adet olumlu oy dahi ibra için gerekli nisabı sağlamaktadır. Buna göre, ibra kararında TTK m. 436/2 hükmüne aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalı şirketin, 13/12/2017 tarihinde yapılan erteli genel kurul tutanağının 7. maddesinde, 3 yıl süre ile yönetim kurulu üyeleri 90.000 olumsuz oya karşılık 210.000 olumlu oy ile ve oy çokluğuyla seçilmiştir. Davacı taraf, 31.10.2017 tarihli genel kurul toplantısı’nda gündemin 8. maddesi çerçevesinde alınan yeni yönetim kurulunun seçilmesi ve görev süresinin belirlenmesine dair alınan kararın, anılan gündem maddesinin 31.10. 2017 tarihli genel kurul toplantısın gündeminde yer almaması ve bu toplantının TTK m. 420 hükmü uyarınca erteleme genel kurul toplantısı olması nedeniyle iptalinin gerektiği ileri sürülmüştür. Ancak, 13/12/2017 tarihli genel kurulun gündemi 28/11/2017 tarihli ve 9461 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 685 inci sayfasında ilân edilmiştir. “Yönetim kurulu seçimi ve görev sürelerinin belirlenmesi” gündemin 7 inci maddesi olarak gündemde yer almaktadır.Her ne kadar, 31.10.2017 tarihli genel kurul gündeminde yönetim kurulunun seçilmesi bulunmasa da Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’in 25/1-c maddesine göre, Yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi hususları, yıl sonu finansal tabloların müzakeresi maddesiyle ilgili sayılır ve gündemde konuya ilişkin madde bulunup bulunmadığına bakılmaksızın istem halinde doğrudan görüşülerek karar verilir. Dolayısıyla finansal tabloların görüşüldüğü erteli genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin seçilmesinde bir aykırılık bulunmamaktadır. Tüm bu açıklamalar nazara alındığında ilk derece mahkemesince, 31.10.2017 tarihli genel kurulun gündemin 8. maddesine istinaden alınan sermayenin azaltılması ve eş zamanlı artırılması ile artırılan kısmın bir ay içinde ödenmesi kararının, gündemin 9. maddesine istinaden alınan ana sözleşmenin ” sermaye “başlıklı 6.maddesinin tadil edilmesi kararının tamamının, gündemin 10. maddesine istinaden alınan ana sözleşmenin ” payların Devri ” başlıklı 7. maddesinin ve 13.12.2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 3. maddesine istinaden alınan kararın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından asıl ve birleşen davada davacı ile davalı vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacılar ve davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı ayrı ayrı ve peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023