Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1513 E. 2023/1010 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1513
KARAR NO: 2023/1010
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2019/421 Esas – 2020/17 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/10/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yurtiçi ve yurtdışı her türlü kara, deniz, hava taşımacılığı işi ile iştigal eden uluslararası pazarda önemli bir konuma sahip ve lojistik sektöründe çok iyi bilinen bir şirket olduğunu, davalı ile müvekkili arasında yapılan görüşmeler neticesinde müvekkili şirket tarafından ticari işletmesinde kullanılmak üzere davalıdan 28 adet monitör satın alınması hususunda anlaşıldığını, söz konusu satışa ilişkin tekliflerin taraflar arasında e-mail yoluyla gönderildiğini ve satım sözleşmesinin kurulduğunu, taraflar arasındaki müzakerelerin neticesinde ve ticari ilişki kapsamında davalı tarafça müvekkili şirket adına 5.881,12 EURO tutarında 12/12/2017 tarihli faturanın düzenlendiğini ve müvekkili şirket tarafından davalıya anılan emtianın bedelinin 2.000,00 EURO ve 3.881,12 EURO olarak iki seferde ödediğini, ne var ki, davalının düzenlediği fatura detayında malın teslim tarihinin ödemeden itibaren 4-6 hafta olarak taahhüt edildiğini ve müvekkili şirket tarafından fatura karşılığı ödemeler 14/12/2017 ve 30/03/2018 tarihlerinde yapıldığı halde davalı tarafından ilgili malların teslim edilmediğini, bu durum karşısında müvekkilinin TBK madde 212 uyarınca satış işlemi sona erdiğinden, Beşiktaş … Noterliğinin 28.11.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek davalıyı temerrüde düşürdüğünü, ödenmiş olan mal bedelinin iadesini talep ettiğini ve davalı aleyhine 02/04/2019 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, asıl alacak, işlemiş temerrüt faizi ve ihtar protesto tutarlarını talep ettiğini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve bu itiraza istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, dava konusu somut olayda, esasa ilişkin açıklamaları ve dava dilekçelerinin ekinde sunulan taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi ispatlayan belgeler değerlendirildiğinde taraflar arasında sözleşmesel bir ilişkinin bulunduğunun açık olduğunu, bu durumda HMK m.10 hükmünün değerlendirilmesi sonucunda, davalı tarafından müvekkili şirkete satılan malların teslim edileceği yer diğer bir ifadeyle sözleşmenin ifa edileceği yerin davalı tarafından düzenlenen faturada İstanbul olarak belirlenmesinden hareketle, İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğunu ve dolayısıyla icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatıldığı sabit olduğundan davalının yetki itirazının reddinin gerektiğini beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı taraf davaya, cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” Dava, icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.Mahkememizce, İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile; davacı tarafından davalı aleyhine bedel iadesi talebi açıklaması ile asıl alacak 5.881,12 EURO, işlemiş faiz 22,87 EURO ve protesto bedeli 209,00 TL olmak üzere toplam 5.903,99 EURO + 209,00 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 04/04/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının, 05/04/2019 tarihli dilekçesi ile Ankara İcra Dairelerinin yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Davacı, davalıdan monitör satın aldığını ve monitörlerin teslim edilmediğini beyan ederek ödemiş olduğu bedelin iadesini talep etmektedir. İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca yetkili icra dairesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye ilişkin hükümleri uyarınca belirlenmekte olup HMK’nın 5. maddesi uyarınca davalı-borçlunun yerleşim yeri adresindeki icra dairleri genel yetkili icra daireleridir. Ancak HMK’nın 10. maddesi uyarınca taraflar arasında sözleşme olması halinde, sözleşmenin ifa edileceği yerdeki icra dairesinde de takip başlatılması mümkündür. Eldeki davada, taraflar arasında yazılı bir alım satım sözleşmesi bulunmamakta ve davalı tarafından da borç kabul edilmemektedir. Davacı tarafından sunulan mail yazışmaları ve davalı tarafından düzenlenmiş fatura kapsamında sözleşmenin varlığının kabulünde dahi, davacının talebi sözleşme uyarınca alınan malların teslimine ilişkin değil, ödediği bedelin iadesi talebine ilişkindir. Bu talep sebepsiz zenginleşme hukuki temeline dayanmakta olduğundan ve sözleşmeden kaynaklanmadığından, sözleşmenin ifa edileceği yerdeki icra dairesinden talep edilebilmesi de mümkün değildir. Bu nedenle yetkili icra dairesi davalının yerleşim yeri olan Ankara İcra Daireleridir ve takip yetkisiz icra dairesinde başlatılmıştır. İtirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde takip başlatılması özel bir dava şartı olup davacının yetkisiz icra dairesinden başlattığı ilamsız icra takibi usulsüz olduğundan ve ortada geçerli bir icra takibi mevcut olmadığından davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine , …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iş bu davanın satış sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmemesi akabinde ikame edilmiş olup işbu davaya sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağını, zenginleşmenin haklı bir nedene dayanmaması gerektiğini, somut olayın satış sözleşmesinden kaynaklanan tipik bir uyuşmazlık olduğu, davaya sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağını zira ortada zaten geçerli bir satış sözleşmesinin bulunduğu, işbu satış sözleşmesine istinaden davalının davacıya 12.12.2017 tarihli, 5.881,12 eur bedelli fatura tanzim ettiği ve işbu faturanın da dayanak olacağı şekilde taraflar arasında sözleşmenin varlığının tartışmasız olduğu, sözleşmenin geçersiz olduğuna ilişkin karşı tarafın itibar görecek herhangi bir itirazının da bulunulmadığını, davalının işbu davaya süresi içerisinde cevap dilekçesi dahi sunmadığını ve ilk itiraz haklarını kaybettiğini, satıcı satılanın mülkiyetini yerine getirme borcunu ifa edemediğinden, alıcıya bedelin iadesini sağlamakla yükümlü olup bu minvalde davacının başlattığı icra takibinin yetkili icra dairesinde ikame edildiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, avans olarak verilen para karşılığında ürün teslim edilmemesi nedeniyle teslim edilmeyen ürün bedelinin istirdatı talebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün yetkili olup olmadığı noktasındadır.Davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında, ödenen paranın malların teslim edilmemesi nedeniyle iadesi istemiyle başlatılan ilamsız icra takibine borca ve yetkiye itiraz edilmesi üzerine takip durmuştur.Taraflar arasında yazılı olmayan bir akaryakıt alım sözleşmesi bulunduğu ihtilaf konusu değildir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 50/1. maddesinde, para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun genel yetkiye ilişkin 6/1. Maddesine göre dava, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi sözleşmeden doğan davalarda yetkiye ilişkin 10. maddesine göre de sözleşmeden doğan dava, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.6098 sayılı TBK’nın 89/1-1 maddesinde, Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenmediği takdirde, aksine bir anlaşma yoksa, para borçlarının, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, ifa edileceği düzenlenmiştir. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde her edim yönünden ifa yerinin ayrıca değerlendirilmesi gerekir.Davacı peşin ödenen bedele rağmen malları teslim edilmediğinden paranın iadesini talep etmiştir. Somut olayda, genel yetki kuralı gereğince davalı borçlunun ikametgahı olan icra daireleri yetkilidir. Ayrıca, davacının talebinin para borcuna ilişkin olduğundan taraflar arasında borcun ifa yeri belirli olmayıp ifa yerine ilişkin aralarında başka bir anlaşma bulunduğu da ileri sürülmediğinden TBK 89. maddesi uyarınca davalı borçlunun yerleşim yeri icra daireleri de yetkilidir. Buna göre, davalının yerleşim yeri Çankaya/Ankara, davacının yerleşim yeri Bayraklı/İzmir olup, takibin başlatıldığı İstanbul 35. İcra Müdürlüğü’nü yetkili kılan bir düzenleme de mevcut bulunmadığından takip yetkili icra dairesinde başlatılmamıştır.Davacı tarafça, sipariş teklifinde teslimat adresinin Sarıyer/İstanbul olarak belirtildiği ileri sürülmüş ise de, bu ürünlerin teslimine ilişkin olup, para alacağına ilişkin eldeki davada uygulanma yeri yoktur. Takibin yetkili icra dairesinde başlatılması, itirazın iptali davalarında dava şartı olup, mahkemece, bu sebeple davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.12/10/2023