Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1510 E. 2023/918 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1510
KARAR NO: 2023/918
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/11/2019
NUMARASI: 2018/229 Esas – 2019/1271 Karar
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün asıl davada davacı … ve birleşen davada davacılar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Asıl dava yönünden davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 28/02/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirket ortağı olduğunu, ancak şirketin işleyişiyle ilgili sürekli sorunlar yarattığını, şirketin işleyişini ve itibarını olumsuz yönde etkilemesi nedeniyle ortaklar kurulunda ortaklıktan çıkartılması için dava açılmasına ilişkin karar alındığını, bu nedenlerle davalının TTK 640/3 maddesi gereğince haklı nedene dayalı olarak ortaklıktan çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen dava yönünden davacılar vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile velayeti altında bulunan diğer davacı çocukları davalı şirkette babaları olan …’in vefat etmiş olması nedeniyle mirasen ortak olduklarını, ancak şirketle ilgili kendilerine herhangi bir bilgi verilmediği gibi şirket gelirinden de kendilerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkillerinin murisinin vefatından sonra 4,5 yıldır faaliyette bulunan şirketin kendilerine herhangi bir kar payı dağıtmadığını, bu nedenlerle haklı nedenle şirketin feshine, bu talepleri kabul görmez ise müvekkillerinin payı ödenmek suretiyle ortaklıktan çıkartılmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl dava yönünden davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin kendisinin ve velayeti altında bulunan çocuklarının haklarını korumak için mücadele verdiğini, bu kapsamda yasal yollara başvurduğunu, şirketten çıkartılmasını gerektirir haklı bir neden bulunmadığını, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dava yönünden davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; davacıların iddialarının doğru olmadığını, davacıların şirketle ilgili bilgi alma haklarının engellenmediğini, kaldı ki bu hususa ilişkin olarak mahkemeye müracaat edebileceklerini, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “asıl dava yönünden davalının ortaklıktan çıkartılmasına ilişkin TTK 621/1-h maddesinde ön görülen çoğunlukla (en az üçte iki) karar alınmamış olması nedeniyle açılan davanın usulden reddine; birleşen dava yönünden şirketin feshini haklı kılacak nitelikte ve ağırlıkta fesih nedeni bulunduğu hususunun kanıtlanamamış olması nedeniyle açılan davanın esastan reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 20.02.2018 tarihinde toplantı ve karar yeter çoğunluğuyla Olağan Genel Kurulu toplanan müvekkil Şirket, dava dilekçemiz ekinde arz edilen ve İstanbul Ticaret Odası Bilgi Bankası’nda yer alan firma sicil bilgilerinden de teyit edildiği üzere, 2.500.000,00 TL sermayeli olup Şirket sermayesinin 1.102.500,00 TL’lik tutarı …’e; 625.000,00 TL’lik tutarı ise ortak …’e ati olduğunu, davalı …’in TTK. m.640/3 mucibince haklı nedenle Şirketten çıkarılması yönünde kullanılan oy, Şirket hisselerinin %69’una tekabül etmekte ve Türk Ticaret Kanunu’nun m. 621/I,h bendinde öngörülen toplanma ve karar çoğunluklarını da sağladığını, …’nin bilhassa aile şirketi niteliğinde bulunması karşısında, davalının, dava dilekçemizde detayları ile ortaya koyduğumuz haksız ve güven ilişkisini sonlandıran tutumlarının, yakın hısımlar ve ortaklar arasında bulunması gereken güveni sarstığı ve ortakların bu şartlarda Şirketi birlikte idare etmelerinin beklenemeyeceği ortada olduğunu, arz edilen nedenlerle mahkemenin yasaya ve hukuka aykırı olarak hükmettiği kararın kaldırılması adına istinaf yoluna başvurulması zarureti hasıl olduğunu, T.C. Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/229 E. sayılı dosyasında verilmiş olan 27.11.2019 tarihli ve 2019/1271 K. numaralı kararın kaldırılarak davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkillerin murisi …’in 31.07.2013 tarihinde vefatından sonra müvekkil kendi adına asaleten çocuklarına velayeten şirket ortağı ve müdürü olan …’e 13.08.2013 tarihinde vekalet verdiğini, müvekkilin ve çocuklarının şirket hisseleri …’in azledildiği 07.12.2017 tarihine kadar vekaletle idare edildiğini, vekil … şirketi idare ettiği süreçte çocuklar adına yaptığı işlemlerde de vekaleti kullanarak yaptığını, ancak bu süreçte ne vekil olarak, ne şirket müdürü olarak ne de şirket ortağı olarak müvekkile şirketle ilgili hiçbir bilgi verilmediğini müvekkil, şirket ortaklarının kayınbiraderleri olması nedeniyle hep alttan almak zorunda kalmış hep bastırıldığını ancak bu durum dayanılmaz hal alınca müvekkil 20.12.2017 tarihinde Silivri … Noterliğinin … nolu ihtarnamesini gönderdiğini ve şirketin durumu ile ilgili yazılı bilgi istemiş ve şirket hissesini satmak istediğini ancak müvekkile şirketin durumu hakkında hiçbir bilgi verilmediğini, müvekkil tekrar 05.01.2018 tarihinde Silivri … Noterliğinin … nolu ihtarnamesini göndermiş ve şirketin durumu hakkında bilgi isteyip şirketle ilgili dava açacağını bildirdiğini, şirket ortakları müvekkile hiç bir şekilde bilgi vermediğini yok saydığını, müvekkil akrabalık bağı da olan şirket ortaklarının bu tutumları neticesinde daha fazla bu ortaklığı sürdürmek istediğini ve Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/57 Esas sayılı şirketin feshi, fesih talebi kabul görmezse müvekkilin payının gerçek değerinin ve birikmiş kar payının tahsili talep edildiğini, bu arada davalı şirket de Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/229 Esas sayılı dosyası ile müvekkilin şirketten çıkarılması davasını açtığını, mahkemece her iki davanın birleştirilmesine ve yargılamanın daha sonra açılan 2018/229 sayılı dosya üzerinden devamına karar verildiğini, öncelikle bu birleştirme kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK. 166/1. Maddesi gereğince davanın ilk davanın açıldığı 2018/57 sayılı dosya üzerinden yürütülmesi gerektiğini, dolayısı ile 18.04.2018 tarihli birleştirme kararı hukuka aykırı olup kaldırılması gerekli olduğunu, mahkemece yapılan yargılamada birleşen davamız yönünden ”şirketin feshini haklı kılacak nitelikte ve ağırlıkta fesih nedeni bulunduğu hususunun kanıtlanamamış olması nedeniyle” davanın reddine karar verildiğini, verilen karar açıkça usul ve yasaya aykırı olup süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, öncelikle belirtmek isteriz ki terditli talebimiz söz konusu iken yani şirketin feshinin mümkün olmaması halinde ortaklık payının verilmesine ilişkin alacak talebimizin değerlendirilmemesi HMK. 111. Maddesi gereğince hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirketten ayrılmak istediğini, bunun için şirketteki hak ve alacağının belirlenip kendisine verilmesini, hiçbir bilgiye sahip olmadığı, soyutlandığı, istenmediği, borç yükü altında olduğu bildirilen şirkette ortaklığının devam ettirilmesi hakkaniyete de aykırı olduğunu, mahkemenin şirket defter belge ve tüm kayıtları üzerinde hiçbir inceleme yaptırmaksızın şirketin feshini haklı kılacak neden bulunmadığını belirtmesi de hukuka aykırı olduğnu, hakimin inceleme sırasında sadece tanık ve taraf beyanlarıyla yetinmemesi, şirketin defter ve belgeleri üzerinde de bilirkişi incelemesi yaptırarak haklı sebebin oluşup oluşmadığını araştırması gerektiğine karar verildiğini, müvekkilin şirket kayıtlarının inceletilmemesi, şirketten soyutlanması, bilgi verilmemesi, güvensizlik, baskı ve huzursuzluk ortamı birlikte değerlendirildiğinde davamızın haklı olduğu görüleceğini, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle birleşen davamız yönünden verilen red kararının kaldırılmasına ve davamızın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava, TTK’nın 640/3 maddesi uyarınca davalının haklı sebeplerle davacı limited şirket ortaklığından çıkarılması istemine ilişkin,Birleşen dava ise davacı …’in kendi adına asaleten diğer davalılar çocuklarına velayeten davalı şirketin feshini, fesih talebi kabul görmez ise davacıların payının gerçek değerinin ve birikmiş kar payının ödenmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince asıl davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ,birleşen davanın ise esastan reddine karar verilmiştir. Asıl dava davacısı birleşen dava davalısı …’nin Müdürler Kurulu Başkanlığı tarafından 24.01.2018 tarihinde alınan kararla Şirketin 2015, 2016 ve 2017 yılları olağan genel kurul toplantılarının 20.02.2018 tarihinde, belirlenen gündem maddeleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi öngörülmüş ve ortaklar …, … ile … ve çocuklarının avukatı Av. …’nın hazır bulunduğu 20/02/2018 tarihli toplantıda şirket ortaklarından davalı … hakkında TTK’nın 640/3. maddesi gereğince şirket ortaklığından çıkartılmasına ilişkin dava açması için Av. …’a yetki verilmiştir. Asıl dava yönünden davacı vekili davalının müvekkili şirket ortağı olduğunu, ancak şirketin işleyişiyle ilgili sürekli sorunlar yarattığını, şirketin işleyişini ve itibarını olumsuz yönde etkilemesi nedeniyle davalının TTK 640/3 maddesi gereğince haklı nedene dayalı olarak ortaklıktan çıkartılmasına talep etmiş, davalı taraf ise davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin kendisinin ve velayeti altında bulunan çocuklarının haklarını korumak için mücadele verdiğini, bu kapsamda yasal yollara başvurduğunu, şirketten çıkartılmasını gerektirir haklı bir neden bulunmadığını savunmuştur.Birleşen dava yönünden davacılar vekili şirket ortağı … ile velayeti altında bulunan diğer davacı çocukları davalı şirkette babaları olan …’in vefat etmiş olması nedeniyle mirasen ortak olduklarını, ancak şirketle ilgili kendilerine herhangi bir bilgi verilmediği gibi şirket gelirinden de kendilerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkillerinin murisinin vefatından sonra 4,5 yıldır faaliyette bulunan şirketin kendilerine herhangi bir kar payı dağıtmadığını, bu nedenlerle haklı nedenle şirketin feshine, bu talepleri kabul görmez ise müvekkillerinin payı ödenmek suretiyle ortaklıktan çıkartılmalarını talep etmiş, davalı tarafça davacıların şirketle ilgili bilgi alma haklarının engellenmediğini, kaldı ki bu hususa ilişkin olarak mahkemeye müracaat edebileceklerini, bu nedenlerle davanın yasal dayanağı bulunmadığı savunmuş, dinlenen davacı tanığı … maddi olaylara dayalı beyan ve ifadesinde; davacı …’i yakın komşusu olması nedeniyle tanıdığını, kocası öldükten sonra mirasen şirket ortağı olduğunu, ancak şirketle ilgili kendisine bilgi verilmediğini, kendi beyanına göre şirket gelirinden kendilerine de herhangi bir pay verilmediğini, sadece çocukların eğitimi için şirket gelirinden ayda 900-TL gibi bir ödeme yapıldığını belirtmiştir.HMK’nın 166. maddesinde aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir, düzenlemesinin yer aldığı, eldeki davada ilk derece mahkemesince aynı mahkeme nezdinde açılan iki dava arasında hukuki ve fiili bağlantı sebebiyle 2018/57 E. Sayılı dosya ile 2018/229 E. Sayılı dosyalarının yargılamasının birleştirilmesine karar verildiği, ancak yargılamanın daha sonra açılan 2018/229 E. Sayılı dosya üzerinden devamına ilişkin karar verildiği, yargılamanın ilk önce açılan dosya üzerinden yürütülmesi doğru olmamış ise de mahkeme kararının sonuca etkisi olmadığından kaldırma sebebi yapılmamıştır.Asıl dava bakımından; TTK Madde 640/3. Maddesi uyarınca şirket haklı sebebe dayanılarak ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulabilir. TTK 621/1-h maddesi uyarınca bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılmasına yönelik temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğu tarafından alınmış bir genel kurul kararının bulunması dava şartıdır. Y11.H.D ‘nin 26.02.2018 tarih ve E: 2016/7434 -K 2018/1412 sayılı ilamı).Anılan madde uyarınca ortağın şirketten haklı sebeple ortağın şirketten çıkarılabilmesi için alınacak genel kurul kararları önemli kararlardan olması nedeniyle ağırlaştırılmış nisap öngörülmüştür. TTK’nın 618. maddesinde, ”Ortakların oy hakkı esas sermaye paylarının itibarî değerine göre hesaplanır. Şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her yirmibeş Türk Lirası bir oy hakkı verir. Ancak, şirket sözleşmesi ile birden fazla paya sahip ortakların oy hakları sınırlandırılabilir. Ortak, en az bir oy hakkını haizdir. Şirket sözleşmesinde açıkça düzenlenmişse yazılı oy da verilebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Asıl dava davacısı birleşen dava davalısı …’nin 14/04/1993 tarihinde kurulduğu, şirketin kuruluş sermayesinin 2.500.000,00 TL ve 3 ortaklı olduğu, kurucu ortakların …, … ve … olduğu, ortaklardan …’in 2013 yılında vefatı ile müteveffanın eşi ve çocuklarının hissedar olması sonucunda mevcut halde şirketin 6 ortaklı olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece öncelikle şirket ana sözleşmesi getirtilerek sermaye payının itibari değerine göre tarafların oy hakkı belirlenerek karar verilmesi gerekirken bu yönde bir inceleme yapmaksızın , eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Birleşen dava yönünden; TTK’nın 636 /3. maddesinde ”Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. ” TTK 638/2. Maddesinde “Her ortak haklı sebeplerin varlığı halinde şirketten çıkmasınakarar verilmesi için dava açabilir “düzenlemesine yer verilmiştir. Limited şirketlerde; şirketin haklı sebeplerle feshi haklı sebep teşkil edecek nedenlerin hangi haller olduğu hususu TTK.nda sayılmamış olup, doktrinde ve Yargıtay 11.HD’nin emsal içtihatlarında “şirketin kötü yönetilmesi ve ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıklar bulunması”, “şirketin kuruluş gayesini gerçekleştirmesinin imkansız olması”,”şirket varlıklarının yanlış kullanılması veya israf edilmesi”,”azınlığa karşı fiili veya manevi güç baskı uygulanması”, “azınlığın meşru taleplerinin devamlı olarak reddedilmesi” ve “pay sahiplerinin şirketteki hareket kabiliyetinin ortadan kalkması”, şirketin feshi açısından haklı sebep olarak örnek olarak sayılmıştır. Yine Limited şirket ortağının bilgi edinme hakkının kullanılmasının üzerinde durulmalıdır. TTK’nın 614/1. maddesinde her ortak müdürlerden şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir.(2)ortağın elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde kullanması tehlikesi varsa bilgi alınmasını ve incelemeyi gerekli ölçüde engelleyebilir,bu konuda ortağın başvurusu üzerine genel kurul karar verir.(3)genel kurul bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verir,mahkemenin kararı kesindir. düzenlemesine yer verilmiş yine kuşkusuz ortağın TTK’nın 614. maddesi çerçevesinde bilgi alma ve inceleme hakkı kullanması, müdürler ve çoğunluk tarafından daimi tarzda engelleniyorsa, ortak her seferinde bu hakkı kullanmak için mahkemeye başvurmak zorunda kalıyorsa bu hal duruma göre ortaklığın feshi için haklı sebeb oluşturabilir. (Prof.dr.Oruç Hami Şener.Limited Ortaklıklar Shf: 992.) Elde ki davada birleşen dava davacısının dilekçesinde terditli talepte bulunduğu, davalı şirketin feshi bu talepleri kabul görmez ise payı ödenmek suretiyle ortaklıktan çıkartılmalarına talep ettikleri, bu tip davalarda haklı nedenin var olup olmadığı konusunda taraflar tanık dahil her türlü delile ispat vasıtası olarak başvurabilecekleri ancak ilk derece mahkemesince davalı şirket ticari defter ve dayanakları üzerinde inceleme yapıp bilirkişi raporu almaksızın ve davacıların terditli talepleri hakkında da herhangi bir değerlendirmede yapmadan eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle asıl dava davacı ve birleşen dava davacı vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Asıl davada davacı, birleşen davada davacı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Asıl davada davacı, birleşen davada davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.29/09/2023