Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1500 E. 2020/167 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1500
KARAR NO : 2020/167
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2019
NUMARASI : 2018/483 Esas – 2019/182 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü..
TARAFLARIN İDDİA SAVUNMALARININ ÖZETİ :DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi tarafından, sigortalı …. Ltd. Şti.’ye ait emtianın Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, sigortalıya ait 41 koli plastik şişe cinsi emtianın konteyner içerisine istif edildiğini, 23/04/2017 tarihli konişmento tahtında … gemisine yüklenerek Hindistan’dan Ambarlı Limanı/Türkiye’ye taşındığını, emtiaların sigortalı tarafından Assos ilaç firmasına satıldığını ancak emtia üzerinde sarımsak kokusu bulunması nedeniyle şişelerin Assos tarafından sigortalı firmaya iade edilerek iade faturası düzenlendiğini, hasar ile ilgili ekspertiz incelemesi yapıldığını, hasarın aynı zamanda sigortalı davalıya ihtar edildiğini, başka bir firmaya ait sarımsak yağı ürününün davalıların kusuru ile sigortalının yüküne bulaşması nedeniyle oluşan yoğun koku sebebiyle emtiaların imha edildiğini, taşıyanın hem kendisinden beklenen özeni göstermediğini, hem de hasar eşyanın kendi hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana geldiğini, konişmentonun 2 nolu davalı tarafından düzenlenmiş olduğundan bu davalının taşıyan sıfatına haiz olduğunu, bununla birlikte 1 nolu davalı da navlun faturası düzenlemiş olduğundan akdi taşıyan sıfatıyla zarardan sorumlu olduğunu, borçlular aleyhine başlatılan icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamını ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, müvekkili 1 nolu davalı …’ın taşıyan sıfatına haiz olmadığını, doğrudan husumet yöneltilemeyeceğini, birinci davalının taşıyanın acentesi olarak davrandığından kendisine karşı doğrudan dava açılmasının mümkün olmadığını, birinci davalıya karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, ikinci davalı …. LTD’ye ye karşı açılan davanın tahkim itirazları nedeniyle görevsizlik nedeniyle reddi gerektiğini, süresinde yapılmış bir hasar ihbarı veya geçerli bir sigorta hasar ekspertiz raporu bulunmadığını, davacının sigortalısına yaptığı ödemenin ex gratia ödemesi olduğunu, rücu hakkının elde etmediğini, sigorta poliçesinin geçersiz olduğunu, sigortaya süresinde bildirim ve hasara tespiti yapılmamasına rağmen sigortanın ödeme yaptığını, emtianın nakliyat genel şartlarına göre kokunun sigorta kapsamı dışında olduğunu, kaldı ki hasar bedelinin dava dışı sigortalıya ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, dava konusu taşımaya konu esas ve sigortalı şirketin de imza ve kaşesinin bulunduğu konişmentonun arka sayfasındaki 25. maddesindeki kloz ile uyuşmazlığın Hindistan’da tahkim yoluyla çözümleneceğinin kararlaştırıldığı, konşimentoda yer alan tahkim şartının davacının sigortalısı ile halefiyet koşulları gereğince davacı … şirketini bağlayacağı, taşıma sözleşmesindeki tahkim şartı nedeni ile 2 nolu davalıya karşı açılan davada tahkim itirazının yerinde olduğu, 1 nolu davalı … A.Ş.’ye karşı açılan davada; her ne kadar davacı tarafça davalının navlun faturası düzenlediğinden TTK md 1178 uyarınca akdi taşıyan sıfatıyla hasardan sorumlu olduğundan bahisle dava açıldığı ifade olunmuş ise de; konişmentoda freight collect kaydı olduğu, bu kaydın navlunun peşin ödenmediği, taşıyanın taşımayı yapacağı ancak navlunu tahliye limanında tahsil edileceği, acentenin yükü gönderilene teslim ettiğinde navlunu tahsil edeceği anlamına geldiği, bu sebeple 1 nolu davalı … A.Ş.’ nin taşıyanın acentesi olduğu TTK md 105 uyarınca kendisine asaleten değil ancak izafeten dava açılabileceği gerekçeleriyle 2 nolu davalı … karşı açılan davada davalılar vekilinin tahkim itirazının kabulüne, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, 1 nolu davalı …. A.Ş.’ye karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.Bu karara davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1 numaralı davalı ile müvekkili sigortalısı arasında doğrudan bir taşıma ilişkisi söz konusu olup davalı, navlun faturası düzenleyerek taşıma işini dava dışı sigortalıya bizzat taahhüt ettiğini, davalıya karşı doğrudan husumet yöneltilmesinin sebebinin davalının akdi taşıyan olmasından kaynaklandığını, davalının salt sorumluluktan kurtulmak maksadıyla yaptığı savunmaların …2 kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, 2 nolu davalı açısından ise, acentenin tahkim/yetki anlaşması yapabilmesi için bu hususta özel yetkisinin bulunması gerektiğini, yetki klozunun yer aldığı konşimentoda her iki tarafın imzasının bulunmaması sebebiyle, yetki şartının geçersiz olduğunu, sadece bir tarafın imzasının bulunduğu konşimentoya dayanarak yetki anlaşması yapılamayacağını, ayrıca, konşimentoda bulunan yetki klozunun Borçlar Kanunu md. 20 ve md. 21 kapsamında genel işlem koşulu niteliğine haiz olduğundan geçersiz olduğunu, yabancı dilde düzenlenmiş olan tahkim şartına dayanarak tahkim itirazında bulunulduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun uyarınca tahkim şartının Türkçe olarak düzenlenmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, davacı sigortacı tarafından nakliyat emtia sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya yapılan ödemenin rucuan tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 2 nolu davalı hakkındaki davanın, tahkim itirazı nedeniyle usulden reddine, 1 nolu davalı aleyhindeki davanın ise pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosyada bulunan deniz konşimentosunun incelenmesinde, yükletenin …. Ltd, alıcının …. Ltd . Şti., yükleme limanının Chennaı- Hindistan, tahliye limanının Ambarlı/Türkiye, taşıyanın …. Ltd. olduğu anlaşılmıştır.Davalı …. Ltd. tarafından düzenlenen konişmentonun sunulan tercümesinde, “Tahkim” başlıklı 25. Maddesinde, “Bununla belgelenen sözleşme veya buradaki içerik, Hindistan Hukukuna tabidir ve buna göre yorumlanır. Bunun altındaki herhangi bir ihtilaf veya fikir farklılığı Hindistan’da veya birer hakem atayan her bir tarafın karşılıklı anlaşması ile belirlenen yerde tahkim yolu ile çözümlenecektir.” Denilmiştir.Geçerli bir tahkim şartı bulunup bulunmadığı hususunda Türkiye’nin taraf olduğu Newyork Sözleşmesi hükümlerine bakılmalıdır. Tarafların sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamının veya bir kısmının çözümünü hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmalar tahkim sözleşmesi olarak adlandırılmakta olup yalnızca iki tarafın iradeleriyle tasarrufta bulunabilecekleri konularda tahkim sözleşmesi yapılabilir. İster bağımsız bir tahkim sözleşmesi şeklinde isterse bir tahkim şartı şeklinde yapılsın tahkim sözleşmesinin geçerliliği için aranan temel unsurlar geçerli bir tahkim iradesinin varlığı ve yazılı şekil şartıdır. Tahkim sözleşmesinin tabi olduğu şekil 1958 tarihli New York Sözleşmesi’nin 2. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre geçerli tahkim şartından bahsedebilmek için taraflarca imzalanmış yazılı bir anlaşma, karşılıklı mektup teatisi veya telgraf aranmaktadır. Deniz taşımasından kaynaklı meydana gelen zararın tazmini talebinin belirli ve özel hukuk uyuşmazlığı niteliğinde olması nedeniyle tahkim şartının geçerli bir tahkim şartı uyarınca uyuşmazlığın tahkimde çözümü gerekmektedir.TTK 1237. maddesine göre taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkiler navlun sözleşmesi hükümlerine tabiidir. Ancak arada yazılı bir navlun sözleşmesinin bulunmaması halinde konişmento taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkide belirleyici duruma gelmektedir. Sigortalı taşıtan ile davalı taşıyan arasında imzalanmış yazılı bir navlun sözleşmesi dosyaya sunulmamıştır. Buna göre dosyaya sunulan konişmentoya göre taraflar arasındaki hukuki ilişki belirlenecektir.Konişmento, TTK’nın 1228. Maddesinde düzenlenmiş olup, bir taşıma sözleşmesinin yapıldığını ispatlayan, eşyanın taşıyan tarafından teslim alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve taşıyanın eşyayı, ancak onun ibrazı karşılığında teslimle yükümlü olduğu senettir. TTK’nın 1229. maddesine göre konişmento yükletenin beyanına göre taşıyan tarafından düzenlenecektir. 1230. vd. maddelerde konişmentonun kıymetli evrak olduğu, eşyayı temsil ettiği, taşıyanı, navlunu ve eşyayı ispat eden, meşru hamiline eşyayı teslim alma hakkı veren cirosu kabil kıymetli evrak olduğu düzenlenmiştir. Konişmento kıymetli evrak olması nedeniyle taşıyanın imzasını içermesi yeterlidir. Yükletenin imzası ise isteğe bağlıdır. Buna göre söz konusu konişmento da yükleten imzası bulunmadığı için davacı vekilinin konişmentoda yazılı yetki sözleşmesinin geçerli olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Davalının yabancı bir şirket olup uyruğunda olmadığı bir devletin mahkemesinde yargılanmamak üzere sözleşme serbestisi dahilinde tacirler ile yaptığı sözleşmelerde kararlaştırılan yetki kaydı TBK 25. madde anlamında dürüstlük kuralına aykırı olarak değerlendirilemez. Davacı … şirketinin sigortalısını bağlayan yetki şartı halefi sıfatıyla davacı … şirketini de bağlayıcı niteliktedir.Öte yandan davacı taraf İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında 805 sayılı Yasanın 1. maddesine dayanmakta, yabancı dilde yapılan tahkim sözleşmesinin hükümsüz olduğunu savunmaktadır. 805 sayılı Yasanın 1. maddesine göre “Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar”. Anılan Yasanın 2. maddesine göre ise bu zorunluluk, yabancı şirket ve müesseseler için, Türk müesseseleri ile Türkiye uyruğunda olan kişiler ile muhabere, muamele ve temaslarına ve devlet kurumlarına ibraz zorunluluğunda bulundukları evrak ve defterlerine hasredilmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, tahkim şartını içeren sözleşmenin bir tarafının yabancı şirket olması nedeniyle 805 sayılı yasanın 1. maddesinin uygulama olanağının bulunmadığı kanaatine varıldığından, davacının bu konudaki istinaf nedenleri yerinde olmadığı gibi, ilk derece yargılamasında ileri sürülmeyen bu hususa yönelik istinaf nedeni yerinde değildir.Yukarıda açıklanan nedenlerle 2 nolu davalı yönünden, tahkim şartı nedeniyle davanın usulden reddinde hukuka aykırılık görülmemiştir.1 nolu davalı … A.Ş yönünden ise;Somut olayda; davalı … A.Ş’nin davacının sigortalısı gönderilen …. Ltd . Şti adına navlun faturası düzenlemiş ise de, dosyaya sunulan fatura örneğinde, taşımaya ilişkin olarak konişmento bilgilerinin bulunduğu özetildiğinde, navlun faturasının acente sıfatıyla düzenlendiğinin kabulü gerekmiştir. Bu durumda, bu davalı yönünden de yazılı şekilde karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştirAçıklanan bu gerekçelerle, HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harcının Hazineye gelir kaydına,3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.