Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1499 E. 2023/928 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1499
KARAR NO: 2023/928
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2019
NUMARASI: 2018/378 Esas – 2019/1054 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 18.09.2010 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesine binaen müvekkili şirketin bayii olarak işe başladığını, bayilik ilişkisinden kaynaklı borçlarını ödememeye başladığından aleyhine alacağın tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, borçlu şirketin yaptığı itiraz nedeniyle takibin durduğunu, takibe yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazın iptali ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle iş bu davayı ikame eden davacı ile aralarındaki ticari ilişkinin 2002 yılında başladığını ve 2011 yılına kadar davacı tarafın bayisi olarak uzun yıllar sorunsuz olarak ticari ilişkilerinin devam ettiğini, yine taraflar arasında en son 18.09.2010 tarihinde bayilik ilişkisinin kurulduğunu ve sözleşmenin 1 yıl sonra davacı tarafından fesih edildiğini, sözleşme ilişkisi içerisinde devam eden ticari ilişkide sözleşmeye göre müvekkilinin yapacağı satışlardan %3′ lük prim hakkına sahip olacağını ancak davacı tarafın bayilikten kaynaklanan alacağına karşılık bu primleri keserek müvekkiline ödeme yapmadığını ve müvekkiline aktarılan primlerin kesilerek ve devam eden ticari faaliyet süresince tüm alacakların müvekkilinden tahsil edildikten sonra sözleşmenin fesih edildiğinden müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ve 2011 yılında fesih edilmiş bir sözleşme nedeniyle 2017 yılında iddia edilen borcun tam olarak neden kaynaklandığı yada ne olduğu bilinmediğinden müvekkili aleyhine icra takibi başlatılmasının kötü niyetli olduğunu, ayrıca dava dilekçesi eklerinde yer alan 2012 tarih, … seri numaralı faturanın dava konusu fatura olduğu ve bu faturanın kayıtlarında işli olmadığını ve 2012 yılında da müvekkilinin dava dışı 3. bir şirketin bayii olduğu gibi 2015 yılında ise müvekkilinin ekonomik olarak yok olduğunu beyan ederek davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına ara verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Davacının, davalıdan dava konusu faturada beyan edilen bedeli talep edebilmesi kalıcı yatırımların ve taşınmaza değer katan yatırımların fatura üzerinde somut olarak belirtilmiş olması, faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olması ve faturanın tebliğ edildiği tarihten itibaren 8 gün içerisinde itiraz edilmemiş olması şartlarına bağlıdır. Dava konusunu oluşturan … seri numaralı 7.096,26 TL bedelli “Sabit Kıymet Satış” içerikle irsaliyeli faturanın davalıya 27.02.2012 tarihinde kesildiği ve bu tarih itibariyle davacının defterlerinde davalıdan 6.705,71 TL cari hesap alacağı bulunduğu, bu meblağın gecikme zammı ile birlikte icra takibine konu edildiği anlaşılmakla beraber fatura üzerinde davacının davalıya hangi sabit kıymet ve/veya hangi ariyet malzemesi için fatura kestiğine dair herhangi bir açıklama bulunmamaktadır ayrıca davacının dosyaya ibraz ettiği yurt içi kargoya ait gönderi belgesinin dava konusu fatura olduğu belirlenememiştir, bu nedenlerle davacının davasını kanıtlayamadığı kabul edilerek davanın reddine, davacının icra takibi başlatmakta haksız olması nedeni ile asıl alacağın (6.705,71 TL) % 20 si oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükümde davacının davasını kanıtlayamamasından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de dosyaya sunduğumuz belgeler doğrultusunda ispat yükü davalıya geçtiğini, dosyaya sunduğumuz beyan dilekçesi ile faturaların tebliğine ilişkin bilgi ve belgeler paylaşıldığını, beyanımızda; Dava konusu fatura ise davalıya … kargo ile gönderilmiş, davalı şirket yetkilisi … tarafından 05.03.2012 tarihinde teslim alındığını, bu hususta … kargo gönderim detayına ilişkin görüntü layihamız ekinde mübrez olduğu şeklinde açıklama yapılmış olup, iddialarımızda da belirtildiği gibi tebliğ edilen evrak faturadır ve davalı şirket yetkilisi tarafından teslim alındığını, karşı taraf aksini iddia ediyor ise iddiasını ispatla mükellef olduğunu, davalı yanın savunmaları hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, talep ettiğimiz fatura alacağına hak kazanmış bulunduğumuzdan mahkeme kararını hukuka uygun bulunmadığını, mahkemece yeterli inceleme yapılmadığını, davacı taraf olarak ispat yükünü yerine getirmiş olsak da davalının kanıtlaması gereken iddialar dikkate alınmadığını, eksik değerlendirme yapıldığını, öncelikle tehiri icra talebimiz kabul edilerek, istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar mahkeme kararının uygulanmasının geriye bırakılmasını İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/378 Esas, 2019/1054 Karar sayılı, 25.11.2019 tarihli kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini ve istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar icranın tehirine karar verilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava; davacı akaryakıt şirketinin bayiliğini yapan davalı şirketin ödemediği iddia olunan cari hesap borcu için davacı tarafça başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ve bilirkişi raporu esas alınarak davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili tarafından ilke derece mahkemesince yeterli inceleme yapılmaksızın karar verildiği iddiası ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında 18.09.2010 tarihinde 38 madde halinde … A.Ş. İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi imzalanmıştır. Davalı taraf 5000 m2 yüz ölçümlü satış yerinde akaryakıt müştakları ile makine yağları ve sair emtialarının satışını yapmakla mükelleftir. Sözleşme imzalandığı tarihten itibaren geçerli olmak üzere 5 süreli olup dönem sonunda taraflarca mutabakat sağlandığı takdirde aynı şartlarda 5 yıl daha uzar. Sözleşmenin 10. maddesi Ariyet olup sözleşme ile bayiye ödünç olarak verilmiş ve verilebilecek her türlü akaryakıt pompası, tank, kompresör, makine, teçhizat vs. mallar münhasıran satış yerinde ve …’nun mallarının satılmasında kullanılacaktır. Ariyet konusu malların verilmesi kullanılması ve iadesinde ariyet sözleşmesi hükümleri uygulanacaktır. Sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda bayii kendisine ödünç verilen tüm malları, aynen kullanılır ve sağlam biçimde derhal iade ve teslime mükelleftir. Sözleşmenin 32. maddesi Fesih başlığını taşımaktadır. Maddeye göre “…Bayi varsa … tarafından kendisine ariyet, kira vs. suretle teslim edilmiş bulunan tüm malzeme ve teçhizatı derhal ve ayrıca ihtara gerek kalmaksızın aldığı şekilde sağlam vaziyette …’ya iade etmeyi, aksi halde bunların fesih tarihindeki rayiç değerlerinin %20 fazlasını …’ya derhal ödemeyi kabul eder. Ariyet Sözleşmesi madde 18: “… İş bu sözleşme …’nun dilediği zaman ariyet alana yazılı ihbarda bulunmak suretiyle söz konusu malzeme ve teçhizatın geri verilmesini istemiyle kendiliğinden …sona erer. Madde 21 : ariyet ve malzemeler …’ya iade etmediği takdirde …’nun bu malzemeden yararlanmamasından doğan zarar ziyan, malzemenin geri alımında yapılacak icra ve mahkeme masrafları ile birlikte teslimde gecikilen her gün için …’ya o tarihteki TCMB döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak 100 USD karşılığı TL cezai şartı ödemeyi kabul eder…” hükümleri bulunmaktadır. Taraflar arasında 2002 yılından 2011 yılına kadar bayilik ilişkisi bulunduğu ve 2011 yılı itibariyle son bulduğu yine davacının davalıya ariyete konu malları teslim ettiği noktalarında ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı çekişmeli malları davacının fesih sonrası istasyona gelerek söküp götürdüğünü savunmasını ispata elverişli bir belge sunmamıştır. İlk derece mahkemesince öncelikle davalının ”… Kasabası Antalya Merkez” adresine dava dilekçesi ve ekleri ile ön inceleme duruşma gün ve saatinin tebliğ edildiği ancak tebliğ evrakının iade döndüğü, bunun üzerine Antalya Ticarel Sicil Müdürlüğünden davalının ticaret sicil kayıtları celp edilerek Tebligat Kanunu 35. maddeye göre tebliğ işleminin yapıldığı ve böylece taraf teşkilinin sağlandığı, ancak davalı tarafın hazır olmadığı 25/03/2019 tarihli celsede tarafların ticari defter ve dayanaklarının incelenmesine yönelik ara karar kurduğu, kurulan ara kararın davalı vekiline tebliğ edildiği ve davalı tarafça ticari defter ve dayanaklarının mahkemeye sunulmadığı dolayısıyla ilk derece mahkemesince davalı şirket defterleri üzerinde inceleme yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmıştır. Ticarî defterlerin ibrazı ve delil niteliği, HMK’nın 222. maddesinde düzenlenmiş olup maddenin 1. fıkrasında mahkemenin, ticarî davalarda tarafların ticarî defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebileceği ve aynı maddenin 2. fıkrasında ise ticarî defterlerin, ticarî davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerektiği düzenlenmiştir. Ticarî defter kayıtları ikinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan tarafın, ticarî defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticarî defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticarî defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir (HMK m. 222/3). Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticarî defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olurlar. (HMK m. 222/4). Somut olayda ,mahkemece davacının ticarî defterleri üzerinde inceleme yapılmış ise de davalı şirketin mersis adresinin Antalya olmasına rağmen yargı çevresi dışında bulunan davalıya defterlerin mahkemeye sunulması yönünde davetiye tebliğ edilmiştir.Bu durumda mahkemece davalının adresinin bulunduğu , Antalya Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılması, davalıya ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmesi, ibraz etmemesi halinde HMK’nın 220/3 ve 222 maddeleri uyarınca işlem yapılacağı hususunda ihtarat yapılmak suretiyle kesin süre verilmesinin istenmesi ,ve hasıl olacak sonuca göre bir değerlendirme yapılarak ve davalı tarafın taraflar arasındaki ariyet ilişkisine konu malları teslim ettiğine dair beyanı da göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle HMK ‘nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023