Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1478 E. 2023/920 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1478
KARAR NO: 2023/920
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2020
NUMARASI: 2018/888 Esas – 2020/140 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, davalı şirkete ait emtiaların uluslararası taşımasını çeşitli zamanlarda üstlenmiş olup, davalıya verilen taşıma işlemi karşılığında, navlun ücreti faturaları düzenlediğini, davacı şirketin davalı taraf ile olan ticari ilişkisi nedeniyle cari hesabında davalı taraftan 22.193,59 TL alacaklı bulunduğunu, davalı tarafın bakiye 22.193,59 TL’yi ödemekten imtina etmesi üzerine davacının haklı cari hesap alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu şirketin, borca karşı yapmış olduğu itiraz ile takibin durdurulduğunu, icra müdürlüğünün yetkisine karsı yapılan itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, itirazın iptali davasına konu icra takibinin dayanağının, davacı şirketin navlun ücreti alacağına ilişkin fatura ve cari hesap ekstresi olduğunu, navlun ücreti alacağının para borcu doğurmakta olup, TBK 89. Maddesi uyarınca para borcu alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinden, davacı şirket merkezinin de bulunduğu İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinin icra takibinde yetkili olduğunu ileri sürerek davalı borçlunun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasını yapmış olduğu yetki itirazının reddine ve borca itirazının iptali ile icra takibinin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu sabit olduğundan, değerin %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davalı şirket merkezinin dava dilekçesinde yazıldığı gibi Antakya/Hatay olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın 6.maddesine göre “… Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşil mahkemesidir..” bu durumda davanın Antakya/Hatay mahkemesinde açılması gerektiğini, esasına girilmeksizin yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacı şirket ile şirketleri arasında imzalanmış herhangi bir nakliye sözleşmesi bulunmadığını, davacının icra-inkar tazminatı talebinin de yasal olmadığını ileri sürerek öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, aksi takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır. İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyasına davalı/borçlu tarafından sunulmuş itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiştir. Davalı şirket itirazında, şirketlerinin adresinin Antakya/Hatay olduğunu,ödeme emrinin de Antakya’ya tebliğ edildiğini, HMK ve İİK hükümlerine göre takip borçlunun ikametgahında yapılması gerektiğinden Hatay İcra müdürlüğünün yetkili olduğunu, davacı şirketin, davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını bildirmiştir. Davalı şirket cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Davalı şirketin merkezinin dava dilekçesinde yazılı olduğu üzere Antakya/Hatay olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın 6.maddesine göre genel yetkili mahkemenin davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğundan davanın Antakya/Hatay mahkemesinde açılması gerektiğini, davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanmış herhangi bir nakliye sözleşmesi bulunmadığını, ticari defterlerinin bilirkişice incelenmesi halinde aralarında bir ticari ilişkinin bulunmadığının ortaya çıkacağını bildirerek yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini bildirmiştir. HMK’nın 10 md. göre sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Ne var ki davalı tarafın hem takipteki hem dava açıldıktan sonraki itirazları değerlendirildiğinde sözleşmenin varlığı konusunun ihtilaflı olduğu, bu itibarla yetki hususunun HMK 10.maddesi ve TBK’nın 89. maddesi çerçevesinde değerlendirilemeyeceği yani alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin hükmün somut olayda uygulanamayacağı anlaşılmış olup yetkili mahkemenin HMK’nın 6. maddesine göre belirlenmesi gerektiği anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğundan reddine” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece tarafından verilen davanın reddine ilişkin karar son derece hatalı olduğunu, itirazın iptali davasına konu icra takibinin dayanağı, müvekkil şirketin navlun ücreti alacağına ilişkin fatura ve cari hesap ekstresini navlun ücreti alacağı para borcu doğurmakta olup, TBK 89. (eTBK73) Maddesi uyarınca para borcu, alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinden, müvekkil şirket merkezinin de bulunduğu İstanbul Anadolu İcra Müdürlükleri icra takibinde yetkili olduğunu, davacı müvekkil şirketin istinaf başvurusunun esastan kabulüne karar verilmesini, mahkemece olan İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2018/888 E.Numaralı dosyada verilen kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda İstanbul Anadolu ….İcra Müdürüğü … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, davalı tarafın itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu sabit olduğundan, değerin %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talep ve arz ederiz.
GEREKÇE:Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.Somut olayda, davacı tarafından davalıya taşıma hizmeti verildiği, aralarında cari hesap ilişkisi bulunduğu ve alacaklı olduğu iddia edilerek davalı hakkında cari hesaba dayalı olarak icra takibine girişildiği, davalı borçlunun hakkında başlatılan icra takibine itirazı sırasında, İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin yetkisiz olduğunu, ikametgahının bulunduğu yerin bağlı olduğu Hatay İcra Dairelerinin yetkili olduğunu belirtmek suretiyle icra dairesinin yetkisine, aynı zamanda borca ve ferilerine yapmış olduğu itirazı sonucunda icra takibinin durduğu, bunun üzerine eldeki itirazın iptali davasının açılmış olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.HMK 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır. İİK’nın 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarında, yetkili icra dairesinde takibin yapılması dava şartıdır. Bilindiği üzere, İİK’nın 50. maddesinde icra dairelerinin yetkisinin belirlenmesinde, 1086 sayılı HUMK’na atıf yapılmış olup, 6100 sayılı HMK’nın 447/2. maddesi hükmü uyarınca HUMK’na yapılmış olan atıfların HMK’nın ilgili maddesine atıf yapılmış sayılacağı kabul edilmiştir. Genel yetki kuralını düzenleyen HMK’nın 6. maddesi uyarınca, genel yetkili mahkeme, davalının ikametgahı mahkemesidir. Öte yandan aynı yasanın 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Sözleşmenin ifa edileceği yer ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesine göre tespit edilmelidir. Buna göre borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Öte yandan Taşıma Sözleşmelerinin düzenlendiği TTK’nun 890. maddesine göre birinci ve ikinci kısım hükümlerine tabi taşımadan doğan hukuki uyuşmazlıklarda, malın teslim alındığı veya teslim için öngörülen yer mahkemesi de yetkili olduğu gibi, fiilî taşıyıcıya karşı açılacak davanın, asıl taşıyıcının yerleşim yeri mahkemesinde, asıl taşıyıcıya karşı açılacak dava fiilî taşıyıcının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir.Somut olaya döndüğümüzde ise, davacının davalı şirket ile arasında taşıma ilişkisi bulunduğunu iddia ettiği, davalının ise sözleşme ilişkisini kabul etmediği ve davacıya borcun bulunmadığını savunduğu, dosya içerisindeki verilerle taraflar arasında akdi ilişkinin mevcudiyetine dair kesin bir sonuca varılamayacağı gibi, akdi ilişkinin olmadığı tespitinde bulunmak da mümkün değildir. O halde sözleşme ilişkisinin varlığı, tarafların buna dair sunacakları delillerin toplanmasından sonra tespit edilebilecek bir olgu haline gelecektir. Nitekim 6100 sayılı HMK’nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip (HMK. md. 117/3) maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise HMK’nun 163-164 maddelerinde açıklandığı görülmektedir. Tüm bu açıklanan nedenlerle, mahkemece davalının yetki itirazının anılan hükümler çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini sunma imkanı tanınarak, varsa delilleri toplanarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir(Yargıtay 19. HD’nin 20/09/2017 tarih ve 2016/11255 – 2017/6086 E-K sayılı Kararı).Bu durumda mahkemece davacının sunmuş olduğu bu deliller incelenip, ticari defterler üzerinde araştırma yaptırılmak suretiyle deliller eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığının saptanması halinde TBK’nın 89/1 ve HMK’nın 10. maddeleri uyarınca, davanın para alacağına ilişkin bulunması nedeniyle alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri icra dairesi de yetkili olduğu gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir (Yargıtay 19. HD’nin 04/11/2015 Tarih ve 2015/2795 – 2015/14017 E-K sayılı Kararı).Bu sebeple mahkemece davacının delilleri değerlendirilmeksizin akdi ilişkinin inkar edildiğinden takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığı kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-4 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023