Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1475 E. 2023/863 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1475
KARAR NO: 2023/863
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2020
NUMARASI: 2018/298 Esas – 2020/23 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/09/2023
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından ödenmeyen faturalardan kaynaklanan 10.215,56 TL’nin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının herhangi bir borcun bulunmadığından bahisle takibe itiraz ettiğini, takibin durduğunu, öncelikle davalının yetki itirazının reddinin gerektiğini belirterek davalının icra takibine itirazının iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın ticari faiziyle tahsiliyle birlikte alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin 01.01.2015 tarihinden sonra alacaklı yana toplamda 11.434,20 TL ödediğini, ödeme dekontlarında “ürün ödeme, borç ödeme” yazdığını, müvekkilin davacıdan 1.218,64 TL alacaklı olduğunu, müvekkilin tüm ödemelerini şirket sahibi ve müdürü …in verdiği hesap numarasına yaptığını, yetkili mahkeme ve icra dairesinin müvekkilinin ikametgahı olan Bilecik mahkemeleri ve icra dairelerinin olduğunu, mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda ” …Davacı vekili, 22/03/2019 tarihli dilekçesi ile, davalı tarafından …’in şahsi hesabına yapılan ödemelerin şirket alacağından düşülmesine muvafakatlarının bulunmadığını, dava dışı gerçek kişiye yapılan ödemelerin kişisel bir borcun tasfiyesine yönelik olduğunu; 21/01/2020 tarihli duruşmada da davalı yanca yapılan ödemenin davacı şirket borcuna istinaden yapıldığını ispat yükünün davalıda bulunduğunu savunmuştur. Davacı şirketi münferiden temsile yetkili bulunan şirket ortağı …’e yapılan ödemelerin kişisel bir borcun tasfiyesine yönelik olduğu iddia edilmekle dekontlardaki açıklamalar da dikkate alınarak ispat yükünün davacıya geçtiği kabul edilmiş, iddianın ispatı kapsamında davacı yanca herhangi bir delil ibrazında bulunulmadığından ve dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmış olduğundan davacı yana yemin hakkı hatırlatılmış, davacı vekilinin yemin hakkını kullanmayacağını beyan etmesi üzerine davacının iddialarının ispat olunamadığına ve davalı- borçlunun icra takibine itirazında haklı olduğuna kanaat getirilmiştir. Diğer yandan şirketin münferiden temsile yetkilisine yapılan ödemeye rağmen haksız ve kötüniyetli olarak yeniden alacağın tahsili amacıyla takip başlatılmış olması karşısında İİK 67/2. Maddesi uyarınca davacı aleyhine alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatına hükmedilerek yargılama sonuçlandırılmış ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının ödeme savunmasına dayanak oluşturan dekontlarda davalının bu ödemeleri davacı şirket yetkilisi … adına yaptığı ve belirtilen havale dekontlarında davacı müvekkili şirket için ödemede bulunulduğuna ilişkin herhangi bir açıklama olmadığını, anılan ödeme belgelerinin davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığının da mahkemece alınan 08.03.2019 tarihli bilirkişi raporuyla saptandığını, davalı tarafın …’in şahsi hesabına yaptığı ödemelerin, şirket alacağından düşülmesine muvafakatları bulunmadığı gibi davalı tarafın bu yöndeki savunmasına da açıkça itiraz ettiklerini, öncelikle istinaf incelemesi sonuna kadar kararın icrasının ertelenmesine, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.01.2020 tarihli 2018/298 esas 2020/23 karar sayılı hukuka aykırı kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, takip tarihi itibariyle 10.215,56 TL borç miktarı için başlatılan ve alacağın takibi için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla yapılan takibe, haksız ve kötü niyetli itiraz ede, davalı borçlunun 21.08.2017 tarihli itirazının iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın ticari faiziyle tahsiliyle birlikte %20’den az olmamak kaydıyla davalı borçlunun icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı cari(açık) hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında “Faturalardan kaynaklı cari hesap alacağı” açıklamasıyla 10.215,56 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 08/06/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf ise, davacı şirket yetkilisine yapılan ödemeler nedeniyle borcu bulunmadığını savunmuştur.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde,davacı şirket yetkilisine yapılan ödemeler nedeniyle davacının alacaklı olup olmadığı noktasındadır.Davalı tarafından dava dışı … hesabına, 16/01/2015 tarihinde “borç ödeme” açıklamasıyla 787,00 TL, 30/04/2015 tarihinde “…” açıklamasıyla 1.693,20 TL, 19/06/2015 tarihinde “ürün ödeme” açıklamasıyla 1.404,00 TL, 27/07/2015 tarihinde “borç ödeme” açıklamasıyla 1.000,00 TL, 11/09/2015 tarihinde “borç ödeme” açıklamasıyla 1.000,00 TL, 19/11/2015 tarihinde “borç ödeme” açıklamasıyla 2.500,00 TL, 29/12/2015 tarihinde “borç ödeme” açıklamasıyla 1.050,00 TL ve 28/01/2016 tarihinde “…, ürün ödeme” açıklamasıyla 2.000,00 TL olmak üzere 11.434,20 TL ödeme yapıldığı, …’in davacı şirketin ortağı olduğu ve 30/11/2010 tarihinden 30/11/2040 tarihine kadar davacı şirketi münferiden temsile yetkili olduğu anlaşılmıştır.Mahkemece uyuşmazlığın çözümü için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 222. Maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca usulüne uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.Bilirkişi aracılığıyla incelenen davacı ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacı davalıdan 10.215,55 TL alacaklı durumdadır. Davalı ticari defterlerine göre ise, davacının tüm faturaları davalının kayıtlarında yer almakta olup, davalının takip tarihi itibariyle 10.215,56 TL cari hesaptan dava dışı şirket yetkilisine yapılan 11.434,20 TL lik ödeme sonrasında davacıya borcu görünmemektedir. Davalı tarafından dava dışı şirket yetkilisine yapılan 11.434,20 TL lik ödeme ise davacı şirket kayıtlarında yer almamaktadır.Taraflar arasındaki ticari satım ilişkisi kapsamında malların teslim edildiği ihtilafsız olup, davalı borcu ödediğini iddia etmekle yapılan ödemeyi ve bu ödemenin dava dışı şirket yetkilisinin talimatıyla yapıldığını ispat yükü davalının üzerindedir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince davacı şirketi münferiden temsile yetkili bulunan şirket ortağı …’e yapılan ödemelerin kişisel bir borcun tasfiyesine yönelik olduğu iddia edilmekle dekontlardaki açıklamalar da dikkate alınarak ispat yükünün davacıya geçtiği kabul edilmiş ise de davalı tarafından davacı şirket yetkilisine yapılan havalelerde gönderilen bedellerin davacı şirket alacağına karşılık gönderildiğine ve bu ödemelerin icra takibine konu edilen cari hesaba dayanak teşkil eden faturalara ilişkin olduğuna dair bir açıklama bulunmamaktadır. Davalının, sunduğu dekontlarda yer alan ödemelerin davacı şirket hesabına yapıldığını ve davacı şirket yetkilisi hesabına ödeme yapılması yolunda davacı şirket yetkilisinin talimatı bulunduğunu ispat yönünden kesin delilinin bulunmadığı, davalının cevap dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı, dosya kapsamına göre davacı şirketin davalıdan 10.215,56 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla dosya kapsamına uygun düşmeyen şekilde ispat yükü davacıya geçirilerek ispatlanamayan davanın reddine ve davacının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davalı lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesi isabetli görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; Mahkemece eldeki davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kabulüne ve asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın KABULÜNE, 2-Davalı-takip borçlusunun, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında yapılan icra takibine vaki itirazının asıl alacak 10.215,56 TL üzerinden İPTALİNE, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına 3-Kabulüne karar verilen alacağın %20’si olan 2.043,11 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Başlangıçta peşin olarak alınan 123,38 TL harç ile alınması gerekli olan 697,82 TL harçtan mahsubu ile bakiye 574,44 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu başvuru harcı 35,90 TL, peşin harç 123,38 TL, bilirkişi ücretleri 1.200 TL, posta ve tebligat gideri 121,00 TL olmak üzere toplam 1.480,28 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca 10.215,56 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 7-Karar kesin olduğundan HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının ilgili tarafa iadesine, 8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına 8-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL ile posta ve tebligat gideri 46,50 TL toplam 196,60 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 20/09/2023