Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1474 E. 2023/816 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1474
KARAR NO: 2023/816
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2019
NUMARASI: 2017/165 Esas – 2019/903 Karar
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde temlik eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili bankanın dava dışı asıl borçlu … Tic. Ltd. Şti. lehine davalıların müteselsil kefaletiyle açılarak kullandırılan kredilerin geri ödemelerinin ödenmemesi nedeniyle 11.12.2015 tarihi İtibarıyla hesapların kat edildiği ve bu hususu bildiren Kadıköy … Noterliğinin 14.12.2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarının davalılara tebliğine rağmen borcun ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takibe geçildiği, davalıların takibe itirazı ile takibin durduğu, davalıların borca ve ferilerine itirazlarının kötü niyetli olduğu zira sözleşme hükümlerinin ortada olduğu, asıl borçlu şirketin ve dolayısıyla davalıların takip tarihi itibarıyla 292.445,91 TL. ticari krediden, 1.288,90 TL. ödenen çek garanti tutarından toplam 293.734,81 TL. nakit ve takip itibarıyla henüz nakde dönmemiş 20 adet çekin garanti tutarı olan 24.450 TL da gayrınakit borç bulunduğu, davalıların haksız ve kötü niyetli itirazları nedeniyle takip tutarının % 20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmelerini talep ettikleri ve belirtilen nedenlerle bu davanın açılma gereğinin doğduğu iddiasında bulunarak davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına ve davalıların takip konusu alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmelerine ve yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalılara yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalılara usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” …Taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmelerinin 11-b maddesi: “bu borcun kendiliğinden muaccel hale geldiği tarihten itibaren, bunları bankaya sözleşme koşullarında tamamen geri ödeyeceği tarihlere kadar geçecek günler için, kullanmış olduğu kredilere bankaca uygulanan kredi faiz oranlarından muacceliyet tarihi itibarıyla en yüksek olan kredi faiz oranına, bu oranın % 50 ilavesi ile bulunacak oranda temerrüt faizi tatbik edileceğini ve temerrüt faizi ile fon ve gider vergisini ayrıca bir ihtar ve merasime hacet kalmaksızın ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt eder. Temerrüt faiz oranının tespitinde TL borç için müşterinin TL kredilerine uygulanan kredi faiz oranlarının en yüksek olanının % 50 fazlası, döviz borcu için müşterinin döviz kredilerine uygulanan kredi faiz oranlarının en yüksek olanın % 50 fazlası dikkate alınacaktır.” şeklinde düzenlenmiştir. Yine tanzim edilen bilirkişi raporu da dikkate alınarak, davacı bankanın o dönemde kullandırdığı nakit kredilere uyguladığı en yüksek faiz oranı % 51 olup, (İLİŞİK: 5) bu hükme göre temerrüt faizi de bu oranın % 50 fazlası olan (51 x 1.5=) % 76,50 olarak tespit edilmiştir. Davacı banka ise takip talebi ile davalılardan % 36,36 temerrüt faizi talep etmiştir. Davacı banka kayıtlarının tetkik ettirilerek tanzim ettirilen bilirkişi raporunda özetle ve neticeten; bankanın kefil sıfatıyla sorumlu olan davalılardan 04.03.2016 takiple talep tarihi itibarıyla: 293.734,81 TL. asıl alacak, 23.906,00 TL. işlemiş faiz ve 1.195,30 TL. da gider vergisi olmak üzere toplam 318.836,10 TL. nakit alacaklı bulunduğu, akiple talep tarihi 04.03.2016 dan borç tamamen ödeninceye kadar 293.734,81 TL. matrah üzerinden % 36,36 temerrüt faizi île bunun % 5 i gider vergisinin istenebileceği belirtilmiş olup tanzim edilen hesaplama raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan bu itibarla temlik eden bankanın nakdi alacağı sabit görülmüştür.Gayrinakdi alacağa ilişkin istem yönünden yapılan tartışmada, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerekmektedir. Eldeki kredi sözleşmesinde ise depo talebinin müteselsil kefilleri de kapsayıp kapsamayacağı hususunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu itibarla davacının yerinde görülmeyen gayri nakti alacağa yönelik istemin reddine karar verilmiştir. Öte yandan banka tarafından yapılan masraflara ilişkin olarak ise dosyaya celp edilen makbuz örneğinden 304,53 TL ihtarname masrafı yapıldığı anlaşılmış olup, bu miktar da dikkate alınarak, aynı zamanda alacağın likit ve itirazın haksız olması karşısında icra inkar tazminatı şartları oluştuğundan davanın kısmen kabulü ile; davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazlarının 293.734,81 TL asıl alacak, 23.906,00 TL takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi, 1.195,30 TL % 5 gider vergisi ve 304,53 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam 319.140,64 TL üzerinden iptali ile takibin; asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 36,36 oranında işleyecek faizi ve faizin gider vergisi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemle gayri nakti alacağa yönelik istemin yerinde görülmediğinden reddine, hükmolunan alacağın %20’si oranında ( 63.828,13 TL) icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı-temlik eden …Bankası vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili banka gayrinakit alacağı dışındaki davalılar bünyesinde doğan alacağını … A.Ş’ye temlik ettiğini, taraflarınca gayrinakit yönden dosyanın hala takiplerinde olduğunu, nakit risklerin temlik edilmekle gayrinakit riskler temlike konu edilmediğini, bu zamana kadar müvekkilinin davacı olarak yer aldığı hiçbir davada bu şekilde gayrinakit alacakları yönünden mahkemece ret şeklinde bir karar oluşturmadığını, verilen bu kararın taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, açık ve ayrıntılı şekilde kefillerin asıl borçlu ile birlikte bu nevi borçtan da sorumlu oldukları yer almakta olup, kefillerce imza altına alınarak bu ibarelerin kabul ve taahhüt edildiğini, ayrıca davalıların aynı zamanda dava dışı Genel Kredi Sözleşmesinde asıl borçlu olan … Tic. Ltd. Şti’nin de ortakları olduğunu, yine dosyada mevcut olan delillerinden olan Çek Karnesi Talep Beyannamesi ve Çek Karnesi Teslim Beyannamesinde çek karnesinin dava dışı asıl kredi borçlusuna teslim edildiğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında da gayrinakit alacaklarının 24.450,00 TL olduğunun tespit edildiğini, mahkemenin 2017/165 Esas – 2019/903 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde ‘kısmen kaldırılmasını’ ve kaldırılmasını talep ettikleri kısım yönünden yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda ‘yerel mahkeme tarafından reddolan kısım olan ve bilirkişi raporlarıyla da tespit edilen 24.450,00 TL miktarlı gayrinakit alacakları yönünden de davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, dava dışı asıl borçlu … Tic. Ltd. Şti. lehine davalıların müteselsil kefaletiyle kullandırılan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacı takip alacaklısı tarafından, kredi borçlusu davalı takip borçluları ve dava dışı … Tic Ltd Şti hakkında 293.734,81 TL asıl alacak, 24.920,46 TL %36,36 temerrüt faizi, 1.246,01 TL faizin %5 oranında gider vergisi, 304,53 TL masraf, 24.450,00 TL gayrinakdi alacak talebi olmak üzere toplam 344.655,81 TL üzerinden icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur.Davaya konu kredi sözleşmesi ve eklerinin incelenmesinde; davacı banka ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. arasında akdedilen 25/11/2013 tarihli ticari nitelikte genel kredi sözleşmesinin dava dışı şirketin ortağı olan davalı … ve eşi davalı …tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, dava dışı şirkete kullandırılan krediye ilişkin 28/09/2015, 28/10/2015, 30/11/2015 tarihli taksitlerin ödenmemesi üzerine taksitlerin muaccel hale geldiği, hesabın 11/12/2015 tarihi itibariyle kat edilerek borçlulara 292.445,91 TL nakit borcun, … seri nolu çek için ödenen 1.200 TLnin ve iade edilmeyen 20 adet çek yaprağı bedeli için 24.450 TL gayri nakdi borcun ödenmesi talebiyle davacı banka tarafından ihtarname gönderildiği, 24 saat ödeme süresi verildiği, ihtarnamenin davalılara tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davacı, icra takibine konu edilen gayrinakdi alacağın müteselsil kefil olan davalılar yönünden geçerli olduğunu iddia etmiştir. Mahkeme tarafından ise taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumluluğuna ilişkin açık hüküm bulunmadığından bu talep yönünden istemin reddine karar verilmiştir.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, gayrinakdi alacak yönünden davalı müteselsil kefillerin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındadır.Davaya konu kefalet sözleşmesi için sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’ nın kefalete ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir.Kural olarak kefilin gayrinakdi alacak yönünden depo sorumluluğuna gidilebilmesi için genel kredi sözleşmesinde bu yönde açık hüküm bulunması gerekmektedir. Bankaların verdikleri çek karneleri nedeniyle her bir çek yaprağı için zorunlu karşılık ödeme riski bulunması nedeniyle çek karnesi verilmesi gayri nakdi kredi verilmesi niteliğindedir. Ancak çekin karşılıksız işlemi sonucu zorunlu karşılığının bankaca ödenmesi sonucu gayrinakdi kredi nakit krediye dönüşecek ve kredi borçlusu nakit kredi kullanmış olacaktır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2018/19-689 Esas, 2018/1624 Karar ve 06.11.2018 tarihli kararı ve Yargıtay 19.HD’nin 19.03.2018 tarih, 2016/16369 E. 2018/1334 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere kefilden, imzaları bulunan sözleşme içeriğinde çek yaprağı ve teminat mektubu nedeniyle depo talebinde bulunulabilmesi için sözleşmede tereddüte mahal vermeyecek şekilde bu konuda açık hükmün yer alması zorunludur. Aksi halde kefil, gayri nakdi alacağın deposundan sorumlu tutulamaz. İcra takibine ve davaya konu genel kredi sözleşmesinin 10.9.maddesinde “Bankanın merkez ve tüm Şubelerinde müşteri lehine açılmış veya açılacak her türlü krediler ile bu kredilere ilişkin olarak doğmuş ve doğacak tüm borç ve taahhütlerinden, mevzuattan kaynaklanan çek garanti tutarlarından (Çek Kanunu uyarınca Banka’nın ödemekle yükümlü olduğu yasal ödeme tutarlarından) gerek yalnız olarak, gerekse diğer kişilerle birlikte asaleten veya müteselsil kefil sıfatıyla, krediler sebebiyle doğmuş ve doğacak bütün borçlarından, bankaya karşı, aşağıda her bir müteselsil kefilin el yazısı de belirtmiş oldukları kefalet limitlerine kadar; limit arttırımı halinde çek ilgili limit arttırım sayfalarında yazılı tutarlar dahil olmak üzere hesaplanacak toplam tutara kadar, müteselsil kefil sıfatıyla imza tarihinden itibaren 10 yıl süreli olarak sorumlu olduklarını, sorumlu oldukları azami miktarı ve kefalet tarihlerini kandi el yazılarıyla belirtmek suretiyle ve imzalarıyla TBK’nun ilgili hükümlerine uygun olarak aşağıda kabul etmişlerdir.” şeklinde düzenlenmiştir.Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında imzalanan icra takibine ve davaya konu genel kredi sözleşmesinin 10.9.maddesindeki düzenlemeden gayri nakdi alacağın depo talebinden müteselsil kefillerinde sorumlu olacağı sonucu çıkarılamaz . Genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefillerin çek yaprağı sorumluluk bedeli deposundan sorumlu tutulacağına dair açık bir düzenleme bulunmadığından depo talebinden kefilin sorumlu olmadığının kabulü gerekmiştir. Bu nedenle çek yaprağı sorumluluk bedelinin depo edilmesine ilişkin gayrinakdi alacağın davalı kefillerden talep edilmesi mümkün değildir. Mahkemece, gayri nakdi alacak yönünden verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur .
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı banka vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/09/2023