Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1461 E. 2023/961 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1461
KARAR NO: 2023/961
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/01/2020
NUMARASI: 2018/642 Esas – 2020/10 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu ve fatura karşılığı mal aldığını, müvekili şirketin muhasebe servisi tarafından 25/05/2018 günü 4.772,06 TL ödeme yapılması gerekirken sehven 18.856,99 EURO’nun banka havalesiyle davalı şirket hesabına gönderildiğini, fazla yapılan ödemenin iadesi konusunda davalı şirket ile görüşüldüğünü ancak davalı şirketçe bu bedelin iade edilmeyeceğinin bildirildiğini, müvekkili şirket tarafından alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, müvekkili şirketin aynı grup şirketi bünyesinde bulunan dava dışı … San. Ve Dış Tic. A.Ş ile davacı şirket arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davacı şirketten alacağı olduğunu ve bu alacağın tahsili için İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/208 esas sayılı dosyası ile alacak davası açtığını, davacı tarafından sehven yapıldığı iddia olunan ödemenin davacının müvekkiline olan borcundan mahsup edildiğini ve ödemenin alındığına ilişkin derdest davaya bildirimde bulunulduğunu, derdestlik itirazlarının olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” ..Davalı tarafça, davacı ile cari hesap ilişkisi bulunduğu ve aynı grup şirketi bünyesinde yer aldıklarını beyan ettiği .. San. Ve Dış Tic. A.Ş. ile davacı şirket arasında görüldüğü belirtilen İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/208 esas, 2019/179 karar sayılı kararında; mal alım satım ilişkisine dayalı ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili ve vade farkına dayalı alacak istemli davada, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalı tarafça iddia olunduğu üzere davacının davaya konu yapmış olduğu ödemenin bu dosyada yapılmış herhangi bir mahsubuna rastlanmadığı, kaldı ki davalı şirket ile dava dışı … San. Ve Dış Tic. A.Ş.’nin davacı ile yürütmüş oldukları ticari ilişkide ayrı ayrı cari hesap ilişkilerinin bulunduğu ve davacı tarafça yapılan ödemenin dava dışı firmanın alacağından mahsup edileceğine ilişkin aralarında yapılmış bir sözleşme olduğu ileri sürülmediği gibi bu konuda herhangi bir ispat vasıtası sunulmadığı, bu haliyle taraf defterlerinde yapılan inceleme ile sabit olduğu üzere takibe konu ödemenin davalı şirket yönünden fazla ödeme olarak yapıldığı ve davalıdan tahsili talebinde haklı olunduğu, ancak davacı kendi defterlerine delil olarak dayanmakla defterlerinde tespit edildiği üzere 17.873,00 EURO alacaklı olduğu anlaşıldığından bu miktar yönünden davacının davasının kabulü ile davalının itirazının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak belirlenebilir olduğundan asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasının koşullarının oluşmadığını, müvekkili şirketin sebepsiz zenginleşme kastı ile değil, alacağına kavuşma niyetiyle hareket ettiğini, davalı müvekkili ile dava dışı … firması arasında organik bağın bulunup bulunmadığı değerlendirilmeden karar verilmesinin uygun olmadığını, bilirkişi tarafından eksik inceleme yapıldığını, alacağın likit olmaması nedeniyle hükmedilen icra inkar tazminatının hukuka aykırı olduğunu, İstinaf başvurularının kabulüne, kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı ilişki nedeniyle fazladan ödenen bedelinin tahsiline ilişkin itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafça davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış, davalı tarafın süresinde borca ve ferilerine yaptığı itiraz ile takip durmuş ve eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. İlk derece mahkemesinde dosyaya toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından yukarda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.Davalı ise icra dairesinin yetkili icra dairesi olmadığını, davacı tarafça yapılan ödemenin borca karşılık olduğunu , borcun bulunmadığını savunmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinde alıcı tarafından hataen yapıldığı iddia olunan fazla ödemenin tahsili talepli icra takibinde icra dairesinin yetkili olup olmadığı, fazla ödemenin talep edilip edilmeyeceği noktasındadır. İtirazın iptali davalarında, iddia ve savunmalar genel hükümler çerçevesinde incenerek karara bağlanır. Davalı şirketin icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi nedeniyle bu husus Mahkemece incelenmiş olup, Mahkeme tarafından davalının icra dairesinin yetkisine itirazının HMK 10 ve TBK 89.maddeleri gereği reddine karar verilmiştir. İcra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılması, itirazın iptali davasında, dava şartıdır. HMK’nın 115/2. Maddesinde, mahkemenin, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki ticari satım sözleşmesi ilişkisi sonucunda ödeme yapılmış olması nedeniyle yetkili icra dairelerinin taraflar arasındaki sözleşmeye göre belirlenmesi gereklidir. Bu itibarla, dava ve takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 2004 sayılı İİK’nın ilamsız icra takiplerinde icra dairelerinin yetkisini düzenleyen 50. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nın sözleşmeden doğan davalarda yetki kuralını düzenleyen 10. maddesi delaletiyle uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nın ifa yerine ilişkin 89. maddesi gereğince, konusu bir miktar paranın ödenmesi olduğu anlaşılan dava konusu değere dair talebin, ödeme zamanı itibariyle alacaklının yerleşim yeri mahkemelerinde dava edilmesi veya icra dairelerinde ilamsız icra takibine konu edilmesi mümkündür. Şu halde, mahkemece davalının icra dairesinin yetkili olmadığı yönündeki itirazının reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Taraflar arasında ticari satım ilişkisi bulunduğu ihtilafsızdır. Davalı vekili aynı grup şirketi bünyesinde bulunan dava dışı … Tic. A.Ş ile davacı şirket arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, bu şirketin İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/208 esas sayılı dosyasında davacı şirket aleyhine alacak davası açtığını, işbu davaya konu olan ödemenin davacının davalı şirkete olan borcundan mahsup edildiğini belirterek derdestlik itirazında bulunmuş, Mahkemece dava dosyalarının taraflarının farklı olması , farklı bir icra takibine ilişkin açılmış alacak davası olması ve dosyanın karar çıkmış olması nedeniyle davalının derdestlik itirazının reddine karar verilmiştir. İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/208 esas sayılı dosyasında açılan mal alım satım ilişkisine dayalı ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili ve vade farkına dayalı alacak istemli davada, davacı … A.Ş. Tarafından davalı … A.Ş.’ye 25/05/2018 tarihinde banka havalesiyle yapılan 18.856,99 Euro’nun mahsup işlemine konu olmadığı , davalı şirket ile dava dışı … San. ve Dış Tic. A.Ş. Grup şirketi olsalar da davacı ile ayrı cari hesap ilişkilerinin bulunduğu görülmüştür. Bu nedenle davalı vekilinin davacı tarafından sehven gönderildiği iddia edilen ödemenin dava dışı şirket .. A.Ş.ye olan borcundan düşüldüğüne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Tarafların ticari defterleri üzerine yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda davacının 25/05/2018 tarihinde davalıya 18.856,99 Euro ödeme yaptığı ancak tarafların bu miktarı TL olarak defterlerine kaydettikleri , iki tarafın ticari defterleri arasında 519,62 TL fark bulunduğu, bu farkın davacı ve davalı arasındaki kur farkı değerlemesi ve 2017 yılından devreden tutarlarda farklılık olmasından kaynaklandığı belirlenmiştir. Davacının banka aracılığıyla 25/05/2018 tarihinde yapmış olduğu ödeme davalının defterine 104.152,81 TL , davacının defterine ise 103.694,24 TL olarak kaydedilmiştir. Davaya dayanak icra takip tarihi itibariyle davalının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerine göre davalı, davacıya 99.236,66 TL borçlu (25/05/2018 tarihindeki efektif satış kuru 5.5233 TL karşılığı 17.873 EURO) ; davacının usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerine göre davacı, davalıdan 98.717,04 TL (25/05/2018 tarihindeki efektif satış kuru 5.5233 TL karşılığı 17.697 EURO) alacaklı görünmektedir. Davalı tarafın 17.07.2018 tarihli 15.457,20 TL tutarlı mal satımı karşılığı düzenlenen fatura bedelinin değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin istinaf talebi yönünden yapılan incelemede ; itirazın iptali davası takiple sıkı sıkıya bağlı olduğundan , davalı tarafça takip ve dava tarihinden sonra mal alımına ilişkin olarak düzenlenen faturanın dikkate alınması mümkün olmayıp, davalının bu talebi mahsup talebi olarak da değerlendirilemez. Zira mahsup, bir alacağı doğuran olayla ilgili olarak alacaklının elde ettiği bazı menfaatlerin ya da borçlunun katlandığı bazı yükümlülüklerin alacaktan indirilmesini ifade etmektedir. Davalının bu talebi karşılıklı, muaccel ve aynı cins iki borcun, borçlulardan birinin tek taraflı irade beyanı ile sona erdirilmesi olan takas def’i niteliğindedir. Bu açıklamalara göre, 17.07.2018 tarihli 15.457,20 TL tutarlı fatura bedelinin değerlendirilmesi talebi mahsup niteliğinde olmadığından davacı alacağından tenzil edilemez. Ancak davalı taraf cevap dilekçesinde takas def’ine de dayanmamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince 17.07.2018 tarihli 15.457,20 TL tutarlı fatura bedelinin davacı defterlerinde tespit edilen 17.873,00 Euro tutarındaki alacaktan düşülmeden hüküm kurulması isabetli olduğundan davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davalı tarafın icra takibinden sonra davacı adına fatura kesilmesi ve alacak tutarının değişmesi sebebiyle hüküm altına alınan alacak üzerinden icra inkar tazminatı verilmemesi gerektiğine ilişkin istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise davacı alacağının fazladan yapılan ödemeye ilişkin olup, alacağın likit (belirlenebilir) olduğu anlaşılmakla davalı tarafın bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 1.636,91 TL harcın, alınması gerekli olan 6.547,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.910,74 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.05/10/2023