Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1457 E. 2023/963 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1457
KARAR NO: 2023/963
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2019
NUMARASI: 2015/440 Esas – 2019/988 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Taraflar arasındaki Ticari Şirket davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin % 25 ortağı olduğunu, davalının % 75’lik ortaklık payının ise … Ltd Şti’ye ait olduğunu, davalı şirketin müdürlüğünü büyük ortağı temsilen bu şirketin paydaşları … ve kardeşi …’ın, müvekkili şirketi temsilen …’ın yaptığını, Bodrum’un çok değerli bir yerinde hissedarı bulunduğu gayrimenkul üzerinde akaryakıt istasyonu işletmeciliği yapmakta olan davalının büyük ortağı … Ltd Şti’nin davalının iş ve işlemleri yapılması için bir süre Bodrum’da ticaret yapan müvekkili şirketten yararlandığını, daha sonra davalı şirketin hisselerinin tamamını ele geçirmek üzere bir dizi işlemler yaptığını, müvekkili şirketin büyük finansmanı sağlayarak iki adet hisse tapusunu satın aldığını, ancak büyük ortağın finans temin etmemesi üzerine davalıya şifa hakkını kullanması için ihtarname gönderdiğini, davalının Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/465 Esas sayılı dosyada dava açtığını, müvekkili şirketin dava sonucunda 160.689 TL zarara uğratıldığını, davalının büyük ortağı olan … Ltd Şti’nin sahibi ve davalı şirket müdürü olan …’ın 12/10/2014 tarihinde yapılan genel kurulda müvekkili şirketin temsilcisi …’ın gündemde görüşüleceği belirtilmeyen TTK’ya aykırı bir şekilde kendi muhasebecisi tarafından düzenlenen rapora göre kendilerini ibra ettiğini, müvekkilini müdürlükten azlettiklerini, bu işlemlere karşı Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açıldığını, müvekkilinin yazılı ve sözlü taleplerine rağmen yasal zorunluluklar olması karşısında müvekkili şirketin davalı şirkette ortaklığının dışında da işlerinin bulunduğunu, finansal tabloların taraflara gönderilmemesi nedeniyle bankalar ve finans kuruluşlarında müvekkilinin kredilendirilmesinde doğrudan olumsuz etki yarattığını ve müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkili şirketin davalının ortağı olmasına ve ortak olarak kendilerinden alacaklı bulunmasına rağmen işletmedeki kredili cari hesabını kapatıp kendilerinden yakıt alınmasını engellediğini, müvekkili şirket yetkilisinin davalının Bodrum şubesine giderek inceleme yapmak istemesine rağmen evrakların ibraz edilmediğini, denetim raporunun çoğunluk hisseleri elinde bulunduranın gücüne dayanarak müvekkili şirketin ibra etmemesini toplantı tutanağından karar alınmış olmasına rağmen ali hesabın müvekkili şirkete gönderilmediğini, tapu alımında iyi niyet dışında müvekkilinin maddi zarara uğrattığını, bu nedenlerle müvekkili şirketin öncelikle ortaklıktan doğan hak ve borçlarının teminat altına alınmasını, % 25 paydaşı ortağı olduğu davalı şirketteki ortaklığından çıkmasına izin verilmesini, ayrılma payının güncel değer üzerinden hesaplanarak davacı şirketçe müvekkiline ödenmesini, dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin merkezinin İstanbul’da bulunması Bodrum’daki işlerin yönetiminin iyi niyetli münferit imzalı müdür yetkisi tanınan davacı şirket yetkilisi …’a bırakılmasından yararlanarak şahısları lehine şirketi borçlandırdığını, akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşınmazın hisselerini kendi adına satın alarak şirketten ilave menfaat temin etmeye çalıştıklarını, bunun fark edilmesi üzerine müdür …’ın görevden alındığını, …’ın şirket müdürü olduğu dönem ile ilgili olarak her türlü bilgi ve belgeye sahip olduğunu, davacının sermaye arttırımına zorlanarak hissesinin küçültültmek istendiği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “.. Somut olayda davalı şirkette % 25 paydaş olan müvekkiline bilgi alma ve inceleme hakkının kullandırılmadığı, özen yükümlülüğünün ihlal edilmiş olması, 2009 yılından bu yana şirketin kâr dağıtmamış olması sonucu davalı şirketteki ortaklığın çekilmez hale geldiğini öne sürerek ortaklıktan ayrılma talebinde bulunulmuş olup iki ortaktan oluşan davalı şirket ortaklar kurulunun şirkette % 75 paya sahip dava dışı … Ürünleri Ltd Şti tüzel kişiliğini temsilen seçilen davalı şirket münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili müdürü … tarafından 2009-2010-2011-2012 yıllarına ait yıllık olağan genel kurul toplantısı için çağrıda bulunmadığı, 2013 yılına ait şirket bilançosu ve gelir tablosu hesaplarının 2014 genel kurul toplantısında onanmamış olması, 2014-2015 yıllarına ait genel kurul toplantıları da yasal süresi içinde yapılmamış olmakla bilanço ve gelir tablosu hesaplarının ortaklar kurulu tarafından yıllar itibariyle ayrı ayrı görüşülerek karara bağlanmamış olması, şirketin kârının dağıtılıp dağıtılmamasına karar verilmemiş olması, davalı şirket ortaklar kurulunu toplantıya çağırarak karara bağlanmadan davalı şirkette % 75 paydaş olan hakim konumdaki dava dışı şirketin ortağı seçilen müdürün 05/05/2015 tarihinde … A.Ş.’ye devredilmiş olması, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/756 Esas, 2017/60 Karar sayılı ilamı ile 28/04/2015 tarihli genel kurulda şirket müdürlerinden …’ın haksız ve dürüstlük kuralına aykırı olarak ibra edilmemesine ilişkin kararın iptaline karar verildiği de göz önüne alındığında davacının küçük ortak olması büyük ortak olan dava dışı … Ltd Şti yetkilisinin şirket müdürü olarak davacı şirketin hak ve yetkilerini kullanmasını engellendiği anlaşılmakla ortaklık ilişkisinin çekilmez hale geldiği kabul edildiğinden davacının ortaklıktan ayrılmasına ilişkin talebinin kabulüne, davacının davalı şirketin mal varlığı, rayici öz varlık değeri, bilançosu değerlendirilerek ayrılma akçesinin hissesi oranında 694.619,21TL olarak hesaplandığı göz önüne alınarak bu miktarın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, dosya içindeki hatalı, yasaya aykırı biçimde görevi olmayan konularda kanaat bildiren bilirkişi raporunun etkisi ile davanın kabulüne karar verildiğini, davacı ortak … AŞ’nin müvekkili … Ltd.Şti’den çıkma talebi için haklı bir nedeni bulunmadığını, davacı bu husustaki iddialarını, dolayısıyla davasını ispat edemediğini, nihai kararda 2010-13 yılları arasında her yıl genel kurul çağrısı yapılmamasının, ortak …’ya hesap verilmemesinin gerekçe gösterildiğini, oysa anılan dönemde davetleri yapması, ortakları bilgilendirmesi gereken şirket müdürünün zaten bizzat davacı …’nın sahibi olan … olduğunu, 2 kişi olan ortakların gerektiğinde zaten karar aldıklarını, dolayısıyla bu hususun da çıkma nedeni olamayacağını, çıkma payının hatalı biçimde belirlendiğini, karara etken olan bilirkişilerin görev sınırlarını aştığını, Mahkemeye de belirttikleri üzere taşınmazların alınıp satılmasının müvekkili şirketin akaryakıt istasyonu işletme ticaretine hiç bir etkisi olmadığını, zira bu istasyonun, başından beri maliklerinden uzun süreli olarak kiralandığını, bayrak sahibi akaryakıt firması lehine ipotek alındığını ve başından beri taşınmazın mülkiyeti kimde olursa olsun davalı müvekkili … Ltd.’nin akaryakıt ticareti devam edegeldiğini , halen de taşınmazların mülkiyetinin kimde olduğunun bir önemi bulunmaksızın bu taşınmazlar üzerindeki ticaretinin aynen devam ettiğini, dolayısıyla bu taşınmazların hisselerinin alınıp satılmasının ya da kime satılmış olduğunun iddiaların aksine şirketin ticareti ile bir alakası olmadığını, aksine şirketin gereksiz yere yüklü bir borca sokan bu alımların, yaptığı ticaretinden elde ettiği karlarla kısa sürede kapatılması mümkün olmayacağından, hissedarlarca ilave sermaye getirilmesi de kabul görmeyince genel kurulun isteği doğrultusunda satılarak borçların kapatılmasının doğru ve gerekli olduğunu, Mahkemece kararının bu hususları değerlendirmeden usul ve yasaya aykırı olarak bilirkişi raporunun etkisi ile davacının çıkmasına karar vermesinin hatalı olduğunu, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 638/2. Maddesine dayalı limited şirketten çıkmaya izin ve ayrılma akçesinin ödenmesi istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ve bilirkişi raporu esas alınarak davacının, şirket ortaklığından çıkmasına ve ayrılma akçesinin ödenmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından yukarıda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinafa incelemesine konu ilk uyuşmazlık, davacının ileri sürdüğü hususların ortaklıktan çıkma yönünden haklı sebep oluşturup oluşturmadığı noktasındadır. Limited şirketlerde çıkma 6102 sayılı TTK 638 vd. Maddelerinde düzenlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 638/2. maddesinde, her ortağın, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabileceği düzenlenmiştir. Buna göre ortak, haklı bir sebebin varlığı hâlinde, diğer ortakların rıza ve muvafakatlerine lüzum olmaksızın şirketten çıkmasına müsaade edilmesini mahkemeden talep edebilmekte ve mahkeme kararı ile şirketten çıkabilmektedir. Ancak kanunda haklı sebebin tanımı yapılmamıştır. Bu durumda haklı sebebin varlığı somut olayın özelliğine göre tespit edilmelidir. Bunun yanı sıra haklı nedenler somut olarak kanıtlanmalıdır. 6102 sayılı TTK’nın “Bilgi alma ve inceleme” başlıklı 614/1 ve 2. Maddelerinde her ortağın , müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebileceği ve belirli konuda inceleme yapabileceği düzenlenmiştir. Genel kurulun, bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellemesi halinde ortağın istemi üzerine mahkemece bu hususta karar verileceği belirtilmiştir. Somut olayda davacının bu konuda yasal yolları tüketmediği uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda davacının salt defterleri inceleme hususunda ihtar çekmiş olması ve ihtara cevap verilmemiş olması TTK’nın 614. maddesi gereğince davacının bilgi alma ve defterleri inceleme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle limited şirket ortaklığından çıkma isteminin haklı olduğunu göstermez.(Bu yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/8665 Esas, 2016/3695 Karar sayılı kararı ) Dosya kapsamına alınan bilirkişi heyeti raporunda davalı şirketin 2010-2011-2012-2013-2014-2015 yılları ticari defterlerinde davacı ile olan hesap hareketlerini diğer ticari borçlar hesap kodunda takip ettiği, 2014 yılı sonundaki 627.888,57 TL’lik alacak bakiyesinin 2015 yılındaki genel kurul kararları ile kapatılarak hesabın 0,00 TL bakiye bırakıldığı belirlenmiştir. Bu husus haricinde davacı şirketin, ortağı olduğu şirketten akaryakıt almasına engel olunduğuna dair herhangi bir delil ve ispat bulunmamaktadır. Davacı tarafından davalı şirket ortaklığından çıkmaya izin için haklı sebep olarak gösterilen taraflar arasındaki davalara ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/465 Esas- 2015/27 Karar sayılı dosyasında … tarafından … Tic.İşletmeleri A.Ş aleyhine Muğla İli, Bodrum İlçesi, … Mahallesi … ada … parsel ile … ada … parsel sayılı taşınmazlar hakkında açılan şufa davasında satış bedeli konusunda muvazaa iddiasının olmaması sebebiyle taşınmazın rayiç değeri konusunda bir araştırma yapılmadan satış bedeli ve tapu masrafları toplamı 1.428.000.00 TL nin depo edilmesi üzerine davanın kabulü ile Muğla İli, Bodrum İlçesi, … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı … pay ile Muğla İli, Bodrum İlçesi, … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı … payın tapu kaydının iptali ile …adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, temyiz isteminden feragat edilmesi üzerine karar kesinleşmiştir. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/455 ile birleşen 2015/331 Esas sayılı dosyasında … ve … A.Ş. tarafından … Limited Şirketi aleyhine davalı şirketin 02/10/2014 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan tüm kararların iptaline ilişkin açılan asıl davada davanın reddine; … Ticaret Limited Şirketi tarafından … ve … İşletmeleri A.Ş. Aleyhine açılan yöneticinin sorumluluğuna ilişkin tazminat istemli birleşen davada davanın reddine karar verilmiştir. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/756 Esas sayılı dosyasında … ve … A.Ş. Tarafından … Limited Şirketi aleyhine açılan 28.04.2015 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararların iptaline ilişkin davada 28.04.2015 tarihinde yapılan genel kurulda şirket müdürlerinden …’ın haksız ve dürüstlük kuralına aykırı olarak alınan ibra edilmeme kararının iptaline, diğer maddelerinin iptaline ilişkin talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/559 Esas- 2019/43 Karar sayılı dosyasında … A.Ş. Tarafından … Limited Şirketi ve dava dışı … aleyhine açılan yöneticinin sorumluluğuna ilişkin tazminat davasında davanın reddine karar verilmiştir. Yukarıda belirtilen davalar ile taraflar arasında ve davacı ile dava dışı ortak arasında şirket ortaklığını çekilmez kılacak nitelikteki husumet bulunduğu, ortaklık ve yönetim ilişkisinde güven ortamının kalmadığı, ortaklık ilişkisini çekilmez hale gelmesi nedeniyle tarafların birlikte şirket faaliyeti yürütmelerinin beklenemeyeceği gözetildiğinde davacının TTK 638/2 maddesinde düzenlenen haklı sebeple çıkma hakkının bulunduğuna ilişkin mahkeme gerekçesi yerinde olup, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf istemi yerinde görülmemiştir. İstinaf incelemesine konu ikinci uyuşmazlık, ayrılma akçesinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı noktasındadır. 6102 sayılı TTKnın 612. Maddesi; “Şirket kendi esas sermaye paylarını, sadece, bunları alabilmek için gerekli tutarda serbestçe kullanabileceği özkaynaklara sahipse ve alacağı payların itibarî değerlerinin toplamı esas sermayenin yüzde onunu aşmıyorsa iktisap edebilir. Şirket sözleşmesinde öngörülen veya mahkeme kararıyla hükme bağlanmış bulunan bir şirketten çıkma ya da çıkarma dolayısıyla, esas sermaye paylarının iktisıabı hâlinde, birinci fıkradaki üst sınır yüzde yirmi olarak uygulanır. Şirket esas sermayesinin yüzde onunu aşan bir tutarda iktisap edilen esas sermaye payları iki yıl içinde elden çıkarılır veya sermaye azaltılması yoluyla itfa edilir.” hükmünü içermektedir. Bu düzenleme şirket sermayesinin korunması amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir. TTK’nın 641/1. maddesine göre ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir. Çıkma payı bir nevi tasfiye payıdır. Yani çıkan ortak için tasfiye payının yerine geçmektedir. Bu nedenle bu hak, farazi tasfiye payı olarak ifade edilmektedir. Çıkma ile ortaklık, sadece çıkan ortak için sona erdiğinden, ona düşen payın verilmesi amaçlanmaktadır, zira diğer ortaklar için ortaklık ilişkisi devam etmektedir. Bu bağlamda ayrılma payını, ortaklıktan ayrılan ortağa esas sermaye payını ve bu payın ona sağladığı ortak sıfatını kaybetmesine karşılık kendisine ödenmesi gereken değer olarak kabul etmek gerekir (Bkz. Yrd. Doç. Dr. Nihat TAŞDELEN, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre Limited Ortaklıklarda Çıkma Çıkarılma ve Fesih, Ankara 2012, sf. 179 vd.). Hukukun genel ilkeleri ayrılma akçesinin ayrılma ile muaccel olmasını gerekli kılar; bu kural burada da geçerlidir. Ancak bu kural şirketin “kullanabilir öz sermayesi” varsa uygulanır. Çünkü ayrılan ortağa ödenecek ayrılma akçesi, esas sermaye payının gerçek değerine göre belirlenecek olup, payın gerçek değeri belirlenirken şirketin en azından bilanço değerinin bulunması gerekir. Haklı sebeple ayrılan ortağın payının gerçek değerinin ortaklığının sona erdiği tarihe en yakın tarih olan karar tarihi itibariyle hesaplanması gereklidir. Somut uyuşmazlıkta mahkemece bu tespit yapılırken davalı şirkete ait Bodrum’da bulunan taşınmazların değerinin belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda taşınmazların değerleri 2010 yılı itibariyle belirlenmiş olup, mahkemece hükme esas alınan 06/12/2018 tarihli ek raporda çıkma payının hesabında da 31/12/2015 tarihli verilerin esas alındığı belirtilmiştir. Bu durumda, mahkemece, ortaklıktan çıkma payının, şirketin karar tarihine en yakın tarihteki mal varlığının gerçek değeri saptanması amacıyla öncelikle Bodrum’da bulunan taşınmazlara ilişkin garimenkul değerleme uzmanı marifetiyle karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerinin tespiti yönünden rapor alınması , sonrasında önceki bilirkişi heyetinden veya gerekli görülürse konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden esas sermaye payının gerçek değerine göre yani davalı şirketin en azından bilanço değerinin bulunması yönünde rapor alınarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA,davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 05/10/2023