Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1450 E. 2020/258 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1450
KARAR NO: 2020/258
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI: 2019/955 Esas – 2019/1190 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin ortaklarından …’nün ¨100.000,00 ödenmiş sermayesi bulunan şirkete %62,5 oranında,¨62.500,00 sermaye 1.250 adet pay ile 09/08/2016 tarihinden itibaren ortak olduğunu daha sonra şirkette bulunan hisselerinin tamamını hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte şirket ortaklarından …’e ¨ 62.500,00 bedelle devrederek ortaklıktan ayrıldığını, şirkette bulunan hisselerinin nominal değerine karşılık gelen bedelleri almasına rağmen şirkete ortak olduğu tarihten itibaren şirkete vermiş olduğunu ve şirket kayıtlarında yer alan alacaklarını şirketten alamadığını, şirket tarafından da müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, devamında ilamsız takibe geçildiğini, arabuluculuk görüşmesinde ise davalı şirket yetkilisi şirketin müvekkiline herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek uzlaşmadığını, davacının ortaklık paylarını devretmiş olduğu şirketin “Düzeltilmiş(net aktif) Özvarlık Değeri” + “Şerefiye Değeri” yaklaşık olarak ¨3.000.000,00 olduğunu, davacının ortak olduğu şirketteki payların şirket kayıtlarında yer alan ¨902.576,20’lik alacağı ile birlikte şirket ortaklarından …’e ¨62.500,00 bedelle devrederek ortaklıktan ayrıldığının düşünülmesi hayatın olağan akışına aykırı düşeceği gibi aynı zamanda edimler arasında açık bir oransızlık meydana gelmesi sonucunu da doğuracağını, ortak …’nün ¨195.750,00” alacaklı olduğu kayıtlarda mevcut olup, defter kayıtlarının şirketin beyanını doğrulamadığını, davacı tarafından şirkete verilen borç tutarları ve şirket tarafından geri ödenen tutarlara ilişkin cari hesap sonucunda davacı şirketten ¨ 902.576,20 alacağı kaldığını bu nedenlerle ödeme emrine yapmışı olduğu itirazın iptalini ve icra takibinin devamını, yargılama sonuna kadar alacak haklarının zayi olmaması zımnında gerekli ve yeterli teminatın ibrazı ile şirketin menkul mallarına şirket ortaklarının şirket hisselerine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesince dava hakkında “Anılan hisse devir sözleşmesi incelendiğinde, davacının, davalı şirkette teki payını tüm aktif ve pasifleri ile dava dışı yeni ortağa devrettiği,buna göre davacının,şirketten olan alacağını da bu kişiye devrettiği, davacının şirketten olan tüm alacağının yeni ortağa devredildiği, davacının, bir alacağının bulunması halinde bu alacağını yeni ortaktan talep etmesi gerektiği, davalı şirketin pasif husumetinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın pasif husumet yokluğu ” nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin esasa girmeden davayı hisse devrinin yapıldığı şahıstan talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının devir etmeden önce hissedarı olduğu şirkete birçok borç kaydı altında ödemeler gerçekleştirdiğini, tüzel kişiliğe karşı gerçekleştirilmiş olan borç kaydı devredilen şahıstan şahsi sorumluluk olarak talep edilemeyeceğini, tüzel kişiliğin sorumlu olacağını” belirtmiş, bu hususları istinaf ederek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: Davacının şirketteki payını şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte …’e devrettiğini, bu itibarla davacının şirketten bir 3. Kişi gibi alacağı olduğunu iddia etmesinin kabul edilemeyeceğini, TTK’nın 603. md. ve devamı hükümlerinde şirket hissedarlarına ek ödeme yükümlülükleri ve yan edim yükümlülükleri yüklenebileceği ve bu yükümlerin usul ve esasları belirlediğini, karşı yanın iddiası ise söz konusu hükümlere dayanmadığını, verildiği iddia edilen borç paranın TTK kapsamındaki hükümler çerçevesinde mi yoksa başkaca bir hukuki ilişkiye dayanarak mı verildiğini ispat yükümlülüğü altında olduğunu, karşı yanın bu noktada iddiasını belgelendirerek ispatlamadığını, ayrıca davacının 902.576,20 TL müvekkil şirketten borcu olduğunu iddia etmesinin mantığa uygun olmadığını, Karşı yan dava dilekçesinde şirketin değerinin 3.000.000 TL olduğunu belirtmiş ancak şirketin kaynaklarının yaklaşık 1/3′ ü kadar davacıya borçlu olduğunu kabul etmenin mantığa uygun düşmediğini, bu nedenlerle istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı tarafından davalı şirkete verildiği iddia olunan borcun(ödüncün) tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, uyuşmazlığa konu davada davalıya husumet düşüp düşmediği noktasındadır. Bakırköy … Noterliğinin 16/07/2019 tarih ve … yevmiye nolu limited şirket pay devri sözleşmesi ile davacı … tarafından davalı … Ltd. Şti.’ndeki 62.500,00 TL payını, şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte dava dışı …’e 62.500,00 TL bedelle devretmiş, dava dışı … ise …’nün davalı şirketteki payını bütün aktif ve pasifiyle hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte devralmıştır. Hisse devir sözleşmesinde davalı şirketteki paylar devredilmiş ise de davacının davalı şirketten olan alacağını da temlik ettiğine ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Hisse devir sözleşmesindeki davacı beyanları, hisseleri devralan dava dışı …’ün beyanı ile birlikte değerlendirildiğinde paya bağlı hak ve yükümlülüklerin de hisse ile birlikte devredildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafın gerek dava dilekçesinde şirkete vermiş olduğu ve şirket kayıtlarında yer alan alacaklarını alamadığı ile Bakırköy … Noterliğinin 16/07/2019 tarih ve … yevmiye no’lu limited şirket pay devri sözleşmesi ile Türk Ticaret Kanununda belirtilen hak ve yükümlülükleri devretmiş olup şirketten olan alacaklarını devretmediği şeklindeki beyanı, gerekse de arabuluculuk son tutanağında, davacı taraf davalı şirketten cari hesap bakiyesinden kaynaklı alacak nedeniyle Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığı şeklindeki beyanı değerlendirildiğinde davacının talep konusu alacağı, davalı şirketteki pay sahipliğinden bağımsız şahsi(nispi) nitelikteki hakka dayanmaktadır. Bakırköy … Noterliğinin 16/07/2019 tarih ve … yevmiye no’lu limited şirket pay devri sözleşmesi aynı zamanda alacağın temliki niteliği taşımadığından, davalı şirkete verildiği iddia olunan borç nedeniyle davalı şirketin davada sıfatı(husumeti) bulunduğunun kabulü gerekir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece davalı şirketin davada pasif husumeti bulunmadığından bahisle eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin İstinaf isteminin KABULÜ İLE, BAkırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2019 tarih, 2019/955 Esas – 2019/1190 sayılı kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı vekilince yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 05/11/2020