Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/144 E. 2021/43 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/144
KARAR NO : 2021/43
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2018
NUMARASI: 2015/710 Esas – 2018/740 Karar
DAVA : Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21.01.2021
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA:Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen bayiilik sözleşmesi gereğince, davalının pvc pencere, kapı ve panjur sistemleri üreterek müvekkiline sattığını, müvekkilinin ise, bu ürünlerin satış ve montaj faaliyetlerini yürüttüğünü, süregelen ticari ilişkide davalının müvekkiline Euro bazında faturalar düzenlediğini, müvekkilinin de fatura bedellerini TL bazında çek keşide ederek ödediğini, sözleşmede kur farkına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, aralarındaki ticari ilişkide kur farkı ödeneceğine dair bir teamülün de olmadığını, buna rağmen davalı tarafından 31/12/2013 tarihli fatura ile kur farkı talep edildiğini, müvekkili şirket tarafından buna itiraz edilerek faturanın iade edildiğini, ancak davalı tarafından bu kez davalıya verilmiş olan teminat mektubunun paraya çevrilmesi hususunun gündeme geldiğini, davalıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını ileri sürerek davalıya 66.983,37 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkide faturaların Euro para birimi üzerinden düzenlendiğini, fakat davacının ödemesini ileri tarihli, Türk Lirası olarak düzenlenen çekler vasıtasıyla yaptığını, kaldı ki bu durumun taraflar arasında akdedilen sözleşmede, mal tedariki edimi karşılığında, mal bedeli ödemesinin peşin ödeme şeklinde gerçekleştirilmesi düzenlemesine de aykırı olduğunu, bu itibarla müvekkilinin mal bedeli alacağını mal teslimi akabinde peşin almak yerine TL olarak, ileri tarihli çek ile tahsil etmek durumunda kaldığından, Euro olarak düzenlenen faturalar karşılığında müvekkile verilen çeklerin, müvekkil şirkete verildikleri tarihteki Euro – TL paritesi ile ileri tarihli olarak düzenlenen çeklerin müvekkil şirket tarafından tahsil edildiği tarihteki Euro-TL paritesi aynı olmadığından, aradaki kur farkına müvekkil şirketin katlanmasının beklenemeyeceğini, ayrıca, müvekkil şirket tarafından 14.888,53-Euro bedelli, çek kur farkı faturası yanında, davacının müvekkiline cari hesaptan dolayı ödenmemiş borcunun olduğunu, dolayısıyla davacının kur farkı faturası yanında cari hesap borcunu da davaya konu ettiğini, davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu kayıtlara ilişkin kur farkı fatura kaydının davacı kayıtlarında bulunmadığı ancak davacının son cari hesap borcunun bulunduğu, taraflar arasındaki 30.10.2012 tarihli bayilik sözleşmesinde kur farkına ilişkin her hangi yazılı bir düzenleme bulunmadığı, davalı kayıtlarına dikkat edildiğinde kur farkı ayarlamalarından kaynaklanan 2012 yılından itibaren hesap yılı sonunda kur farkı fatura kayıtlarının yapıldığı ve davacının itiraz etmeksizin 2012 yılına ait sekiz adet kur farkı fatura ödemesinde bulunduğu, 2013 yılına ait 4 adet kur farkı fatura ödemesinin ise iş bu dava konusu çekişmeye mahal verdiği, taraflar arasında ticari ilişki süresince yıl sonu hesaplanan kur farkının cari hesaba borç kaydedildiği, davacının ödemeleri TL bazında çek ile yaptığını beyan ettiği hali hazırda davalıya kesin teminat mektubu vererek cari hesap borcuna mahsuba peşin rıza gösterdiği ve karşılıklı rıza ile yazılı olmayan ve bu şekilde olan ödemeye ilişkin anlaşmanın bulunduğu, yazılı sözleşmede de ürün siparişinde ödeme şeklinin peşin ödeme olarak kararlaştırıldığı bu nedenle davacının dava konusu talebinde haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; davacının 2012 yılından kur farkı faturalarını ödemiş olmasının taraflar arasında kur farkı faturalarının ödeneceği konusundan taraflar arasında zımnı bir kabul veya yazılı olamayan bir anlaşmanın varlığına delalet etmediğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, kur farkından dolayı düzenlenen faturadan ve cari hesaptan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.HMK 355 maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni nedenleri ile sınırlı olarak kararın istinaf incelemesi yapılmıştır.Somut olayda, taraflar arasında akdedilen bayiilik sözleşmesi gereğince, davacının davalının ürettiği emtiaların satış ve montajını üstlendiği, ticari ilişkinin başladığı 2012 yılından buyana davalının davacıya döviz cinsinden düzenlediği faturalara karşılık olarak davacının TL üzerinden çeklerle ödeme yaptığı, uyuşmazlık kur farkından ve cari hesaptan dolayı davalının davacıdan alacaklı olup olmadığı noktasındadır.İlk derece mahkemesinin gerekçesinde kur farkı yönünden, davalının davacıya önceki dönemlerde düzenlediği kur farkı faturaların ihtirazi kayıt olmaksızın çekle ödendiği belirtilmiş ise de, taraflar arasındaki kur farkına dayalı uyuşmazlığın dosya kapsamında bulunan davalının davacıya düzenlediği ve davacı tarafça kabul edilmeyen 31.12.2013 tarihli “Kur Farkı” açıklamalı 14.888,53 Euro tutarlı faturadan kaynaklandığı, nitekim dosyada alınan bilirkişi raporlarında da, söz konusu uyuşmazlığa konu fatura dışında taraflar arasında kur farkı faturasına rastlanmadığı tespit edilmiş olmasına ve aksinin de davalı tarafça da ileri sürülmemiş bulunmasına göre, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki değerlendirmesi somut olaya ve dosya kapsamı ile örtüşmemektedir.Kural olarak, kur farkı alacağının talep edilebilmesi, taraflar arasındaki sözleşmede bu konuda bir hüküm bulunmasına veya akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olmasına bağlıdır. Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmede, kur farkına ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, dosyada bulunan faturalarının incelenmesinde döviz karşılığının gösterildiği ve davacının da bu faturalara itiraz etmediği böylece akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olduğu görülmektedir. Bu durumda, davalı tarafından düzenlenen faturaların Euro cinsinden olduğu görülmekle kural olarak kur farkı istenebilmesi mümkün ise de; dava konusu uyuşmazlıkta davacının çekle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davalının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceği gibi, böyle bir durumda kur farkının istenebileceğine dair taraflar arasındaki sözleşmede herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş olduğu gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince kur farkı faturası yönünde davanın kabulü gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir ( Emsal Bkz. Yargıtay 19 HD, 19/03/2019 tarihli, 2017/3234-2019/1778 E.K; 09/05/2019 tarihli, 2018/2655-2019/3068 E.K ve 13/03/2019 tarihli, 2018/1227 -2019/1611 E.K sayılı ilamları).Diğer taraftan, tarafların ticari defterlerinden, davacının davalıya cari hesaptan dolayı 31.12.2013 tarihli 14.888,53 Euro tutarlı kur farkı faturası hariç cari hesaptan kaynaklı borcunun bulunduğu sabit olduğundan davacının kur farkı faturası dışındaki talepleri yerinde değildir.Hal böyle olunca, davacının davalıya 31.12.2013 tarihli 14.888,53 Euro tutarlı kur farkı faturasından dolayı borçlu olmadığından davanın bu kısım yönünden kabulü gerektiğinden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması gerekmiştir.Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, Dairemizce, yukarıda belirtilen hukuki gerekçe doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin İstinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE; istinafa konu ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE, davacının davalıya 31.12.2013 tarihli 14.888,53 Euro tutarlı kur farkı faturasından dolayı borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Alınması gereken 2.918,88-TL harçtan peşin alınan 1.142,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.776,48-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından ödenen 1.142,40-TL peşin harç ile 25,20-TL başvuru harcının davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi ücreti ve tebligat masrafı (ayrıntısı Uyapta kayıtlı) toplamı olan 1.873,00 -TL’den davanın kabul ve red oranına göre, 1.179,99 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,5-Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 6.354,90-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,6-Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık ücret tarifesine göre, reddedilen kısım yönünden hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,7-Dosya kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansların taraflara iadesine,8- İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;a-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye irat kaydına,b-Davacı vekilince yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,c- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 98,10 TL, posta ve tebligat gideri 88,00 TL olmak üzere toplam 186,10 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi