Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1427 E. 2021/50 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1427
KARAR NO : 2021/50
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/09/2019
NUMARASI: 2016/803 Esas – 2019/704 Karar
DAVA : Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21.01.2021
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı … şirketi ile 24/04/2006 tarihinde Münhasır Bayilik Sözleşmesi akdederek “…” markasının Türkiye Distribütörü olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin ilk olarak 2010 yılının sonuna kadar akdedilmiş olsa da davalı …’ın, müvekkilinin satışlarından memnun olması nedeniyle sözleşme ilişkisini devam ettirdiğini, taraflar arasındaki münhasır bayilik sözleşmesine rağmen davalı …’ın, sözleşme devamında dönem dönem başka firmalara da makine göndererek sözleşmenin mühnasırlık klozunu ihlal ettiğini ve pazarda haksız rekabete neden olduğunu, buna rağmen davalı …’ın, müvekkilinin yerine geçecibilecek ya da onunla rekabet edebilecek bir firma bulamadığını ve müvekkilinin Türkiye pazarını elinde tutmaya çalıştığını, 2013 yılından itibaren münhasırlık ihlalleri daha da artarak müvekkilinin satışlarının azalmasına sebep olunduğunu, davalı …’ın hiçbir geçerli ve haklı sebebi olmadan müvekkili ile olan sözleşmesini 31/05/2016 tarihi itibariyle feshedeceğini 18.01.2016 tarihinde bildirdiğini ancak sözleşme ilişkisi sona ermeden diğer davalı … Ticaret Limited Şirketi ile sözleşme akdettiğini, bunun akabinde bu davalı şirketin müvekkiline ait internet sitesinde de yer alan müşteri listesini kullanarak bu şirketlere tek tek e-mailler gönderdiğini ve haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bulunduğunu ileri sürerek davalılar tarafından gerçekleştirilen haksız rekabetin tespitine, mahkemece tespit edilecek kazanç kayıplarından şimdilik 2.000 TL ve ticari itibari zedelenen müvekkili lehine şimdilik 5.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, taraflar arasında 2006 yılında sözlü olarak varılan anlaşma gereği, davacı şirketin Türkiye pazarında tek satıcı olarak yetkilendirildiğini, bu anlaşmaya istinaden davacıya 27/04/2006 tarihli tek yetkili satıcı olduğuna dair belge verildiğini, 2010 yılında taraflar arasında distribütörlük ilişkisi kapsamında çeşitli sorunlar ortaya çıktığını, davacı şirketin, müvekkili adına Avrupa’da tescilli “…” markasını kendi adına TPE nezdinde tescil ettirdiğini ve sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı davrandığını, ayrıca müvekkilinni fikri mülkiyet haklarına bilerek tecavüz ettiğini, ayrıca davacı şirketin o tarihlerde müvekkiline olan borçlarını zamanında ödemediğini, bunların üzerine müvekkili ile davacı tarafın 09/02/2011 tarihli sözleşme imzalayarak münhasır tek satıcılık ilişkisini sonlandırdığını, bu sözleşme ile taraflar arasındaki münhasır distribütörlük ilişkisi bu sözleşmeyle sona erdiğini, bunun yerine davacıya ödeme ve satış koşulları aynı olmak üzere münhasır olmayan satıcılık yetkisi verildiğini, ayrıca bu sözleşme ile davacının tek satıcılık ilişkisinden doğan veya doğacak tüm talepleri bakımından ibra ettiğini ve haklarından feragat ettiğini, ayrıca taraflar anılan sözleşmede yer alan tahkim şartıyla her türlü uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözüleceği hususunda tahkim anlaşması yaptığını, bu anlamda tahkim itirazlarının bulunduğunu, 2011 ve 2015 yılları arasında davacının satışlarında önemli ölçüde azalma olduğunu, ayrıca davacının, müvekkiline olan ödemelerini vadelerinde yapmamaya başladığını, 14/01/2016 tarihinde tarafların, davacı işyerinde toplantı düzenlediğini, bu toplantıda müvekkili şirketin sözleşme ilişkisini sonlandırma iradesini gerekçeleri ile davacıya ilettiğini, 18/01/2016 tarihinde müvekkili şirket yetkilisinin davacıya gönderdiği e-mail ile satıcılık sözleşmesinin sona erdirildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin fesih akabinde diğer davalı … ile 01/06/2016 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tek satıcılık sözleşmesi imzaladığını, ayrıca taraflar arasında tahkim anlaşması mevcut olduğunu, davacının ddialarının gerçek dışı olduğunu, manevi tazminat talebinin belirsiz olamayacağını, bölünerek kısmen de talep edilemeyeceğini belirterek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: ilk derece mahkemesince, davalı ….Ltd Şti hakkındaki davanın tefrik edildiği, taraflar arasında imzalanan ve uyuşmazlık konusu olmayan 09/02/2011 tarihli protokolün 5.maddesinde, taraflar arasında herhangi bir ihtilaf münhasır olarak, İsviçre Ticaret Odası İsviçre Uluslararası Tahkim Kuralları gereğince çözüleceğinin belirlendiği, davalı tahkim ilk itirazında bulunduğu, 09.02.2011 tarihli protokolün 5. madesiyle, taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğan tüm ihtilaflar yönünden tahkim şartı getirildiği gerekçesiyle davacı tarafından davalı … aleyhine açılan davanın yasal süresi içinde ileri sürülen tahkim ilk itirazı dikkate alınarak davanın usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; tahkim şartını içeren 09.02.2011 tarihli Protokol’ün müvekkiline baskı ile imzalatıldığını, söz konusu protokolün geçerli olduğu kabul edilse dahi bu sözleşmeden sonra taraflar arasında başkaca sözleşmeler imzalandığını ve bu sözleşmelerde tahkim şartına yer verilmediğini, tahkim şartının koşullarının bulunmadığını, kaldı ki bu şartın yalnızca protokolde yer alan hususlardan doğan uyuşmazlıklar için uygulanacağını, somut olayda uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Davacı, taraflar arasındaki münhasır yetkili bayiilik sözleşmesini davalının haksız olarak feshettiği gibi işbu dosyadan tefrik edilen diğer davalı şirket ile danışıklı hareket etmek suretiyle haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle davacının zararına neden olduğu iddia ederek haksız rekabetin tespiti ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince, davanın tahkim itirazı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut olayda, taraflar arasında 27.04.2006 yılından itibaren bayiilik ilişkisinin bulunduğu, bu ticari ilişkinin devamı sırasında 09.02.2011 tarihli tahkim şartı içerir bayiilik sözleşmesinin imzalandığı sabit olup, dosyaya orijinali (Uyap’ta Türkçe tercümesi) bulunan anılan sözleşmenin 5. Maddesinde; “Bu Sözleşme’den veya … ve … arasındaki ticari ilişkiden doğan ve bağlantılı tüm uyuşmazlıklar; bunların geçerliliği, yorumu, icrası veya feshi dahil olmak üzere, kesin olarak münhasıran tek hakemli tahkimde çözülecek olup, tahkime tahkim bildirim tarihinde geçerli olan İsviçre Ticaret Odasının İsviçre Milletlerarası Tahkim Kuralları uygulanacak ve buna göre tahkim görülecektir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Buna göre, taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğan tüm ihtilaflar yönünden tahkim şartı getirildiği, tahkim şartının koşullarının sağlandığından geçerli olduğu, davacının feshe kadar sözleşmenin geçersizliğine yönelik itiraz ve dava hakkı kullanmadığı, tahkim şartına havi sözleşmenin geçersizliği ve baskı ile imzalatıldığı yönündeki iddiaların işbu davanın konusunu oluşturmadığı, davalının 01.09.2011, 07.01.2013 ve 10.02.2014 tarihli tek yanlı yetkilendirme yazılarının ayrı bir sözleşme olarak kabulü mümkün olmadığı, çerçeve nitelikteki sözleşme hükümleri ve tahkim şartının devam ettiği gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerinde olduğundan davacının yerind olmayan bütün istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının hazineye irat kaydına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.