Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1413
KARAR NO: 2023/128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2019
NUMARASI: 2016/977 Esas – 2019/1069 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının mülkiyetinde bulunan Konya ili Sarayönü ilçesi … köyü … mevkiinde kain tapuda … parsel 8900 m2 taşınmazın 12/08/2011 tarihinden itibaren 5+3 yıl süreyle geçerli olmak ve 5. Yıldan sonraki dönemde devam edebilmesi davalının açık yazılı devam iradesine bağlı olmak üzere, müvekkili şirket lehine intifa hakkı tanınmasına ilişkin olarak müvekkiil şirket ile davalı arasında 11/08/2011 tarihli intifa sözleşmesi akdedildiğini, İntifa Sözleşmesi’ nin intifa hakkı ve bedeli başlıklı Malik, 5P lehine tapuya tescil tarihinden başlamak üzere ilk dönem için 79,414,USD İkinci dönem için ise 47,649 USD olarak tespit edilen toplam 127,063 USD ivaz karşılığı … lehine birinci dönem tescil tarihinden 18/09/2015 1e kadar ikinci dönem 18/09/2015 den itibaren 3 yıl süreyle geçerli olmak üzere İntifa hakkı tesis etmeyi … lehine tesis edilen intifa hakkının, gayrimenkulun bulunduğa tapu kaydına tescil edilmesini kabul ettiği şeklinde düzenlenen sözleşme gereğince müvekkili şirkete tesis edilecek intifa hakkı için 5+3 yıllık intifa bedeli peşin ödendiğini, intifa sözleşmesi ve intifa resmi senedi ile sabit olduğu üzere 12/08/2011 tarihinde 5+3 yıl süre ile müvekkiil lehine tanınmış intifa hakkı süresinden önce sonlanmış olup müvekkili şirketin taşınmaz malikinden kalan intifa süresine ilişkin olarak KDV hariç 61.394,81 USD alacağı bulunmakta olduğunu, davalı taraf muaccel olan borçlarını ödemediğinden taraflar arasında yapılan sözleşmenin feshedildiğini, davalı tarafa intifa hakkının tapudan terkini yönünde ihtarname gönderildiğini, borçların ödenmesi yönünde davalı tarafa ihtarname tebliğ edildiğini, davalı tarafın müvekkili şirketin alacağını ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyasından söz konusu alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın iş bu takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyasına yaptığı tüm itirazlarının iptali ile takibin devamını, davalının takip tutarının %20 ‘sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı yan huzurdaki davanın taraflar arasında yapılan 11/08/2011 tarihli intifa sözleşmesinden kaynaklandığını iddia etmiş ise de söz konusu dava taraflar arasında imzalanan sözleşmeye dayalı bu sözleşmeden kaynaklanan bir dava olmadığını, huzurdaki dava ve talepler yönünden davacının temel ilişki olarak dayandığı faturayı 11/08/2011 tarihli intifa sözleşmesini davaya konu icra takibi yönünden kabul etmemeleri ve müvekkilinin ikametgahının Konya ilinde olması nedeni ile huzurdaki dava yönünden Konya Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olması nedeni ile yetkiye itirazlarının bulunduğunu, davacının müvekkiline yapmış olduğu toplam 100.000 USD ödeme davaya konu intifa bedeli olarak ödenmiş havaleler olmadığını, söz konusu havalelerin taraflar arasındaki diğer ticari ilişkiler nedeni ile değil de bilakis davaya konu intifa sözleşmesi ve intifa senedine hasren yapıldığı davacı ayrıca ve açıkça ispatlamasının gerektiğini, ivaz bedeli borcuna mahsup edildiği iddiasının da doğru olmadığını, taraflar arasında yapılan intifa sözleşmesinde ve tapuya tescil edilen intifa senedinde kesinlikle bu şekilde iadeye ilişkin bir hüküm bulunmadığını, intifa senedinde de görüleceği üzere intifa hakkının süresinden önce kaldırılması halinde davacının iddia ettiği gibi sadece ve müvekkilinin intifa hakkının terkinini talep etmesinin durumuna hasretilmiş olmadığını, intifa sözleşmesi ve intifa senedi hükümlerine göre davacı yanında süresinden önce intifa hakkı kaldırma hak ve yetkisinin bulunmadığını, açıklanan nedenlerle hukuka ve usule aykırı olan davanın reddine, davacı tarafın %20′ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Tüm dosya kapsamının ve mahkememizce de benimsenen bilirkişi raporu ve talimat raporunun birlikte değerlendirilmesinde; tarafların 2015-2016-2017-2018 yılına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış oldukları, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu, dava konusunun, davalının, davacının bayisi olması nedeniyle kurulan intifa sözleşmesinden kaynaklandığı, icra takibine konu alacağın Davacı … AŞ.’nin Davalı … adına 08.10.2015 tarih, … no, “Ladik istasyonunun İntifa Terkin Bedeli” açıklaması ile düzenlediği 72.445,88 USD (KDV Dahil) bedelli faturadan kaynaklandığı, faturanın açık fatura şeklinde düzenlendiği, fatura içeriğinin sözleşmenin “Malik’in Sözleşmeyi Tek Taraflı Fesih Hakkı” başlıklı 4. Maddesinin a bendi kapsamında usulüne uygun tanzim edildiği, davacının 72.445,88 USD asıl alacağa 3.160,32 USD işlemiş faiz talebinde bulunabileceği anlaşılmış olmakla, davacının davasını kabulüne, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 72.445,88 USD asıl alacak, 3.160,32 USD işlemiş akdi faiz olmak üzere toplam 75.606,20 USD TL’ ye ilişkin itirazın iptali ile takibin asıl alacağa 3095 Sayılı Yasanın 4/a.maddesi gereğince hesaplanacak (yıllık %5,769 oranını geçmemek üzere) faizi ile birlikte devamına, alacağın likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen nakdi alacak 204.276,67 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan 40.855,334 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; itirazın iptali davalarında yetkili icra dairelerinde takip yapılmasının 6100 sayılı HMK’ nın 114/2. maddesi hükmü uyarınca dava şartı niteliğinde olduğunu, yerel mahkemece İİK’nun 50/2. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerektiğini, yerel mahkeme tarafından yetki hususu nazara alınmaksızın karar tesis edildiğini, yanlış yetkili mahkemede takip yapılmış olması nedeniyle yetkisizlik kararı yerine dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulen reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında intifa sözleşmesinin dışında bayilik sözleşmesinden de kaynaklanan ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklanan cari hesaplar, kira sözleşmesi, şerefiye bedeli, bayilik hizmetleri ve davaya konu akaryakıt istasyonunun inkişafı için yapılan ödemeler gibi taraflar arasında başkaca ticari ilişkiler ve bunlara dayalı davacının müvekkiline ödemelerinin de bulunduğunu, söz konusu havalelerin taraflar arasındaki diğer ticari ilişkiler nedeni ile değil de bilakis davaya konu intifa sözleşmesi ve intifa senedine hasren yapıldığının davacı tarafın ispatlaması gerektiğini, taraflar arasında kararlaştırılan intifa bedelinin bir kısmının davacının müvekkilinden olan işbu alacağının mahsubu ile ödeneceğine veya ödendiğine dair taraflar arasında herhangi bir sözleşme, anlaşma, kabulün bulunmadığını, her ne kadar taraflar arasında bayilik sözleşmesi 17/09/2010 tarihinde yapılmış ise de bu sözleşmenin yeni tarihli bir sözleşme olduğunu, gerçekte müvekkilinin 2003 yılından bu yana davacının bayiliğinin kesintisiz, sürekli olarak yapıldığını, davacı tarafın intifa hakkını 5 yıllık süre henüz dolmadan kendisinin kaldırdığını, intifa hakkının müvekkilin talebi veya müvekkilin sonlandırması nedeni ile değil tamamen kendi isteği ve talebi sonucunda hakkını ortadan kaldırdığını, ayrıca müvekkilinin henüz süresi dolmamış olan intifa hakkının sonlandırma veya kaldırılmasını talep etme hakkının bulunmadığını, intifa hakkının süresi dolmadan önce davacı tarafından kaldırılması halinde işlememiş intifa süresinin bedelinin müvekkilince davacıya ödeme sorumluluğunun bulunmadığını, davacının müvekkile keşide ettiği Kadıköy … Noterliği’nin 23.10.2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamelerinde belirtikleri gibi müvekkil Malik’in sözleşmenin devamı yönünde iradesini göstermemesi üzerine, intifa hakkı sona ermiş olmasının da gerçeğe aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazının yerinde olmadığını, davalıya 100.000,00 USD olarak yapılan ödemenin intifa hakkına ilişkin olduğunu, davalıya herhangi bir borçlarının bulunmadığını, müvekkilinin 27.063,00 USD ivaz bedelini intifa bedelinden mahsup ettiğini, davalının intifanın terkinini talep ederek sözleşmeyi sona erdirdiğini, taleplerinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığını, taleplerinin 47.649,00 USD ana para, 13.745,81 USD faiz olmak üzere toplam 61.394,81 USD + KDV olduğunu, sözleşme gereği fatura kestiklerini belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait taşınmaz üzerinde kurulan intifa hakkının süresinden önce davalı tarafça sözleşmenin kendisine verdiği yetkiye dayanarak terkininin istenilip, davacı tarafça terkin edilmesi nedeniyle bakiye süreye tekabül eden intifa bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasında uzun süreli bayilik sözleşmesine dayanan ilişki bulunduğu, rekabet kurumunun aldığı karar gereği taraflar arasında 2003 yılında kurulan sözleşmeye dayalı intifa hakkının yine taraflar arasında düzenlenen 17/09/2010 tarihli fesih protokolü ile sonlandırıldığı, protokolün ikinci maddesine göre; intifa hakkının süresinden önce sonlandırılması nedeniyle davalının davacıya 27.063,00 USD ivaz borcu olduğunun kararlaştırıldığı, yine bu protokolün 2/4 maddesi gereği bahsi geçen ivazın fesih tarihini müteakip 30 iş günü içerisinde …’nin banka hesabına defaten ödenmesinin kararlaştırılmıştır.Sözleşmenin 7. maddesi ile “taraflar işbu sözleşmenin yorumu ve uygulanmasından doğabilecek her türlü itirafta yetkili yargı mercilerinin İstanbul Merkez Mahkeme ve İcra Müdürlükleri olduğunu kabul ve beyan etmişlerdir.” şeklinde yetki şartının düzenlenmiştir.Taraflarca bayilik ilişkisinin herhangi bir intifa hakkı kurulmadan 11/08/2011 tarihine kadar yürütüldüğü, bu tarihte taraflar arasında intifa sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin 1/a maddesinde “birinci dönem (tescil tarihinden – 18/09/2015’e kadar) ve ikinci dönem (18/09/2015’ten itibaren 3 yıl)” olmak üzere iki intifa dönemi geçerli olmak üzere intifa tesis etmeyi kabul ve tahahüt etmiştir.” şeklindeki düzenleme ile sözleşme dönemlerinin belirlendiği, sözleşme gereğince davalıya ait Konya İli, Sarayönü İlçesi, … Köyünde bulunan … parsel sayısında kayıtlı üzerinde akaryakıt satış istasyonu bulunan taşınmaz üzerine davacı lehine intifa hakkı kurulması konusunda sözleşme imzalandığı, sözleşmenin intifa süresi ve bedeli başlıklı maddesine göre “malik, a) … tapuya tescil tarihinden başlamak üzere ilk dönem için 79.414,00 USD, b) ikinci dönem için ise 47.649,00 USD olarak tespit edilen toplam 127.063,00 USD ivaz karşılığında … lehine birinci dönem (tescil tarihinden- 18/09/2015’e kadar) ve ikinci dönem (18/09/2015’den itibaren 3 yıl) süre ile geçerli olmak üzere intifa hakkı tesis etmeyi” üstlendiği, bu düzenlemenin son cümlesinde yine … “anılan intifa ivaz tutarlarını malikin … neznindeki borçlarına karşılık takas/ mahsup etme hakkına sahiptir” düzenlemesinin bulunduğu, yine sözleşmenin malikin sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkı başlıklı 4. maddesinde “malik bizzat veya bağlantılı olduğu gerçek veya tüzel kişiler vasıtasıyla kurulu akaryakıt istasyonunda … bayisi olarak fiilen işleticilik faaliyetlerinde bulunuyor ise; herhangi bir sebep göstermeksizin en az 3 ay öncesinden ikinci intifa dönemine tekabül eden 3 yıl süre ile daha sözleşmeye devam iradesinin yazılı olarak göstermediği takdirde; işbu intifa sözleşmesi aşağıda yazılı hükümler dahilinde ilk 5 yıllık intifa döneminin hitamında sona erecektir.” Malik; “ikinci intifa dönemine ilişkin kabul iradesinin yazılı olarak göstermeyerek işbu sözleşmeyi ilk dönem intifa süresinin hitamında tek taraflı olarak feshetmesi halinde a)intifa sözleşmesinin sona erdiği tarihten, intifa dönemi sonuna kadar işlememiş süre olarak kabul edilecek döneme tekabül eden toplam 37.500,00 USD (37.500,00 Amerikan Doları) tutarındaki intifa bedelini işbu sözleşmenin imza tarihinde geçerli 12 aylık Amerikan Doları (USD) Libor + 5 üzerinden 5 yıl süre için hesaplanacak faizi ile birlikte USD cinsinden veya fatura tarihinde geçerli TCMB Döviz Satış Kurulu üzerinden hesaplanacak TL karşılığı olarak… tarafından tanzim olunacak faturalar mukabilinde fatura tarihlerini takip eden 10 gün içerisinde …’ye nakden ve defaten ödemeyi… kabul etmiştir.” şeklinde düzenlenmiştir.Davalı tarafça sözleşme hükümlerine göre birinci dönemin bitiş tarihi olan 18/09/2015 tarihinden önce sözleşmeyi devam ettirmek istediğine dair bir ihbarın veya bildirimin davacıya gönderilmediği gibi, davalı tarafça davacıya Konya … Noterliğinden 17/09/2015 tarihinde keşide edilen ihtarnamesi ile 11/08/2011 tarihinde imzalanan intifa sözleşmesi gereği ihtarın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde taşınmaz üzerinde bulunan intifa hakkının terkininin sağlanması hususunun ihtar edildiği, davacı tarafça Sarayönü Tapu Sicil Müdürlüğüne 02/10/2015 tarihli başvuru ile intifa terkininin (bedelli) 61.394,81 USD + KDV kaydıyla talep edildiği, ve 08/10/2015 tarih ve … yevmiye numaralı tescil işlem belgesi ile tapu müdürlüğünce işlemin gerçekleştirilmiştir. Davacı tarafça davalıya kesilen 61.394,81 USD asıl alacak ve 11.051,07 USD KDV olmak üzere toplam 72.445,88 USD tutarlı 08/10/2015 tarihli faturanın tanzim edilerek davalıya Kadıköy … Noterliği vasıtası ile 05/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve 10 gün içerisinde bedelinin ödenmesinin ihtar edildiği anlaşımıştır.Davacı vekilince bilahare İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası ile bahsi geçen fatura, intifa sözleşmesi, ihtarname dayanak gösterilerek 72.445,88 USD asıl alacak, 3.162,32 USD işlemiş (libor + 5) faiz olmak üzere toplam 75.606,20 USD bedelli takip başlatıldığı, davalının itirazı üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı görülmektedir. Uyuşmazlık bir ayni hak olan intifa hakkından kaynaklanmakla birlikte intifa hakkının kendisi uyuşmazlık konusu değildir. Davada intifa hakkına veya intifa hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek bir talep söz konusu olmayıp, süresinden önce intifa hakkının sonlandırılması nedeniyle fesih tarihi ile süre sonuna kadar olan devre için peşin ödenen intifa hakkı bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Bu durumda eldeki uyuşmazlıkta 6100 sayılı HMK 12. Maddesinin uygulanma ihtimali bulunmayıp, taraflar arasında yapılan sözleşmenin yetki şartı geçerlidir. Taraflar arasında düzenlenen intifa sözleşmesinin 7. Maddesi gereği yetkili olarak belirlenen İstanbul icra dairelerinde takip yapılması ve İstanbul mahkemelerinde dava açılıp görülmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davacı alacağını; taraflar arasında yapılan sözleşme gereği ikinci döneme ilişkin bedelin iadesi istemine dayandırmaktadır. Sözleşme tüm maddeleri ve daha önceki sözleşmenin feshine ilişkin 17/09/2010 tarihli fesih protokolü ile yeni sözleşmenin yapılış tarihi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sözleşmede açıkça dönemler birinci dönem (tescil tarihinden – 18/09/2015’e kadar) ve ikinci dönem (18/09/2015’ten itibaren 3 yıl) olarak belirlenmiş ancak sözleşmenin 4. maddesinde “ilk 5 yıllık intifa döneminin hitamından” bahsedilmiştir. Oysa sözleşmenin birinci maddesine göre ilk dönem sözleşmenin tapuya tescil edildiği 12/08/2011 tarihi ile 18/09/2015 tarihi arasındaki süre 4 yıl, 1 ay, 6 gündür. Sözleşmenin 4. maddesinde belirtilen 5 yıllık süre kavramı bu durumda önceki sözleşmenin fesih tarihi olan 17/09/2010 ile birinci dönem sonu olan 18/09/2015 tarihlerini ifade ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda ilk dönem sonunun sözleşmenin açık düzenlemesi sonucunda 18/09/2015 olduğu, ikinci dönemin bu tarihten itibaren 3 yıl olarak belirlendiği sonucuna ulaşılmıştır. Az yukarıda yazılı sözleşme maddeleri ile dosyaya toplanan delillerden intifa sözleşmesinin davalı tarafça süre bitiminden önce devam edeceğine yönelik bir bildirim yapılmamış olması ve Konya Noterliğinden gönderilen intifa hakkının terkini talepleri birlikte değerlendirildiğinde; sözleşmenin davalı tarafça birinci dönem sonunda sona erdirildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöne ilişkin tüm istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede intifa bedeli birinci dönem için 79.414,00 USD, ikinci dönem için 47.649,00 USD olmak üzere toplam 127.063,00 USD olarak belirlenmiş, ödeme şeklini düzenleyen ikinci maddenin son bölümünde “… anılan intifa ivaz tutarlarını malikin … nezdindeki borçlarına karşılık takas / mahsup etme hakkına sahiptir. … anılan toplam intifa ivazını (a-) intifa hakkının tapuya tesciline müteakip 45 iş günü içerisinde peşin olarak ödenecek 50.000,00 USD, (b-) 2012 yılının Ocak ayı içerisinde ödenecek 50.000,00 USD) şekli ve tarihleri belirlenmiştir. Sözleşmede bakiye 27.063,00 USD’nin ödeme şekli konusunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı tarafça müvekkiline yapılan toplam 100.000,00 USD ödemenin intifa bedeli olmadığı, başka bir borcun ödemesi olduğu şeklinde savunma yapılmış ise de sözleşmedeki bu açık düzenleme, davalı hesabına gönderilen havalelerin sözleşmedeki ödeme tarihleri ile birebir örtüşmesi, davalı tarafça davacıdan başkaca alacağı olduğuna dair herhangi delil ve iddianın ileri sürülememesi, bilakis davacıya gönderdiği az yukarıda bahsedilen ihtarnamede kendi borcu olan 3.631,70 TL cari hesap borcunu belirtmiş olduğunuz hesaba yatırıldığı şeklindeki beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı vekilinin bu yöne ilişkin savunmaları ile istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Yine bakiye 27.063,00 USD bedelin davalının bir önceki fesih sonucu kalan bakiye borcuna mahsup edildiğine yönelik davacı iddiasının; önceki fesih protokolündeki belirlenen rakam ile bu sözleşmede eksik ödenen rakamın birebir örtüşmesi, yeni intifa sözleşmesinde davacıya davalıdan olan alacaklarının intifa bedelinden mahsup / takas etme imkanı veren sözleşme maddesi birlikte değerlendirildiğinde; bu miktar intifa bedelinin de takas / mahsup yolu ile davalıya ödendiği sonucuna ulaşılarak, davalının bu yöne ilişkin savunmaları ve istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir. Dosyaya alınan bilirkişi raporunda davacının düzenlediği fatura miktarı taraflar arasındaki sözleşmenin 4/b maddesinde ikinci dönem için belirlenen 47.649,00 USD bedele yine sözleşme gereği 5 yıl süresince işleyen 13.745,81 USD faiz toplamı 61.394,81 USD bedel olarak belirlenmiş, ayrıca bu bedele KDV ilavesi ile düzenlenen toplam 72.445,88 USD bedelli faturanın yerinde olduğu görüşü bildirilmiştir. Temerrüt tarihinden takip tarihine kadar birleşik faize sebep olacak şekilde işletilen faizin yerinde olduğu görüşü de bildirilmiştir. Bilirkişi raporunda eldeki uyuşmazlıkta uygulama yeri olmayan ve “tedarik sözleşmelerinde” uygulama imkanı olan TTK 1530 maddesindeki düzenlemeler dikkate alınarak faiz hesap edilmiştir. Davacı ikinci dönem için davalıya ödenen 47.649,00 USD bedel için sözleşmenin 4/a maddesinde Libor+5 faiz oranı üzerinden faiz talep etmiştir. Az yukarıda metni verilen sözleşmenin 4/a maddesindeki açık düzenleme karşısında davacının sözleşmeye göre talep edebileceği en yüksek miktar 37.500,00 USD’dir. Sözleşmenin 4/a maddesine göre 37.500 USD tutarın 5 yıl süre için hesaplanacak faiziyle birlikte istenebileceği düzenlenmiş ise de ödeme tarihinde ödenen bedel yönünden davalının iade sorumluluğu bulunmadığı, intifa bedelinin kullanılmayan süresine karşılık gelen tutar yönünden davalının iade yükümlülüğünün intifa hakkının terkin edildiği 08/10/2015 tarihi itibarıyla gerçekleştiği, davalıya kullanılmayan döneme ilişkin intifa bedelinin ödenmesi talepli Kadıköy … Noterliğinden gönderilen ihtarın 05/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve 10 gün içerisinde bedelinin ödenmesinin talep edildiği, bu durumda sözleşmenin 4/a maddesi ile kararlaştırlan 37.500,00 USD lik 2. dönem için talep edilebilecek tutara, bahis edilen ihtarname ile verilen sürenin bitiminden sonra 16/11/2015 tarihinden itibaren faiz talep edilebileceği sonucuna ulaşılmıştır.Bu durumda mahkemece dosya bilirkişiye verilerek; takip öncesi birleşik faize sebep olmayacak şekilde, 37.500,00 USD asıl alacağın ve KDV sinin talep edilebileceği, asıl alacağa 16/11/2015 tarihinden takip tarihine kadar Libor + 5 oranında yürütülecek faizin takibe konu edilebileceği, takip tarihinden sonraki dönem için ise 6098 sayılı TBK 121 maddesi hususları göz önüne alınarak hesaplama yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ve eksik inceleme sonucu karar verilmesi yerinde görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.09/02/2023