Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1412 E. 2023/679 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1412
KARAR NO: 2023/679
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/12/2019
NUMARASI: 2015/515 Esas – 2019/1201 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/05/2015
KARAR TARİHİ: 02/12/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı arasında cari hesap ilişkisi bulunmakta olup bu çerçevede taraflar arasında önemli ölçüde kumaş alım satımı gerçekleşmiştir. Ancak müvekkil şirket, dosyaya sunduğumuz 08.04.2014 tarih, Seri … numaralı, 30.532.22 USD bedelli kumaş satış faturasının 8.300 USD ‘sini davalıdan tahsil edememiştir. Adı geçen faturaya konu kumaşlar dosyaya sunulu 08.04.2014 tarih ve Seri … numaralı sevk irsaliyesi ile davalıya teslim edilmiştir. Teslim edilen malları en ince detayına kadar gösteren çeki listesi de dosyaya sunulmuştur. Müvekkilimizin takip ve dava konusu faturadan kaynaklanan 8.300 usd’lik alacağının tahsili amacıyla tarafımızdan Gaziosmanpaşa … icra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibi başlatılmıştır. Fakat davalı borçlu 08.04.2015 tarihinde verdiği dilekçeyle borca itiraz etmiş, böylece takip durmuştur. Davalının bu itirazı haksız ve mesnetsizdir. Zira müvekkilimiz kumaş satışından kalan 8.300 USD’lik alacağını davalıdan halen alamamıştır. Bu durum müvekkilimizin ticari defter ve kayıtları İle de sabittir. Hatta davalının ticari defter ve kayıtlarında da mevcut olmalıdır. Davalı itiraz dilekçesinde ayrıca takip konusu fatura ve içeriği malların kendisine teslim edilmediğini iddia etmiştir. Dosyadaki sevk irsaliyesinde malların teslim edildiği açıkça görülebilir. Bu mallar hakkında daha fazla detay ise çeki listesinde yer almaktadır. Dolayısıyla davalının ne kadar kötü niyetli olduğunu buradan bile anlamak mümkündür. İşbu nedenlerle Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına vaki davalı/borçlu itirazının iptali ile takibini devamına karar verilmesi için Sayın Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve Sayın Mahkemenizce resen nazara alınacak sair nedenlerle; ü Davamızın külliyen kabulüne; 2] Davalının Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına yaptığı haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin takip tarihinde itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte devamına; Haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminata hükmedilmesine; Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yüklenmesine; karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dilekçesindeki iddiaları kabul etmiyoruz Davacı tarafın müvekkilden icra takibi ve dava konusu yapılan faturaya ilişkin hiçbir alacağı yoktur. Davacı taraf müvekkile bu fatura konusu malı satıp teslim etmemiştir. Aksine müvekkille uygun fiyata mal vereceğim diyerek bağlantı yapıp ödeme aldığı halde taahhüt ettiği mallan bile teslim etmemiştir. 3u nedenle müvekkilin davacı taraftan alacağı vardır. Bu bedeli de davacı taraf müvekkile ödememiştir. Davacımn iddiaları tamamen asılsızdır. Davacı taraf icra takibi ve dava konusu malı teslim etmemiş diğer taraftanda faturayı da teslim etmemiştir. Dolaysıyla müvekkilin bu faturalar nedeniyle davacı tarafa borcu yoktur. Haksız davanın reddi gerekir. Öncelikle davacı taraf iddiasım yani malı ve faturayı müvekkile teslim Ettiğini ispat etmelidir. Davacının açmış olduğu haksız davanın şartları oluşmamıştır. Şartları oluşmayan davanın reddi gerekir. Davacı müvekkille uygun fiyata mal vereceğim diyerek is bağlantısı yapıp müvekkile vermeyi taahhüt ettiği mala karşılık ön ödeme aldığı halde taahhüt ettiği malları bile teslim etmemiştir. Müvekkilin ticari defteri incelenince görüleceği üzere: Bu nedenle müvekkilin davacı taraftan mala karşılık ön ödeme yapıp alamadığı 460,00 TL civarı alacağı vardır. Bu bedeli de davacı taraf müvekkile ödememiştir. Davacının iddiaları tamamen asılsızdır. Müvekkil cari hesap nedeniyle davacıdan 459,11 TL civarı alacaklıdır. Müvekkilin ticari defterleri ve belgeleri incelenince görüleceği üzere müvekkil davacıdan alacaklıdır. Davacı müvekkile vermeyi taahhüt ettiği mala karşılık ön ödeme olarak aldığı parayı ne geri ödemiş ne de mal vermiştir, bu bedel davacı uhdesindedir. Davacı taahhüt ettiği malları bile teslim etmemiştir. Bu konuya ilişkin davacı tarafa karşı bütün dava ve talep haklarımızı saklı tutuyoruz. Müvekkil cari hesaptanda anlaşılacağı üzere davacı tarafa toplam bugüne kadar aldığı mala karşılık 176.440.86 TL ödeme yapmıştır. Davacının müvekkile verdiği mal ise daha azdır.t ek-2 faturalar) carı hesaptan müvekkilin alamadığı malların bedeli olan 459.11 TL civarı davacıdan alacaklıdır. Müvekkilin ticari defterleri ve belgeleri incelenince görüleceği üzere müvekkil davacıdan alacaklıdır. Davacı müvekkile vermeyi taahhüt ettiği mala karşılık ön ödeme olarak aldığı bedeli ne geri ödemiş ne de mal vermiştir. Bu bedel davacı uhdesindedir. Davacı taahhüt ettiği malları bile teslim etmemiştir. Bu konuya ilişkin davacı tarafa karşı bütün dava ve talep haklarımızı saklı tutuyoruz.(Ek-3 Müvekkili in davacının hesabına yaptığı ödemeleri gösteren Makbuz-teslim belgesi -dekontlar) davacı tarafın müvekkile karşı icra takibi yapma ve dava açma şartları oluşmamıştır. Müvekkil hakkında haksız takip yapılmış ve dava açılmıştır. Müvekkilin davacı tarafa borcunu ödemiştir. Müvekkilin davacıya borcu yoktur, davacıdan alacağı vardır. Haksız davanın reddi gerekir. Dava şartlan oluşmadığı içi haksız olarak açılan bu davanın reddi gerekir. Tüm bu anlatılanlara şahit olan tanıklanınız vardır. Bu kişilerin dinlenmesini talep ediyoruz. Davacının talep etmiş olduğu borç muaccel değildir ve müvekkil temerrüde düşürülmemiştir. Müvekkilden talep edilen Alacak müvekkilim açısından Muaccel olmamış ve Temerrüde de düşürülmediği için kendisinden icra Takibiyle FAİZ, v.s hiçbir FER i alacak talep edilemez. Bu talepler yasal olmadığı için müvekkilin sorumluluğu söz konusu olamaz. Davacı tarafın bu haksız taleplerini kabul etmiyoruz, reddi gerekir. Davacı USD ye fahiş faiz istemiş ve 7 % oranında faiz talebi yasal değildir. Faiz talebinin reddi gerekir. Davacı icra takibiyle faiz isteyemez, bu yasal değildir. Kötü niyetle icra takibi yapıp faiz işletmiştir. Davacının bu talebi ise kötü niyetlidir. Kaldı ki faiz oranları talep edilenden çok düşüktür. Davacının faize faiz yürütmesi de hukuken mümkün değildir. Davacının haksız ve mesnetsiz davasının esastan reddi gerekmektedir. Davacı Tarafın %20 Oranındaki icra İnkâr Tazminatı Talebi şartlan oluşmadığı için reddedilmelidir. Davacının şartları oluşmadan icra takibi yapmıştır. Konu niteliği gereği yargılamayı gerektirip Müvekkil açısından borç kesin belirlenebilir olmadığından ve müvekkilin davacıdan alacağı olduğundan bu talebin reddi gerekir. Davacı tarafın, Haksız ve kötü niyetli olarak, şartlan oluşmadan müvekkil aleyh iride icra takibi aldığı ve müvekkilin davacıdan alacağı olduğu için % 20 tan aşağı olmamak üzere müvekkil lehine Kötü niyet Tazminatına mahkûm edilmesi gerekmektedir. Bu konulara ilişkin davacı tarafa karşı menfi tespit ve alacak davası açacağız davacı tarafa karşı dava ve t3İep haklanınız saklı kalmak kaydıyla, dava dilekçesine karşı cevaplan m izdir. Öncelikle Usule ilişkin itirazımızın kabul edilerek, karara bağlanmasına, usulü ilişkin İtirazlarımızın değerlendirilmesinden sonra Esasa ilişkin cevap verme hakkımızın sakil tutulmasına davada deliller tarafımıza tebliğ edilmediğinden delilerin öncelikle tarafımıza tebliğine. Davacının talep etmiş olduğu alacaklar zamanaşımına uğradığı için davanın zamanaşımı edeniyle reddi gerekir Netice olarak; haksız ve hukuka aykırı olarak açılan ve şartlan oluşmayan davanın reddine, Davacımn haksız ve kötü niyetli icra takibi ve dava açması ve müvekkilin borcunun olmadığını Dilerek dava açması nedeniyle % 20 tan az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine. Haksız ve fahiş olarak Talep edilen faiz ve faiz oranını, Fer’i nitelikli talepler Müvekkillerden hukuken istenemeyeceğinden, tarafımızdan da kabulü mümkün olmadığından bu taleplerin reddine Davacının şartlan oluşmayan %20 oranında İcra İnkâr Tazminatı Talebinin alacağın likit belirlenebilir olmaması ve yargılamayı gerektirdiğinden ve şartlan oluşmadığından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Dosyaya getirtilen yanlara ait tüm deliller, getirtilen icra dosyası, davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapor ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; Huzurdaki davada davacı şirket ile davalı arasında kumaş alım satımı gerçekleşmesinden kaynaklanan cari hesap ilişkisi bulunmakta olduğu anlaşılmaktadır. Ancak davacı şirket, dosyaya sunduğu 08.04.2014 tarih, Seri …numaralı, 30.532.22 USD bedelli kumaş satış faturası bedelinin bir kısmını tahsil etmesine rağmen bakiye 8.300 USD‘sini davalıdan tahsil edemediğini iddia etmektedir. Söz konusu faturaya konu kumaşlar 08.04.2014 tarih ve Seri… numaralı sevk irsaliyesi ile davalıya teslim edilmesine rağmen davacı şirketin takip ve dava konusu faturadan kaynaklanan 8.300 USD’lik alacağının tahsili amacıyla Gaziosmanpaşa … icra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibi başlatılmıştır. Fakat davalı borçlu 08.04.2015 tarihinde verdiği dilekçeyle borca itiraz etmiş, böylece takip durduğundan iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır. Ayrıca dosyamız ile birleşen İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/12 E sayılı dosyası ile davacı şirket ile davalı arasında 2013 yılından başlayan cari hesap ilişkisi bulunduğu sabittir. Bu ilişki nedeniyle taraflar arasında önemli ölçüde kumaş alım satımı gerçekleştirildiği davalının 3 yıl boyunca davacı şirkete çek ve senetlerle 6-7-8-9-10 ay vadeli kur farklı bir şekilde kumaş satın aldığını, çek ve senetlerin vadeleri geldiğinde kur değerlemesi yapılarak davalıya kur farkı faturaları kesildiğini, davalının da cari hesap işleyişi içerisinde son 6 tane kur farkı faturası kalıncaya kadar bunların ödemelerini yaptığını, davalının 3 yıl boyunca davacı şirketten en kaliteli kumaşları en uygun fiyata aldığı ve ödemelerini kendi belirlediği şartlarda kendi istediği vadelerde kendi çek/senet akışına göre yaptığı. Ancak son kur farkı faturalannı ödemek istemediğini, davalının son 6 tane kur farkı faturasından ilkini aldığını fakat ödemeyi reddettiğini, diğer 5 tanesini de kendisine iadeli taahhütlü olarak gönderildiği halde almaktan imtina ettiğini, bunun üzerine adına 20.314,01-TL bakiye alacak için ihtarname gönderildiğini ancak buna karşılık davacı şirkete gönderdiği ihtarname ile borcu inkâr ettiğini, bunun üzerine Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlattıkları, davalının takibe itirazı üzerine takip durduğundan dosyamız ile birleşen bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Tarafların defterlerinin bilirkişice yaptırılan incelemesi sonucu Asıl dava yönünden değerlendirme yapıldığında davacının davalıdan 16.340,89 TL alacağı olduğu; Davalı davacıya 15.000,00-TL çeki ödediğini ispat etmesi halinde davacı alacağı 16.340,89-TL – 3.800,00= 12.540,89-TL olacağı davalının ticari defterinde de 31.12.2014 tarihi itibariyle 12.540,89-TL mevcut borç olduğu görülmektedir. Birleşen dava yönünden ise kur farkı faturalarından dolayı davalıdan 20.314,01-TL alacağı olduğu ancak davalı davacıya (27.03.2015 tarihli) 13.000.00-TL çek ile ödediği ispat etmesi halinde 7.314,01-TL alacağı olacağı belirlenmiştir. Mahkememizin 07.05.2018 tarihli ara kararında istanbul … İcra Müdürlünün … takip sayılı icra dosyasının bir örneği ibraz edilmiştir. Söz konusu İcra dosyasının İncelenmesinde ; Dava dışı; … taralından dava dışı …’e 15.08.2015 vadeli ve 13.000.00-Tl, tutarlı bononun vadesinde tahsil edilmemesi üzerine dava …tarafından 02.09.2015 tarihinde takibe konulduğu bu bonoya istinaden ibraz edilen 1. dekont 03.09,2015 tarihli olup tutarı 5.000,00-TL dir, … adi ile … açıklaması ile … nolu … Bankası hesabı … adına gönderildiği, ibraz edilen 2.Dekont 03.09.2015 tarihli olup tutarı 10.500.-TL dir. … adı ile İstanbul …İcra Müdürlüğünün …dosyasına ek … açıklaması ile … nolu … Bankası … adına gönderilmiş olduğu tespit edilmiştir.Bu durumda İstanbul … icra Müdürlüğünün … takip sayılı icra dosyası da dava dışı … tarafından dava dışı …’e verilen 15.08:2015 vadeli ve 13.000-TL tutarlı bononun huzurdaki dava ile ilişkisi somut olarak ortaya konulamamıştır. 27.3.2015 tarihli sipariş fişinde … Tekstil adına 13,000,00 TL alındığı görülmekte ulun mevaıt belge ifade etliği luıar bakımından dava tarafları ile ilişkisi somut olarak ortaya konulamamıştır.Asıl dava yönünden değerlendirme yapıldığında davacının davalıdan 16.340. Tl. alacalı olduğu; Birleşen dava yönünden ise kur farkı faturalarından dolayı davacının davalıdan 20.314,01-TL alacağı olduğu belirlenmiştir.Davacı taraf davalıdan, faturaya davalı alacağım tahsil edemediği gerekçesi ile tarihinde Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğünün … E dosya numarası ile 8.300 USD üzerinden ilamsız takibe geçtiği, davalının, borçu kabul etmedikleri bu faturalardaki icra takibine, takip miktarına, borca, faiz ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiği, bu itiraz üzerine davacının davalı aleyhine yaptığı takibin devamı için huturdaki davayı açtığı tespit edilmiştir.Davacı talebi Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğünün … E dosya numarası ile 8.300 USD olduğu ve talebinin USD olarak hesaplanması talep etmektedir. Davacı 01.04.2015 tarihinde 8.300 USD ( 21.707,82.-TL 1 USD kur = 2,6154 TL ) üzerinden takip yaptığı görülmektedir. Daha Önceki ek raporumuzda takip tarihi itibariyle davacı alacağının 16.340,89-TL hesaplanmış olup USD cinsinden davacı alacağı 16.340,89-TL / 2,6154 Tl = 6.247,95 USD takip tarihi itibariyle davacı alacağı yapmaktadır.Davacı taraf davalıdan, faturaya dayalı alacağını tahsil edemediği gerekçesi ile Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğünün … dosya numarası ile 20.314,01 TL asıl alacak ve 969.29,-TL masraf ve işlemiş faiz loplam 21.283,30 TL üzerinden ilamsız takibe geçtiği- davalının, borçu kabul etmedikleri bu faturalardaki icra takibine, takip miktarına, borca, faiz ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiği, bu itiraz üzerine davacının davalı aleyhine yaptığı takibin devamı için huzurdaki davayı açtığı tespit edilmiştir, Gaziosmanpaşa ..,İcra Müdürlüğünün … E. dosya numarası ile takibe koyduğu faturalar şunlardır;Yapılan hesaplama sonucunda davacının Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğünün … E. dosya numarası davalı aleyhine yaptığı takipten dolayı asıl alacağı 20.314,01.-TL ve hesaplanan faiz 82,95.-TL olup toplam alacak tutarı 20.396,96.-TL’dir.Bu durumda Asıl dava yönünden değerlendirme yapıldığında davacının davalıdan 6.247,95 USD alacağı olduğu; Birleşen dava yönünden ise kur farkı faturalarından dolayı davalıdan 20.396,96-TL alacağı olduğu kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulü ile Gaziosmanpaşa .. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında davalının itirazının 6.247,95.-USD üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktarlara 3095 SY nin 4/a md uyarınca USD faizi uygulanmasına, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı likit bir borcunun varlığını bildiği halde sadece alacağın tahsilini geciktirmek için itirazda bulunduğu anlaşıldığından İİY 67/2 maddesi uyarınca alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminat tutarı olan 3.261,42-TL’nin davalıdan alınarak davacıya vermek gerekmiştir .Dosyamız ile birleşen istanbul 10 Asliye Ticaret mahkemesine konu davanında kısmen kabulü ile Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında davalının itirazının 20.396,96-Tl üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan 20.314,01-TL ye avans faizi uyğulanmasına, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı likit bir borcunun varlığını bilebilicecek durumda olmadığı, vade varkı nedeniyle düzenlenen fatura olması nedeniyle likit olmadığı , alacağın yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu ortaya çıkartıldığı anlaşılmış olmakla İİY 67/2 maddesi uyarınca alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminat tutarı talebi Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasındaki alacak likit olmadığından reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın önceki icra takibi yapılan ve birleşen dava konusu malı teslim etmediğini, müvekkilden talep etmiş olduğu kur farkı faturasına ilişkin alacağının ise hiçbir şekilde bulunmadığını, davacı tarafın müvekkilini borçlu çıkarmak için bu haksız icra takibini yaptığını, sonradan fatura keserek müvekkilini borçlandırmaya çalıştığını, kur farkına ilişkin ise taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, kaldı ki müvekkilinin davacıya olan bütün borcunu ödediğini, dolaysıyla müvekkilinin bu faturalar nedeniyle davacı tarafa borcu bulunmadığını, davacı tarafın malı ve faturayı müvekkiline teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın bu ispat külfetini yerine getirmediğinden yerel mahkemenin davanın reddine karar vermesi gerekirken hukuka aykırı şekilde kabulüne karar verdiğini, müvekkilinin cari hesabından da anlaşılacağı üzere davacı tarafa toplam bugüne kadar aldığı mala karşılık 176.440,86 TL ödeme yaptığını, davacının müvekkiline verdiği malın ise daha az olduğunu, cari hesaptan müvekkilinin kendisine teslim edilmeyen alamadığı mallar için 459,11 TL bedelin davacı taraftan alacaklı olduğunu, müvekkilinin defterlerini inceleyen bilirkişinin bu durumu tespit ettiğini, davacı tarafın müvekkiline vermeyi taahhüt ettiği mala karşılık ön ödeme olarak aldığı bedeli geri ödemediğini, bu bedelin karşılığı olan malı vermediğini, bu bedelin davacı uhdesinde olduğunu, yerel mahkemece verilen karara dayanak kabul edilen bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporlara karşı itiraz ve beyanlarının yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, davacı tarafın müvekkiline karşı icra takibi yapma ve dava açma şartlarının oluşmadığını, davacının müvekkilinden kur farkına ilişkin hiçbir hak ve alacağı olmamasına rağmen yerel mahkemece haksız davaların reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, davacıdan alacağı bulunduğunu, davacının haksız olarak ticari etikle de bağdaşmayan hareketle doların çıkışını fırsata çevirmek istediğini, davacının müvekkilinden talep etmiş olduğu borcun muaccel olmadığını, ayrıca davacının talep ettiği faiz oranın fahiş olduğunu, müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, müvekkilinin temerrüte düşürülmediği için davacı tarafın icra takibi ile faiz isteyemeyeceğini, birleşen dava yönünden yerel mahkemenin kısmen kabul kısmen red verdiğini, reddedilen kısım üzerinden müvekkili aleyhine haksız ve mükerrer icra takibi yapıldığını, müvekkilinin davacıdan alacağı olduğu için % 20’den aşağı olmamak üzere müvekkili lehine kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerekirken yerel mahkemece bu durumun göz ardı edilerek karar verildiğini, ayrıca asıl dava ve birleşen dava yönünden yerel mahkemece dava harç ve masrafları ile davacı vekiline verilen vekalet ücreti yönünden yanlış hesaplama yapıldığını, belirtilen sebepler neticesinde asıl dava ve birleşen davaların müvekkil lehine bozulmasını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmadığı ve istinafa cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Asıl dava; ticari satım sözleşmesine dayalı faturadan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava kur farkı alacağına yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, asıl davaya konusu faturadaki malın davalıya satılıp teslim edilip edilmediği, birleşen dava yönünden kur farkı talebinin yerinde olup olmadığı noktasındadır. Asıl davada davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, 8.300,00 USD tutarındaki asıl alacağın tahsili istemiyle takip başlatılmış, takibe dayanak olarak da 08/04/2014 vade tarihli fatura alacağı gösterilmiştir. Birleşen davada davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, 20.314,01 TL asıl alacak, 361,15 TL ihtarname gideri ve 608,14 TL takip öncesi faiz olmak üzere 21.283,30 TL üzerinden takip başlatılmış, takibe dayanak olarak 6 adet kur farkı açıklamalı faturaya dayanılmıştır. Her iki takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptaline ilişkin davalar açılmış ve dosyalar birleştirilmiştir.Kural olarak salt faturanın düzenlenmiş olması, dayanağı kanıtlanamayan faturaların düzenleyenin defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz. (Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Başka bir ifadeyle dava konusu faturaya konu sözleşmesel ilişkinin varlığı ile edimin ifa edildiğinin HMK’nın 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı delillerle ispatlanması gereklidir. Zira fatura, sözleşmenin infaz aşamasına ilişkin vesikalardan olup sözleşmesel ilişkinin ve edimin ifasının ispatında başkaca delillerle desteklenmediği sürece delil niteliğini haiz olmaz. Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmünü içermektedir. Yine HMK’nın 190/1. maddesine göre ise, ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Öte yandan ispat yüküyle ilgili kanunda açık bir hüküm bulunması halinde öncelikle ona bakılmalıdır. Asıl dosyaya yönelik davalı vekilinin istinaf talepleri yönünden yapılan incelemede; dava ve takibe dayanak 08/04/2014 tarih ve … numaralı davacı tarafça davalı adına 30.532,22 USD toplam miktarlı fatura tanzim edildiği, faturanın hem davacı hem de davalının usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. İcra takibine konu fatura her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup bu durumda faturaya konu malların davalı tarafa tesliminin ispat edilmiş olduğunun kabulü gerekir. Basiretli bir tacirin teslim almadığı bir mala ilişkin faturayı ticari defterine kaydetmemesi gerektiği gibi ve ticari defterlerini aksine de HMK 222/3 maddesi uyarınca senet veya diğer kesin delillerle de ispatlayamadığından ,davalının faturaya konu malların satışının gerçekleşmediği, malların kendisine teslim edilmediği yönündeki istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Bu şekilde fatura konusu malların davalıya tesliminin kabul edilmesinden sonra fatura bedelinin ödendiğinin ispat yükü davalı tarafa düşmektedir. Dosyaya alınan bilirkişi raporu ile düzenlenen faturanın Amerikan Doları cinsinden olması, ticari defter kayıtlarının TL cinsinden olması ve ödemelerinde TL cinsinden yapılmış olması hususları göz önüne alınarak yapılan hesaplamada davacının davalıdan bu faturadan kaynaklı alacak miktarı 6.247,95 USD alacağı olduğu belirlenmiştir. Davalı tarafça davacıya verildiği iddia edilip davalı defterlerinde kaydı bulunan ancak davacı defterlerinde kayıtlı olmayan 13.000,00 TL tutarındaki bono senedinin bu borca ilişkin olarak verildiğine dair taraf defterleri üzerinde bir kayıt bulunmadığı gibi davacı tarafça bahsi geçen bononun davacıya teslim edildiğine dair dosyaya sunulan ve üzerinde sipariş fişi başlığı bulunup çizilmiş olan 27/03/2015 tarihli fotokopi belgede malın cinsi başlığı altında … tutarı bölümünde 13.000,00 TL ödeme şeklinde kayıt bulunduğu, bu kaydın altında … Tekstil adına aldım şeklinde kayıt ve imza bulunduğu, bu haliye bu belgenin dava konusu alacağa ilişkin olarak verildiği iddia edilen bonoyu vasıflandırmadığı anlaşımaktadır. Yine davalı iddiasına göre davacının alacağına ilişkin olarak verilen bu bono davacı vekilince İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğu ve ödendiği iddia edilmiş ise de dosya arasına alınan icra dosyası içeriğinde bulunan bono incelendiğinde bononun lehtarının …, keşidecisinin …, tediye tarihi ile tanzim tarihinin 15/08/2015 olduğu, 13.000,00 meblağlı olduğu, bono üzerinde davacı alacaklı ile davalı borçlunun keşideci veyahut ciranta olarak bulunmadıkları tespit edilmiştir. Yine bu icra takibine dayanak olarak davalı tarafça davacı vekiline ödeme yapıldığı dosyaya sunulan dekontlardan anlaşılmakla birlikte, bahsi geçen bononun davalının davacıya olan borcuna karşılık olduğuna dair herhangi bir veri dosyada bulunmamaktadır. Bu durumda bu miktar bedelin ödendiğinin kabul edilme imkanı bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri de yerinde görülmemiş olmakla davalının asıl dosya yönünden isitinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Birleşen dosya yönelik istinaf talepleri yönünden yapılan değerlendirmede; kural olarak salt faturanın düzenlenmiş olması, dayanağı kanıtlanamayan faturaların düzenleyenin defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz. (Yargıtay HGK’nun 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı). Başka bir ifadeyle dava konusu faturaya konu sözleşmesel ilişkinin varlığı ile edimin ifa edildiğinin HMK’nın 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı delillerle ispatlanması gereklidir. Zira fatura, sözleşmenin infaz aşamasına ilişkin vesikalardan olup sözleşmesel ilişkinin ve edimin ifasının ispatında başkaca delillerle desteklenmediği sürece delil niteliğini haiz olmaz. Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesi; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” hükmünü içermektedir. Yine HMK’nın 190/1. maddesine göre ise, ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Öte yandan ispat yüküyle ilgili kanunda açık bir hüküm bulunması halinde öncelikle ona bakılmalıdır. Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için yazılı bir sözleşme veya taraflar arasında yabancı para üzerinden devam eden ticari ilişkinin bulunması gerekir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2008/6163 E-2008/7544 K sayılı kararı) .Yabancı para cinsinden olan borcun, TL üzerinden düzenlenen çek ile ödenmesi halinde kur farkının fiyatlandırılarak çekin miktar hanesine yazıldığı kabul edileceğinden alacaklı artık kur farkı isteminde bulunamaz. Ancak taraflar arasında kur farkının ödeneceğine yönelik oluşan teamül gereği kur farkı istenebilir. Kur farkı faturası yabancı para alacağı (döviz) üzerinden düzenlenen faturanın düzenlediği tarihin kuru ile faturanın tahsil edildiği tarihin kuru arasındaki farktan kaynaklanan ve TL olarak doğan bir alacaktır. Kur farkı düzenlenen temel ilişkide asıl alacak miktarı döviz olarak aynı kalmaktadır. Somut olayda; takibe konu kur farkı faturalarından daha önceki tarihlerde davacı tarafça davalı adına kur farkına ilişkin faturalar düzenlendiği, bunların davalı defterlerine kaydedildiği ve davacı tarafa ödendiği sabittir. Bilirkişi raporunda ayrıntısı verilen 5 adet değişik tarihlerdeki kur farkı faturasının davalı ticari defterlerine kaydedilerek davacıya ödendiği anlaşılmakla taraflar arasında kur farkının ödeneceğine ilişkin taraflar arasında yabancı para üzerinden devam eden ticari ilişkinin bulunması şartının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince davacıya verilen süre içerisinde davacı tarafça dosyaya sunulan 23/07/2018 tarihli “26/06/2018 tarihli ara karar uyarınca beyanlarımızın arzıdır” konulu dilekçe içeriğinde davacının hangi satışlardan dolayı kur farkı talep ettiği döküm olarak verilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda davacının bu dilekçesinde bildirdiği kur farkı faturalarına dayanak yaptığı satışlar ve bedellerin ödenme günü dikkate alınarak kur farkı hesaplanmamıştır. Bu hususta dosyaya denetime elverişli rapor alınmadan mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi isabetli değildir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesinin asıl dava yönünden verdiği kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından bu dava yönünden istinaf isteminin reddine, birleşen dava yönünden ise verilen karar isabetli olmadığından kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Asıl dava yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 3-Asıl dava yönünden davalı tarafça başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 627,38‬ TL harcın, alınması gerekli olan 1.116,24 TL harçtan mahsubu ile bakiye 488,86 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,4-Birleşen dava yönünden davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.22/06/2023