Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1393 E. 2023/178 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1393
KARAR NO: 2023/178
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/10/2019
NUMARASI: 2014/1632 Esas – 2019/1232 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 15.01.2008 tarihinde bayilik sözleşmesi imza edildiği, bu sözleşme nedeniyle karşılık borç ve alacaklar oluştuğunu, davalı davacının cari hesap alacağı nedeniyle borçlarını ödemediğinden davacı davalıya 25.03.2014 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide ederek borcun 1 ay içinde ödenmesini ve bayilik sözleşmesinin 12/1 maddesi gereği tebliğden itibaren 1 ay geçmek feshedilmiş sayılacağı hususunu bildirdiklerini, ancak davalı ihtara cevap vermediğini ve itiraz etmediğini, sözleşme gereği akdi faizin tek taraflı belirleyicisi davacı olduğunu, yine sözleşme gereği tahsilatların önce faiz ve ferilerinden mahsup edileceğini, sözleşme gereği davacı ticari defter ve belgeleri münhasır delil olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine davacı davalı hakkında İstanbul … İcra müdürlüğünde … esas sayılı dosya ile icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğu, davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama ve avukatlık ücretlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduğunu, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi çerçevesinde davacının davalıdan alacağı sözleşmenin fesih tarihi itibariyle 128.000 TL olup, işbu alacağın tahsili için teminat mektuplarının davacı yan tarafından nakde çevrildiğini ve tahsil edildiğini, taraf ticari defterlerinde bu hususun görüleceğini belirtmiş, davacının fahiş faizler uyguladığını ve borcun yükseldiğini ve teminat mektuplarında belirtilen tutarları aştığını, ayrıca sözleşmede hiçbir faiz oranı belirlenmediğini, davacıya sadece satış şartlarını belirleyebilirle yetkisi verildiğini, davacının davalıdan 12.000 TL fazladan tahsilatı söz konusu olduğunu, bu nedenle davanın reddi ile davacının %20’den az olmamak üzere tazminata hü km edil m esi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Taraflar arasında münhasır delil sözleşmesi bulunduğu ve buna göre davacı defterlerinin delil olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından; davacı tarafın defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 25.658,55TL alacaklı bulunduğu, asıl alacak olan 14.858,33 TL ye aylık %3 temerrüt faizi uygulanması gerektiği, alacak likit olduğundan kabul edilen alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği tüm dosya kapsamı ve dosyada alınan ayrıntılı, açıklayıcı ve hükme esas almaya elverişli bilirkişi raporu ile anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne dair” karar verilmiştir.Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ve davacı taraf arasında 16/01/2008 tarihli “Bayilik Sözleşmesi” bulunduğunu, işbu sözleşmenin 4.1 maddesi vd. uyarınca, davacı taraf lehine 80.000,00 TL ve 60.000,00 TL tutarlı teminat mektupları düzenlendiğini, zaman içinde davacı tarafın müvekkil şirketten olan 128.000,00 TL alacağı, işbu toplamda 140.000,00 TL değerindeki teminat mektuplarının davacı tarafça nakde çevrilmesiyle tahsil edildiğini, söz konusu teminat mektuplarının, bayilik sözleşmesinin feshinden 6 ay sonra davacı tarafça kötü niyetli olarak nakde çevrildiğini, tüm bunlarla birlikte davacı tarafın alacak miktarına fahiş oranda faizler uygulayarak teminat tutarları aşılacak şekilde hukuka ve sözleşmeye aykırı olarak alacaklı olduğunu iddia ettiğini, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinde herhangi bir faiz oranının belirlenmediğini, davacı tarafın teminat mektupları ile tahsil etmiş olduğu alacak miktarına tek taraflı olarak akdi faiz oranı uygulayarak hukuka aykırı hareket ettiğini, hiçbir inceleme dahi yapılmaksızın davacı tarafından teminat mektuplarının nakde çevrilmesi neticesinde müvekkili şirketten fazladan 12.000,00 TL tutarı tahsil ettiğinin de açıkça görülmekte olduğunu, müvekkili şirketin ticari itibarının zedelendiğini ve bankalar nezdinde kredi puanı düşürülerek, kredi çekemez ve ticari faaliyetini sürdüremez hale geldiğini, ayrıca dosya kapsamında hazırlanan bilirkişi raporu ve ek bilirkişi raporunun tamamen hukuka aykırı olarak tanzim edildiğini, huzurdaki davaya konu gerekçeli karar bakımından doğrudan hükme esas alındığını, taraflar arasında kesin delil sözleşmesinin olduğu, bu nedenle müvekkili şirketin ticari defterlerinin incelenmesine yer olmadığına dair karar verilmesi ve akabinde yerel mahkeme tarafından tanzim edilen gerekçeli kararda da salt delil sözleşmesine dayanarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, söz konusu bilirkişi raporundan da açıkça görüleceği üzere, müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtları sonunda incelenmiş ve söz konusu defterler ile tüm hesapların usule uygun olduğunu, bu doğrultuda davacı taraf ile müvekkil şirket arasındaki ticari ilişkiye ilişkin hesapların da mevzuata uygun olduğunu, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığının tespit edildiğini, ancak yerel mahkeme tarafından tanzim edilen gerekçeli karar neticesinde söz konusu son bilirkişi raporunda dosyada mübrez değilmiş ve müvekkilimiz şirket ticari defterleri incelenmemiş gibi hüküm tesis edildiğini, belirtilen sebepler neticesinde İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini, akabinde ise davacı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının takibinin devamı ile cra inkar tazminatına ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli olan davacının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine ve Yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dosyadaki mevcut deliller ve durum değerlendirildiğinde müvekkilin alacağı sabit olduğunu, davalı vekilinin alacak miktarının ve faiz oranının kabul edilmediğine ilişkin istinaf taleplerinin yerinde olmadığını, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararına karşı davalı tarafça yapılan istinaf talebinin reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ilişkisi kapsamında oluşan cari hesap alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı tarafça davalının cari hesap bakiyesinden kaynaklanan borcu bulunduğu gerekçesiyle 14.858,33 TL asıl alacak, 10.325,16 TL işlemiş faiz, 1.858,53 TL faizin KDV si olmak üzere 27.042,02 TL toplam bedelli takip başlatıldığı, davalı tarafça takibe ” yetki ve borca” yönelik itirazda bulunduğu görülmüştür.Dosyada kapsamnda toplanan toplanan deliller ile taraflar arasında ticari alım satım ilişkisinin uzun süredir devam ettiği, dosyaya alınan kök ve ek bilirkişi raporu ile davacı defterlerinin münhasır delil olma niteliği dikkate alınarak ve taraflar arasındaki sözleşme maddelerinin davacıya verdiği yetki ile çıkarılan vade farkı sirkülerindeki aylık %3 oran baz alınarak davacının takip tarihi itibarıyla alacağı 14.858,33 TL asıl alacak, 9.152,73 TL işlemiş faiz, 1.647,49 TL faizin KDV si olmak üzere 25.658,55 TL toplam alacağı bulunduğu belirlenmiştir. Bilirkişi tarafından ayrıca alternatif olarak avans faizi yürütülmesi ihtimaline göre de hesaplama yapılmıştır.Davalı ticari defterleri üzerinde mahallinde yapılan incelemede ise davacı taraftan herhangi bir borç yada alacağı olmadığı şeklinde rapor tanzim edilmiştir.Taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin 10.3 maddesinde “… ile bayi arasındaki ihtilaflarda …’ın defter kayıt ve belgelerinin kesin delil olacağını taraflar peşinen kabul eder.” hükmünün yer aldığı, bu durumda usulüne uygun olarak tutulan ve delil olma niteliğine sahip davacı ticari defter ve kayıtlarının esas alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında delil sözleşmesi yapılmış olması ve ticari defterlerin mevzuata uygun tutulmuş olması karşısında davacı ticari defter kayıtlarına itibar edilmesi gerekmektedir. Davacı kayıtlarında 14.858,33 TL cari hesap alacağının bulunduğu anlaşılmaktadır. Takip talebinde istenilen işlemiş faiz alacağının ise davacı tarafından düzenlenen vade farkı faturası ile kayıtlarda işlendiği görülmektedir. Vade farkı alacağının istenebilmesi için taraflar arasında vade farkı alacağına ilişkin bir sözleşme bulunması veya devam eden ticari ilişkide vade farkı ödenmesine yönelik bir teamülün oluşması gerekir. Taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinde açıkça vade farkı alınacağı ve oranı konusunda bir düzenleme bulunmayıp, sözleşmenin 4.3, 4.4, 4.5 maddelerinde bu konuda satıcıya yetki veren düzenlemeler bulunmaktadır. Davacının bu yetkisine dayanarak vade farkını 2012/9 numaralı sirküler ile aylık %3 olarak belirlediği anlaşılmaktadır. Yine dosya içinde bulunan cari hesap sayfasından davacı tarafça 11/02/2008 ve 22/10/2008 tarihlerinde de davalıdan vade farkı tahsil edildiği görülmekle davacının davalıdan aylık %3 vade farkı talep edebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda dosya içeriğine uygun bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere davacının davalıdan takip tarihi itibarıyla 14.858,33 TL cari hesap alacağı, 9.152,73 TL (vade farkı) işlemiş faiz, 1.647,49 TL faizin %18 KDV si olmak üzere 25.658,55 TL toplam alacağı bulunuğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.752,73 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 438,50 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 1.314,23‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.23/02/2023