Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1388 E. 2023/581 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1388
KARAR NO: 2023/581
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2019
NUMARASI: 2018/533 Esas – 2019/1187 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hisse Devrinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı ile davalılardan …’ın kuzen olduğunu, davacının davalının asıl hissedar olduğu … İth. İhr. San ve Tic. Ltd Şti ‘nin %25 ortak olması ve iki aylık bir sürenin sonunda davalı şirketten ayrıldığı, davacının tiyatro ve oyunculuk sanatlarıyla ilgilenen ve bu nedenle ticari iş alanında tecrübesi bulunmadığını, davalının nakit ihtiyacı olduğundan ortak olduğunu, davacının Kartal … Noterliğinin 21.09.2016 tarih ve … Yevmiye numaralı Pay Devir Sözleşmesi ile davalı şirketin o dönem ortaklarından …’ın eşi …’a ait %25 payı devraldığını, devir sözleşmesinde halihazırda %25’lik paya sahip olan …’ın payının devrolunabilmesi için bu hisseye denk düşen 125.000,00.-TL pay bedeli, şirketin ticaret sicil müdürlüğü’ndeki sermaye miktarı olan 500.000,00.-TL’nin üzerinden zikredilmiş ve uyarlanmış ise de, davalı … ile davacı ve davacının ailesi ile mutabakata varılan toplam bedel 108.000-TL olduğunu, davacı ve ailesi bir yılı aşkın bir süre boyunca maddi güçlük ve ailevi sarsıntılar içerisinde davalı …’ın maddi durumunun düzelmesini, elbet …’ın bu parayı kendilerine ödeyeceğini umarak ve sabır göstererek beklediğini ancak davalı 1 yılı aşkın süre boyunca sadece 1.000,00-TL olacak şekilde ödeme yaptığını ve bunun ardından telefonlara dahi yanıt vermediğini, yargılama sürecinde davalı şirket eski ortağı …’ın davacı aleyhinde 35.050,00-TL tutarında borç içerir İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı icra takibi başlattığını haksız olduğunu, davacı tarafından devir bedelinin tahsili amacıyla davalılar aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığı davalıların takibe itiraz ettiği takibin durduğunu davalıların yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu borcun sebebi olarak Kartal …Noterliği’nin 21.09.2016 tarih ve … yevmiye sayılı pay devir sözleşmesi, devreden davacı … ile devralan davalı … arasında akdedilmiş olup, işbu sözleşmede davacı, “devir bedelini nakden ve tamamen aldım.” diyerek hisse devir sözleşmesini imzalamış olup, bu belge makbuz hükmündedir. Gerçek durum da bu olup, davacı tarafın aksi yöndeki tüm iddia ve isnatları, haksız , yersiz ve hukuka aykırı olduğunu, davacının iddialarını senetle ispatın zorunlu olduğunu, tanık deliline muvafakat etmediklerini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacı … ile davalılardan … arasında Kartal … Noterliği’nin 13/12/2016 tarihli … yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi incelendiğinde; devir edenin …; devir alanın … olduğu, şirketteki 125.000,00 TL devir bedelinin devralan … tarafından nakten ve tamamen ödendiği düzenlenmiştir. Davacı taraf her ne kadar pay devri sözleşmesinde pay devri bedelinin 125.000,00 TL olarak düzenlenmiş ise de bedelin gerçekte 108.000,00 TL olduğunu ve icra takibine konu bedelin ödenmediğini beyan etmiş ve bu doğrultuda tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de HMK 200 maddesi uyarınca senede karşı senetle ispat kuralı gereğince; tanık dinlenemeyen hallerden olmakla; noterde düzenlenen limited şirket pay devri sözleşmesine karşı tanık dinletme talebi mahkemece kabul edilmemiştir. Takibe konu pay devri sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın kaynağı davacı … ile davalılardan … arasında imzalanan pay devri sözleşmesi olduğundan ( davalı Şirket taraf olmadığından) ve 21/09/2016 tarihli satıcının dava dışı … alıcının davalı Şirket olduğu araç satış sözleşmesinin taraflarından satıcı … dosyamız tarafı olmadığından; davalı şirket defterleri üzerinde defter incelemesi yapılması yargılamaya yenilik katmayacağından defter inceleme yönünde ara karar kurulmamıştır. Davacı delil listesinde ekli fotokopiden ibaren whatsup yazışma çıktıları incelendiğinde; icra takibine konu borca dair kesin borç ikrarı içeren bir beyan olmadığı gibi whatsup yazışma çıktıları kesin delil mahiyetinde değildir. Davacı taraf delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmış olmakla; bu delili hatırlatılmakla; davalı …’ın; ” Kadıköy … Noterliği’nin 13.12.2016 tarihli … Yevmiye Numaralı Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesinde; … olarak devir alan sıfatıyla, devir eden davacı …’ya ödeme yaptım ve davacı …’ya 125.000,00 TL bedeli noter de imza safhasından önce zarfın içerisinde 125.000 TL ödemeyi …’ya yaptım” yönündeki yemine dair beyanı ve Kadıköy … Noterliği’nin 13.12.2016 tarihli … Yevmiye Numaralı Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi karşısında; davacı taraf limited şirket pay devri sözleşmesinin 108.000,00 TL olduğu ve icra takibine konu bedelin ödenmediğini yönündeki iddiasını ispat edemediğinden davanın reddine, ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu hisse bedelinin, ilk etapta davacı tarafından devralındığını gösterir Kadıköy … Noterliği’nin 13.12.2016 tarih ve … yevmiye numaralı limited şirket pay devir sözleşmesi’nde “bedeli nakden ve tamamen aldım” ibaresinin bulunmasına ve buna karşın, müvekkil ve ailesi tarafından bu bedelin banka kanalı ile peyder pey davalıya ödendiğine dair karşı yanca hiçbir itiraz sunulmamasına karşın, ikinci devir sözleşmesinde müvekkilin hissesinin davalıya devrini gösterir Kadıköy … Noterliği’ne giderek 13.12.2016 tarihinde … yevmiye numaralı limited şirket pay devir sözleşmesi’ndeki “bedeli nakden ve tamamen aldım” ibaresinin mutlak geçerli sayılması dahi kararın ortadan kaldırılmasını gerekli kıldığını, kuzeni davalı … ile 2 aylık sürede ortak olan davacı …’nın, bu ortaklık sürecinde her ne yapmış ise hakarete varan geri dönüşlerin “öğüt” kisvesi ile sunulmasından yılmış ve bunun açıkça bir mizaç farklılığı olduğunu düşünerek, davalı …’a karşı duyduğu saygının yitmesinden duyduğu endişe ve bu bariz farklılığının akrabalık ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini öngörerek ortaklıktan ayrılmak zorunda bırakıldığını, davalı …’ın şirketin kamusal borçlarının çok olduğu, işlerinin iyi gitmediği, kuzeni davacı …’nın bir an önce bu şirketten ayrılmasının kendisi için iyi olacağını salık vermesi nedeniyle ticari yaşamda hiçbir tecrübesi olmayan davacıyı ve devlet memuru ailesini açıkça korkutarak hisselerinin devrini öğütlediğini, davalının açık saikinin şirkete davacı üzerinden para aktarmak ve sonrasında bu paranın geri iadesiz şekilde şirkette kalması için türlü yalan beyanlarda bulunmak olduğu olduğu ortaya çıkmış ise de ne yazık ki ilk derece yargısındaki hakkaniyetsiz yargılama davacının ve ailesinin mağduriyetini daha da katladığını, mahkeme, davacı tarafından talep olunan hisse bedelinin, noterlikte imzalanmak zorunda olunan hisse devir sözleşmesi kapsamında alındığının ön kabulü ile bir karar tesis etmiş; noterlikte imzalanan belgenin resmi senet hükmünde olduğu gerekçesi ile bu delile karşı ileri sürdüğü yazılı delil başlangıçı mahiyetineki belge ve evrakı dikkate almamış; hiçbir delili yargılamada araştırmamış; salt davalı lehine yanlı bir karar tesis etmiş; hukukun varlık amacını zedelediğini, HMK md. 140/5 uyarınca yasal süresinde dava dosyasına sunduğu delil ve delil başlangıcı mahiyetindeki belgelerin ispat aracı olarak dikkate alınması hukuken zorunlu olup, “yargılamaya yenilik katmayacağı” kanaati ile reddedilmesi “adil yargılanma hakkı” kapsamında “hukuki dinlenilme”, “silahların eşitliği” ve “mahkemenin tarafsızlığı” gibi en temel insan hakkını yok saymakta; açıkça ihlal etmekte olduğunu, bu hatanın mahkeme kararının ortadan kaldırılarak giderilmesi gerektiğini, HMK’nın amir hükümleri ile Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına eş zamanlı atıf yaparak konunun izahı gerekir ise: HMK’nın 202.maddesi uyarınca: “1) senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. (2) delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” hükmünü amir olup, mahkeme tarafından reddolunan tanık ve delil başlangıcı olan belgelerin tam da huzurdaki uyuşmazlıkta değerlendirilebileceği açıkça düzenlenmiş olup mahkemece, kanunun davalı lehine olan lafzı ile yargılama yürütmüş ise de; hukukun varlık nedeni maddi olguları açığa kavuşturma ve menfaat dengesini ancak ve ancak gerçeğe ulaşma ile sağlanabileceğini gözden kaçırmış olup senetle ispat kuralının istisnaları ile senetle ispat kuralını, usul hukukun gerçeğe ulaşma amacını gerçekleştirmesini engelleme ihtimali önlenmeye çalışılmış ve senetle ispat kuralının yumuşatıldığını, kanunun uygulayıcısı mahkemelerin, kanun koyucunun madde gerekçelerini de irdeleyerek, sadece usuli değil; gerçeğe ulaşma amacı ile yargılamayı yürütümek zorunda olduğunu, uyuşmazlık konusu hukuki işlemde bir irade fesadı ve aşırı yararlanma olgusu olup olmadığının mahkemece incelenmesi hukuk devletinin varlık nedeni olmakla aksi, usuli gerekçeler ile maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasına engel teşkil edecek ve hukuk devletine güven başta olmak üzere hak ihlallerine neden olacağını, bir hukuki işlemin ve bu kapsamda bir sözleşmenin kuruluşunda ortaya konulan iradelerin bozulmamış olması gerektiğini, iradedeki bozulmanın, sözleşmenin diğer tarafının ya da üçüncü bir kimsenin aldatması (hilesi) sonucu ortaya çıkması hâlinde beyan sahibi, sözleşmeyle bağlı tutulamayacağını (tbk m.36), aldatma fiili maddi bir vakıa niteliğinde olup ve kanun koyucunun, bu vakıanın senede bağlanmasının mümkün olmadığını öngörerek, ispat vasıtası olarak tanık deliline başvurulmasına cevaz verdiğini (hmk m.203/ç), bu düzenleme, özellikle yazılı sözleşmeler bakımından, senede karşı senetle ispat kuralının ( hmk m.201) önemli istisnalarından birisini oluşturduğunu, mahkemenin, “hisse devir bedelinin ödenmediği” iddiasına dayalı davada, ticari defter inceleme talebimizi dahi ön inceleme aşamasında reddettiğini, oysa mahkeme tarafından karşı tarafın ticari defterler inceleme talebiminin de reddolunduğunu, kanunun açık hükmü karşısında iddiasının ispat edildiğinin kabulünün zorunlu olduğunu, talep ettiği defter incelemesinin açıkça karşı yan aleyhinde davanın kabulünü zorunlu kılan bir düzenleme ise de mahkemenin bu talebi de gerekçesi yetersiz şekilde reddettiğini, mahkemenin hatalı ön inceleme duruşması sonrasında dava dosyasına sunulan “ara karardan dönülmesi” taleplerinin dikkate alınmadığını, karar, bu haliyle açıkça adil yargılanma hakkını ihlal etmiş olup, dava dosyasına HMK 140/5 uyarınca yasal süresinde (10.09.2018 tarihli dilekçemiz ile) ibraz edilen taraflar arasındaki telefon kayıtları, elektronik maillerin dikkate alınmaması; delil başlangıcı mahiyetinde değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, 10.09.2018 tarihli dilekçe ile sunduğu telefon yazışmalarını gösterir ekran görüntüsü ve elektronik postaların HMK kapsamında delil başlangıcı olup sonuç olarak; yanlı ve dahası hukuka aykırı şekilde yürütülen yargılama ile mağdur edilen davacı …, tüm bu süreçte hem maddi hem de manevi şekilde yıpratılmış; henüz delillerin dahi toplanmadığı bir hükümle devlet memur emeklisi ailesinin tüm birikimi haksız şekilde karşı yanca kullanılması haklı bulunmuş olup yargı organlarının en kutsal görevi gerçeğe ulaşma amacıyla kanun’un öngördüğü kurallar ile gerçeğe ve hakkaniyete ulaşabilmek adına adaletin sağlanması olduğunu, öncelikle delillerin hiçbir şekilde toplanmasına dahi fırsat verilmeksizin; ön inceleme aşamasında tümden reddedilmesi ile; HMK’nın 202, 203 ve 222 maddelerinin yok sayıldığı sabit olduğundan; beyanla, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: eski beyanlarını tekrarla yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, yasal süresi bittikten sonra sunulmuş olan cevaba cevap dilekçesini ve içeriğindeki iddia ve delilleri kabul etmediğini ve buna muvafakatı olmadığını iddianın genişletilmesine de muvafakatı olmadığını, davacının haksız, dayanaksız davasını ve iddialarını ispatlayamadığından, yemin deliline dayanmış ve davalılara yemin teklif edildiğini, davalının yemin etmiş ve böylece yerel mahkeme tarafından isabetli olarak, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmiş olup yeminin kesin delil olduğunu ve kesin delile dayalı olarak verilmiş yerel mahkeme kararının usul ve yasa’ya uygun olup davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, hisse devir bedelinin ödenip ödenmediği noktasındadır. Kartal … Noterliği’nin 21/09/2016 tarih ve … YN’lu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile, davacı, dava dışı …’dan davalı şirketin 125.000,00 TL payını aynı bedelle devralmıştır. Daha sonra, Kartal … Noterliği’nin 13/12/2016 tarih ve … YN’lu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile, davacı, davalı şirketin 125.000,00 TL payını aynı bedelle davalı …’a devretmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçluları hakkında, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “hisse devir bedeli-aracın şirkete devrinden doğan ve ödenmeyen bedeli” sebebine dayalı olarak işlemiş faiziyle birlikte 121.069,97 alacağın tahsili istemiyle 10/04/2018 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 595. maddesi uyarınca, esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları noterce onanır. Kartal … Noterliği’nin 13/12/2016 tarih ve … YN’lu Limited Şirket Pay Devir Sözleşmesi ile payını devreden davacı, devir bedelini nakten ve tamamen aldığını beyan etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 201. maddesindeki, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat olunamayacağı yönündeki düzenleme uyarınca davacının noter sözleşmesinde geçen beyanının aksini kesin delillerle ispat etmesi gerekir. Elbetteki HMK’nın 202/1. Maddesindeki, senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir, düzenlemesi senede karşı tanıkla ispat yasağının istisnalarındandır. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir. Buna göre bir belgenin delil başlangıcı sayılabilmesi için, aleyhine ileri sürülen tarafından verilmesi/gönderilmesi ve iddia edilen hukuki işlemi tam olarak ispata yeterli olmasa da o hukuki işlemin muhtemelen yapıldığını göstermesi gerekir.Davacı taraf, mail ve whats up yazışmalarının yazılı delil başlangıcı olduğunu ve tanık dinlenmesi gerektiğini savunmaktadır. Ancak dayanılan yazışmalarda, taraflar arasındaki hukuki ilişkiye dair davalıdan sadır olmuş açık bir beyan bulunmamaktadır. Uyuşmazlığa konu hukuki ilişkiye ait olup olmadığı belli olmayan yazışmaların yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunduğunu kabul etmek mümkün değildir. Dolayısıyla söz konusu uyuşmazlıkta tanık dinlenemez.Davacı taraf irade fesadı hallerine de dayanmış durumdadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 39/1. Maddesine göre, yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır. Davacı taraf süresinde sözleşmeyle bağlı olmadığın bildirmediğine ve verdiğini geri istediğine göre sözleşmeyi onaylamış sayılır. Davacı taraf, bu haliyle hisse devir sözleşmesi ile bağlı olup, bu durumda da tanık dinlenmesi mümkün değildir. İcra takibinin dayanağı ve konusu nazara alındığında uyuşmazlık hakkında aşırı yararlanmaya dair hükümlerin de uygulama yeri yoktur.Davacı taraf istinaf dilekçesinde, davalının geri ödemeden bahsetmiş ise de, taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesi kapsamında davalının geri ödeme değil, hisse devir bedelini ödeme borcu vardır. Hisse devir sözleşmesinde ise bu devir bedelinin ödendiği taraflarca beyan edilmiştir. Bunun aksinin iddiası taraf muvazaası olup, onun dahi yazılı delille ispatlanması gerekir. Dosya kapsamında davacı tarafça sunulmuş yazılı bir delil bulunmadığı gibi teklif olunan yemin de davalı tarafça usulüne uygun şekilde yerine getirilmiştir. Davacı taraf, hissesi devre konu şirketin ticari defterlerine dayanmış ise de, bu ticari defterlerin hangi maddi vakıayı ispat edeceği belirtilmemiştir. Dosyanın mevcut durumu itibariyle dava dışı şirketin ticari defterleri, davalı tarafça hisse devir bedelinin ödenmediği iddiasını ispata elverişli olmayıp, dolayısıyla sonuca etkili değildir. Ayrıca takibe konu araç satışı dava dışı … ile dava dışı şirket arasında gerçekleşmiş ve buna ilişkin noter senedinde bedelinin alındığı belirtilmiştir. Dava dilekçesinde bu aracın dava dışı …’dan devralınan hisse bedeli olarak verildiği beyan edilmiştir. Dolayısıyla, dava dışı …’dan devralınan hisse bedeli olarak şirkete devredilen araç bedelinin davalı tarafça ödeneceğine ilişkin bir anlaşma bulunduğu da iddia ve ispat edilememiştir. Sonuç olarak davacı taraf iddialarını yazılı delille ispatlayamamış olup, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.01/06/2023