Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1382 E. 2023/675 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1382
KARAR NO: 2023/675
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2017/1125 Esas – 2019/987 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; haksız olarak yapılan itirazın iptaline karar verilmesi gerekmekte olduğunu, Taraflar arasında imzalanan 20.02.2011 tarihli bayilik sözleşmesine göre müvekkil davalı şirketin bayilik görevini üstlenmiş, Söz konusu bayilik sözleşmesi davalının 27.05.2016 tarihli sözleşme fesih ihtarına kadar devam etmiş olduğunu, Müvekkil kendisine tebliğ edilen fesih ihbarına kadar bayilik görevini yerine getirmiş, Davalı tarafından gönderilen fesih ihbarında 20.02.201 1 tarihinde imzalanan bayi sözleşmesinde sözleşme süresinin 5 yıldan fazla olamayacağını iddia ederek sözleşme süresinin 20.02.2016 tarihinde dolduğunu beyan etmiş olduğunu, … bayilik sözleşmesinde sözleşme süresinin sona ermesinden bir ay önce yazılı bildirim koşulu ile sözleşmenin sona erdirileceği belirtilmekte olduğunu, Davalı sözleşmede yer alan hiçbir şartı yerine getirmeden 27.05.2016 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshetmiş olduğunu, Davalı sözleşme bitim tarihi olan 20.02.2016 tarihinden bir ay öncesine kadar sözleşmenin feshi için bildirimde bulunmaması nedeni ile sözleşme yenilenmiş olup Müvekkil bayilik faaliyetlerin sürdürdüğü taşınmazın kira sözleşmesinin süresini uzatmış ve bu taşınmaz için masraflarda bulunmuş ve davalı kuruma hak ediş tutarları için faturalar kesmiş olduğunu, Davalı kurum müvekkile hak ediş tutar kalemi altında kira ödemesi, ODP turalarını vb. diğer kalemleri ödemekteyken, 2016/Nisan, 2016/Mayıs, 2016/Haziran hak ediş tutarlarını ödememiş olduğunu, Müvekkil 2016/Nisan, 2016/Mayıs, 2016/Haziran hak ediş tutarlarını 25.06.2017 tarihli, 3344 numaralı fatura ile göndermiş ve faturalar ticari defterlere geçmiş olduğunu, Davalı şirket faturaları kabul etmiş ve müvekkile faturaları iade etmemiş olduğunu” beyan ederek İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, %20′ dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş olduğu belirlenmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın konusu itirazın iptali olup icra takibine konulan miktar ile sınırlı tutulmalı bunun haricinde kalan taleplerin sayın mahkemece reddedilmesi gerektiğini, bayilik sözleşmesi gereği sözleşmenin süresi 5 yıl olup bu süreden sonra yeniden sözleşme imzalanmak suretiyle ilişkinin devam ettirilmesi gerektiğini, fesih işlemi taraflarca içeriği kabul edilen sözleşmeye uygun şekilde yerine getirilmiş olup davacı taraf tazminat talebinde haksız olduğunu, sözleşme süresi sona ermesine rağmen bayilik faaliyetlerine devam eden davacı tarafa müvekkil şirketçe Beyoğlu … Noterliğinin 27.05.2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğden itibaren 7. gün sonunda Bayilik Sözleşmesi’ nin Müvekkil Şirketlerin tazminat veya her ne ad altında olursa olsun herhangi bir yükümlülüğü ve sorumluluğu bulunmaksızın feshedilmiş sayılacağı ve bu tarihten itibaren feshedilmiş sayılan Bayilik Sözleşmesi’ nde ki Müvekkil Şirkete ait hiçbir hizmeti vermemesi, hiçbir şekilde Müvekkil Şirket ad ve hesabına hareket etmemesi ve bildirilecek olan borçlarının bildirimden itibaren 10 gün içerisinde ödenmesi gerektiği, aksi halde başkaca bir ihtara gerek kalmaksızın yasal yollara başvurulacağı ihtar ve ihbar edilmiş olduğunu, sözleşmenin herhangi bir safhasında bir sebebe dayanmaksızın davacı yanın iddia ettiği 1 aylık sürenin aksine 7 gün öncesinde ihbarda bulunmak şartıyla müvekkil şirketin sözleşmeyi istediği zaman feshedebilme hakkının bulunduğu sözleşme ile sabit olduğunu, taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunmakta olup davaya konu faturaların icra takibine konu edilmeleri söz konusu olamayacağını, maddi zararın olduğunu iddia eden davacı, hem zararın varlığını, hem miktarını hem de zarara sebebiyet veren olayla zarar arasındaki illiyet bağını kanıtlamak zorunda olduğunu” beyan ederek Haksız davanın REDDİNE, İtirazın kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile aleyhe yürütülen takibin durdurulmasına, Kötüniyetli olduğu açıkça görülen davacının %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları, tüm dosya kapsamına göre; Dava, bayilik sözleşmesi uyarınca düzenlenen 3 adet hakediş faturasından kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan itirazın iptali davasıdır.Davacı alacağının varlığını ispat yükü altındadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafça tanzim edilen 25.06.2016 tarih … nolu ”Nisan 2016-Mayıs 2016-Haziran 2016 … Hakediş tutarı”açıklamalı 32.417,55TL’lik faturadan kaynaklanmaktadır.Taraflar arasında imzalanan 20.02.2011 tarihli … Bayilik sözleşmesinin konusu; sözleşme kapsamında yer alan ve fakat bunlarla sınırlı olmaksızın … tarafından zaman zaman tek taraflı olarak bildirilecek olan ve bayinin … ten veya … tarafından belirlenmiş olan üçüncü kişilerden tedarik ettiği ürün ve hizmetlerin pazarlanması,tanıtılması,satışı,söz konusu ürün ve hizmetlerle ilgili abonelik tesisi,abonelik uzatma,üst paketlere geçiş,tahsilet ve gerektiğinde kurulum ve destek hizmetlerinin verilmesi, … tarafından uygun görülecek ve bu sözleşme süresince herhangi bir zamanda … tarafından bildirilecek diğer iş ve işlemlerin … in talep ettiği şartlar doğrultusunda bayi tarafından , …in münhasır olmayan bayisi olarak gerçekleştirilmesi ve bunlara ilişkin süreçlere dair tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlenmesidir.Sözleşmenin 19.maddesinde sözleşmenin süresi düzenlenmiştir.Sözleşmenin 19.maddesine göre; sözleşmenin süresi ,sözleşmenin imza edildiği tarihten itibaren 1 yıldır.Sözleşme,taraflardan birinin sözleşme süresinin sona ermesinden 1 (bir)ay önce yazılı bildirimi ile sona erdirilmediği takdirde,aynı koşullarla gelecek her yıl için yürürlükte kalır.Sözleşmenin süresinin otomatik olarak uzaması halinde ,sözleşme süresi hiç bir şekilde 5(beş)yıldan fazla olmayacak ve taraflar 5(beş)yılın sonunda sözleşme konusu işe devam etmek istedikleri takdirde aralarında anlaşarak yeni bir bayilik sözleşmesi imzalayacaklardır.Taraflarca belirlenen sözleşmenin süresi 1yıl olup bildirimde bulunulmazsa 1’er (birer)yıl uzamakla sözleşmenin süresi en fazla 5 yıl olacağı ve 5 yılın sonunda sözleşme konusu işe devam etmek istedikleri takdirde aralarında anlaşarak yeni bir bayilik sözleşmesi imzalayacakları şartına bağlanmış olup sözleşmenin başlangış tarihi 20.02.2011olup davacı tarafça 5 yıl(20.02.2016) sonrasında davalı ile imzalanan yeni bir bayilik sözleşmesi bulunmamaktadır.Her ne kadar 25.05.2016 tarih … nolu Mart 2016 … hakediş bedeli açıklamalı 2.087,89 TLlik fatura davalı tarafça kabul edilerek defterlerine kaydedilmiş olsa da bu durum, taraflar arasındaki sözleşmenin 19.maddesindeki sözleşmenin süresine ilişkin açık düzenleme karşısında sözleşmeyi yenileme iradesi olarak kabul edilemez.Bu sebeple davacının bu davaya konu edilen Nisan2016-Mayıs 2016-Haziran 2016 dönemlere ilişkilerin hakedişlerin 20.02.2016 tarihine kadar geçerli olan sözleşmeye gereğince ileri sürülemeyecek olduğu mahkememizce kabul edilerek davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; …’in bayilik sözleşmesinde sözleşme süresinin sona ermesinden bir ay önce yazılı bildirim koşulu ile sözleşmenin sona erdirileceği belirtilmekte olduğunu, davalı tarafın sözleşmede yer alan hiçbir şartı yerine getirmeden sözleşmeyi feshettiğini, 20/02/2016 tarihinden fesih ihbarının müvekkiline ulaştığı tarihe kadar müvekkiliinin bayilik görevini yerine getirdiğini, davalı tarafın sözleşme bitim tarihi olan 20/02/2016 tarihinden bir ay öncesine kadar sözleşmenin feshi için bildirimde bulunmadığını, davalı tarafından Şubat/2016 ve Mart/2016 hakediş faturalarının ödenmiş hatta Nisan/2016, Mayıs/2016, Haziran 2016 hakediş faturaları da davalı şirket kayıtlarına alındığının davalı şirket tarafından kabul edildiğini, müvekkilinin fesih bildiriminin kendisine ulaştığı tarihe kadar davalı kurumun bayilik görevini yerine getirdiğini, yerel mahkeme kararında Mart/2016 hakediş faturasının davalı tarafça kabul edilerek defterlerine kaydedilmiş olsa da bu durumun taraflar arasındaki sözleşmenin 19.maddesindeki sözleşmenin süresine ilişkin açık düzenleme karşısında sözleşmeyi yenileme iradesi olarak kabul edilemeyeceğini belirttiğini, ancak müvekkili tarafından Mart/2016 Nisan/2016, Mayıs/2016, Haziran 2016 tarihlerinde davalı kuruma bayilik hizmeti verildiğini, söz konusu faturaların bu hizmetin karşılığı olduğunu, ayrıca dava konusu faturanın davalının ticari defterlerine de kaydedildiğini, davalı kurum tarafından dosyaya sunulan dilekçelerde dava konusu faturaları kabul edip ticari defter kayıtlarına aldıklarını açıkça ikrar etmelerine rağmen ve bu duruma ilişkin beyanları ve bilirkişi raporuna itirazlarının yerel mahkeme tarafından değerlendirilmemesinin kabul edilemeyeceğini, davalı şirketin defterlerinin incelendiğinde müvekkili şirketin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığının anlaşılacağını, bu nedenle müvekkili alacağının mahsup edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığının anlaşılacağını, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının bozulmasını, davanın kabulüne karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı tarafça istinafa cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan hakedişler için tanzim edilen fatura alacağına dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Dosyaya alınan bilirkişi raporuna göre; her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve sahibi lehine delil olma niteliğinde olduğu, uyuşmazlık konusu 25/06/2016 tarih ve … numaralı faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı, davalı ticari defterlerinde ise kayıtlı olmadığı yönünde rapor sunulduğu anlaşılmaktadır. Bayilik sözleşmesi kendine özgü yapısı olan, çerçeve niteliğinde sürekli borç ilişkisi doğuran, çift edim değişimini esas alan bir sözleşmedir. Güven ilişkisi üzerine kurulan bayilik sözleşmesinin Türk Hukuku’nda mevzuatta tanımı yapılmamıştır. Bayilik sözleşmesi çerçeve niteliğinde, sürekli öyle bir sözleşmedir ki üretici malların tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede satmak üzere bayiye göndermeyi, buna karşılık olarak bayi de üreticinin dağıtım ağına dâhil olarak sözleşme konusu mal veya hizmeti kendi adına ve hesabına satmak ve bu mal ile hizmetlerin sürümünü arttıracak faaliyetlerde bulunmak yükümlülüğünü üstlenir. Bayilik sözleşmesinde tarafların hakları ve yükümlülük yelpazesi geniştir. Öyle ki sözleşme süresince ve sözleşme sonrasında devam eden yükümlülükleri olması güven ilişkisinin önemini bir kez daha vurgular. Sözleşme süresince devam etmesi gereken güven temelli olan bu ilişkide sözleşme ölüm, iflas, kısıtlılık kararı verilmesi, olağan fesih yolu ve olağanüstü fesih yollarıyla sona erebilir. Yine bayilik sözleşmesi Türk Mevzuatı’nda ismiyle düzenlenmediğinden isimsiz sözleşmelerdendir. 6098 sayılı TBK 12. Maddesi “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” düzenlemesini içermektedir. Bu düzenlemeden hareketle bayilik sözleşmesinin geçerliliği için herhangi bir şekil şartı aranmadığı, tarafların icap ve icaba uygun açık veya zımni kabulleri ile sözleşmenin kurulacağı ortadadır. Bunun yanında TBK 17. Maddesi “Kanunda şekle bağlanmamış bir sözleşmenin taraflarca belirli bir şekilde yapılması kararlaştırılmışsa, belirlenen şekilde yapılmayan sözleşme tarafları bağlamaz. Herhangi bir belirleme olmaksızın yazılı şekil kararlaştırılmışsa, yasal yazılı şekle ilişkin hükümler uygulanır.” düzenlemesini içermektedir. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında 20/02/2011 tarihli “… BAYİLİK SÖZLEŞMESİ” imzalanığı, sözleşmenin 19. Maddesi ile ” İşbu sözleşmenin süresi, Sözleşme imza edildiği tarihten itibaren 1 (bir) yıldır. Sözleşme taraflardan birinin sözleşme süresinin sona ermesinden 1(bir) ay önce yazılı bildirimi ile sona erdirilmediği takdirde, aynı koşullarda gelecek her yıl yürürlükte kalır. İşbu sözleşmenin süresinin otomatik olarak uzaması halinde, sözleşme süresi hiçbir şekilde 5 (beş) yıldan fazla olamayacak, ve taraflar 5 (beş) yılın sonunda sözleşme konusu işe devam etmek istedikleri takdirde aralarında anlaşarak yeni bir bayilik sözleşmesi imzalayacaklardır.” düzenlemesi içermektedir. Bu düzenleme ile taraflar arasında 5 yılın sonunda yapılacak yeni sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasının kararlaştırıldığı, ve yazılı şekilde yapılmayan yeni sözleşmenin de TBK 17 maddesi gereği tarafları bağlamayacağı sonucuna ulaşılabileceği düşünülebilir. Ancak; a) Davalı tarafça keşide edilen 27/05/2017 tarihli ihtarnamenin 2. Maddesinde “.. ile imzalanmış bulunan bayilik sözleşmeleri’nin yürürlükte kalması hususunda mutabık kalınan sürenin dolduğu malumunuzdur” beyanından sonra 3. Maddesi ile “sözleşme süresi sona ermesine rağmen bayilik faaliyetleri devam etmiş olsa da müvekkil şirketler’in Türk Ticaret Kanunu ve bayilik sözleşmeleri (… bayilik sözleşmesi madde 20/2) … Bayilik sözleşmesi madde 38) 7 gün öncesinden noter kanalıyla bildirimde bulunmak şartı ile sözleşmeyi herhangi bir sebep göstermeksizin fesih hakkı bulunmaktadır. 4. Sözleşmeler’de yer alan iş bu fesih hakkı kapsamımda, işbu ihtarnamenin tarafınıza tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 (yedi) gün sonunda bayilik sözleşmeleriniz, müvekkil şirketlerin tazminat veya başkaca her ne ad altında olursa olsun herhangi bir yükümlülüğü ve sorumluluğu bulunmaksızın feshedilmiş olacaktır. ” şeklindeki ihtarı ile sözleşmenin 20-2 maddesi gereği ihtarın tebliği tarihinden itibaren 7 gün sonra feshedildiği hususu, B) Yine cevap dilekçesinin 4. Maddesinde “….hak ve alacağı kalmamasına rağmen sürdürdüğü hizmetine karşılık Şubat/16 ve Mart/16 hakkediş faturaları ödenmiş ve hatta davaya konu alacaklı olduklarını iddia ettikleri Nisan/16, Mayıs/2016, Haziran/2016 hakkediş faturaları da Müvekkil Şirket kayıtlarına alınmış ancak davacı yanın Müvekkil Şirkete olan borçlarından ötürü alacağa mahsuben ödeme yapılmamış olup müvekkil şirketin halihazırda davacı taraftan da alacağı bulunmaktadır. Tahkikatın ilerleyen aşamaların da Sayın Mahkeme’nizin de takdir buyurmaları üzerine Bilirkişi marifetiyle müvekkil şirketin cari hesapları incelendiğinde bu durum netlik kazanacaktır” beyanı, c)Yine davalı tarafça sözleşmenin 5 yıllık sürenin dolmasından sonraki tarihleri içerine şubat 2016 ve mart 2016 dönemine ait hakediş faturaları ödenmiş olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında 20/02/2016 tarihinden sonraki dönem için yazılı olmayan yeni bir sözleşmenin kurulduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Dosyaya alınan bilirkişi raporunun 6. Sayfasında “davacı tarafça düzenlenen … nolu 32.417,55 TL tutarında faturanın ise davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı” bu sebeple davacının iddiasını ispat etmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de davalı vekilinen cevap dilekçesindeki dava konusu faturaların “müvekkil Şirket kayıtlarına alınmış ancak davacı yanın Müvekkil Şirkete olan borçlarından ötürü alacağa mahsuben ödeme yapılmamış” şeklindeki kabulü karşısında dosya içeriği ile örtüşmediği, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Takibe konu edilen faturalar davalı kayıtlarına alındığı ikrar edilmekle fatura içeriğinin benimsendiğinin kabulü gerekir. Ancak davalı taraf bu fatura bedellerinin davacıdan olan alacakları nedeniyle ödenmediğini savunmuş olmakla davacı ve davalı ticari defterleri üzerinde davalının bu savunması yönünden inceleme yaptırılıp belirlenecek duruma göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulması isabetli olmamıştır.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, 2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, 3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.22/06/2023