Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1374 E. 2023/807 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1374
KARAR NO: 2023/807
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2019
NUMARASI: 2018/856 Esas – 2019/602 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının Avcılar ilçesi sınırları içinde faaliyette bulunduğunu, icra takibi için yetkili yerin K.Çekmece, itirazın iptali davası açısından yetkili yerin ise Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle takas-mahsup talepleri bulunduğunu, davacının kötü niyetli olarak müvekkilinin mağdur ettiğini ve mağdur etmeye devam ettiğini belirterek, öncelikle davanın yetki sebebiyle ve esastan reddine, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davalı taraf süresi içinde sunduğu takibe itiraz dilekçesi ile davalının ikametgahı itibari ile Küçükçekmece İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu ileri sürmüştür. Dosyanın incelenmesinden; davacının adresinin Bahçelievler-İstanbul, davalının adresinin ise Avcılar/İstanbul olduğu, davalıya tebligatın bu adreste tamamlandığı görülmüştür. Bu durumda takipte yetkili icra daireleri davalının ve davacının adresleri itibariyle K.Çekmece ve Bakırköy İcra Daireleridir. Dolayısıyla takibin başlatıldığı İstanbul İcra Dairesi yetkili değildir. Yukarıda açıklandığı üzere takip yetkili icra dairesinde başlatılmadığından ve buna bağlı olarak da mahkememize açılan itirazın iptali davası dinlenemeyeceğinden davanın reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasına konu icra takibi, taraflar arasında proforma faturayla kurulan sözleşmedeki yetki şartına istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. ile başlatıldığını, bu sebeple yetkisiz icra dairesinde takip başlatıldığı gerekçesiyle davanın reddinin usule aykırı olduğunu, söz konusu proforma fatura taraflar arasında kurulan bir sözleşme niteliğinde olduğunu, davacı şirket proforma fatura ile esaslı unsurları içeren bir öneride bulunmuş ve davalı taraf ise bunu imzalayıp göndermekle kabul beyanını bildirmiş olup böylelikle taraflar arasında karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanıyla sözleşme ilişkisi kurulduğunu, proforma faturada yazılı bulunan “şartlar ve açıklamalar” bölümü de sözleşme kapsamında yer almakta olup, tüm maddeleriyle beraber 13. maddesindeki yetki şartı da taraflarca kabul edildiğini, hâliyle davalının hem icra takibinde hem de itirazın iptali davasındaki yetki itirazı haksız ve mahkemece yetki itirazının kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığını, itirazın iptali davasında icra dairesinin yetkisinin incelenmesinin dava şartı olduğunu, mahkeme tarafından davanın yetkisizlik sebebiyle reddine karar verilmesine rağmen, dava değeri üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, netice olarak söz konusu davanın; taraflar arasında yetki şartı olmasına rağmen yetkisizlik sebebiyle reddinde olduğu gibi, vekâlet ücretine ilişkin hükmü de açıklanan sebeplerle açıkça hukuka aykırılık arz ettiğini, taraflar arasındaki cari ilişki ve ticari defterler incelendiğinde açıkça görüleceği üzere; davalının teslimatı gerçekleştirilecek ürünlerin ve daha önce teslimatı gerçekleştirilen ürünlerin bedellerini kararlaştırılan tarihlerde geç ve eksik ödediği için cari hesapta açık oluştuğunu bu sebeple sözleşmeye aykırı davranan davalıya teslimat yapılmadığını, davalının kusuru sebebiyle kendisine düzenlenen reklamasyon faturasını davacı şirkete yansıtmasının açıkça kötüniyetli olduğunu, davalı tarafın cevap dilekçesinde sunduğu mail yazışmalarından 18.05.2018 tarihli olan ve samfa kumaş’a yönelik mailde davalı taraf müvekkil şirketin teslimatı yapmadığını belirttiğini, tarafların cari hesabında görüleceği üzere, bu tarihte davalı taraf davacı şirkete 60.022,60-tl borçlu olup teslimatın davalı tarafın borcunu geç ve eksik ödemesi sebebiyle gerçekleştirilemediğinin açık olduğunu, davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, ticari satım sözleşmesine dayalı cari(açık) hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olup olmadığı noktasındadır.Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “cari hesap alacağı” sebebine dayalı olarak 40.522,60 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 16/08/2018 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, yetkiye ve borca itiraz üzerine takip durmuştur.Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. İİK’nın 50/1. Maddesine göre, Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. Yukarıda anılan yasal düzenlemeler değerlendirildiğinde, İcra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olup, bu kapsamda icra dairesinin yetkisine itirazın HMK’daki mahkemelerin yetkisini düzenleyen hükümler çerçevesinde, ön sorun (hadise) şeklinde incelenip karara bağlanması gerekir. İcra müdürlüğünün yetkisine vaki itirazın haklı olduğu sonucuna varılması halinde, mahkemece, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekecektir. Zira, itirazın iptali davalarında ödeme emrinin takip borçlusuna yetkili icra dairesince tebliğ edilmiş olması, icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde HMK’nın 114/2. anlamında özel bir dava koşuludur. 6100 sayılı HMK’nın 6. Maddesinde ise, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olarak kabul edilmiştir. Bunun yanı sıra HMK’nın 17/1. maddesinde, tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemelerde açılabileceği düzenlenmiştir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâlleri dışında, yetki sözleşmesi yapılmasına bir engel yoktur. Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.Somut olayda, davalının kaşı ve imzası bulunan ve davalı tarafından dosyaya sunulan proforma faturanın “şartlar ve açıklamalar” bölümünün 13. Maddesinde, bu proforma teyidi ile ihtilaflarda İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın söz konusu proformaya konu hususlardan kaynaklandığı hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu halde, taraflarca aksi kararlaştırılmadığına göre HMK’nın 18. Maddesindeki her iki tarafın tacir olduğu da nazara alındığında diğer geçerlilik şartlarını taşıyan yetki şartı nedeniyle proforma başlıklı sözleşmeden kaynaklanan ihtilafların çözümünde İstanbul icra daireleri ve mahkemeleri münhasır yetkili hale gelmiştir. İcra takibi de sözleşmeyle kararlaştırılan ve bu sebeple yetkili olan İstanbul icra dairelerinde başlatılmış olup mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken takibin yetkili icra dairesinde başlatılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece eksik inceleme ile davanın sonuçlandırılması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)a-6 maddesi uyarınca USULDEN KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,3-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362(1)g maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 14/09/2023