Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1360 E. 2023/612 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1360
KARAR NO: 2023/612
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2018/363 Esas – 2019/1106 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 31.01.2017 tarihli 6.080,00 TL meblağlı ve 21.07.2017 tarihli 5.040,00 TL meblağlı E faturalara ilişkin müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, müvekkilin işbu e-faturalara ilişkin davalı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını, müvekkili ile davalı arasında 13.04.2014 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından Bingöl/Karlıova ilçesinde … bayilik kodu ile davalı şirketin ürünlerinin satıldığını, davalı yanın ilçelerde artık bayiliklerin kapatılacağını sadece ilerde bulunan bayiliklerle ticari faaliyetlerini sürdüreceklerini beyan ile müvekkil ile davalı şirket arasında 04.07.2017 tarihinde bayilik sözleşmesinin fesih edildiğini, takibine konu e- faturalarda bulunan ürünlerin müvekkili tarafından faturaların düzenlenme tarihlerinden önce davalı şirkete teslim edildiğini, iş bu malların davalı şirkete ait depoya hangi tarihte hangi cihazın iade edildiği seri numaralarıda belirtilmek üzere kaydedildiğini beyan ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasının ihtiyati tedbiren durdurulmasına, müvekkili hakkında başlatılmış olan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında borçlu olmadığınını tespitine, müvekkilinden haksız ve kötü niyetli olarak alınan 1.030,00 TL meblağın 11/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte istirdatını, geriye kalan bakiye 6.967,06 TL’nin ödenmesi durumunda yargılamnın istirdat davası olarak devamına ve davalı tarafından tahsil edilen toplam tutarın ödeme gününden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalının haksız ve kötüniyetli olarak başlatmış olduğu icra takibinin iptaline, davalı hakkında %20 den az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu edilen faturalardan kaynaklı olarak müvekkil şirkete borcunun olmadığından bahisle işbu davayı ikame etmiş olmakla, davacının iddiası, ispata yarar vakıaları gerçeği yansıtmadığı gibi herhangi bir somut delil ve başkaca bir ispat kaynağı da sunulamadığından ispatlanamayan iddiaların ve davanın reddi gerektiğini, icra dosyası incelendiğinde ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu tarafından borca itiraz edilmediği, dosyanın kesinleştiği ortada iken davacı vekilinin bu yöndeki iddiaları kabul edilebilir nitelikte olmadığını, müvekkili şirket defter ve kayıtları incelendiğinde davacı tarafın müvekkiline dosya borcu kadar borçlu olduğu ve dosyadaki faturalar kapsamında borçlu olduğu, davacının muaccel borcu sebebiyle icra takibine girişildiğini, davacının iddialarının soyut anlatımdan öte gitmediği ve menfi tespit davasının ispata yarar olmadığı olmadığını beyan ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddi ile davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “Davacının 31/01/2017 tarih 6.080,00 TL ve 21/07/2017 tarih 5.040,00 TL bedelli faturalardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini talep eder olduğu, davalının davacı aleyhinde anılan iki adet faturaya istinaden 7.997,06 TL nin tahsili bakımından icra takibine geçtiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 13/04/2013 tarihli bayilik sözleşmesine dayandığı, sözleşmenin 04/07/2017 tarihinde davalı yanca feshedildiği, davacının icra takibinde haciz baskısı altında davalıya 1.030,00 TL ödediğini beyan ettiği, bu meblağında, davacıdan istirdanı istediği, mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması bakımından Karlıova Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş ise de, davacı vekilinin müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının olmadığından bahisle, bu ara karardan vazgeçilerek davalı taraf ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılmasını talep ettiği, bilirkişi incelemesi için sunulan davalı taraf ticari defterlerinin e defter hükümlerine göre beratlarının oluşturulduğu, bu itibarla tarafı lehine delil vasfı taşır oldukları, davalı kayıtlarına göre 20/12/2017 takip tarihi itibariyle davacıdan 7.997,06 TL alacaklı gözüktüğü, davacı tarafça davalının 21/07/2017 tarihli 5.040,00 TL bedelli faturaya istinaden 06/09/2017 tarihli iade faturası kestiği ve tüm ürünleri iade ettiği, 31/01/2017 tarih 6.080,00 TL bedelli faturada yer alan 32 adet ürünün 29 adedinin iadesine ilişkin 28/04/2017 tarihli iade faturasının kesildiği, iki faturaya konu toplam 64 adet üründen 3 adedinin depo giriş kaydının ya da iade faturalarının olmadığı, bu üç ürünün bedelinin 450 TL olduğu, en son hareket kayıtlarına göre ürünlerin davacı deposunda gözüktüğü anlaşılmıştır. Dava, savunma, sunulan deliller, karşı deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflar arasında akdedilen 13/04/2013 tarihli bayilik sözleşmesinin 04/07/2017 tarihinde feshedildiği, davalının icra takip talebinin 31/01/2017 tarih 6.080,00 TL ve 21/07/2017 tarih 5.040,00 TL bedelli faturalara dayandığı ve bu iki faturadan dolayı toplam 7.997,06 TL tutarında takip talebinde bulunduğu, davacının da bu faturalardan dolayı borçlu olmadığının tespitini ve takipde ödenen meblağın istirdadını talep eder olduğu, davacının bu takibe istinaden davalıya 1.030,00 TL ödeme yaptığı, davacının davalı tarafça davacıya teslim edilen iki fatura içeriği 64 kalem üründen 3 adedinin iade faturasına konu edilmediği, bu durumda davacı yanda olduklarının kabulünün gerektiği anlaşılmakla, davacının, davalıya 31/01/2017 tarih 6.080,00 TL ve 21/07/2017 tarih 5.040,00 TL bedelli faturalardan dolayı başlatılan, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 7.997,06 TL lik takip talebinde, iade edilen mal değerleri olan 7.547,06 TL düşüldüğünde ve bu dosyaya davacı yanca yapılan 1.030,00 TL den, davacının elinde olduğu anlaşılan ürünlerin toplam bedeli olan 450,00 TL nin tenzili ile 580,00 TL yönünden borçlu olmadığı kanaatine varılmakla, davacının davasının kısmen kabulüne ve 580 TL’nin ödeme tarihi olan 11/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibine konu 31/01/2017 tarihli 6.080,00 TL bedelli ve 27/07/2017 tarihli 5.040,00 TL bedelli faturalarda belirtilen malların davacı tarafından sevk irsaliyeli faturalar ile teslim edildiği bu durumun davalının … Digiturk sistem kayıtları ile de sabit olduğu, buna rağmen haksız kazanç elde etmek için davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı Mahkeme nezdinde alınan 26.09.2019 tarihli bilirkişi rapor ile tespit edilmiş olup bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere; davalı şirket sistem kayıtlarında davacı şirketin takibe konu borcunun olmadığı, davalı şirket haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatarak haksız kazanç elde etmek istemekle davalı şirket sistem kayıtları ile davacının davaya konu icra takibinde talep edilen tutarda borcu olmadığı sabit iken; davacı lehine kötü niyet tazminatı hükmedilmemesinin yasalara aykırı olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca da davacının lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında davacı aleyhine 7.997,00 TL takip çıkışı üzerinden icra takibi başlatılmış ve tarafınca bu tutardan borçlu olmadığının ve haciz baskısı ve tehdidi ile taraflarından davalı şirketin hesabına yatırılan 1.030,00 TL‘nin istirdatının talep edildiğini, mahkemece yapılan yargılamada davacı aleyhine 7.997,00 TL takip çıkışı üzerinden icra takibi bakımından davacının sadece 450-TL borcu olduğu; bakiye tutar bakımından borçlu olmadığı dikkate alınarak menfi tespit ve istirdat davasının kabulüne karar verilmiş olup mahkemenin 07/11/2019 tarihli gerekçeli kararının 4. paragrafında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki borç miktarı sehven 1.030,00 TL( tarafımızdan istirdattı istenen ) olarak kabul edilmekle vekalet ücretinin bu miktar üzerinden hatalı ve eksik olarak hesaplandığını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takip çıkışı tutarı 7.997,06 TL olup, takip çıkışı ve tüm ferileri üzerinden borçlu olmadığının tespiti istenmiş ve neticeten mahkemece davalı yana sadece 450-TL borçlu olunduğu; bakiye 7.545,06-tl bakımından borçlu olmadığının dikkate alınarak; davaya konu icra takibinde borçlu olmadıkları tespit edilmiş, sadece 450 TL miktarındaki ürünlerin teslim edilmediği gerekçesi ile davanın kısmen kabul edildiğini, ayrıca davalı şirkete ödenen 1.030,00 TL’den 450,00 TL düşülerek 580,00 TL’nin tarafına iadesinin kabul edildiğini, vekalet ücreti ise Yerel Mahkeme tarafından toplam borcun 1.030,00 TL olduğu kabul edilerek tarafına sadece iadesi kabul edilen 580,00 TL tutarında nispi veya maktu olduğu belirtilmeden vekalet ücretine hükmedildiğini, fakat vekalet ücreti hesaplanırken istirdattını istediği miktar olan 1.030,00 TL takip çıkışı kabul edilerek vekalet ücretinin hesaplanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın yeniden görülmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının, davasını kanıtlayamadığını, bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçeli kararında her ne kadar, davalı bilgisayar sistemlerinde yapılan inceleme neticesinde; toplam 64 adet fatura düzenlenmiş olduğu, bu faturalardan bir kısmının iadesinin yapıldığı beyan edilmiş ise de, bu faturaların davalı şirkete iade edildiği ve bunlara karşılık işlem yapıldığı davalı şirket ticari kayıtları ile ispat edilemediğini, davacı tarafça 2017 yılına ilişkin ticari defter ve kayıtların sunulmadığını, davalı şirketin kurumsal bir şirket olup, Türkiye’nin her noktasında faaliyet gösterdiğini, davacının ürün iadesi ve iade faturaların ticari defterlerine yansımamış olduğundan davacının davasını ispat edemediğini, bu kapsamda davalı lehine delil teşkil eden ticari defter ve kayıtlar ile ispatlanmış olan alacak hakkında, bilirkişi tarafından yalnızca davalı tarafın bilgisayar kayıtları esas alınarak ikinci bir teknik inceleme yapılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından ticari defterlerin sunulamadığını ve bu sebeple davalının haklılığının aksinin kanıtlanması için senet veya diğer kesin delillere dayanmaları gerekeceğini, iade kayıtları aksini ispata yeterli olmayacağını ancak iade kayıtlarına dayanılarak davacı lehine verilen mahkeme kararının hükme aykırı olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, faturaya dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti(menfi tespit) ve ödenen bedelin istirdatı davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının bayilik sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle faturaya konu malları iade edip etmediği, davalının takipte kötüniyetli olup olmadığı ve hükümde takdir edilen vekalet ücretleri noktasındadır. Davalı takip alacaklısı tarafından, davacı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “fatura uyarınca cari hesap alacağı” sebebine dayalı olarak 7.997,06 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 18/12/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz edilmemesi üzerine takip kesinleşmiştir. Ayrıca, haricen 1.030,00 TL’nin tahsil edildiği 22/02/2018 havale tarihli dilekçe ile alacaklı vekilince dosyaya bildirilmiştir. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72. maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespitine ve yaptığı ödemenin istirdatına karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.Taraflar arasında bayilik ilişkisi bulunduğu ve bu ilişkinin sona erdiği hususu ihtilaf konusu değildir. Davalının takibe konu ettiği toplam tutarı 11.120,00 TL olan fatura tutarının 3.122,94 TL’sinin ödendiği davalının defterlerinde kayıtlıdır. Davalı kendi ticari defterlerine göre 7.997,06 TL alacaklı görünmektedir. Davacı taraf ise ticari defteri bulunmadığın beyan etmiş, ancak davalının bilişim sistemlerinde takibe konu faturalardaki ürünlerin iade edildiğinin kayıtlı olduğu ileri sürülmüştür.Davalının sistemlerinde yapılan teknik incelemede, takibe konu 21.07.2017 tarihli, … numaralı ve toplam 5.040,00 TL bedelli faturada yer alan bütün ürünlerin iadelerinin gerçekleştirilmiş olduğu tespit edilmiş ve davalının sistemlerinde bu ürünler için davacının 6.09.2017 tarih ve … fatura numarası ile iade faturası kestiğinin kayıtlı olduğu belirlenmiştir. Aynı şekilde, takibe konu 31.01.2017 tarihli, … numaralı ve toplam 6.080,00 TL bedelli faturada yer alan ürünlerin hareket ve iade bilgileri incelenmiş, toplam 32 adet üründen 29 adedinin iadelerinin gerçekleştirilmiş olduğu tespit edilmiş ve iadelerin davacının 28.04.2017 tarih ve … fatura numaralı iade fatura ile gerçekleştirildiği belirlenmiştir. Davalı taraf, takibe konu faturaların şirkete iade edildiği ve bunlara karşılık işlem yapıldığının davalı şirket ticari kayıtları ile ispat edilemediğini ve davacı tarafça da 2017 yılına ilişkin ticari defter ve kayıtlar sunulmadığını, davacı tarafın ürün iadesi ve iade faturalarının ticari defterlere yansımamış olduğundan davacının sırf bu sebeple davasını ispat ettiğinin düşünülemeyeceğini, bilirkişi tarafından yalnızca davalı tarafın bilgisayar kayıtları esas alınarak ikinci bir teknik inceleme yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu savunmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 192. Maddesinde, Kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğunu öngörmediği hâllerde, Kanunda düzenlenmemiş olan diğer delillere de başvurulabileceği düzenlenmiştir. Buna göre davalının bilgisayar kayıtlarına delil olarak dayanılması ve incelenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının kendi sistem kayıtlarında, takibe konu faturadaki ürünlerin 3 adeti dışında davalıya iade edildiği göründüğüne göre, davacının 3 adet ürün bedeli 450,00 TL dışında davalıya borcu bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece takipte kalan tutar yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinde ve ödenen 1.030,00 TL’den üç adet ürün bedeli düşüldüğünde 580,00 TL’nin istirdatına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı tarafça, kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği ve vekalet ücretinin taralar lehine hatalı takdir edildiği ileri sürülmüştür. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/5. Maddesinde, dava borçlu lehine hükme bağlanırsa ve borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Her ne kadar bilgisayar kayıtlarında iadeye ilişkin kayıt bulunsa da, davalının ticari defterlerinde alacak kaydı bulunduğu nazara alındığında takibin kötüniyetli olduğunun kabulü mümkün değildir. Dolayısıyla davacı yararına kötüniyet tazminatına karar verilmesinin şartları oluşmamıştır. HMK’nın 326/1. Maddesinde, Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, düzenlenmiştir. HMK’nın 323/1-ğ maddesinde ise, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti, yargılama giderlerinden sayılmıştır. Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/1. maddesinde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücretinin, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği, ikinci fıkrada ise, ancak, hükmedilen ücretin kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceği düzenlenmiştir. Eldeki davanın kabul edilen kısmı 7.547,06 TL olup buna göre A.A.Ü.T.’nin 13/2. maddesi uyarınca davacı lehine 7.547,06 TL vekalet ücreti takdiri gerekirken mahkemece, davacı lehine 580,00 TL vekalet ücreti takdir edilmesi doğru görülmemiştir. Davacı tarafça reddedilen kısım yönünden takdir edilen vekalet ücretine karşıda istinaf yoluna başvurulmuş ise de, reddedilen kısım 450,00 TL olup, reddedilen kısım miktar itibariyle kesin olduğundan bu kısma ilişkin istinafın incelenmesi mümkün değildir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; davanın kabulüne ilişkin kısım yönünden ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine; buna karşın ilk derece mahkemesince kabul edilen kısım yönünden Tarifeye uygun olmayacak şekilde vekalet ücretine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; istinaf incelemesine konu İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe konu borçtan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, 580 TL’nin ödeme tarihi olan 11/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kötüniyet tazminatı isteminin ve fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 44,40 TL karar ve ilam harcının başlangıçta yatırılan 136,57 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla harç olan 92,17 TL nin davacı tarafa iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harç ile, yine davacı tarafından aşağıda dökümü yapılan 1.734,75 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 125,82 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın kabul edilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 7.547,06 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen kısmı üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 7-Davacı tarafça yatırılan teminatın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 8-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak; a-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın, alınması gerekli olan 515,53 TL harçtan mahsubu ile bakiye 461,13 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, b-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, a-Davacı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine, b-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 121,30 TL, posta ve tebligat gideri 16,50 TL olmak üzere toplam 137,80 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 08/06/2023