Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1355 E. 2023/932 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1355
KARAR NO: 2023/932
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2019
NUMARASI: 2017/1070 Esas – 2019/1157 Karar
DAVA Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle;1984 yılında kurulan davacı şirketin …A.Ş. iştiraki olan bir şirket olduğunu, davalının 29/08/2016- 08/09/ 2017 tarihleri arasında davacı şirket bünyesinde ticari ürünler satış sorumlusu olarak çalıştığını ve iş sözleşmesinin davalının istifası ile sona erdiğini, hemen akabinde İstanbul’da kurulu ve davacı şirket ile aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkette çalışmaya başlayan davalının 29/08/2016 tarihli iş sözleşmesinin Rekabet Yasağı başlıklı 12. Maddesini ihlal ettiğini beyanla sözleşme hükmü gereğince hesaplanan 55.475,60 TL cezai şartın, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin … şirketinden önce hali hazırda çalışmakta olduğunu … şirketinde çalıştığını, davacının aynı sek- törde faaliyet gösterdiğini iddia ettiği …’nın “Boya Reçineleri, Soğutucu Gazlar, Plastik Ve Kauçuk Hammaddeleri İle Kısmi Olarak Poliüretan Hammaddeleri ” alanında çalıştığını, davacı … şirketinin ana iş kolu olan poliüretan sistemlerin üretiminin yapılmadığını, alt yapının da buna uygun olmadığını, davalının … şirketinden önce …’de çalıştığı gerçeği ve davacının yerine işe alınan kişinin aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir firmadan transfer edildiği duyumu karşısında esasen davacının haksız rekabette bulunduğunu, davalı müvekkilinin ticari sırlara vakıf olmadığını, sözleşmedeki haksız rekabet yasağı hükmünün belli bir bölge, süre ve iş konusu ile sınırlandırılmaması ve işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye sokar nitelik arz etmesi nedeniyle geçersiz olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “davacı şirket ile davalının çalıştığı … şirketinin faaliyet alanları aynı olduğu, davalının işten ayrıldıktan sonra bir kısım bilgiler talep ettiği ve bilgilerin davalıya verildiği,bu bilgilerin işverenin zararına sebebiyet verecek nitelikte olduğu, taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün, TBK, m. 445/1 hükmünde yer alan “yer, zaman ve işlerin türü bakımından” uygun sınırlamalar içeren geçerli bir sözleşme olduğu, Rekabet Yasağına ilişkin sözleşme hükmünün ihlali nedeniyle davalının cezai şart ödemesi gerektiği, tahsili gereken cezai şart tutarının ise davalının brüt ücreti olan 5.547,29 TL x 10 ay = 55.470,29 TL olduğu sonucuna varılmakla davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafça sözleşme baskı altında imzalatıldığını, iş sözleşmesini kapsamı sektörel olarak aşırı olduğunu, müvekkilin rakip firmalar ile çalışması olmadığını, 4.rekabet yasağı hükmü ”çalışma özgürlüğünü ortadan kaldıran” mahiyette, davacı şirketin mevcut ve beklenen zararı söz konusu olmadığını, müvekkil psikolojik şiddete (mobbinge) maruz kaldığını, 7. rekabet yasağının koşulları oluştuğunu, davacı şirket yalnızca soyut ve dayanaksız beyanlar ileri sürdüğünü, bilirkişi raporu objektif ve denetime elverişli olmadığını, müvekkilin çalışma özgürlüğü elinden alındığını, soyut iddialara dayanan bilirkişi incelemesi hakkaniyetli olmadığını, müvekkil iyi niyetli olduğunu, davacı şirketin söylemleri çelişkili olduğunu, mahkemece ibraz ettiği emsal dosyaların incelenmediğini, mahkemece 2017/1070 E. 2019/1157 K. 29.11.2019 tarihli kararına karşı istinaf dilekçemizin kabulü ile, mahkemece kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece tarafından verilen karar hukuka uygun olup davalının haksız ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin tümden reddi gerektiğini, istinaf dilekçesi Hmk’nın 342. maddesindeki şartları sağlamadığından istinaf başvurusunun reddi gerektiğini, davalı tarafından istinaf karar harcı eksik yatırıldığından, harcın kesin süre içerisinde tamamlattırılması aksi takdirde istinafa başvurmamış sayılacağının ihtar edilmesi gerektiğini, yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerle ve Sayın Mahkemeniz’in re’sen dikkate alacağı sebeplerle; Davalının haksız ve hukuka aykırı istinaf taleplerinin tümden reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 444 vd. maddelerinde düzenlenen ve iş sözleşmesi ile kararlaştırılan işçinin rekabet etme yasağını ihlal etmesi nedeniyle rekabet yasağı kaydına bağlanan cezai şartın tahsili davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, rekabet etme yasağı kaydının geçerli olup olmadığı ve davalının eylemlerinin rekabet yasağını ihlal niteliğinde olup olmadığı noktasındadır.Taraflar arasında 29/08/2016 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalanmıştır. Davalı 06/09/2017 tarihli dilekçesi ile istifa etmek suretiyle iş akdini feshetmiştir.Daha sonra davalı, dava dışı … şirketinde çalışmaya başlamıştır.Bunun üzerine davacı taraf, işçinin iş sözleşmesiyle kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı davrandığından bahisle kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 444/1. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan işçinin, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği, aynı maddenin 444/2. maddesinde ise, rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olacağı düzenlenmiştir. Buna göre rekabet yasağı kaydının geçerliliği için zararın gerçekleşmesi şart olmayıp, işçinin edindiği bilgilerin iş verenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması yeterlidir. Taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 12. maddesi, “İşçi İş Sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu’na göre haklı neden olmaksızın feshederse veya iş akdi işveren tarafından haklı nedenle feshedilirse, 2(iki) yıl süre ile, iş verenin açık yazılı izni olmaksızın İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, Bursa, Ankara, Antalya, Mersin, Kayseri, İzmir, Gaziantep, Samsun, Trabzon, adana ve Konya illeri ile sınırlı olmak üzere, işverenle aynı veya benzer iş kolları olanı suni deri, süet, bilimum kumaş, poliüeratan ve benzer konularında, hizmet akdine bağlı olarak veya konusu bir işin görülmesi olan başka bir akitle başka bir işveren emrinde yada kendi adına veya hesabına serbest faaliyet olarak, tam zamanlı veya yarı zamanlı, doğrudan veya dolaylı olarak, fiilen veya internet yada telemarketing olarak işçi, pazarlamacı, satış danışmanı, ortak, direktör, koordinatör, temsilci, yönetici, yönetmen, denetçi, gözetmen, bayii, alt bayi, disbritör, plasiyer, danışman, komisyoncu yada hangi isim ve unvan adı altında olursa olsun işverenle rekabet sayılabilecek şekilde kazanç getirici faaliyette bulunamaz. Aksi durumda işçi, işverenin uğradığı her türlü zarar ve çıkar kaybı hariç olmak üzere işçinin hizmet akdinin son ki brüt ücretinin 10(on) katı tutarında cezai şartı Türk Lirası üzerinden, peşinen ve bir defada işverene ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” şeklinde düzenlenmiştir.Davalı vekili, rekabet yasağı içeren sözleşmenin baskı ile imzalatıldığını ileri sürmüş ise de bunadair bir kanıt sunmadığı gibi TBK’nın 39. maddesinde öngörülen süre içinde yasal haklarını kullanmadığı anlaşılmakta olup, bu yöne ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Sözleşmenin genel işlem koşulu şeklinde hazırlandığı ve bu nedenle geçersiz olduğu iddia edilmiş ise de genel işlem koşulu içeren sözleşme düzenlenmesi mümkündür. Sözleşmedeki rekabet etmeme yükümlülüğü ve buna bağlı ceza koşulu düzenlemesi, dürüstlük kuralına aykırı haksız şart kabul edilemeyeceğinden, davalının aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı, hizmet sözleşmesini davacının baskısı ve mobbing niteliğindeki eylemleri nedeniyle sona erdirdiğini ileri sürmüş ise de davalının iş akdini kendisinin feshettiği anlaşılmaktadır. Davalının sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiğine dair bir kanıt dosyaya sunulmamıştır.Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmede 2 yıllık rekabet yasağı süresi öngörülmüş, rekabet yasağının geçerli olacağı yer İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, Bursa, Ankara, Antalya, Mersin, Kayseri, İzmir, Gaziantep, Samsun, Trabzon, adana ve Konya illeri olarak belirlenmiştir. TBK’nın 445/1 fıkrasında bu tür sözleşmeler bakımından yer ve zaman sınırlaması öngörüldüğü gibi, aynı maddenin ikinci fıkrasında da mahkemece aşırı nitelikteki rekabet yasağı hükümlerinin kapsamı veya süresi bakımından sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir.Bu durumda TBK.’nın 445. maddesinde düzenlenen geçersizlik hali özel norm niteliğinde olup kesin hükümsüzlük olarak değerlendirilemez. Hakimin müdahalesi ile giderilebilecek bir hükümsüzlük hali olduğunun kabulü gerekir(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16.06.2016 Tarih ve 2015/12450 E – 2016/6672 K. Sayılı Kararı).Gerek 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi ve gerekse de mülga 818 sayılı BK’nın 348. maddesi ile mer’i hukuk düzeni içerisinde yerini bulan ve kısaca rekabet yasağı olarak adlandırılan davaya konu sözleşme, kanun ile düzenlenmiş bir sözleşme olup içeriğinin sınırlandırılması da yine kanun hükmü ile sağlanmış, 6098 sayılı Kanun’un 445. ve 818 sayılı Kanun’un 349. maddelerinde bu yolda hükümlere yer verilmiştir. Bu bağlamda, içeriği ve sınırları kanunla düzenlenmiş bir sözleşmenin, doğrudan, Anayasa’nın çalışma hürriyetine ilişkin hükümleri ile bağdaşmadığı şeklinde bir değerlendirme yapılmak suretiyle geçersiz addedilmesi mümkün değildir. Bu yöndeki bir değerlendirme, ancak, bu hususun Anayasanın 152. maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi’nde yöntemince ileri sürülmesi, anılan mahkemece bu yönde bir karar verilmesi ve Anayasanın 153. maddesi çerçevesinde mümkündür. Dolayısıyla davacı şirket merkezi İstanbul’da bulunduğu, dava dışı …ninde merkezinin İstanbul olduğu nazara alındığında rekabet yasağı sözleşmesinin yer yönünden geçerli olduğunun kabulü gerekeceği yine davalı tarafça istinafa konu edilen iş sözleşmesinin sektörel olarak aşırı olduğuna dair itirazlarının da davalının aynı iş kolunda ve aynı iş yapmak suretiyle çalışmaya başladığı dava dışı şirketteki pozisyonu da göz önüne alındığında bu istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.Davalı hizmet akdi sona ermeden önce davacı şirket nezdinde ticari ürünler satış sorumlusu olarak çalıştığı ve davalının davacı şirketteki pozisyonu, davacının müşteri çevresi, fiyat ve pazarlama politikası ile işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı vermektedir. Bu anlamda rekabet yasağına ilişkin kaydın geçerli olduğu ve davalının cezai şarttan sorumlu olduğu anlaşılmıştır.TBK’nın 182/3. maddesine göre, hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir. Dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan tazminat bordrosuna göre, davalının işten ayrılmadan önceki son aylığı 5.547,29 TL’dir. Rekabet yasağı kaydına ilişkin davacı iş verenin üstlendiği bir edim de bulunmamaktadır. Buna göre davalı işçinin bir aylık ücreti ve işverenin üstlendiği karşı bir ediminin bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde rekabet yasağı kaydında kararlaştırılan cezai şartın hakkaniyete uygun olmadığı ve aşırı nitelikte bulunduğunun kabulü ile cezai şarttan %40 oranında bir indirim yapılması uygun, makul ve gereklidir. Buna göre sonuç olarak davacının, davalının rekabet etmeme yasağı nedeniyle 33.283,74-TL cezai şart alacağı bulunmaktadır. Davalı daha önce temerrüte düşürülmediğinden temelde iş ilişkisinden kaynaklanan bu alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmalıdır. Ayrıca sözleşme ile tayin edilen bir cezai şartın tahsilini istemek hakkını haiz olan davacının açtığı dava sonunda cezai şartın mahkemece fahiş görülerek hakimin takdir hakkını kullanarak tenkis edilmesi halinde, tenkis edilen miktardan dolayı davalı yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilemeyecektir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece Mahkemesince cezai şart hükmünün geçerli olduğuna dair kabul yerinde olmakla takdiri indirim yapılmaması isabetli görülmemiş ve bu nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığından Dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;Davalı vekilinin İstinaf talebinin KABULÜ İLE; istinafa konu mahkeme kararının HMK’nın 353(1)b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,1-Davanın kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE, 2-Dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 33.283,74-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine, 3-Başlangıçta peşin olarak alınan 947,39 TL harcın alınması gerekli olan 2.273,61 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.326,22 TL karar ve ilam harcının davalı ‘dan alınarak hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafın yargılama sırasında yapmış olduğu peşin harç 947,39 TL, başvuru harcı 31,4 TL, posta ve tebligat gideri 314,85 TL, bilirkişi ücreti 2.700 TL, olmak üzere toplam 3.993,64 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-Davacı taraf yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 6.451,73 TL avukatlık ücretinin davalı’dan alınarak davacı tarafa verilmesine, 6-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacı tarafa; davalı tarafından yatırılan ve artan delil avansının kendisine iadesine, 8-İstinaf Yargılamasına İlişkin Olarak;a-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istemi halinde kendisine iadesine,b-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan istinaf başvuru harcı 148,60 TL, posta ve tebligat gideri 69,20 TL olmak üzere toplam 217,80 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a. maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 28/09/2023