Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1354 E. 2023/610 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1354
KARAR NO: 2023/610
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2019
NUMARASI: 2019/9 Esas – 2019/731 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların davalı şirketin kurucularından …’nın mirasçıları olduğunu ve davalı şirketin sermayesini oluşturan 500.000,00-TL’nin 1/10’ini oluşturan azınlık pay sahipleri olduğunu, davalı şirketin aile ortaklığı ile kurulmuş bir şirket olduğunu, davacıların şirket hisselerini miras edindikleri 2009 yılından bu yana şirketin işleyişine ilişkin hiçbir bilgi alamadıklarını, davalı şirket yetkililerinin verdikleri bilanço ve mizanların ise gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin 01.12.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında aldıkları kararların dürüstlük kuralına ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, 5. no.lu “…Ltd.Şti.’de bulunan davalı şirketin % 84 hissesinin paraya çevrilmesi için …Ltd. Şti..’nin tasfiye edilmesine” ilişkin alınan kararın davalı şirketin genel kurulda oylanmasına yer olmadığı gibi, hukuka aykırı olduğunu, 7 no.lu ” Yeni Tasfiye Memuru olarak …’nın seçilmesi ve azınlık pay sahibi temsilcisi olarak …’ın ikinci tasfiye memuru olarak seçilmesi önerilerinin reddedilmesine” ilişkin kararın eski tasfiye memurunun kanunda öngörülen işlemleri gereği gibi yapmamasına, tasfiye sürecinde tüm pay sahiplerinin menfaatlerini korumamasına, tasfiye işlemlerinde tarafsız olarak davranmamasına, tasfiye süreci ile ilgili kendisinden istenen bilgi ve belgeleri vermemesine göre iptali gerektiğini, 8 no.lu ” Beyoğlu … Noterliği’nin 11.11.2015 tarihli ihtarnamesine konu olan bilgi ve belge taleplerinin karşılanmaması ve talep edilen bilgilerin açıklığa kavuşmasının reddedilmesi nedeniyle özel denetçi atanması talebinin reddine” ilişkin kararın, şirketin zarara uğratılması ve malvarlığının eksiltilmesi sebebiyle genel kurul toplantısında cevabı alınmayan soruların özel denetçi tarafından incelenerek açıklığa kavuşturulmasının zaruri olmasına göre iptali gerektiğini, 6 no.lu “… Ltd. V… Ltd.. … A.Ş., … ve … şirketleri arasındaki ticari alışverişlerin boyutunun tespiti için özel denetçi atanması talebinin reddine” ilişkin kararın defaten bilgi alma ve inceleme hakkı taleplerinin reddedilmiş olması nedeniyle bilgi alınmasının zaruri olmasına göre iptali gerektiğini beyanla, davalı şirketin 01.12.2015 tarihli genel kurulunda alınan 5, 6, 7 ve 8 numaralı kararlarının iptaline, dava konusu genel kurul kararlarının icrasının geri bırakılmasına, davalı şirketin tasfiye memuru …’nın azline, davalı şirket tarafından bilgi alma ve inceleme hakkı talepleri reddedildiğinden talep edilen bilgilerin alınması için özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ortaklarının tasfiye halinde olan vekiledeni şirket aleyhine 15.03.2013 günü yapılan 2009-2010-2011 yılları ertelenmiş olağan genel kurullarında alınan kararların , 18.04.2014 günü yapılan 2012-2013 yılları ertelenmiş olağan genel kurullarında alınan kararların , 06.05.2015 günü yapılan 2014 yılına ilişkin ertelenmiş olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali, özel denetçi atanması, tasfiye memuru …’in azli ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine tazminat istemiyle davalar açtıklarını, 2009 – 2010 ve 2011 yıllarında alınan genel kurul kararlarının iptali için açılan davanın kısmen kabul edildiğini, ancak kararın henüz kesinleşmediğini, 2012 ve 2013 yıllarında alınan genel kurul kararlarının iptali için açılan davanın reddine karar verildiğini, tasfiye memurunun azli istemiyle açılan dava da ise esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, diğer davalarda ise halen yargılamaların devam etmekte olduğunu, davalı şirketin 01.12.2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının gündeminin tasfiye memuru ve şirket yönetim kurulu tarafından belirlenerek tüm ortaklara duyurulduğunu, toplantıya tüm pay sahiplerinin asaleten yada vekaleten katıldıklarını, toplantıda alınan kararların ana sözleşmeye, usule, yasaya ve dürüstlük kurallarına uygun olduğunu, 5 no.lu tasfiye halinde davalı şirket, … LTD ŞTİ’nin hisselerinin % 84 üne sahip olduğundan, söz konusu şirket paylarının tasfiye halindeki davalı şirket aktifinde kayıtlı olduğundan ve davalı şirketin tasfiye süresinde olması nedeniyle bu hisselerin paraya çevrilmesi zorunlu olduğundan alınan kararın usule, yasaya ve dürüstlük kuralına uygun olduğunu, 6 no.lu özel denetçi atanması önerisinin reddine yönelik kararın iptali isteminde TTK 438. maddesi uyarınca hukuki bir yarar bulunmadığını, davacı şirket ortaklarının özel denetçi atanması için zarara uğradıklarını ispat edemediklerini, 7 no.lu TTK’nun 537. maddesindeki tasfiye memurlarının genel kurul tarafından her zaman görevden alınabileceği ve yerine yenisinin atanabileceği düzenlemesi karşısında yasaya ve usule uygun olduğunu, 8 no’lu özel denetçi atanması önerisinin reddine yönelik kararın talebin reddi yönündeki kararın iptali isteminde TTK 438. maddesi uyarınca hukuki bir yarar bulunmadığını, zira davacıların huzurdaki davada özel denetçi atanmasını talep etmeleri nedeniyle genel kurul kararının iptali isteminde bir yararları olmadığın, azınlık pay sahipleri olarak özel denetçi atanması istemiyle dava açma haklarının bulunduğunu ve huzurdaki davada Mahkemeden özel denetçi atanmasını da talep ettiklerini, ancak davacı şirket ortaklarının özel denetçi atanması için zarara uğradıklarını ispat edemediklerini, dava dışı … A.Ş ve … LTD ŞTİ. ile davalı şirketin pay sahiplerinin aynı kişiler olduğunu ve bu şirketler arasındaki ticari ilişkilerde rekabet değil karşılıklı yarar bulunduğunu, şirketler arasındaki ticari ve hukuki ilişkilerin yasa ve mevzuata uygun olduğunu, davacıların son 4 genel kurulda alınan kararların iptali istemiyle davalar açmalarının ve şirkete karşı uyuşmazlık çıkarmalarının tamamen hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Yargılama sırasında 30/05/2019 Tarihli celsede, özel denetçi tayini ve tasfiye memurunun azli talep edilmiş olmakla bu talepler yönünden davanın tefrikine ve mahkemenin her iki talep içinde ayrı ayrı esaslara kayıt edilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “01/12/2015 tarihli davalı şirket genel kurul toplantısında 5 no’lu karar ile; davalı şirketin … Tic. Ltd. Şti’ ndeki %84 hissesinin paraya çevrilmesi ile ilgili olarak adı geçen şirketin tasfiyesinin görüşüldüğü ve davacılar dışındaki tüm pay sahiplerinin olumlu oyu ile adı geçen şirketin tasfiyesine, tasfiye işlemlerinin başlatılması için tasfiye halinde … A.Ş. tasfiye memuruna yetki verilmesine karar alındığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin, söz konusu kararın davalı şirket genel kurulunda alınan “başka bir şirketin tasfiyesi kararı” olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğuna, kararın sadece davalı şirketin dava dışı … Tekstildeki hisselerin paraya çevrilmesi amacı ile adı geçen şirketin tasfiye sürecinin başlatılması ve bu konuda davalı şirket tasfiye memuruna yetki verilmesine ilişkin olduğuna dair itirazları yerinde görülmemiştir. Zira söz konusu karar son derece açık olup, iş bu kararın davalı şirketin genel kurulunda oylanması, TTK 447 madde uyarınca butlanla malul ve hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Dava dışı şirketin kendi organları tarafından özellikle tasfiye gibi çok önemli bir konuda karar alınması gerektiğinden, 5 nolu genel kurul toplantısı kararının iptaline karar vermek gerekmiştir. Dava konusu edilen genel kurul toplantısı 6 nolu karar; davalı şirketin, … A.Ş. , … , … , … Tekstil Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti. ile olan muavin ve nizam kayıtlarının incelenmesi amacı ile özel denetçi atanması talebinin reddine ilişkin olup, özel denetçi talebinin hakim davalı şirketin genel kurulunda değil, diğer şirketlerin genel kurulunda alınması zorunlu olmakla, iptal talebi reddedilmiştir. Her ne kadar davacı vekili rapora karşı itiraz dilekçelerinde diğer şirketlerin kayıtlarının incelenmesi talep edilmemiştir beyanında bulunmuşlarsa da, toplantı tutanağının 8. maddesinde zaten davalı şirket yönünden özel denetçi tayini talep edilmiş olmakla, davalı yanın itirazları nazara alındığında Genel Kurul kararı mükerrer olmaktadır ki, bunun öngörülmediği açıktır. O halde, toplantının 6 nolu kararının iptali taleplerinin reddi gerekmiştir. Genel kurul toplantısında 7 no’lu karar ile; davalı şirketin tasfiye memurunun değiştirilmesi talebinin görüşüldüğü davacılar dışındaki tüm pay sahiplerinin oyları ile tasfiye memuru olarak …’nın seçildiği davacıların ikinci bir tasfiye memuru atanması önerisinin ise reddedildiği anlaşılmaktadır. TTK 537 (1) maddede “Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir. (2) Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar. (3) Şirketi temsile yetkili tasfiye memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı değilse ve hiçbirinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa, mahkeme pay sahiplerinden veya alacaklılarda birinin veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemiyle, söz konusu şarta uygun birini tasfiye memuru olarak atar.” hükmü düzenlenmiştir. Genel Kurulun tasfiye memurlarını görevden alma ve seçme yetkisi bulunduğu, pay sahiplerinin istemi ve haklı sebeplerin varlığı halinde mahkemeninde tasfiye memurlarını görevden alabileceği ve yerlerine yenilerini atabileceği düzenlenmiştir. Tasfiye memurunun her zaman değiştirilmesi ve yeniden seçilmesi mümkün olmakla, davacıların kendi önerdikleri tasfiye memurunun da seçilmediği gerekçesiyle kararın iptalini istemeleri haklı ve yerinde görülmemiştir. Zira mevcut duruma göre birbirine muhalif iki tasfiye memurunun görev yapması imkansız yada zor olacak, tasfiye süreci uzayabilecektir. Bu konuda bilirkişiler heyeti görüşünden ayrılınmış olmakla 7 no’lu kararın iptali isteminin reddi gerekmiştir. Ayrıca davacıların tasfiye memurunun azli talepleri ayrı bir davanın konusu teşkil etmekle, bu talep iş bu davadan tefrik ile mahkememizin 2019/357 Esasına kayıt edilmiş olup, halen derdesttir. Genel kurul toplantısında 8. No’lu karar ile; tasfiye halindeki davalı şirketin hesaplarının özel denetçi marifetiyle incelenmesi için özel denetçi atanması talebinin reddine karar verildiği ancak TTK 439 (1) maddede “Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi halinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibari değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye Ticaret Mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir. (2) Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları halinde özel denetçi atanır.” hükmü doğrultusunda davacıların genel kurulda bu talebin reddi halinde bu maddeye dayalı olarak dava açabilecekleri düzenlenmiş olup, zaten davacı yanın iş bu davada özel denetçi talebinde de bulunduğu, her ne kadar İstinaf incelemesi öncesi davacı yanın tefrik talebi reddedilmiş ise de, bu ara kararından dönülmekle özel denetçi tayini talebi bu davadan tefrik ile mahkememizin 2019/356 Esasına kaydedildiği ve derdest olduğu, davacıların bu maddenin iptali talebinde hukuki yararları bulunmadığından, genel kurul toplantısının 8 nolu kararının iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle 01/12/2015 tarihli genel kurul toplantısının 5 no’lu maddesinin iptaline, ancak diğer 6,7,8, no’lu maddeler yönünden iptal koşulları oluşmadığından talebin reddine, …” karar verilmiştir. İstinaf başvurusunun değerlendirilmesine ilişkin ek kararı veren ilk derece Mahkemesince davacı tarafın istinaf başvurusu hakkında yapılan değerlendirme sonunda, “26/09/2019 tarihli ilamın davacılar vekili tarafından istinaf edildiği, ancak istinaf karar harçlarının yatırılmadığı, bu nedenle muhtıranın tebliğden itibaren bir hafta kesin sürede 54,40-TL istinaf karar harcını (maktu) 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcını ve 100-TL istinaf avansını mahkemeler veznesine depo etmeniz aksi takdirde istinaf isteminden vazgeçmiş sayılacağı ” hususunda hazırlanan muhtıranın davacılar vekiline 29/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, ancak verilen sürede istinaf harçlarının ve gider avansının yatırılmadığı anlaşılmakla, davacılar … ve … vekilinin verilen süreye rağmen 54,40-TL istinaf karar harcını (maktu) 148,60-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcını ve 100-TL istinaf avansını yatırmadığından H.M.K.’ nun 344. Maddesi uyarınca istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına,” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili İstinaf başvurusunun değerlendirilmesine ilişkin ek karara karşı istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece harç ve gider avanslarının ödenmemiş olması nedeniyle ek karar kurularak istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiğini ve ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, muhtıranın muhatabının Av. … olarak şahsı iken tebligatın bir başka avukat adına çıkartıldığını, adına düzenlenen muhtıranın bir başka avukata tebliğ edildiğini ve HMK madde 344’te eksik harç ve giderlerin ödenmesi hususunun başvurana yazılı olarak bildirileceğinin düzenlendiğini, başvuran (vekili) Av. … iken, yazılı bildirimin bir başkasına yapıldığını ayrıca 21.02.2020 tarihli muhtırada belirtilen meblağların hatalı olduğundan muhtıranın usulsüz olduğunu, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/9 Esas 2019/731 Karar sayılı istinaf başvurusundan vazgeçilmiş sayılmasına dair 03.06.2020 tarihli ek kararının kaldırılmasına ve istinaf dilekçesinin incelenmesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu (5) sayılı genel kurul kararının, 08.05.2017 günlü Bilirkişi Kurulu Raporu’nda ve Sayın Mahkemece yanlış değerlendirildiğini ve yanlış yorumlandığın söz konusu kararın davalı şirket genel kurulunda alınan “başka bir şirketin tasfiyesi kararı” olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu, Genel kurul (5) sayılı kararı, Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin dava dışı … Ticaret Ltd. Şti.’ndeki hisselerinin paraya çevrilmesi amacıyla adı geçen şirketin tasfiye sürecinin başlatılması ve bu konuda şirket tasfiye memuru …’ya yetki verilmesine ilişkin olup bu kararın, “… Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin tasfiyesi” kararı olmadığını, Genel kurul (5) sayılı kararı, Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin kurucu ortak ve (sermayenin yüzde seksen dördü oranında) pay sahibi olduğu … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ilişkin “tasfiye işlemlerinin başlatılması” yönünde bir irade açıklaması olduğunu, diğer yandan Tasfiye Halinde … A.Ş genel kurulu (5) sayılı kararı almak zorunda olduğunu, … Tic. Ltd. Şti.’nin yüzde seksen dört sermayeye karşılık gelen payları, Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin aktifinde yer aldığını ve davalı şirket tasfiyeye girmiş olmakla … Ltd. Şti. paylarının paraya çevrilmesinin zorunlu olduğunu, T.T.K. 408/2f maddesi uyarınca “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı” anonim şirket genel kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasında olduğunu yine T.T.K. 538/2 maddesi gereğince de tasfiyeye giren anonim şirketlerde “önemli miktardaki aktiflerin paraya çevrilmesi için genel kurul kararı” zorunlu olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE:Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davaya konu genel kurul kararlarının iptali sebebinin bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davalı şirketin, tasfiyeye giriş genel kurulu, davacı tarafın katılımı ile 01/12/2015 tarihinde yapılmıştır. Davacı tarafça, davalı şirketin tasfiyeye giriş genel kurulunda alınan 5, 6, 7, 8 nolu genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 445. Maddesinde, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten kişilerin, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceği, düzenlenmiştir. Davacı taraf, iptal istemine konu genel kurul kararlarına muhalefetini bildirmiş ve eldeki davayı 29/02/2016 tarihinde üç aylık süre içerisinde açmıştır.Mahkemece verilen nihai karara karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmuş, ancak davacı tarafın istinaf başvurusunun verilen kesin süreye rağmen harç ve masrafların yatırılmaması nedeniyle yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Mahkemenin istinaf başvurusunun değerlendirilmesine ilişkin ek kararına karşı da istinaf yoluna başvurulmuştur.İstinaf başvurusu sırasında gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı hususu çekişmesizdir. Ancak davacı taraf, muhtıranın muhatabının Av. … olduğunu ancak tebligatın davacılar vekili olarak kayıtlı görünen 2018’de işten ayrılan Av. …’a çıkarılmasının ve tebliğinin usulsüz olduğunu iddia etmiştir. Dosya kapsamı itibariyle dava dilekçesi ve istinaf dilekçesinde, … davacı tarafça tasfiye memuru olarak genel kurula önerilen kişidir. Ayrıca, davacı tarafın itiraz ettiği muhtıranın yanı sıra gerekçeli karar, davalının istinaf dilekçesi ve istinaf başvurusunun değerledirilmesine dair ek karar da Av. …’a tebliğ edilmiştir. Davacı vekili Av. … tarafından, Av. … hakkında 16.06.2016 tarihinde yetki belgesi düzenlenmiş ve aynı tarihte dosyaya sunulmuştur. Av. …’ın azledildiğine veya istifa ettiğine ilişkin bir kayda dosyada rastlanılamamıştır. Dolayısıyla muhtıranın dosyada yetki belgesi bulunan Av. …’a tebliği tek başına bir usulsüzlük sebebi değildir. Tebligat Kanunu’na göre, vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 344. Maddesine göre, gerekli harç ve giderlerin hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. İstinaf yoluna başvuran davacı asillerdir. Dolayısıyla istinaf harç ve masraflarının tamamlanmasına ilişkin muhtıra da bunların vekillerinden birine çıkarılabilir. Muhtırada vekillerden yalnızca birinin gösterilmesi onu muhtıranın doğrudan muhatabı haline getirmeyeceği gibi muhtıranın diğer vekilleri tebliğine de engel değildir. Davacı yan vekilince, ilk derece mahkemesinin daha evvel vermiş olduğu karar hakkında istinaf kanun yoluna başvurulduğu ve istinaf talebi kabul edilerek istinaf harcının iadesine karar verildiği, daha önce iadesine karar verilen meblağın mahsup edilmesi ve bakiye olan harcın istenmesi gerekirken hatalı hesaplama yapıldığı ileri sürülmüştür. Ancak, istinaf kararında iadesine karar verilen harcın mahkemece tekrar karar verilip yeniden istinaf yoluna başvurulduğunda mahsubu mümkün değildir. Bu haliyle mahkemenin istinaf başvurusunun değerlendirilmesine ilişkin ek kararı ile davacı tarafın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Genel kurul kararlarının iptali davasına konu, davalı şirketin tasfiyeye giriş genel kurul toplantı tutanağının; 5. Maddesinde, davalı şirketin %84 oranında hissedarı olduğu … Ticaret Ltd. Şti.’nin tasfiye edilmesi görüşülmüş ve anılan şirketin tasfiyesine ve tasfiye kararı alınarak tasfiye işlemlerinin başlatılması için davalı şirket tasfiye memuruna yetki verilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir. Davacı tarafça, davalı şirketin genel kurulunda, … Ticaret Ltd. Şti.’nin tasfiyesinin oylanmasının hukuka aykırı olduğu ve bu kararın anılan şirketin genel kurulunda alınması gerekli olduğundan iptalini istemektedir. Tasfiye, şirketin sona ermesi halinde başlayacak olup, şirketin sona ermesine ilişkin kararın sona erecek şirketin kendi genel kurulunda alınması gerekir. Davalı tarafça, 5 nolu kararın, Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin dava dışı … Ticaret Ltd. Şti.’ndeki hisselerinin paraya çevrilmesi amacıyla adı geçen şirketin tasfiye sürecinin başlatılması ve bu konuda şirket tasfiye memuru …’ya yetki verilmesine ilişkin olup, “tasfiye işlemlerinin başlatılması” yönünde bir irade açıklaması niteliğinde olduğu ileri sürülmüş ise de, iptal istemine konu genel kurul kararında açıkça … Ticaret Ltd. Şti.’nin tasfiyesine dair karar alınmıştır. Bu nedenle davalı tarafın beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir. Bu haliyle mahkemece 5 nolu kararın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi nihai ve istinaf başvurusunun değerlendirilmesine ilişkin kararlarının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesine ilişkin ek karara karşı, davalı vekilinin ise nihai karara karşı yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilince istinaf başvurusunun değerlendirilmesine ilişkin ek karara karşı, Davalı vekilince nihai karara karşı yapılan istinaf başvurularının HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,4-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5-Kararın, HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/06/2023