Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1349 E. 2023/651 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1349
KARAR NO: 2023/651
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2019
NUMARASI: 2017/676 Esas – 2019/969 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili şirket ile takip borçlusu arasında 24/03/2010 tarihinde Acentelik Sözleşmesi akdedildiğini, davalı tarafından 08/09/2015 tarihli, … nolu ve 5.000,00.-TL tutarlı teminat mektubu verildiğini, söz konusu teminat mektubunun geçerlilik süresinin 07/09/2016 tarihi itibari ile sona erdiğini ve davalı acenteye yeni teminat mektubu için talepte bulunulduğunu, ancak davalı acente tarafından teminat tesis edilmediğini, bunun üzerine davalı acenteye Beşiktaş … Noterliğinin 25/11/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek teminat mektubunun süresinin dolduğunu, şirket lehine yeniden teminat tesis edilmesi gerektiği ve 31/10/2016 tarihi itibari ile cari hesaptan kaynaklı olarak müvekkili şirkete 13.881,24.-TL borcun ödenmesi hususlarının ihtar edildiğini, cari hesap borcunun ödenmemesi üzerine acentelik sözleşmesinin tek taraflı olarak fesih edildiğini, müvekkili şirketin cari hesap uyarınca davalıdan 13.387,36.-TL alacağının bulunduğunu, acenteye işinin gereklerini yerine getirebilmesi için verilen Ipad ve akıllı kalemin 1.944,00.-TL olduğunu, netice itibariyle davalının donanım ve cari hesap borcu olarak toplam 14.273,84.-TL borcu bulunduğunu beyanla neticeten itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, acentelik sözleşmesi için damga vergisi ödenmemiş olduğunu, taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin mevcut olmadığını, bu nedenle herhangi bir borcun da bulunmadığını, cari hesap borcu iddia edilen borcun 2015 senesinde akdedilen “…” sözleşmesi ile ilgili olduğunu, davacı şirketin 01/01/2016 tarihinde yürürlüğe giren 435 sayılı sirküleri geriye yürüterek borç yaratmaya çalıştığını, müvekkili tarafından … Bankası A.Ş. ne kesin teminat mektubu için başvuruda bulunulduğunu, 05/12/2017 tarihine kadar geçerli olacak şekilde 5.000.TL lik mektubun hazır edildiğini, ancak davacı tarafından teminat mektubunun miktarının 5.000. USD ye yükseltildiğini ve acentelik sözleşmesinin haksız olarak fesih edildiğini beyanla neticeten yetki ve usul yönünden davanın reddine, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmaması ve borcun gerçek bir borç olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “taraflar arasında 24/03/2010 tarihli acentelik sözleşmesi olduğu, davalı acentenin yapmış olduğu net tahsilat miktarına göre 2016 yılında 25.000,00 TL ödül hakedişi aldığı, ancak bu ödülü almaya esas poliçelerden birinin iptal edilmesi nedeniyle tahsilatın düşmesinden kaynaklı olarak davacının diğer bir takım işlerden hakettiği komisyonlar düşülmek suretiyle haketmiş olduğu ödülün 10.000,00 TL ‘ye tekabül etmesi de gözetilerek 13.387,36 TL ile 1.944,00 TL acenteye işlemini yerine getirebilmesi için verilen Ipad ve akıllı kalem bedeli olan 1.944,00 TL’yi talep ettiği ve süresi dolan teminat mektubunun yenilenmediğinden bahisle sözleşmeyi feshettiği, alacağın tahsili için yapılan takibe davalının itiraz ettiği ve borçlu olmadığını savunduğu ve takas definde bulunduğu, alınan bilirkişi raporuna göre donanım bedelinin 886,48 TL olduğu, davalının ödüle esas poliçelerden birinin iptali nedeniyle davacı şirketin ödemiş olduğu ödül hakedişinin fazlasını iade de haklı olduğu, bu borcun ödenmemesi ve acentelik sözleşmesinin 11.maddesine göre yine davacı şirketin davalı tarafından gösterilen teminatın arttırılmasını isteyebileceeği, yine borcun teminatı aşması halinde veya istenen ek teminatın gösterilmemesi halinde davacının sözleşmeyi feshetme hakkı olduğu, davalının istenen teminat miktarını da göstermeyerek sözleşmeye aykırı davrandığı, bu haliyle davacının asıl alacak yönünden davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, temerrüt hasıl olmadığından faiz alacağının reddi gerektiği anlaşılmıştır. Davalı taraf TBK 139. madde uyarınca hakettiği portföy tazminatının talep edilen alacakla takas talebinde bulunmasada, yukarıda belirtildiği şekilde davacı şirketin davalı ile aralarında olan sözleşmeyi haklı sebeple feshettiği anlaşıldığından davalının tazminat hakkı olmayacağı anlaşıldığından bilirkişice hesap edilen 40.557,15 TL tazminatın alacak ile takası ve mahsubu yoluna gidilmemiş …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğunu, mahkemece son duruşmada takas ve mahsup talebi hakkında hüküm kurulmadığını oysa ki yargılamanın her aşamasında ısrarla portföy tazminatı hakkının takas ve mahsup yolu ile ileri sürüldüğünü son celsede ve sözlü yargılama aşamasında da tekrarlandığını, gerekçeli kararda kurulan hükmün ise maddi ve hukuki gerçek ile uyumlu olmadığını, taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi olmadığını, Cari hesap borcu olduğu iddia edilen 14.442,62 TL borcun gerçek bir borç olmamakla gerekçeli kararda bahsedilen bireysel emeklilik sözleşmesi …’ya ait bireysel emeklilik sözleşmesi olup dosyaya getirildiğini, gerekçede bahsedilen ödülün iadesine konu 435 sayılı sirkülerin de cevap dilekçesinde Ek V olarak sunulduğunu, ek V olarak sunulan ve ödülün iadesinin hukuki temeli olarak gösterilen şirketi için 435 sayılı sirküler incelendiği zaman bu sirkülerin 1 Ocak 2016 tarihinde yürürlüğe girmiş olduğunun görüleceğini, bu tarihten itibaren ileriye doğru uygulama alanı bulacağını, feshin haklı olduğuna dair kararın hukuka aykırı olduğunu, somut olayda davacı …, 5000TL tutarındaki teminat mektubunu gerçek olmayan bir borcu mahkeme kararı olmaksızın tahsil etmek saiki ile 500 ABD DOlarını yükseltmek istemesinin acentelik faaliyeti kapsamında bulunmayıp, davalının 5000 TL kesin teminat mektubunu hazır etmesi karşısında acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinin ortaya çıktığını, damga vergisi ödenmeyen acentelik sözleşmesi ile fayda elde edilmeyeceğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle: istinaf talebinin reddine, masrafların davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, acentelik sözleşmesine dayalı cari(açık) hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının ödül iadesini istemesinin yerinde olup olmadığı, acentelik sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı, davalının denkleştirme tazminatı alacağının bulunup bulunmadığı ve varsa takasının mümkün olup olmadığı noktasındadır. Taraflar arasında, 24/03/2010 tarihli acentelik sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı tarafından, davalı muhatabına çekilen Beşiktaş … Noterliği’nin 25/11/2016 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, önceki teminatın süresinin dolduğu açıklanarak acenteliğin portföy durumu dikkate alınarak eski teminatın yetersiz kalacağı belirtilip 5.000,00 USD teminat tesis edilmesi ve ödül iadesi olarak cari hesaba yazılan 13.881,24 TL’nin ödenmesi ihtar edilmiş ve daha sonra davalı muhatabına çekilen Beşiktaş … Noterliği’nin 14/12/2016 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile de, 24/03/2010 tarihli acentelik sözleşmesinin, sözleşmenin 11. Maddesine aykırı hareket edilmesi nedeniyle yine sözleşmenin 19. Maddesine göre haklı nedenle feshedildiği ihbar edilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “cari hesap” sebebine dayalı olarak 14.273,84 TL asıl alacağın 13,69 TL işlemiş faiziyle birlikte tahsili istemiyle 16/01/2017 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı tarafça, diğer savunmalarının yanı sıra taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığı ve acentelik sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek davacıdan denkleştirme tazminatı alacağı olduğu iddiasıyla takas define dayanmıştır. Davaya konu icra takibi, cari hesap sözleşmesine değil, cari(açık) hesaba dayalıdır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümler uygulanamaz. Taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmaması, açık hesapta takip edilen alacağın tahsiline engel değildir. Davacı taraf, alacağın, acente ödül ve destek sistemi kapsamında acenteye 2016 yılının ilk 6 aylık döneminde ödenen net tahsilat ödül tutarının bir kısmının sözleşmenin birinci yılında sistemden ayrılan bireysel emeklilik hesapları nispetinde geri çekilmesi neticesinde oluştuğunu belirtmiştir. Ödül iadesine konu edilen 25/12/2015 tarih ve 1980168 nolu poliçe, birinci yıl dolmadan 04/08/2016 tarihinde sonlanmıştır. Davalı tarafça sunulan “sirküler mektup” başlıklı belgede, 2016 yılı acente destek ve ödül sisteminin 01/01/2016 tarihinden itibaren uygulanacağı belirtilmiş, “Net Tahsilatın” (…), 01/01/2015-31/12/2016 dönemi tahsilat/tahakkuk oranı ile indirgenmesi sonucunda hesaplanacağı, ayrıca sözleşmenin birinci yılında sonlanan poliçelere ve emeklilik hesaplarına ait tahsilatların net tahsilat tutarından düşüleceği ifade edilmiştir. Davalı taraf, söz konusu 435 sayılı sirkülerin 01/01/2016 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği ve ileriye etkili olarak uygulanması gerektiğini ileri sürmüş ise de, sirkülerde uygulama dönemi olarak açıkça 01/01/2015-31/12/2016 dönemi belirtilmiş olup, ödüle konu 1980168 nolu poliçeninde sirkülerden önce 25/12/2015 tarihinde tanzim edildiği nazara alındığında davalının bu savunmasına itibar edilmemiştir. Bilirkişi raporunda, davalı acentenin 2015 yılında net tahsilat tutarı 995.656,00 TL olduğu, bu tutar 31/12/2014/… nolu sirküler gereği, her 70.000,00TL’lik net tahsilat için 4.000,00 TL ile çarpılmak suretiyle ( 995.656 / 70.000 x 4.000 =) 56.000,00 TL’nin davalı acentenin hesabına alacak kaydı verildiği, 2016 yılında ise 30/06/2016 itibarıyla davalı acentenin net tahsilatı 400.819,00 TL olup, buna göre 5 adet ödül hak etmiş ve buna tekabül eden tutar bu sefer 5.000,00 TL üzerinden ( 5 adet ödül x 5.000,00 TL ) 25.000,00 TL acenteye alacak kaydedildiği, ancak 1980168 nolu poliçe 04/08/2016 tarihinde iptal edilmiş olup, 30/09/2016 itibariyle davalı acentenin net tahsilatının bu setfer 167.822,00 TL’ye düştüğü tespit edilmiştir.İptal edilen poliçeden sonra kalan net tahsilat tutarına göre, davalının hak ettiği ödül de ( 167.822 /75.000) 2 adete düşmüştür. Davalıya 2016 yılında 5 adet ödül üzerinden 25.000,00 TL ödeme yaptığından, davacı tarafından 3 adet ödüle tekabül eden 15.000,00 TL fazladan ödenmiş durumdadır. Bu durumda, davalı acentenin diğer işlerden hak ettiği üç adet poliçenin komisyon tutarları tenzil edildiğinde ( 15.000 – 557,38 – 561,38 – 493,88) 13.387,36 TL ile 886,48 TL Ipad ve Akıllı kalem bedelini olmak üzere toplam 14.273,84 TL davacı alacağı bulunmaktadır. Davalı tarafça, iddia olunan denkleştirme(portföy) tazminatı alacağının takası talep edilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 139/1. maddesine göre, iki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Buna göre davalının, takasa konu denkleştirme tazminatına hak kazanıp kazanmadığının incelenmesi gerekir. 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf Ve Yatırım Sistemi Kanunu’nun 1/3. Maddesi uyarınca, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde sermaye piyasası ve sigortacılık mevzuatının ilgili hükümleri ve genel hükümler uygulanır. Anılan Kanunda denkleştirme tazminatına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu halde, genel hükümler uygulanacaktır. 5684 sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16. Maddesi ve TTK’nın 122/1. Maddesine göre, acentelik sözleşmesi, acente tarafından haklı feshedilmişse ya da sigorta şirketi tarafından haksız feshedilmiş ise sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Somut olayda, acentelik sözleşmesi davalı … şirketi tarafından, sözleşmenin 11. Ve 19. maddeleri dayanak yapılarak feshedilmiş ve fesih gerekçesi olarak davalı tarafça, istenen teminatın gösterilmemesine dayanılmıştır. Sözleşmenin 4. Maddesinde, acentenin, şirketin sigorta tekniği, üretimi veya idari açılardan vereceği talimatlara uyma yükümlülüğü bulunduğu, 11. maddesinde ise, acentenin, sözleşmeden doğacak borçlarına karşılık olmak üzere sözleşmenin yapılması sırasında teminat göstermeye mecbur olduğu, emeklilik şirketinin sözleşmenin devamı sırasında teminatın arttırılmasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 19. Maddesinde de, sözleşmeye ve şirket talimatlarına uyulmaması bildirimsiz fesih nedeni olarak düzenlenmiştir. Davalının, davacıya verdiği teminat mektubunun süresi 07/09/2016 tarihinde dolmuştur. 04/08/2016 tarihinde de … nolu poliçenin iptali ile davaya konu borç doğmuştur. Davacı tarafından, Beşiktaş … Noterliği’nin 25/11/2016 tarih ve … YN’lu ihtarnamesi ile, eski teminatın yetersiz kalacağı gerekçesiyle 5.000,00 USD teminat tesis edilmesi istenmiştir. İhtarname tarihindeki kar itibariyle 5.000,00 USD’nin(kur: 3.4516) Türk Lirası karşılığı 17.258‬,00 TL’dir. Davacının 13.387,36 TL’de alacağı bulunduğu nazara alındığında talep edilen teminatın fahiş olduğu söylenemeyecektir. Bu halde davalı tarafça teminat yükümlülüğü yerine getirilmemiş olup, davalı, kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olduğundan talep edebileceği bir denkleştirme tazminatı alacağı bulunmamaktadır. Bu halde davalının takas defi yerinde değildir. Bu nedenle mahkemece davalının takas defi yerinde görülmeyerek davanın asıl alacak yönünden kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı tarafça, davanın dinlenebilmesi için öncelikle acente sözleşmesi damga vergisinin ödenerek dosyaya ödeme belgesinin ibrazının gerektiğini, hak elde edilen acente sözleşmesinin damga vergisinin ödenmemiş olması nedeniyle davanın HMK md. 114 dava şartının bulurmaması gerekçesi ile reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, damga vergisi bir davanın dinlenebilmesi için bir ön şart olmadığından, davalının bu iddiaları dinlenebilir değildir.HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 243,76 TL harcın, alınması gerekli olan 975,04 TL harçtan mahsubu ile bakiye 731,28 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 15/06/2023