Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1342 E. 2023/616 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1342
KARAR NO: 2023/616
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2019
NUMARASI: 2016/219 Esas – 2019/1184 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/06/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu,bu ilişki neticesinde gelinen son aşamada yapılan son hesaba göre davalı/borçlunun 24/03/2015 tarihli borç ikrarını içeren taahhütname ile müvekkiline tanesi 9 USD olmak üzere toplam 33.900,00 USD tutarında pantolon borcu bulunduğunu ikrar ettiğini, davalının söz konusu pantolonları teslim etmediği gibi bedellerini de ödemediğini, davalı hakkında Bakırköy .. İcra Müd. … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, takibe ve borca itiraz üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki 12/03/2015 tarihli sözleşmenin çift taraflı bir sözleşme olduğunu, bu sözleşme ile davacının müvekkiline 150.000 Euro değerinde bir daire devretmeyi, müvekkilinin ise davacıya tanesi 9 USD değerinde pantolon satmayı vaad ettiğini, müvekkilinin söz konusu pantolonları davacının vekili olan … isimli kişiye teslim ettiğini, bu belgeden sonra alacak tutarının üzerinde ürün teslimatı yapıldığını, davanın … ile müvekkili şirket arasındaki sorunlar nedeniyle açıldığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, ” Alacak talebinin diğer dayanağı ise ; bir tarafta … Ticaret ve San. Ltd. Şti ‘nin kaşesi ile temsilcisi …’nin imzasını, diğer tarafta … ve vekili …’in imzalarını içeren 24/03/2015 tarihli el yazılı belgedir. Bu belge de aynen “Alanya’- daki daire karşılığında pantalon takası konusunda gelinen son noktada …’e 33.900 $ karşı- lığı 9 $ Moskova’dan pantolon borcumuz kalmıştır.” denilmektedir. Davacı 24/03/2015 tarihli belgede yer alan “…’e 33.900 $ karşılığı 9 $ Moskova’dan pantolon borcumuz kalmıştır.” ibaresinden hareketle davalının borç ikrarında bulunduğunu iddia ederek alacağın tahsilini talep ve dava etmekte, davalı ise sözleşmenin çift taraflı edimler yüklediğini beyanla davanın reddini savunmaktadır. Dosyaya ibraz olunan 12/03/2015 tarihli ” sözleşme” ve ekindeki 24/03/2015 tarihli belge ile tarafların beyanlarından; taraflar arasında davacı tarafından, davalıya 150.000 Euro değerinde bir daire devredilmesi karşılığında davalı tarafça davacıya tanesi 9 USD değerinde pantolon satılması hususunda çift taraflı borç yükleyen, mahiyeti itibariyle takas unsurları içeren akdi bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, 33.900 $ tutarındaki alacağın talep /dava edilebilir olup olmadığı hususundadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Karşılıklı Borç Yükleyen Sözleşmelerde “İfada Sıra” başlıklı 97.maddesinde “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” denilmektedir. Taraflar arasındaki “sözleşme” tam iki tarafa borç yükleyen (signallagmatik) bir sözleşme olup sözleşmede davacı ve davalı tarafa yüklenen edimlerin hangi sıra ile ifa edileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından her iki edimin aynı anda ifa edileceği kabul edilmelidir. Celp olunan tapu kayıtlarından , davacının maliki olduğu takas konusu “Antalya ili, Alanya İlçesi, … Köyü Ada:…, Parsel:.. (yeni … ada .. parsel )de kurulu olan … Sitesi’nde … Blok, zemin … nolu bağımsız bölüm”ün cebri icra yoluyla satışından 15/07/2015 tarihinde dava dışı … adına tescil ettiği, yani davacının taraflar arasındaki sözleşme ile yüklendiği taşınmaz devrine ilişkin edimini yerine getirmediği tespit edilmekle davalıdan 33.900 $ tutarında pantolon teslimine veya bu paranın ödenmesine ilişkin edimin ifasını isteyemeyeceği , böyle bir talebe dayalı davanın dinlemeyeceği, davalının alacak tutarının üzerinde teslimat gerçekleştirdiğine ilişkin iddialarının ise iş bu davanın konusunu oluşturmadığı sonucuna varılmakla hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının 33.900,00 USD tutarında pantolon borcunu ifa etmediği dosyada mübrez bilirkişi raporu ile tespit edilmiş ayrıca davalının, cevap dilekçesinde davaya konu pantolonları … isimli kişiye teslim ettiğini iddia etse de bu iddiaya ilişkin delil sunmadığını, bu sebeple davalının davacıya 33.900 USD tutarında borcu olduğu ve bu borcunu ifa etmediğini, taraflar arasında her ne kadar karşılıklı borç içeren sözleşme bulunsa da 24.03.2015 tarihli borç ikrarını içeren belgede belirtildiği üzere; “Alanya’da ki daire karşılığında pantolon takası konusunda gelinen son noktada…” denilmek suretiyle davacının borcunun bulunmadığı, davalının kısmi ifada bulunduğu ve gelinen son noktada davalının davacıya 33.900,00 USD borcu olduğu açıkça anlaşılmakta olup borçlunun taahhüdüne ve borç ikrarına ilişkin belge aslının 11.09.2018 tarihli bilirkişi incelemesi esnasında sunulmuş ve mahkeme kasasına alındığını, davaya konu uyuşmazlığın, ön inceleme zaptından da anlaşılacağı üzere “davalının müvekkile 33.900,00 USD tutarında pantolon borcu olduğu, davalının da bu borcu … isimli şahsa ifa ettiği” şeklinde tespit edildiğini, tespit edilen uyuşmazlık konusuna bakıldığında söz konusu gayrimenkulün devredilip devredilmediğinin bir önemi olmadığını, zaten sözleşme tarihi 12.03.2015 olup, davalının gelinen son noktada denilmek suretiyle borç ikrarını içeren belgenin tarihinin 24.03.2015 olduğunu, taraflarca getirilme ilkesinin düzenlendiği HMK 25, HMK Madde 30 ve HMK Madde 140/3 gereği mahkemenin, uyuşmazlığı sadece tarafların iddiası ve sunmuş olduğu delillerle sınırlı olmak üzere çözmek zorunda olup, bu hükümlere aykırı olarak uyuşmazlık konusu olmayan bir konuda araştırma ve yargılama yapmasının hukuka aykırı olduğunu, uyuşmazlık konusunun davalının edimini ifa edip etmemesi olduğunu beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, mal değişimi(trampa) sözleşmesi kapsamında teslim edilmeyen ürün bedelinin tahsili davasıdır.İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davacının iddia olunan alacağını talep edebilmesi için kendi edimini yerine getirmesinin gerekli olup olmadığı noktasındadır. Taraflar arasında 12/03/2015 tarihinde mal değişim sözleşmesi imzalanmıştır. Ayrıca yine taraflar arasında 24/03/2015 tarihli borç bakiyesini içerir belge imzalanmıştır Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında, “24.03.2014 tarihli borç taahhütnamesi” sebebine dayalı olarak 33.900,00 USD asıl alacağın 3.062,15 USD işlemiş faiziyle birlikte tahsili istemiyle 01/02/2016 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı tarafça ise, sözleşme konusu pantolonların davacının vekili olan … isimli kişiye teslim edildiği ve bu belgeden sonra alacak tutarının üzerinde ürün teslimatı yapıldığı savunulmuştur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 282. Maddesine göre mal değişim sözleşmesi, taraflardan birinin diğer tarafa bir veya birden çok şeyin zilyetlik ve mülkiyetini, diğer tarafın da karşı edim olarak başka bir veya birden çok şeyin zilyetlik ve mülkiyetini devretmeyi üstlendiği sözleşmedir. TBK’nın 283. Maddesine göre ise, satış sözleşmesine ilişkin hükümler, mal değişim sözleşmesine de uygulanır; buna göre taraflardan her biri, vermeyi üstlendiği şey bakımından satıcı, kendisine verilmesi üstlenilen şey bakımından alıcı durumundadır.Somut olayda davalının borcu, sözleşme konusu pantolonları davacıya teslim borcudur. TBK’nın 125. Maddesi uyarınca, temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda, borçlunun temerrütü halinde ya borcun ifası ve gecikme sebebiyle tazminat, ya borcun ifasından vazgeçerek uğranılan zararın tazmini istenebilir ya da sözleşmeden dönülebilir. Davacı tarafça bu haklardan hangisinin kullanıldığı bildirilmemekle birlikte icra takibinde teslim edilmeyen bakiye pantolonlara karşılık gelen tutar talep edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede, temerrüt halinde pantolon bedelinin ödeneceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Kaldı ki davacının dayandığı 24/03/2015 tarihli belgede de pantolon borcundan bahsedilmektedir. Ayrıca sözleşmeyle davacının davalıya devrini üstlendiği taşınmaz 15/07/2015 tarihinde bir üçüncü şahsa devredilmiştir. Taşınmazın üçüncü kişiye devrinin sözleşme kapsamında yapıldığı da iddia ve ispat edilmediğine ve davacının söz konusu taşınmazı davalıya devretmediğine göre davacının davalıdan geri isteyebileceği bir tutar bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra davalının temerrütü nedeniyle zarara uğranıldığı da iddia ve ispat edilmemiştir. Hal böyle olunca mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Karardan sonra davalı yan gider avansından karşılanan 31,60 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 08/06/2023