Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1340 E. 2023/508 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1340
KARAR NO: 2023/508
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişkiden kaynaklanan alacak bulunduğunu, bu nedenle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça böyle bir borç olmaması nedeniyle takibe itiraz edildiğini, takibin haksız ve mesnetsiz olduğunu, ticari ilişkiden kaynaklanan borçlara avans faizi uygulanması gerektiğini, bu nedenle icra müdürlüğüne yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra dairesince başlatılan takibe konu borcun müvekkili tarafından ödendiğini, davacı şirket yetkilisi …’ye müvekkil şirket yetkilisi İ… tarafından 10.000,00 TL kısmi ödemenin banka kanalı ile yapılmasına rağmen davacı tarafça inkar edildiğini, bunun üzerine Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borca itiraz edilince İstanbul 32. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/165 E. Sayılı dosyası ile davacı şirket sahibi aleyhine sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı dava açıldığını, bu sebeplerle davanın reddi ile haksız ve kötü niyetli davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, “…Her ne kadar davacı davalıyı icra takibinden önce temerrüte düşürmemiş ise de, faturanın davalının defterlerinde kayıtlı olduğu, bu durum malın veya hizmetin teslim edildiğine karine teşkil etse de faturanın tek taraflı düzenlenen belge olması nedeni ile faturada belirtilen peşin kaydının davalı tarafı bağlayıcı nitelikte olmadığı fakat TTK 1530 maddesine göre davacının fatura tarihi olan 28/07/2018 tarihinden itibaren 30 gün sonra faize hak kazandığı, yargılamayı uzatmamak ve usul ekonomisi adına mahkememizce re’sen yapılan basit faiz hesabına göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 161,81 TL işlemiş faiz alacağının bulunduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne” dair karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin bilirkişi raporu ile ilgili hiçbir araştırma ve değerlendirme yapmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının da dikkate alınmadan karar verildiğini, davacı şirketin mali kayıtlarının sağlıklı olmadığını, müvekkil şirket tarafından verilen kambiyo senetlerinin mali kayıtlara hiçbir şekilde işlenmediğinin belli olduğunu, bu net duruma rağmen müvekkili şirketin aleyhine karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini, davacı şirkete ve avukatına ilgili icra dosya numaraları da belirtilerek müvekkili şirket ve şahsı tarafından ödemelerin yapıldığını, müvekkili şirketin keşidecisi olduğu ve davacı şirket lehine düzenlenerek verilen kambiyo senetlerinin davacı şirketin mali kayıtlarına hiçbir şekilde işlenmediğini, söz konusu kayıtların müvekkili şirketin mali kayıtlarında açıkça görüldüğünü, müvekkili tarafından davacıya verilen kambiyo senetlerinin icra kanalı ile tahsil edildiğini, bu tahsilatların davacının ticari kayıtlarına işlenmeyerek kayıtların usule uygun tutulmadığının açık delili olduğunu, tarafların mali kayıtlarında mevcut bu çelişkili durum dahi giderilmeden ilk derece mahkemesi tarafından verilmiş olan kararın anlaşılır olmadığını, karara dayanak alınan ve kendilerince itiraz edilen bilirkişi raporunda davacı şirketin mali kayıtlarında mevcut pek çok sorun ve çelişkinin bilirkişi tarafından görmezden gelindiğini, cevap dilekçelerinde dile getirdikleri ve delilleri arasında yer alan ve alacaklısı huzurdaki davanın davacısı olan ve huzurdaki davayı takip eden aynı vekille takip edilen icra dosyalarının görmezden gelindiğini, mali kayıtlara davacı tarafından yansıtılmayan müvekkili şirkete ait ödemelerin mevcudiyetinin tartışmasız olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın istinaf talebinde yerel mahkemece davacının açtığı kambiyo takiplerine ödenen icra tahsilatlarının caride hesaplanan borçtan düşülmemesi ve değerlendirilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirttiğini, davacı tarafın iddia ettiği ödemenin cari hesaptaki alacaklarından mahsup edilmesinin mümkün olmadığını, takibe dayanak gösterilen kambiyo senedinin işbu davaya konu icra dosyasındaki fatura konusu mala dair satım sözleşmesi kapsamında kendilerine verildiği iddiasının ispatlanması gerektiğini, fakat herhangi bir delilin de ibraz edilmediğini, ayrıca kambiyo senedinin vadesinin davaya konu fatura tarihinden önce olduğunu, kambiyo senedinin fatura borcunun ifası için verilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla davalı tarafın kambiyo borcuna ilişkin yaptığı ödemenin kambiyonun kendi icra dosyası dışında bir fatura takibinden mahsup edilmesinin borcun konusuna, ifa hükümlerine aykırılık teşkil edeceğini, yine ticari ilişkilerde faturanın alınmasını takip eden 30 günlük sürenin sonunda borçlunun temerrüde düşeceğini hüküm altına alan TTK 1530/4/a bendi karşısında davalı tarafın fatura bedeline 30 gün sonunda faiz işletilmesine ilişkin itirazının da geçerliliğini yitirdiğini, belirtilen sebepler neticesinde davalı tarafça ileri sürülen istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesince dosyaya toplanan deliller ve bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından yukarıda yazılı sebepler ile istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde; takibe dayanak fatura alacağının ödenip ödenmediği noktasındadır. Davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile ilamsız takipte ödeme emri göndererek ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe dayanak olarak 26/07/2018 tarihli 3892 numaralı 15.000,01 TL bedelli faturanın gösterildiği, süresinde borca ve ferilerine itiraz edildiği görülmektedir. Davalı vekilince İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün …, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … dosyaları ile kambiyo senetlerine mahsus yolla, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün …, İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğünün … dosyaları ile ise faturaya dayalı takip yapıldığının beyan edildiği, faturaya dayalı alacak için davacı tarafa 2 adet bono verildiği, bu bonoların yukarıda verilen dosyalarla takibe konulduğu ve bono bedellerinin ödendiği dolayısıyla eldeki dosya borcunun da ödenmiş olduğu savunmasında bulunulmuştur. Taraf ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme üzerine ,davacı tarafından davalıya düzenlenen 28/07/2018 tarihli 15.000,00 TL bedelli fatura ve 07/05/2018 tarihli 20.000,00 TL bedelli 2 adet faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının bu faturalara karşılık davacıya verdiğini iddia ettiği bonolara ilişkin ise davalı ticari defterlerinde kayıt bulunduğu, davacı ticari defterlerinde ise bu kaydın yer almadığı belirlenmiştir. Davalı davacı tarafından takibe konu edilen bonoların eldeki davaya ve takibe konu fatura bedeline karşılık olduğunu iddia etmiş ise de dosya arasına alınan ve takibe konu edilen bonolar incelendiğinde; ihdas sebebinin “nakden” olarak belirlendiği, bu durumda davalı tarafça bono ihdas sebebinin talil edildiği, davalının bonoların takip konusu fatura borçlarına karşılık verildiğini yazılı belge ile ispatlaması gerektiği, oysa ki davalı tarafça bonoların takip konusu borca ilişkin verildiğine dair yazılı ve yeterli delil sunulmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.024,65 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 256,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 768,65 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.11/05/2023